• adanalı mahalli şair. iki sayı yada üç sayı süren berbat dergiler çıkarır. kapatır, tekrar çıkarır. türkçesi zayıf, egosu yüksek, şiiri anlamsız tekerlemelerden ibarettir. bütün kötü mahalli şairler gibi istanbul'daki gerçek şairlere sallamaktan başkaca bir numarası yoktur. onlarla yatar, onlarla kalkar. zibilyon kadar 2-3 sayı süren dergi çıkarması bile neredeyse bunun içindir. ismet özel'in jargonunu kullanıp, kıskandığı herkese içinde "belediye, televizyon, gazete" geçen ezberlerle saldırır. oysa o çok önemsediği ismet özel'in uzun yıllar boyunca belediyede program yapmış olmasını, evinin çimento parasını çıkarmak için telif zarflarına uzanan ellerini görmez. oysa ismet özel zaten önemlidir. mahalli şairlerin hırslarını ve olmamışlıklarını tatmin etmek için meze olamayacak kadar önemlidir.
    henüz türk şiirinde bir önem arz edecek bırakın tek bir şiiri, tek bir mısrası olmamasına rağmen, altını doldurmakta acziyet çektiği "vasat ve sığ" gibi suçlamalarda bulunur gerçek şairlere. neden diye sorsan mavi ekran verir. adana da şalgam ticareti yapacağına şiire bulaşmanın kötü ve berbat bir sonucudur salim. oysa amatör de olsa, sığ ve ucuz dahi olsa şiir yazmak ve dergi çıkarmak konusunda ısrarı bir saygıyı hak edebilirdi. oysa o kötü niyetli mahalli şair olmayı seçti. kötülersem beni de loncaya kabul ederler mi dedi ne.

    ah salim, adana adliyesi senden daha ilginç.

    hakan arslanbenzer gibi kurucu şairlerle dalga geçmek onu değil seni komik yapar. mesele televizyon, ulusal dergi, gazete falan belli de bunun yolu çalışmak ve yetenekli olmaktan geçer. şiiri hırsına alet etmek sadece mide bulandırır.
  • aşkar'da (27. sayı) "bir şehrin içerden görünüşü" adlı şiiri yayımlanan kimse. şiir dili çok iyi ama bu kadar uzun ve bu kadar kopuk yazmasına bilmem gerek var mıydı? mevsim salatası olmuş mevsimsiz bir salata.
  • çabası ve emeği takdir edilesi, yetenekleri ve şiir bilgisi çok kısıtlı olmasına rağmen hiç vazgeçmeden çalışan o güzel düz adamlardan. ümit özat gibi. insan da tuhaf bir "keşke iyi şiirler yazabilse duygusu" uyandırıyor. belki de bir gün yazacak...

    edit: ferdi tayfur kitabı yazmış. yeni duydum. ot dergi tarafından keşfedilmeyi bekliyor sanırım.

    edit 2: şiirde saçmalarsa, anlaşılmaz olacağım diye ne anlama geldiğini kendisinin de bilmediği, bozuk türkçe karalarsa, tüketilmeyeceğini ve yüksek sanat yaptığını zannetmesine cidden üzülüyorum. çok yanlış gelmiş bu arkadaş.
  • üstteki arkadaşın bahsettiği pasaj da şurasıdır:

    "kimler yazıyor şimdilerde: muhammed sarı, musa günerigök, dursun göksu, ufuk akbal, mikail söylemez, furkan çalışkan (imkânsızın ihlali), elyesa koytak (anlamın kıyameti), ümit güçlü (suç şiir), ali özgür özkarcı (cetvelle çizilmiş dağınıklık). fazlası da vardır, ben bu kadarını takip edebiliyorum. yine de iki elin parmaklarını geçmiyor bu sayı.

    kaygusuz piyasadaki bağlantısız neredeyse tek dergi. niyetin kötü ise bu pasajdan bile üstteki sonucu çıkarırsın. son yıllarda çıkan poetik kitapların dökümü yapılmış sadece. kitap ismi verilmeyenler, doğal olarak kitabı olmayanlar ama faal olarak yazıp çizenler. peki arkadaş ne diyor, en etkili eleştirmenlerden saymış bazı isimleri, üstelik kitap ismi de vermiş.

    ulan arkadaş nerenizle okuyorsunuz bu dergileri, insan hayret ediyor.
  • o kadar gelgit, sürünceme derken bakmaklar'a tekrar döndü. tilki hesabı.
    kolektif değil salim nacar. ama şair, şiir nedir biliyor. yolunu biçmesi biraz
    yorgunluk istiyor belli ki. dağınık ve aslında biraz da canına göre yaşayan bir hali var.
  • şiirini bilmem ama kaygusuz adlı derginin son sayısında, kitabını basan yayınevinin editörlerinden iki ismi son yıllarda yazan eleştirmen isimleri arasında saymıştır. kitaplarının isimlerine varana dek yazmış üstelik, okuyanı bir tür ikna çabası gibi. çünkü o isimler kitabını basan yayınevinde çalışıyordur, çünkü kendisinin kitabını basmışlardır, çünkü yapmazsa gönül koyabilirler, gönül koymazsalar da kıyağa kıyak çekmek bir tür birbirini kollamak olabilir, yapmazsa göze batmış olacaktır. saçma sapan şeyler. kazan kazan durumu yani.

    t: kitabı ketebe'den çıkan ve bunun hakkını veren kişi.

    edit: alttaki arkadaş hem özelden, hem buradan yazmış. öncelikle sakin ol. üslubunu düzelt. dediğim isimleri saymış mı, saymış. kitap isimlerini yazmış mı, yazmış. kitabı oradan çıkmış mı, çıkmış. eee, son dönemde yazanlar iki elin parmağını geçmiyorsa, eee üçü beşi de kendi tayfasıysa, buna ne denir: hayırlı işler!
  • nuh'un gemisinin güvertesinde sigara içen yalnız bir kaptan, b planı dergisi genel yayın yönetmeni, arabesk ve yeşilçam'ın kıymetini bilenlerden, şair, yaralı, kız babası, hayatın içinde bir yabancılaşma efekti , aralık isimli bir eserin ve hala yayımlanmamış çok sıkı bir şiir kitabının sahibi, muharrir, az münevver, kelimelerin kağıt üzerindeki kasıtlı dansının azmettiricisi, adana'lı, öğretmen, suskun, kederli, tek başına. adana'lı herkesin bildiği şadırvan açık hava kahvesinde çay içerken görülebilir, bir tabure çekip yanına oturulabilir, allah'ın selamı üzerine olsun.
  • cumhuriyet üniversitesi fen-edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümü mezunudur. adana’da bir lisede edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. şiirleri ardıçkuşu, yolcu, yitik düşler, varlık, itaki, kaçak yayın ve akatalpa‘da yayımlandı. aralık adlı dosyası 2010'da karahan yayınları-karayazı kitaplığı tarafından kitaplaştırıldı.

    şu sıralar edebi müdahale dergisine yaptığı katkıların yanında, kendi kişisel projesi olan kültür edebiyat dergisi başkalarının hayatı için çalışmalarını sürdürmektedir.

    salim nacar şiirinden bir kuple de yazalım, tam olsun:

    su geliştirir bir yerde ve çeşmeler vardır
    evler de vardır kelime oyunları vardır
    çocuklar vardır kadınlar vardır
    kadın olmak isteyen çiçek çeşitleri
    savrulmuştur balkonların eksik yanına
    sahip çıkmıştır müthiş bir acıya
    onu kimse tanımaz tanınmama gibi
    bir kaygısı yoktur üstelik
    çelişerek büyür göğsü öne düşerek gelişir
    geliştirir bir yandan büyütür ama tam adıyla
    o bir çiçek bile değildir
    gövdesine harfler kazınmış
    eski harflerle yalnızlık yazılmış
  • uzun bir aradan sonra -neredeyse 10 yıl- ikinci kitabı bütün olup bitenler hakkında’yı çıkardı. ortama tenezzül etseydi şimdiye 5. kitabı basılmıştı. ama o popülizme, sıradanlığa ve merkeze meyletmedi. ona şiir yazamıyor diyenler ya şiirden anlamıyordur ya da dayak yememiştir.

    kitabın musa günerigök tarafından yazılan arka kapak yazısı salim nacar’ın şiirinin hususiyetlerini aydınlatması bakımından önemlidir.

    "salim nacar’ın şiiri, türk şiirinin kudretini gösterir. nacar, ilk kitabından sonra giderek dile yoğunlaştı, şiirinin yapısını zengin ve şiir tarihine yaraşır bir düzleme çıkardı. onun şiiri, bir kente akşamüzeri doluşan uğultuya benzer: kuşlar, satıcılar, çocuklar, hastanelerde bekleyenler, ebeveynler, mekanik sesler ve ev içleri müzikleriyle doludur. yaşamdan çıkan, yaşamı taşımaya güç yetiren bir şiirdir. türk şiirinin nerelerden, hangi uğraklardan geçtiğini iyi biliyor salim nacar. şiirindeki canlılık, dilindeki tazelik ve nesnelere bakışı, şiir tarihini iyi bilen bir şairin varlığını gösteriyor. etik ve estetik, yadırgatma ve bozum, rafine anlatım ve yığılım iç içe duruyor. şiirinin yüzeyi olabildiğince geniş ve ferah. adana’dan yer yüzüne doğru gezintiye çıkan bir göz, müzik dolu ve bilgece."
hesabın var mı? giriş yap