• sait faik, tertemiz üslubu ile yoksulluğun altına öyle kalın bir çizgi çekmiştir ki, hâlâ net bir şekilde okunuyor...

    "fakat bir üsküdarlı fakirin bir piyango bileti edinmesinin ne kadar mühim bir mesele olduğunu bilmeyen bir adam da pek istanbullu sayılmaz. hatta pek türkiyeli bile sayılmaz. neyse mesele burada değil. fukaralık ayıp değil...fukaralık ayıp değil dediğimiz zaman, hamal olalım, ıskatçı olalım; fukaralık ayıp değil dediğimiz zaman bunun ancak bir teselliden ibaret olduğunu ve fukaralığın bal gibi hem ayıp, hem günah, hem enayilik olduğunu biliriz."
  • eskiden kale kuşatmaları sırasında orduların kullandığı ve kale kapılarını kırmaya yarayan,makaralı bir düzeneğe sahip,yere paralel duran bir pres görünümüne sahip savaş aracı.bu savaş aracı kalenin kapısının önüne getirilir ve düzeneği sayesinde kapıya sert ve seri darbeler vururdu.üst tarafı kalenin surlarından atılabilecek ok,taş,kızgın yağ veya kaynar suya karşılık korunaklıydı.bu sayede bu düzeneği kullanan askerler tehlikeye fazla girmeden görevlerini yapabilirdi.bunun bir alt modeli elle tutulup kapıya vurmak prensibi ile kullanılan "koçbaşı"dır.askeri müzelerde maketleri ve zamanın sanatçıları tarafından çizilmiş gravürleri görülebilir.
  • denize veya karaya kazık çakmakta kullanılan tokmak
  • (bkz: sait faik abasıyanık)'in memleketten insan manzaraları verdiği öykülerden oluşan eseri. biraz kızgın olduğunu düşünüp, kendince kırılgan bir eleştiri durumu sezdim kitabı okurken. okuyalım, okutalım köşesine konulması gereken kitap.
  • james nasmyth tasarlamıştır. çok zekice dizayn edilmiştir. ağır bir demiri dümdüz edebilecek kadar kuvvetli, yumurtalığa yerleştirilmiş haşlanmış bir yumurtayı da kabına zarar vermeden kırabilecek kadar hassastır.
  • aynı zamanda, sıcak demir dövme makinesinin adıdır.
  • (bkz: #18292076)
  • deprem sonrasında doğru dürüst uyuyamadığım, uyuduğumda kötü rüyalar görüp uyandığım günlerde içimi ısıtan ve gün ışığının güzelliğinin tadına varmamı sağlamıştı zemberek isimli öyküsü. ama en çok çocuğunun ölümüyle aklını yitiren babanın öyküsünü bu kadar yalın bir dille anlatmayı başaran ve yüreğime koca bir alev bırakan satılık dünya öyküsüyle aklımda kalacak. kaşıkadası'nda, francala mı ekmek mi? köy hocası ile sığırtmaç öykülerine de kalbimi bıraktım. öyküler genel olarak tipik sait faik öyküleri gibi sıradan insanın sıradan hayatındaki ayrıntıları ve derinlikleri yalın bir dille anlatıyor ve bir yolunu bulup kalbinizin derinliklerine sızıyor.

    "ölüm belki de bir memlekettir."
  • sait faike ait bir öykü
hesabın var mı? giriş yap