• "ananı sikerim!!!" der gibi sert bakan bi hayvan.
  • bazı tarihi, turistik yapılar ve önemli devlet binalarının güvercin istilasına karşı korunmasında görevlendirilen, bunun için özel olarak eğitilen yırtıcı kuş. şahinler sorumlu oldukları alanda avcı kimlikleriyle değil nöbetçi pozisyonunda dolanır. küçük kuşları yemeden yutmadan, zarar vermeden korkutup kaçırma, ortamdan uzak tutma görevlerine karşılık olarak eğiticileri tarafından fare ve tavuk etiyle ödüllendirilir. güvercin, kumru ve diğer küçük kuş istilalarına karşı dikenli telcikler, ses dalgası yayan sistemler gibi denenmiş ama faydasız kalmış, zahmetli ve masraflı yöntemlere nazaran daha etkili ve ucuz bir çare olarak nöbetçi şahinler tercih edilmektedir. misalen kremlin sarayı güvercin istilasına karşı özel eğitimli şahinler tarafından korunmaktadır. hemi de saraylara layık bir yöntem, en doğal, en havalı hava kuvvetleri*.
  • sahin, latincesi buteo buteo olan yirtici kusa gunumuzde verilen isimdir, oysa kokenine baktigimizda iranda sahlarin avda kullandiklari kuslarin isimlerinden gelmektedir. iran'da bizim telaffuz ettigimiz gibi sahin olarak telaffuz edilen kus bizim dogan'a (orn. falco peregrinus) denk duser.

    saniyorum bir zamanlar kus turleri bilim adamlarimiz tarafindan turkce isimlendirilirken buteo ailesine ne isim verileceginin bilinmemesinden kaynaklanan bir durumdur. bu nedenle de kirsal bir alana giderseniz doganlara sahin denildigini gorebilirsiniz, sahin kelimesi fars kokenlidir, dogan turkce togan'dan gunumuze gelen es anlamlisidir aslinda.
  • tarafımca alınan üç adet pakedinde s boy olduğu yazan streç boxer'ın birinin içindeki etikette m yazan, üstelik m yazanın s yazanlardan kat kat küçük olduğu, "içinden xl çıkar sallaya sallaya gezerim artık" korkusundan yeni bir tane daha alamadığım, don üretiminde bile standardizasyonu sağlayamamış iç çamaşırı markası.
  • yüksek bir binada son katta oturuyorum. binaya taşındığımda minicik bir şahin yavrusunun ara ara kombi bacasına konduğunu fark ettim. aradan tam bir yıl geçti, arada uğrar evin karşısındaki boş tarlalardan bir serçe pençesine takıp getirip kombi bacasında afiyetle beslenir. sürekli evde olmadığımdan karşılaşamıyoruz pek. hafta sonları evde olduğum zamanlarda akşam güneş batmaya yakın karşılaşıyoruz bazen. garip bir şekilde seviniyorum hala onun hayatta olduğunu öğrendiğim için. mutfaktaysam o an geldiğini hemen belli ediyor bacanın tıkırtısından. telefonu kapıp hemen gizli gizli fotoğrafını çekmeye çalışıyorum. oldukça geniş bir albümü oldu bebeklikten bu yana. bir yılda oldukça palazlandı, büyüdü. yakında serçe getirmek yerine tavşan, tavuk alıp gelecek diye korkuyorum. bacanın hali perişan tabii. o ziyafet çekerken aşağı düşen zavallı serçenin diğer parçalarını da sabırla aşağıda bekleyen kedi, köpek kapıyor. hepsi bir çete olmuş durumdalar. böyle national geographic tadında geçiyor günlerimiz kendisi ile.
    yakında taze et ile evcilleştirmeyi planlıyorum ama pek bir vahşi.

    tanım: göklerin efendisi gibi takılan yırtıcı bir kuş
  • ilk arabamiz. 90'li yillar babam oncesinde evin arka girisi tarafindaki citleri kesip kapi yapti. kapi derken elektronik degil manuel elle acilip kapanan seyler. tabi o zamanlar cocugum amk o siralar o citleri baraj olarak kullanip yoldan evin bir kenarina cizdigim kaleye frikik goller atiyorum. attikca super frikikcilerden bahsediyorum (messi diyorum messi kimse amk yok lan kouman diyorum)

    derken babama cok kiziyorum. benin futbol oynamam icin en verimli yerin icine siciyor diye. ama bir gece babam eve bununla geliyor. daha bebe sayilirim amk. yeminle ilk gordugumde takla atacagim o kadar guzel bir sey. futbol, frikik hepsinin anasini .ikim diyorum. xx ac 109 plakasi. bok rengi bir sey. 4 vites. ama bana sor.

    babamin citleri kesip otopark yaptigi evin arka kismina bakan bir pencerem var. gece uyanip ona bakiyorum, yerinde duruyor mu diye. sabah kalkip arabaya gunaydin diyorum. boyle manyak bir araba tutkusu iste. bazen babam beni kucagina alip bana kullandiriyor ulan cok guzel surdum falan diyorum. amk hala cocukluk iste.

    neyse iste ilk direksiyon egitimimi aldigim otomobil. hidrolik direksiyon da degildi hidrolik neyse amk.

    o otomobilin nerede oldugunu bilsem ya da bulsam ucune besine bakmadan aninda alirim tekrar.
  • özellikle gözleri ve renkli tüyleri çok güzel yaratıklar olmalarına rağmen rezil ve tatminsiz avcılar iş olsun diye bunlara ateş ediyor. havada sabit durduklarından dolayı kolay hedeftirler. ancak en kötüsü şahinler iyileşmelerine rağmen fizik tedavilerine ihtiyaç duydukları için uzun zaman kendilerinde uçacak güveni bulamıyorlar, yerlerde koşuyorlar.
  • yırtıcı kuş türleri arasındaki farkları kısaca yazmak gerekirse:

    kartal* en büyükleridir. bir küçüğü şahin*dir. bir küçüğü atmaca*dır.
    doğan bunun neresinde diye düşünürken de liar'ın açıklamasına denk geldim. ona bir teşekkürü borç bilirim. açıklaması şurada: #9767416
  • bendeki etkisi büyük olan, hafızamdan bi türlü silip atamadığım korkutucu reklama ve bir o kadar da korkutucu reklam müziğine sahip olan bir pastırma, sucuk markası .* *
    (bkz: anlatılmaz tadılır sucuk şahinse alınır)
    (bkz: anlatılmaz tadılır pastırma şahinse alınır)
    ayrıca da cok yaygın bir soyad.
  • ekonomistlerin yeni kullandıkları kelimelerden biri. jargona nasıl geçti, kim ilk defa kullandı bilinmez ama biraz saçma geliyo bana.

    piyasaların olumsuza dönmesi için açıklamalar yapan, veya piyasalardaki olumsuz havayı destekleyen açıklamalara deniyor. borsalardaki ayılara hizmet ediyor yani. misal bunun en önemli örneği nouriel roubini. bir diğeri de marc faber. nam-ı diğer doktor kıyamet. bir de kredi derecelendirme kuruluşlarından "sıfırcı hoca" lakaplı moody's var. bunlar zırt pırt çıkıp ülkeler hakkında spekülasyonlar yaparlar, ay efendim devalüasyon geliyormuş, vay efendim x sektöründe balon oluşmuş, paritelerde volatilite gereğinden fazla artmışmış, piyasalar bundan sonra aşağı gidermiş..

    bu terimin tam tersi de güvercin oluyor. onlar da boğalara hizmet ediyor. hadi güvercin barışın sembolü falandır da şahin ne amk? yırtıcı kuş olduğundan heralde.

    edit: "uzman doktor" nickli arkadaşın bunun sebebini anlatan mesajını paylaşayım: "bölgecilik bakımından hayvanlar ikiye ayrılır: bölgesini (çıkarını, payını, hakkını vs) savunmak için savaşı göze alanlar ve savaştan kaçınabilmek için bölgesinin bir kısmını kaybetmeyi göze alanlar. bu bireyden bireye, hatta tek bir birey için olaydan olaya değişse de, bazı türlerin (örneğin şahin) bölgesini, bazı türlerin (örneğin güvercin) ise barışı korumaya daha eğilimli oldukları gözlemlenmiş."
hesabın var mı? giriş yap