*

  • göz aşinalığının bünyeye etkisinin psikolojideki adı, türkçe'ye çevrilmiş midir, çevrildiyse nasıl çevrilmiştir merak ettim doğrusu; göz aşinalığı bir şekilde bu çevirinin içinde geçmektemidir diye de düşünmüyor değilim.
  • (bkz: robert zajonc)
  • bir insanın bir şarkıyı sevme olasılığı o insanın o şarkıya maruz kalması ölçüsünde artar diyerek bu etkiyle ilgili bir teori geliştirdim. yoksa ebru gündeş şarkılarına, yıldız tilbe türkülerine, rıza silahlıpoda potburilerine eşlik etmemi ne kendime ne başkalarına açıklayabilmiş değilim.

    -duman grubunu seviyor musun?
    -hayır sevmiyorum...
    -bok sevmiyorsun, hiç dinledin mi?
    -dinledim ama sevmiyorum
    -öyle değil ama üst üste 5-10 kere filan dinledin mi?
    -dinlemedim
    -dinle bak, ondan sonra konuşalım...

    *dump dump dump dump dump
    kimseyi görmedim ben, senden daha güzel
    kimseyi tanımadım ben, senden daha özel
    kimselere de bakmadım, aklımdan geçen (veya geçer)
    kimseyi tanımadım ben, senden daha güzel
    dump dump dump senden daha güzel
    dump dump dump senden daha güzel
    dump dump dump senden daha güzel
    dump dump dump senden daha güzeeeel
    sana nerden rastladım...oaaeağğldum derbeder
    kendimi sana sakladım senden daha güzel
    kimseleri de takmadım....öeeeğğğhhhlsem değişmem
    kimseyi tanımadım ben...
    senden daha güzel...
    senden daha güzel...
    pilatese başladım....
    senden daha güzel....
    eşşeğime de sapladım...
    kafam çok güzel...
    götüme kaş göz çizsem
    senden daha güzel...
    senden daha özel...

    öyle bir beste yapmış ki şarkıya hangi güfteyi koysan gidiyor anasını satayım. ya da beste mi yok?

    bir de sıla denen bir karının şarkısı varmış. kulağıma earworm oldu dilime yapıştı pelesenk oldu anasını sittiğimin şarkısı şu sözlere bak lütfen

    sözünden dönen namert çıksın
    bizde böyle bundan sonra
    kafayı düzelttim senden sonra
    kendime yanarım senden sonra
    ister gelirim ister gelmem
    hesap mı vericez bundan sonra!

    bunda da beste nanay olduğundan yani sözleri çıkarsan müziği dinlemek istemezsin, fakat güfte kısmına da her şey uyuyor.

    bizde böyle bundan sonra
    .mı götü dağıttım senden sonra
    çin güçlendi hun'dan sonra
    carl lewis geldi ben'den sonra
    bir temiz sıçarım duştan sonra

    böyle şarkılar var, sözleri de mere exposure'dan ibaret. kafa skmeye yönelik. aynı şeyi delinin skini bellediği gibi söyleye söyleye kafamıza çivi gibi çakıyorlar.

    oturun düşünün bir takım şarkılar var, bok gibi ama bir şekilde dinliyoruz, hoşlanıyoruz, eşlik ediyoruz...ama nereye kadar? bugüne kadar. işte öğrendiniz neyi niye sevdiğinizi. artık dinlemeyin, dinletmeyin, istek parçası yapmayın, radyolarda çaldırmayın yeter artık gerçekten beynimi sktiniz. rahat rahat bir zap yapamayacak mıyım kardeşim ben? hiç dinlemek istemediğim şarkıları bilmek zorunda mıyım?

    zorunda mıyım? zorunda mıyım??? bak bunu bile ezberlemişim. bilinçli olarak paganini'ler, david garrett'lar, norah jones'lar, photomaton'lar jabberwocky'ler dinleyen ben subliminal düzeyde esmer ay'ın hastası olmuşum. her gece rüyamda işin ne senin? hep seni görmek zorunda mıyım? al işte. esmer ay da bilinçaltını kontrol edememekten muzdarip. ben de bilinçaltımı kontrol edememekten muzdaribim. muzdarip de ne garip bi kelime lan. mağdur gibi. mağdur olmak sanki muzdarip olmaktan daha kötü.

    bir de bu earworm denilen yani kafanda hiç bitmek bilmeyen şarkılar var. onu da silmenin yöntemi bu earworm'ları başka şarkılarla takas etmek imiş. famak o zaman da o yeni şarkı kafanı skmeye başlıyor. demin şu zorunda mıyım'ı beynimden atmaya çalıştım bunun için bir web sitesi var: [unhearit.com unhearit.com] onu açtım the champs grubundan tequila çıktı. şu o da beynimi zkti bi müddet.

    neyse bu "mere exposure effect" in ikili ilişkilerde de bir izdüşümü var. o da şu. bir insanı ne kadar sık görürsen, o insan sana daha hoş ve güzel gelmeye başlıyormuş.

    reklam dünyası da bu etkiyi, insanların bir şeyi bilinçli olarak beğenmesine veya algılamasına gerek yok, yeterince sık sayıda maruz kalırlarsa zaten severler o yüzden bas reklamı mantığıyla kullanıyor.

    bu rte de politikada bu etkinin bokunu çıkaracak kadar kullanıyor, her gün televizyonda karşımızda. aynı propagandaları aynı yalanları sürekli aynı ses tonuyla tekrarlıyor. fakat o da earworm gibi bir türlü sevemedim, beynimin içinden tüm varlığını silip atmak istiyorum. şu eternal sunshine of a spotless mind filmindeki gibi bir cihaz olsa da hafızamın o bölümlerini tümüyle silip atsak mükemmel olurdu. fakat şu son 10-12 senede ne kafa skildi be arkadaş düşünüyorum da.
  • (bkz: focus) filminin beyzbol maçında geçen sahnesinde çok güzel işlenmiştir.

    özellikle siyasi liderlerin vücut dilleriyle birleştirip çok iyi kullandıklarını düşünüyorum.bana göre bir çok defa aynı cümleyi üstüne basa basa söylemeleri de bundan kaynaklanıyor.buna ilave vücut dilleriyle de sürekli desteklemektedirler.

    vücut dili
  • (bkz: #47491605)
  • şu günlerde özellikle fotoğrafçılık terimleri içinde neden çirkin çıkıyorum sorusuna yanıt olmuş gibi. http://www.nerdenduydun.com/…kisi-aynada-guzel.html
  • ing. salt maruz kalma etkisi. tanidiklik, asinalik. basitce "bir seyi veya kimseyi ne kadar cok gorur veya duyarsaniz onu o kadar cok seversiniz." anlamindaki etki. robert zajonc 1968 yilindaki deneyde insanlara esit olmayan sayida sembol slaytlari gostererek salt maruz kalma etkisini test etti. "bir sembol ne kadar cok sık gorulurse ondan hoslanma orani o kadar artmaktadir." sonucuna ulasti.

    ornegin, ilk dinlenildiginde sevilmeyen bir sarkinin surekli duyulmasi sonucunda sevilmesi. "sarkiyi ilk dinleyis: olmamis. ikinci dinleyis: fena degil. ucuncu dinleyis: iyi. dorduncu dinleyisten sonra super." seklindeki yorumlari cokca duymusuzdur. nedeni salt maruz kalma etkisidir.

    salt maruz kalma etkisi ozellikle televizyonlarda cokca kullanilmaktadir. sirketler, reklamlarini surekli yayinlayarak bu etkiyi kendilerine avantaj getirecek sekilde kullanmak ister.

    etkiyi ozetlersek, bir uyariciya tekrarlanan maruz kalma sonucunda tanidiklik, asinalik meydana getirir. tanidiklik uyarana karsi bir tutum degisikligi meydana getirir. bu tercih etme veya baglilik seklindedir. bu tercihler duygusaldir. insan farkina bile varmadan evvel bilincalti duzeyde olur. "bir seyi veya kimseyi ne kadar cok gorur veya duyarsaniz onu o kadar cok seversiniz."
  • cansu dere'yi güzel bulmazdım. oyunculuğunu da biraz düz bulurdum. şahsiyet'e geçen hafta başladım. evde de hep fox tv açık oluyor genelde. bir dizinin fragmanında gördüm 2-3 kez. son 10 gündür sık sık cansu dere'yi görür oldum. ve gözüme güzel gelmeye başladı. sanki maruz kalma etkisiyle bağlantısı var gibi.
hesabın var mı? giriş yap