• türk şiirinin mihenk taşlarından bir eşref'tir. nef'i'nin yolundan gitmiş, neyzen tevfik'in hocası ünlü hiciv üstadı. şiirleri okunası, sözleri belleğe işlenesidir. biraz ağzı bozuktur amma şiirleri her devir için geçerlidir. şair ile ilgili şerife çağın tarafından kaleme alınan "bir hiciv ustası şair eşref" adlı eser dergah yayınları tarafından yayınlanmış.
  • yazılsın kanla tarih-i hususisi hamid han'ın
    zamanında memalik kerbela meydanı olmuştur
    cenab-ı hak acep sormaz mı mahşerde bu milletten
    niçin bir padişahın keyfinin kurbanı olmuştur?

    türk tarihinin en önemli şairlerindendir. yazdığı şiirlere bakınca boynunun vurulmaması bir mucize..
  • epey yaramaz geçen çocukluğumda babamdan şiirlerin çokça dinlediğim, küfür haznemi borçlu olduğum şair.
    ayrıca
    "mezar taşına yazılmak üzere şöyle bir müsvedde bırakıldığı da söylenir:
    bildim ey zair ki, geldin kabrime,
    sıçmıya yahut dua ihsanına,
    her ne maksatla gelirsen yok zarar,
    çünkü ben çokdan becerdim canıma!"

    asıl mezar taşındaki yazdığı kıta için yukarıdaki entrylere bakın...

    kaynak: bütün eşref

    edit: imla
  • hicv edersem zalimi, zâhid "günah ettin" deme
    din-i islâmda sevabdır çünkü şeytan taşlamak!

    beytinin sahibi.

    kızının ölümü üzerine yazdığı hüzünlendirir :

    ol kadar döktüm ki yaş esnâ-yı istibdâdda,
    vakt-i hürriyyette didem başka bir nem almamış.
    öldü evladım bugün, yok bende hâlâ ağlamak,
    ağlamak’çün gözlerimde galiba yaş kalmamış!
  • hastası olduğum dörtlüklerinden bir diğeri:

    "mukteza-yı hükm-i kânûn-ı tabiat böyledir
    düşmek üzre yıldırım ekser mualla tâk arar
    çok mu nâmerdin felaketten selamet bulması
    herkese gelmez bela, erbâb-ı istihkâk arar."
  • "millete erbâbı mansıptan biri 'eşşek' demiş. reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar. olsa da millet eşşek, 'eşşek' diyen bilmez mi ki; sadrazamlar, valiler de milletten çıkar."
    demiş eşref.

    "bir soğan soyuluyor, yaşarıyor gözler.
    bir devlet soyuluyor, aldırmıyor öküzler."
    diyen aynı eşref.
  • internet üzerinde bulduğum belli belirsiz resmini renklendirirken tesadüfen 105 yıl önce bu gün hayata gözlerini yumduğunu gördüm. ruhu da eserleri gibi şad olsun.

    tabii ki bir şair için ölümsüzlük yok. hala şair eşrefin yazdığı dizeleri sosyal medyada dönüyorsa, insanların yaşamındaysa hala yaşıyor demektir.

    https://hizliresim.com/o0qbxz
  • dört kez osmanlı imparatorluğu'na sadrazam olarak hizmet veren kamil paşa kıbrıslıdır. piroili kamil paşa. 1833'te lefkoşa'da doğmuş, 1913'te aynı kasabada vefat etmiştir. çok garip iddialar vardır paşa ile ilgili. mesela musevi asıllı olduğu falan söylenir. aynı dönemde yaşayan şair eşref de ikinci eşi (huriye) kıbrıslı olduğu söylenen bir osmanlı sanatçısı ve aynı zamanda devlet memurudur. şair eşref'in, kamil paşa'yı hicveden çok sayıda şiiri olmasına rağmen, sadrazam'ın o'nu hiç cezalandırmadığı bilinir.

    kamil paşa, bir gün kıbrıs'a tatile gideceğinde, eşref'e, "ada'dan bir şey istiyor musun?" diye sorar. eşref "sizin kıbrıs'ın eşekleri çok ünlüdür. bana bir tane getirin, artık çok yoruldum, beni taşısın," der. anlatılanlara göre, kamil paşa dönüşte eşeği unutmuştur. limanda paşayı karşılayanlar arasında eşref de vardır. kamil paşa eşref'i görür görmez, "aman eşref, seni görünce eşek aklıma geldi, getirmeyi unuttum, affet," der. eşref cevabı yapıştırır: "siz geldiniz ya paşam, o bize yeter.."

    kör kader sâikımız oldukça
    atlı girsek hana harlı çıkarız,
    bizde oldukça bu baht-ı nâsâz
    hızr-ı görsek de zararlı çıkarız.

    vakt-i istibdâdda söz söylemek memnû' idi,
    ağlatırdı ağzını açsan hükûmet mananı*;
    devr-i hürriyyetteyiz şimdi, değişti kaaide:
    söyletirler evvelâ, sonra sikerler ananı.

    şah ve padişah'tan (1908) - şair eşref [cevdet kudret'in hazırladığı eşref - hicviyeler (1970) kitabından]

    6. iradeyle çıkar bir zevce bir zevcin nikahından,
    madam "jan"ı görürsün bir gün olmuştur madam "yani"

    11. güzelse zevcesi, sürgün olur bir gün zevci,
    karıyı zapt eder sonra "fehim" paşanın ihvanı.

    13. yarın enf-i hümayunu* kazara bir eşek tepse,
    bu da hayvan diye itlaf eder bir çok küheylanı.

    23. kırıldıkça kırıldı, kaldı ancak altı milyon türk,
    acırdı görse "çıplak mustafa" bu kavm-i uryanı.

    24. ne gömlek var, ne don, soydu, ahali kaldı çırılçıplak,
    şehid olmak için biçareler bekler zemistanı.

    28. haberleşmek yasak dahildeki ehl ü ıyalinle,
    basılmışsa dışarda yaktırır vallahi kuran'ı.

    41. sürüldü, oldu "istanbul'lular" "kastamoni"* halkı,
    bugün "izmir'liler"ce oldu "bitlis" belde-i sani.

    46. yazıp çizmek bilenler ekseriyetle temizlendi,
    rakamdan anlayanlar ba'dema* seyreylesin "van"ı.

    [ne mümkin başka türlü bizce istihsal-i hürriyyet,
    çalış, hünkarı kaldır ortadan, hal' et* hilafetten.] şair eşref - hasbihal yahut eşref ve kemal'den [cevdet kudret'in hazırladığı eşref - hicviyeler (1970) kitabından]

    zeyl yahut abdülhamid-i sani'nin hayatından bir nebze (1908)

    6. havadis toplanır hünkara dair, başka iş yoktur,
    budur devletçe şimdi beklenen her bir sefaretten.

    7. bu cahil oğlu cahil iptidai görmeden tahsil,
    nasıl sürdü nice ehl-i zekayı dersaadet'ten.

    57. kazandır milleti evvel-emirde*, sonra al sen de,
    vatan hali değildir her çeşit esbab-ı servetten.

    66. bi-gayr-i hak niçin nefy eyledin* birçok müselmanı?
    ne zevk aldın acab bahş ettiğin alam-ı firkatten?

    78. doyar aç gözlerin toprakla belki, terk-i dünya et,
    boyanmış lihyeni* fevt ol da kurtar şamlı izzet'ten.

    79. nefes alma, kilitlensin o sun'i dişlerin, zalim!
    boğul, boğdurduğun "midhat"* gibi sen de o haletten

    82. felek tutsun koparsın saçlarından bir eleklik kıl,
    söz aldım ben ucuz yapmak için çingane himmet'ten.

    lâzımsa (namık kemal'in lâzımsa redifli gazeline nazire olarak yazdığı şiir)

    3. büyükler evlerinden başka bin kârhâne yaptırdı,
    utanma, sen de bir meyhane yap îrâd lâzımsa.

    9. açıp salname'yi miskinleri bir bir temaşa et,
    nişanlı birtakım havvanları ta'dâd lâzımsa.

    15. emanettir vatan allaha, hürriyyet ne lazımdır?
    hemen icra-yı zulm et, durma, istibdad lâzımsa.

    vali-i bitlis (r. 1324 yani 1908 gazete basımı)

    18. rüşvetin bir kapısı olsun kapansa, farazâ,
    bin kapı açması zâtınca yine emr-i yesîr.

    tercüman-ı millet ya da kaside-i hürriyyet (1911)

    37. parlemantarizmin* mantarlarından el-hazer*!
    hatıra birlik gelir bunlarla şeytan'ın adı.

    39. varsa fikrimde hata, affetmeyin, tashih edin
    varsın "enternasyonal" olsun bu divânın adı.

    gazellerinden:

    "karşısında nice erbab-ı denaet titrer,
    hâkim-i mahkeme-i hükm-i cezadır kalemim."

    "cihâdın fazlını i'lân edersin herkese amma,
    kaçarsın ordudan "vız! vız!" edince dâneler, vâiz!"

    "erganûnu dinlemem, bir rind-i fevk-al-âdeyim.
    daima kaanûnu berbâd etmeğe âmâdeyim."

    "giderim meykedeye, pîr-i mugaanı bulurum,
    derd-i dilden eğer anlarsa haberdar ederim."

    rüya şiirinden (yay. 1929)

    5. denizden top, semâdan bombalar yağdırmada düşmen,
    semâya intikal etti demek meydân-ı harb yerden,
    utanmazlar nasıl kavgaa eder hala, diyor sen, ben,
    meded kıl, biz nasıl ellerde kaldık, yâ resûl-allah!
    bugünlerde bunaldıkça bunaldık, yâ resûl-allah!

    8. yazık, mahkûmu oldu memleket birkaç kopuk şahsın,
    neden mağlubu olduk çend kadar benzi uçuk şahsın,
    nasıl olduk esîri üç buçuk yıl üç buçuk şahsın,
    meded kıl, biz nasıl ellerde kaldık, yâ resûl-allah!
    bugünlerde bunaldıkça bunaldık, yâ resûl-allah!

    deccâl'dan (1. kitap,1904)

    11. diplomatlar utanır, öyle yalan söyleyemez,
    hiylede, hud'ada cizvit kudeması gibidir;
    i'timad eyleme, her va'di şeh-i devrânın
    millete verdiği kaanûn-i esasi gibidir.

    20. bir sürü sanki koyundur millet,
    sürünün kurdu hamîd-i sâni;
    nice can yaktı, ocak söndürdü,
    dûzaha* gitmesi hala cânı.

    23. pâdişâhım! bir dırahta döndü kim gûyâ vatan,
    dâimâ bir baltadan bir şâhı hâli kalmıyor;
    gam değil ammâ bu mülkün böyle elden gitmesi,
    gitgide zulm etmeye elde ahâlî kalmıyor.

    24. vakt-i fırsat gözetir şâh-ı cihan,
    tutar elbette elinden kaçanı:
    yine sâhib olur inşâallah,
    mısır'ın kaldı elinde koçanı.

    33. besmele duymuş olan şeytan* gibi
    kahr olursun "höt!" dese bir ecnebi;
    pâdişâhım öyle alçaksın ki sen,
    izzet-i nefsin arab izzet gibi.
    [ii. abdülhamid ve mabeyncisi arap izzet paşa için]

    deccâl'dan (2. kitap, 1907):

    3. ekseri hicvimde ta'yin-i esâmî eylemem,
    fikr-i mahsûsumca bu hâlin şudur ki mûcibi:
    isterim her bir denîye kaabil-i tatbik olup
    kullanılsın her biri bir numrosuz gözlük gibi.

    10. hastalıktan vükelâ etti yine kesb-i şifâ,
    böyle bir fırsatı fevt etti ecel vâ-esefâ*!
    anlara "dank"u "grîp" ermedi te'sir, meğer
    erişe kahr-ı ilahi ile dehşetli vebâ.

    18. resm-i tahlîfin şümûlü olmadı vâlîlere,
    çok yemiş de anların karnı yemîne tok mudur?
    anlaşılmaz sehve mebnî mi bu istisnâ aceb?
    yoksa vâlîlerde ümmîd-i sadâkat yok mudur?

    iran'da yangın var'dan (1908)

    7. işte îran, işte türkiyye, uzağa gitmeyin,
    bir binâ tecdîd olunmaz ekseriyyâ çökmeden;
    hallolundu mes'ele: bîhûdedir, gelmez sonu,
    tıfl-ı hürriyyet doğarsa evvelâ kan dökmeden.

    kuyruklu yıldız'dan (yay. 1929)

    ecel geldiyse pervâ eylemem kuyruklu yıldızdan,
    buyursun, hâzırım, rabbimde aff ü merhamet çoktur;
    fakat zevcemle birlikte ölüm pek güç gelir, eyvâh!
    demek mahşerde de ondan benimçün kurtuluş yoktur.

    meclis-i meb-ûsan'dan (yay. 1928)

    39. van meb'ûsu
    van gölü'nde ba'demâ* yevmî vapurlar işletin,
    köylere gölden gider arkadaşlardan çoğu;
    dört sene sonra bitince müddeti âzâlığın
    orda hammallık ederler arkadaşlardan çoğu.
  • mahmut şevket paşa'nın katledilmesinden sonra 1908'den 1913'e kadar esen özgürlük havası yerini abdülhamid'ten daha beter bir istibdata götürür. şair eşref ise bu durumu şu dörtlükle hicv eder:

    devr-i istibdata söz söylemek memnu idi
    ağlatırdı ağzını açan hükümet ananı
    devr-i hürriyetteyiz, sanma değişti kaide
    söyletirler evvela sonra sikerler ananı
  • hiciv sanatının üstatlarından.

    kaymakamlığı sırasında istanbul'a ''hükümet konağının çatısı akıyor , tahsisat gönderin , tamir ettirelim'' gibisinden bir istekte bulunur.

    istanbul oralı olmamış oyalama babında '' nereler akıyor ayrıntılı yaz '' diye bir cevap vermişler.

    şair eşref de tek satırlık cevap ile ustalığını sergilemiştir.

    '' musluklardan gayrı her yer akıyor ''
hesabın var mı? giriş yap