• tamamen bir saçmalıklar silsilesidir.

    yoga yapan insan güzelleşir, teni, bakışları yumuşak olur. dengeli düşünür ve dengeli hareket eder.

    kısacası shri mataji nirmala devi gibi olmaz

    (bkz: bana bunlarla gelmeyin)
  • bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın (ki hala kendisini sevmekteyim, ama bana bugünü yaşattıktan sonra sorgulamadım değil) ısrarı üzerine istanbul'un mutena semtlerinden birindeki merkezlerine gitmek suretiyle faaliyetlerini izlediğimiz, ne izlemesi bizzat katıldığımız yoga öğretisi.

    nereden başlayacağımı gerçekten bilmiyorum, yalnız daha önce böyle bir deneyim yaşamamıştım ve bundan böyle büyük konuşmayı kendime sonsuza dek yasaklayacağımdan eminim. hayır önceden de boş işlerle saatlerimi geçirdiğim, tükettiğim olmuştu ama bu bambaşkaydı. sadece bunu deneyimlemek bile aslında nefes alıp hayata tutunmanın ne kadar mükemmel olduğunu insana kanıtlamaya yetiyor. intihar etmeye meyilli olanlar mı var götürün bir sahaja yoga merkezine, oradaki işi bitince -tabii bitirebilirse- ya da oradan kaçtığı an herkesten daha çok yaşamak istemezse gelin beni de oraya götürün sonra (allah korusun)...

    efenim önce elit bir semtteki merkezi seçtik, çünkü hem arkadaşıma yakındı hem de belli fiziki standartları sağlayabilen bir yer olsun istedik. açıkçası hanzoların olduğu bir yer olmasın istedik. en azından onlara rezil olmayalım da yerlerde sürünebilecek gururumuzu daha da aşağılara indirmeyelim dedik.
    sonra mekana vardık, içeri girdik. yerlere minderler seriliyordu (mat değil ama mat uzunluğunda kalın minderler). sonra beklemeye koyulduk. ha bizi karşılayan da yabancı bir abiydi ve türkçe bilen birinin geleceğini söyledi ama kendisi de gayet güzel türkçe konuşuyordu, belki de bir kaç cümle ezberlemişti bilemeyeceğim. neyse ortama yeni insanlar geldi ve hepsinin yüzüne kimseyi işkillendirmeden bakmaya çalıştık ki tanıdık birileri çıkmasın diye. allah'tan oraya çok yakın oturan eski sevdicekle karşılaşmadık da rezilliğimiz başka bir boyuta taşınmadı. sonra elinde ana kucağının içindeki bebeğiyle 35-40 yaşlarında bir adam geldi, yanında da karısı. bu arada karısı da yabancı.

    bir süre sonra dersin başlaması için yerlerimizi aldık ki biz sandalyede oturan nadir insanlardandık. ders ise cumartesi günlerine özel olarak meditasyon değil müzik terapisi imiş ki bunu önceden bilmiyorduk, meditasyonlar haftaiçi imiş.

    o -artık kendisine ne diyor bilmiyorum- bebeği olan adam adını söylediği ama hatırlamadığım bir hint çalgısının başına oturdu ve tuşlara basarak, o garip çalgının çıkardığı sesleri de körüğünü çekiştirmek suretiyle uzatarak bizlere önce kendisinin yaptığı sonra tekrarlattığı, bazı sesleri garip şekillere girmek suretiyle çıkartarak yaptığınız bir takım nefes egzersizleri yaptırdı. bunlar çook uzun sürdü ki yapıldığı sırada zaten zaman algısını sanki kafanız dumanlıymış gibi kaybetmeye başlıyorsunuz. sonrasında hah bitmek üzere dediğimiz sırada yabancı ama türkçe bilen adam akordiyon ile geldi ve üzerinde şarkı sözleri yazdığını öğrendiğimiz bazı kağıtlar dağıttı herkese. sonrasında hayatında sadece üniversiteye yeni girmişken sınıfın kızları gidiyor diye katıldığım ancak ilk dersten sonra bir daha uğramadığım okul korosunda bile şarkı söylememiş bir birey olarak ben, diğerleri gibi ilk defa duyduğum hint, urdu vs. dillerindeki şarkılara eşlik ettim ki arkamda oturan arkadaşımın sesi herkesten çok çıkıyordu. şarkılar bir değil iki değil beş değil neredeyse onlarca tekrarlı nakaratlardan oluşmaktaydı ve bitmesi için sürekli dua ediyordum. bir ara ezan da okunmaya başlandı, işte o zaman allah'ım beni affet dedim defalarca.

    gel gelelim şarkıların bitmesi zulmün bittiği anlamına gelmiyordu, böyle bir kitleyi yakalamış olan adam, tekrar o çalgının başına oturup bu sefer öncekinden de garip sesleri, herkese bağırtmak suretiyle çıkarttırıp bizdeki özgüveni yerle bir etti. tabii bu sıralarda içimden sürekli arkadaşıma küfür ettiğimi ve her defasında gülmemek için kendimi garip yüz ifadelerine teslim ettiğimi de söylemeliyim.
    ve tahmin edileceği üzere bu hepsinden uzun süren egzersizlerin bitmesini dört gözle beklerken araya bir meditasyon seansı girdi, aynı ilk nefes egzersizlerinin ardından yapıldığı gibi. bu meditasyonlar sonrasında ise ellerde bir uyuşma, serinlik-sıcaklık-karıncalanma hissi olup olmadığı hep soruldu. zaten ellerini hareketsiz bırakan bir insanın karıncalanma hissini yaşamasının doğallığına rağmen karıncalanma yaşadığımızı ve serinlik hissettiğimiz yalanını da araya ekledik.

    bunun sonrasında da dersin sonuna gelindiği işaretinin verilmesiyle hidayete eren tüm insanların yaşayabileceği bir huzuru içinde hisseden bizler bir an önce oradan kendimizi afişe etmeden çıkma düşüncesiyle yanıp tutuşuyorduk ki katılımcıların ad ve varsa iletişim bilgileri istendi. sahte adlarımdan birini ve kim olduğunu bilmediğim bir zavallının telefon numarasını yazdığım defteri, aynısını yapacağından emin olduğum arkadaşıma uzatırken yine çene kaslarıma hakim olmaya çalışıyordum.

    tam herkese teşekkür edip davet edildiğimiz üzere haftaiçi seanslarına da geleceğimizi söylememizin ardından, daireden çıkma işlemini hızla yaptık ki oradan ayrılmadan önce gülmekten kopmayalım. ve elbette her sabreden derviş gibi biz de muradına eren insanlar olarak temiz havada derin derin soluk aldık ve yaklaşık 1 kilometrelik yürüyüşümüz boyunca insanların garip bakışları altında kendimizi tutamayarak deşarj olduk.

    ancak bu acı deneyim, hem ne kadar sabırlı olduğumu hem de hayatın gerçekten yaşamaktan keyif alınacak kadar güzel bir şey olduğunu anlamama yardım etti. teşekkürler sahaja yoga. ama benden ırak ol...

    işbu entry, bilmediği sularda balık avlamaya çalışanlara, intihara meyilli olanlara ve beleşe hizmet almak isteyen tüm insanlara ithaf olunur...
  • sitesinde yer alan, aydınlanma ile ilgili ifadeleri, tüyler ürperticidir: kendilerine gidildiği takdirde, kitleleri hiçbir çaba göstermeden aydınlanmaya ulaştıracaklarını anlatıyorlar.

    zaten tarih boyunca o kitleler, hiç bir çaba göstermedikleri için bu halde olmuş olmasınlar!!
  • arkadaşın "yoga dersleri veren bir yer buldum hem de bedava hadi bir an önce bakalım, araştıralım ve gidelim" söylemi üstüne eyleme geçilir: güzelim internetten yararlanılır, bir de ne görülsün, meğersem bu sadece istanbul'da, sadece türkiye'de var olan ufak tefek bir kurs değil dünyanın çeşitli ülkelerinden bize kadar gelmiş bir olay. mantık da pek bir güzel: meditasyon parayla yapılmaz, insan ruhunu parayla nasıl bulsun ki?
    'gayet makul bir düşünce' denilir ve istanbul'da taksim'de bulunan kursa gidilir. ufacık tefecik bir dairede verilir dersler (2 tane ufacık odadan oluşan bir yerdir.)
    insan ilk etapta 'ben nereye geldim? tüh tüh nolacak şimdi?' diye düşünürken kendisi gibi düşünen arkadaşıyla gözgöze gelir ve bir an önce burdan kendimizi atmalıyız mantığı ile hareket ederken bir de bakar ki kendini hintçe şarkılar söylerken bulur. şarkılara ilk etapta fazla iştirak edilmez bunun üstüne hocacığı der ki "hadi arkadaşlar hep birlikte" peki ozaman diye düşünülür ve önüne konulan kaşıkları alır kaşıkları çalarak hintçe anlamını bilmediği şarkıları söyler içinden de "allahım ruhumu arındıracam diye nerelere geldim evde oturup dua da edebilrdim sanırım burdan bir sağ çıkim onu da yaparım" diye geçirir.
    ve sonunda hintçe şarkılar "hayat bayram olsa" ve "sev kardeşim" gibi nacizane türkçe şarkılarla son bulur. tam biz gidelim diye hareket edilecekken denilir ki 'evet, şimdi ilk dersimize başlayalım' ve meditasyona başlanır.
    her şey son derece ve garip bir şekilde gerçekleşiyordur. taksim'in arka sokaklarında sahaja yogaya gidilmiştir sadece bilgi alınmak istenirken hintçe şarkılar söylenmeye başlanmıştır, gidelim diye düşünülürken meditasyon yapılmıştır. korkulu dakikaların yerini şaşkınlık almıştır. kursa giderken araştırılan sitede bu yoganın üstadı olan hatunun fotografı görülüp 'hiç de arınmış durmuyor, inşallah orda fotografları filan yoktur' denilirkeeeen küçücük yerde kocamanından 3 tane fotografı vardır. (http://www.sahajayogaturkey.f2s.com/) meditasyon da bu fotografın önünde yapılır, enerjiler kontrol edilir (?) ve herkesin enerjisi hakında yorumlar yapılır(?) kurstan çıkılır, arkadaşla gözgöze gelinir ve içte tutulan kahkahalar sonunda patlar.

    yıllar sonra gelen edit: yaklaşık 1 yıldır yoga yapıyorum böyle bir şeyle çok şükür hala karşılaşmadım. umarım kaşık çalmaktan daha öteye gidilmiştir.
  • modern düşüncenin, bilimin kollarında güvende hisseden,
    ama nedense psikiyatristinin karşısında ağlayıp, her gün anti-depresanlarını alıp,
    ama gene de huzursuz ve mutsuz nefret ettiği hayatına nefret eden,
    bütün çaresizliğiyle,
    ama gene de kendini farklı yaklaşımlara, duruşlara kapatan,
    hatta kendi özgürleşmesine bu kadar yaklaşmışken kendini bu yola adamış insanları aşağılayıp dalga geçerek o çözümsüzlüklerine yeni çıkmazlar yarattığı pek bi batılı düşüncelerine tutunmayı tercih eden,
    tutucu insanların deneyimleyemeyeceği...

    ama kendini özgürleştirme yolunda, birliğe, huzura ve dengeye gereksinim duyan ve hindistanın kadim bilgilerine, doğunun gülen yüzüne yüreğini açan her insanın yolunun mutlaka deneyimlemekten geçeceği...

    bir yoga öğretisi, okulu...
  • bildiğin deli saçmasıdır. bundan yıllar önce bir arkadaşımdan aldığım bilgiler doğrultusunda; sahaja yoga meditasyonu sırasında uyandırılması amacı güdülen kundalini denilen gizli enerjiye "kundalini anne" diye acayip bir hitap şekli vardır. transa geçilerek çakralar falan açılır. ama yine de temel öğretilerinde yer alan en güzel telkinlerden biri şudur: "ben hiçbir şey için suçlu değilim" ifadesi dillendirilerek kişisel arınma parolası bilinçaltına işlenir. bu cümlenin meditasyon evresinde tekrarı belki kendini affetme problemi olan kişilere bir nebze yardımcı olabilir.
  • her seyden önce uygulamalari, dersleri ve etkinlikleri tamamen bedava olan yoga teknigidir. zaten yogadan para talep ediliyorsa bu yoganin dogasina aykiridir.

    uzun bir süre (2,5 sene) bu teknikleri uyguladiktan sonra gercekten ruhsal olarak daha dingin ve dengeli bir insan oldugumu farkettim.

    siz de eger isterseniz sahaja yoga meditasyon internet sitesinde her aksam saat tsi 21:30'da yayinlanan ücretsiz, canli meditasyona katilip bunu deneyimleyebilirsiniz. sacma ya da gülünc gelebilir, ancak 30 dakikalik meditasyona katildiktan sonra kendinizi cok iyi, dingin ve dengede hissedeceginizin yüzde yüz garantisini verebilirim.

    sahaja yoga portal

    ınsaniz en nihayetinde. egodan ve süper egodan olusuyoruz. bu ne demek? gecmis ve gelecegin üzerine cok fazla düsünüyoruz. gecmiste kalmak (gecmiste yasanan kötü olaylar), kizginlik öfke yaratirken, gelecekte kalmak güvensizlik ve tedirginlik yaratiyor. bu da vücudumuzdaki organlari etkiliyor. kendi fiziksel ve ruhsal sagligimiza zarar veriyor.

    en öz haliyle sahaja yoga bize anda kalmayi, vücudumuzun sesini dinlemeyi, organlarimiza dikkat koymayi ve yasadigimiz sikintilari gene kendimizde arayip bularak cözmeye direkt etki ediyor.
  • ''sahaj'' ın kelime manası ''kendiliğinden olan/gelişen'' olup, sahaja yoga ile kasdedilen insanın enerjisi ile (pozitif enerji ile) etrafına çektiği güzelliklerin kendiliğinden hayatımıza girmesi ve yoga/meditasyon yöntemi ile sürerliliğinin devam etmesidir.

    sahaja yoga ile tanışmam annem sayesinde oldu. bir dönem alsancak'taki derneklerine devam etti ve o dönem bende ne tesadüf ki yogaya başlamak üzere araştırmalar içerisindeydim.meditasyonun ve yoganın felsefesini derinlemesine araştırdım. müslümanlık dışında farklı inanç sistemlerini ibadet şekillerini de araştırmayı okumayı seven biriyim.madem yapmayı istiyorum diyerek yogayı da iyice araştırmıştım. aslında başta niyetim pilatesle paralel şekilde götürüp hem sırt ağrılarımı geçirmek hem de ruhani olarak iç özgürlük/huzur yolunda ilerlemekti. öyle de oldu.

    bir arkadaşım sayesinde ''vipessana kampı'' ile ilgili bilgi sahibi olma fırsatım oldu.felsefesi dahil olmak üzere kampta yapılacak her şey detaylıca yazılı şekilde elime geçti.henüz yogaya yeni başlamak üzere olan biri olarak fazla ağır olacağını düşündüğüm için kampa katılmaktan vazgeçtim.çünkü katı kuralları vardı. örn: sessizlik yemini ediyorsunuz.yeşil çay ve bitkisel gıdalar dışında hiçbir şey tüketmiyorsunuz. telefonla binaya giriş dahi yasak.güvenliğe bırakıyorsunuz ve arayan size o şekilde ulaşıyor ve 11 günlük bir kamp.her gün 21,00 de yatıp sabah 05,00 te kalkıyorsunuz. bu gibi kuralları olduğu için katılmamıştım.

    fakat bir yerden başlamak gerekiyordu. derken sahaja yoga ile tanıştım.9 ay oluyor tanışalı.

    iyiki de başlamışım.

    sahaja yoga da egzersiz vs türü bir yöntem izlenmiyor.daha çok meditatif çalışmalar mevcut. işin daha ruhani boyutu söz konusu.o nedenle tavsiyem meditasyon hakkında bilgi edinmeniz ve felsefesini öğrenmenizdir. ben diğer dinlerdeki ibadet şekilleriyle örtüştürüyorum mantığını ve bu nedenle komik ve gülünç bir yanı yok bana göre.

    şarkılar söylenmesi,enstrümanlar çalınması bazı arkadaşlara komik ve deli saçması gelmiş görünüşe bakılırsa. ama yadırgamıyorum çünkü ''sordum sarı çiçeğe'' ilahisi ve birçok ilahiyle dalga geçerek büyüyen bir nesiliz sonuçta. kendi dinin ilahisiyle dalga geçen gülen insanların hintçe şarkılara farklı bir yaklaşımla bakmasını zaten beklemiyorum.

    fakat bana bağnazca gelen bir şey var. eğitmenlerin sağda solda, yolda sokakta,denk geldikleri insanlara iki dakika da eksik gedik saçma sapan yaptırmaya çalıştıkları meditasyonlar haliyle yanlış anlaşılmalara da neden oluyor.

    beğenilmeyen bir şeyi eleştirmek elbette herkesin en doğal hakkı ama bence bir tek kişiye göre genel bir güruh yargılanmamalı.

    ben 9 aydır devam ediyorum ilgilerine de tavsiye ederim.gidecekleri derneklerdeki eğitmenlere ve ortama takılmadan bence kişisel araştırmaları sonucu o insanlardan alabileceklerini almaya bakarlarsa gerçekten faydalarını göreceklerdir.

    tuzlu su hikayesine de değinmek isterim.bilimsel olarakta açıklanan negatifliği insan bedeninden atan bir yöntemdir tuzlu su olayı. bunu meditasyonla birlikte yapıyorsunuz.amaç negativitelerden kurtulmak, bedeni ve ruhu rahatlatmak.

    başlayacak yogi adaylarına bir tavsiyem de şu olacaktır,18 haftalık eğitim sonunda zaten farklı yöntemlerle tanışacaksınız.o nedenle sabırsız davranıp istikrarsızlık edip caymayın derim. ben ilk gittiğim gün çok sinir bozucu bir hadise yaşamıştım mesela.

    yogilerden birisi ile tanıştım.ben ve arkadaşıma sorular sorarken birden hedefi haline geldim ve adam bana hakaret etmeye başladı.eğitmenlerde şaşkınca bizi izliyorlar falan..derken sinirlerime hakim olarak devam ettim meditasyona başladık ve o adamın geldiği günleri öğrenip bir daha o günler devam etmedim.farklı günlerde gittim.denk geldiğimizde de merhaba dışında benimle iletişim kurmasına müsade etmedim.

    velhasıl diyeceğim şudur; sonuç itibariyle bir topluma giriyorsunuz ve herkes kendince huzuru arama yollarında.elbetteki manyaklara, acayip eğitmenlere de denk gelebilirsiniz.hayat ve insanlar hiçbir zaman toz pembe olmadı ve olmayacak. bu arada amaç bazı şeylerin bizi aşağıya çekmemesi ve şuan ki zamandan uzaklaştırmaması için,anı yaşayabilmek için toz pembe bakmayı öğrenebilmek. kendiniz için bir ilerleme kaydedeceğinize inanıyorsanız,caymayın derim.illaki enerjinizin uyduğu eğitmenler de olacak,yogiler de..

    size tavsiyem yalnızca kendinizi düşünerek içinizdeki enerjiyi çalıştırıp maziden, negatifliklerden arınmanın en kestirme ve sizi kasmayan yolunu bulmaya çalışın. ancak o zaman faydasını anlarsınız.
  • diğer yoga türlerine göre daha basit, ana hedefi dinginliği yakalamak ve çakralardaki sorunları gidererek enerji bütünlüğünü sağlamak olan bir yoga biçimi. çoğu yoga yapılan yerin tersine, burada herhangi bir ücret talebi yok, sitelerinden bilgi alınıp çalışmalara katılınıp görülebilir. öğretinin sahibi olan kadın (bkz: shri mataji nirmala devi) hakkında bir sürü şey söylendi, hangisi doğrudur bilinmez ama, yoga amacı ve felsefesi hakkında genel bilgi sahibi olmak için çalışmalarına gidilebilir ve denedikten sonra karar verilebilir. tavsiyem ise; çok kalabalık gitmemek (özellikle samimi arkadaşlarla gitmemek gerek) ve eğer ilk ziyaretse veya yanımızda arkadaşlarımız varsa şarkı söylenen günde ortamdan uzaklaşmak olacaktır, meditasyonda söylenenler ve özellikle şarkılar bazı insanlara çok komik gelebilir ve kalabalık ortamda istenmeyen sonuçlar doğurabilir. (bkz: ganesha) (bkz: kundalini)
  • moda'da şirin bir apartman dairesinde takılan orta yaş insanlar diyebiliriz sahaja yoga için. kundalini yoga öğreneyim derken internette karşıma çıktılar, ücretsiz olmasından işkillenmeliydim aslında ama saflığımıza gelmiş işte.

    taytımı alıp gittim lakin kapıda karşıma beyaz saçlı teyzeler çıkınca hala uyanmadım olaya. içeride birkaç genç kız vardı, kıkır kıkır gülüp uygun bir anda kaçtılar zaten "bizim işimiz var" diyerek. bense daha önce dünya kardeşlik birliği mevlana yüce vakfı toplantısına katılmıştım, yani burada yapılan hintçe şarkılar ve meditasyon çok masum kalıyor onun yanında. katılan 50 yaş(+/-) teyzelerin o şarkıları ezberden söylemesi ilk başta korkutucu gelse de, "müzik terapisi sonunda yemek var" demeleriyle benim gönlümü kazandılar. yani bir gün yolunuz düşer ve karnınız aç olursa en azından bedava yemeğe gidebilirsiniz :)

    bol köri koyarak yaptıkları şey hint yemeği değil ama bunu diyip kalplerini kırmadım tabii, mozaik pasta, tatlı, tuzlu, makarna salatası herkes bir şeyler getirmiş, o gün orada anne günü'ne gitmiş çocuklar gibi şendik. meditasyonla iyileştirdiğimiz ruhumuzu, yemeklerle de şımarttık. üstüne de masala çayı içtim ilk defa burada. çok güzelmiş.

    çıktıktan sonra yoga bilen bir arkadaşımı aradım, "sakın bir daha gitme, onlar tarikat beynini yıkarlar" filan diyerek beynime olan güvenini gösterdi sağ olsun. bunu saymazsak, para filan istemediler. dünya kardeşler birliği dernek olduğundan mı ne kayıt ücreti 5 tl istiyordu yanlış hatırlamıyorsam. burası bana biraz daha, hayatında kötü deneyimler yaşamış, psikologa parası olmayan ya da emeklilikten çok sıkılan amca ve teyze kaynaşma etkinliği gibi geldi. belki düzenli giderseniz bozuyordur bilemem. yalnız iyi ki tek gitmişim, arkadaşlarımla gitsek uzun süre dillerine düşebilirdim...
hesabın var mı? giriş yap