• annemin memleketi. babamin memleketi. küçükken en az ayda bir giderdim, ilçe olmasına ragmen çok büyük bir köyü andırırdi, apartmanda büyümüş bir çocuk olarak sevemedim oraları küçükken. herkesin türkçesi kırık olduğundan, arapçayı da ben bilmediğimden ayrıca sıkıcıydı. hatta anne babamın bile az da olsa türkçesi kırıktı. sonra büyüdüm, liseyi-üniversiteyi birbirinden farkli büyük sehirlerde okudum, dahasi bir sürü büyük şehir gezdim. "köylü" olmayan "medeni" olan bir yığın insan tanıdım. starbucks'ta kahve içiyorlardi, dominos'tan* pizza söylüyorlardi. istiklal caddesi'nde gece hayati çok güzeldi, bahçeli'de süper kafeler vardi, bursa'da çok ucuz alisveris merkezleri vardi. memlekette oldugum bir gün, babamin amcasinin vefat haberi geldi. iki yil sonra tekrar, cenaze sebebiyle gidebilmistim babamin memleketine. yollar hala çamurluydu, hala köye benziyordu. büyük sehirlerdeki hiçbir yemeği beğenmememe sebep olan yemeklerden birini yedim. beni en son on yıl önce görmüş olan, babamin amcasinin oglu, bana oğluna sarılır gibi sarıldi. yemek masasini toplamaya yardım ettigim için kızdılar bana. güldüler hatta, misafir masa mı toplarmiş diye. "istanbullu" dediler. büyük şehirde herkese gösterdigim ama karşiligini alamadigim sevgiyi gördüm onlarda.
    seçim sonuçlarından* sonra düşündüm, annemi geçen ramazan ayinda gaziosmanpaşada hastahaneye götürmüştüm. öğle yemeği yemek istediğimizde hastahanenin kantini dahil her yer kapalıydı. hasta bile olsan oruç tutmalıydın gaziosmanpasa'da. halbuki istanbul'un yollari çamurlu değildi, köy gibi de degildi istanbul, starbucks'ta kahve bile içebiliyordunuz.
    ne diyorduk? samandağ mı? memleketim..
  • nusayrilikle arap aleviliğinin farkı şeyler olduğunu sanan kişilerce hakkında mezhep değerlendirmesi yapılan, nusayri isminin önemini bilseler de yalnızlaştırılmak, farklılaştırılmak, ötekileştirilmek adına kullanılan bu ismi pek kullanmayan genel itibariyle kendilerini arap alevi olarak ifade eden (ki doğrusu bu zaten) tamamına yakını sol ve sola yakın dünya görüşüne sahip olan güzel insanların barındığı ilçe. ayrıca artık ender rastlanan kurtarılmış bölgelerdendir.
  • 2 yıl önce gezme şansına eriştiğim, güzel insanların yaşadığı, memleketin güzel bir köşesi.

    "samandağ’a “evvel temmuz” festivali için gitmiştik. ama yörenin insanları anlattıkça, erdoğan-davutoğlu’nun suriye politikasının öyle sıradan “yan zararlarının” ötesinde, bir dokuyu mahvettiğini anlıyorsunuz. yapılamayan barış mitingi, suriyelilerin kampları, samandağlıların olağanüstü şıklıkları…
    -ben bizzat gittim, emniyet müdürü ile konuştum. tertip komitesi sorumlusuyum. savaşa karşı gösteri yapacağız, ihd ve diğer örgütler olarak hazırlıklarımızı yapıyoruz. suriye’ye müdahaleye karşıyız. iyi komşuluk ilişkileri istiyoruz. emniyet müdürü bana ne dedi, biliyor musunuz?
    -ne dedi?
    -biz bu koşullarda burada sizin güvenliğinizi sağlayamayız!
    -allah allah, koca türk polisi kendi toprakları üzerinde sizin güvenliğinizi kime karşı sağlayamayacakmış?
    -önce bir şey demedi, allem etti kallem etti, sonunda çıkardı baklayı ağzından. özgür suriye ordusu böyle bir eyleme karşı çıkarmış!
    samandağ’da bizim panel öncesi ihd yetkilisi anlattı bunları. inanılır gibi değil ama, davutoğlu-erdoğan ikilisinin diplomasisi sonucunda samandağlılar kendi memleketlerinde kamplara konuşlandırılmış bir silahlı güç nedeniyle barış gösterisi düzenleyemiyor. çünkü o ülkenin emniyeti izin vermiyor. (“that state means?” metinde ingilizce.)

    "ambulanslarla silahla kişiler götürülüyor"

    ihd’li arkadaşın anlattıkları bununla da sınırlı değil.

    -geceleri suriye’den yaralı getirme bahanesiyle ambulanslarla silahlı adamlar aşağıya götürülüp getiriliyor.
    bütün sınır bölgesinde, özellikle de kampların kurulduğu yörelerde müthiş bir trafik var. (trafik sözcüğü fransızcada kaçakçılık anlamında da kullanılır.) yabancı basın da yazdı bunu.
    kamplar aslında birkaç açıdan sakat: bir kere, sınır boyuna, esad’ın top atış mesafesi içindeki alanlara kurulmuş. kaçanları doğru dürüst koruyamazsın. ama amaç sınırdan sızmalar ise, tabii ki huduta yakın yerlere kuracaksın.
    konuyla yakından ilgilenen bir başka samandağlının anlattıkları da çok ilginç:

    -hocam, burada bir göç semineri yapıldı, biz o sayede kampları gezebildik. ayrıca suriye tarafında akrabalarımız var. oradan da gidip gelen var, bilgi veren çok. suriye gazetelerini, televizyonunu da izliyoruz. bu kamplara yerleştirilen insanların çoğu yaşlılar, kadınlar ve çocuklar. ama tabii bu ailelerin erkekleri de var. biz şimdiye kadar beş farklı grup saptadık bu kamp nüfusunda…

    -suriye’deki adlî suçlular. yani hırsızdı, tecavüzcüydü, henüz hüküm yememiş, ama sabıkalı birtakım adamlar. sözümona muhalefet cephesine geçip esad rejimi yıkıldığında kahraman olarak memlekete dönmeyi bekleyenler.

    -taliban, el kaide ve müslüman kardeşler başta olmak üzere ne kadar radikal islâmcı grup varsa hepsinin militanları, üstelik de üst ve orta düzey yöneticileri ile burada. gidip geliyorlar, içerideki militanlarını buradan yönetmeye çalışıyorlar.

    "davutoğlu'nun adamlari"

    -“şam’in askerleri” diye bir grup var, bunlar tamamen kiralık ordu. davutoğlu’nun adamları diye de biliniyor. küçük bir grup, ama para ya da diğer türden yardımlar en çok bu gruba gidiyor.

    -biz rastladık, onlar da küçük bir grup, hakiki demokrat muhalifler. ilk başta onlardan çoktu, ama kamplarda önce türk yetkililer, daha sonra da zaten bu dinci gruplar onlara çok kötü davrandığı için, parası olanlar avrupa’ya, daha az parası olanlar da ankara ya da istanbul’a kaçtı.

    -beşinci grup, biraz yüzer-gezer. ilk başta herhangi bir kutba bağlı değillermiş gibi gördük onları, o kampta kim güçlüyse ona yanaşan takım gibi davranıyorlardı. sonra birtakım iç hesaplaşmalar olduğunu öğrendik. teşhir oldukça bu grubun mensuplarını likide ettiler, edemedikleri de zaten kaçtı. bunlar esad’ın ajanları idi…
    samandağ aslında olağanüstü barışçı, yumuşak, rahat, keyifli bir kimliğe sahip. güçlü ve derin bir sol kültürü var. din, etnik köken, dil açısından da son derece zengin, üstelik bu farklı kesimlerin iç ilişkileri de son derece olumlu.

    çağdaş bir mozaik müzesi sanki. her şey var, her şey birbiriyle iyi geçiniyor, herkes farklı, herkes eşit, üstelik kebabı enfes, boğma rakısı müthiş… ama gel gör ki erdoğan bu atmosferi bozmuş:

    -biz esad’cı filan değiliz.

    -nusayri kelimesi hakaret olarak kullanılıyor, yani çok rahatsızız…

    -kim nereye ne için savaşıyor ki?

    -ankara’dakiler suriye’nin s’sini bilmez, kalkıp bölgesel güç olacakmış!

    -amerikalılar bile erdoğan’dan daha temkinli…

    -bir tane doğru dürüst gazeteci gelmedi buraya… o uçak hadisesinde geldiler, onlar da sahilde çekim yapıp gitti…

    "anlatilanlar başbakani tekzip ediyor"

    anlatılanları dinleyince, mümtaz türk medyasının samandağ’a, antakya’ya, suriye meselesine neden eğilmediğini daha kolay anlıyor insan. burada yaşanan neredeyse her şey, erdoğan’ın söylediklerini an be an tekzip ediyor. zaten burada olup biteni, insanların halet-i ruhiyesini, sorun ve sıkıntılarını yazabilecek muhabir ya da yazar mutlaka vardır da, bu yazılanları yayınlayabilecek mecra sorunumuz var.

    aklımda bu anlatılanlar, nâzım alpman’la samandağ sahilinde, akdeniz cafe’de “bu medyaya karşı ne yapılır?” konulu panele başladık. saat 17.00. hava herhalde 30-35 derece. açıkhava kahvesindeki bütün iskemleler dolu. yaşlı genç, kadın çocuk, acayip kalabalık. o kadar güzel bir panel oldu ki, bilhassa soru-cevap tartışma bölümünde gündeme gelen soru ve konular, üstelik bu konuların ifade tarzı o kadar kaliteli ve derindi ki, hayran kaldık vallahi… mesela orwelian toplumla huxleyvari toplum kıyaslaması yaptık. üzgün ve yalnız memleketimizin samandağ adlı şirin kasabasında…" http://birdirbir.org/…-komsu-sifir-bakan-cok-sorun/
  • islamcı faşistler ve dsip'li yardakçılarının sahte sevgi gösterilerini yemeyecek kadar akıllı insanların yurdu. nüfusunun çoğunluğunu alevi ve hıristayanların oluşturduğu ilçe halkının, temel sloganı aleviler tabuta hıristiyanlar beyrut'a olan katiller sürüsüne tepki göstermesinin neresi provokasyon, neresi ulusalcılık, neresi ırkçılık ? insanda utanma olur biraz.
  • yamulmuyorsam türkiye'de ülkü ocaklarının kurulamadığı tek ilçe.
  • yüzde 95'inin türk-arap sünni olduğu 11 mayıs 2013 reyhanlı ilçesi patlamasının hemen bir kaç saat sonrasında reyhanlılılara yardım etmek amacıyla arabalarıyla konvoy şeklinde yola çıkan ama yolları polis tarafından kesilip gidişleri engellenen buna rağmen bütün gece kararlılıkla yolda bekleyen, ertesi gün ve onu takip eden günler hatay merkezde yapılan mitinglere, yürüyüşlere, basın açıklamalarına en önde katılan, kan bağışı için hastanelere akan, 18 mayıs 2013' tarihinde antakya ve reyhanlı'da eş zamanlı yapılacak yardım kampanyasına ve yürüyüşlere organizasyonun en başında yer alıp, gerek medya üzerinden gerekse yönetimsel bazda hatay'ı kullanarak kendi emellerini gerçekleştirmek adına hatay'daki dinleri, mezhepleri, ırkları, birbirine düşürüp, insanları birbirlerine kırdırtmayı bile mübah görüp salyalarını akıtıp alenen insanlık suçu işleyerek kendilerini suçlamaya çalışan omurgasızlara tokat gibi cevap vermiş nüfüsun yüzde 95'inin arap alevilerden oluştuğu savaş karşıtı yürekli insanlardan oluşan hatayın yeşil ve maviyle buluştuğu güzel ilçesi.
  • hanımın memleketi.
    bir egeli olarak ilk gittiğimde, çok şaşırdığımı ve korktuğumu hatırlıyorum.
    üstelik, memuriyet dolayısıyla, ülkenin pek çok yerini hatta hemen hemen tamamını görmüş birisiyim.
    ama samandağ başka.
    hatay ile arasında 30-40 km olduğuna inanmak bile zor.

    başka bir coğrafyadasınız. başka bir ülkedesiniz.
    o hep filmlerde gördüğümüz, arap ülkeleri gibi.
    çok çarpık bir yapılaşma. estetikten çok uzak.
    türkler azınlıkta, türkçe duymak çok zor.
    yol sorduğunuz adam sizi anlamıyor, siz o'nun söylediklerini anlamıyorsunuz. güya ikiniz de türkçe konuşuyorsunuz.

    kadınlar çok bakımlı ve havalı.
    şöyle düşünün, anadoluda bir ilçedesiniz ve sağınızdan solunuzdan mini etekli, süper bakımlı kadınlar geçiyor. genç kızları da öyle, orta yaşlı kadınları da.
    burda minik bir not; sakın sulanmaya, laf atmaya çalışmayın. ağzınızın orta yerine sıçarlar. aklınızdan bile geçirmeyin.

    yemekler farklı.
    hem adları farklı, hem tatları.
    illa bir sos, bir acı, baharat. güneydoğu yemekleri gibi değil ama.
    anlatmam zor. tatmanız lazım.

    trafik ??
    inanılmaz zor.
    kural yok. kaos kural olmuş.
    hiç bir şeye klakson çalmayın, el kol yapmayın.
    yukarıda kızlar hakkında söylediğim kural burda da geçerli.
    ağzınızın orta yerine sıçarlar.

    alkol.
    işte burası acayip.
    herkesin evinde boğma rakı var.
    ev yapımı çoğu.
    herkes de içiyor. yolda, evde, minibüste. abartmıyorum. herkes her yerde içebiliyor.
    kimse karışmaz ve laf söylemez. rahatsızlık vermediğiniz sürece, dilediğiniz gibi içebilirsiniz.

    siyaset.
    burda chp var. en büyük rakibi de, işçi partisi ve ödp.
    sağ siyaset çok zayıf. yok denecek kadar zayıf.
    insanlar atatürkçü ve bu konuda çok katılar.

    gezme/dolaşma..
    pek çok entryde belirtilmiş zaten. çok güzel yerler var ancak hijyen sıfır.
    nikahıma gelen bir arkadaşım, samandağ'lıların deniz dediği, sahile sıfır yerde yediği kebap yüzünden zehirlendi. 3 gün hastanede yattı. şaka değil bu.
    sahil, sokaklar, tüneller her yer maalesef pis.

    din.
    bu konu çok karışık.
    kesinlikle dindar bir kesim var. özellikle yaşlılar.
    ancak, çok karışık. sünni türk kafasıyla hatta türk alevisi kafasıyla anlamak mümkün değil.
    kesinlikle eleştirmek için söylemiyorum.
    çok büyük saygı duyuyorum. anlatmak istediğim şey, dini inançlarının çok farklı olduğu.
    ritüeller, bayramlar, dini yaşayış çok farklı.

    gidip görmeye değer mi ?
    kesinlikle.
    1 gün hatta daha fazlasını hak eden bir yer.
    ancak, farklı ve dışarı kapalı bir yere gittiğinizi unutmayın.
    efendilikten taviz vermeyin.
    kimseyle dalaşmayın. kimseye laf atmayın.
    bir araba zopa evet z ile zopa yersiniz. benden söylemesi.

    ben, başta da belirttiğim gibi, senede bir kere hanımdan dolayı gidiyorum. 3-5 gün kalıyorum.
    o zamanı da, bacanakların gurbetten dönüş tarihlerine denk getiriyorum. (ki erkeklerin çok büyük bir kısmı yurt dışında çalışıyor.) öğlen bira, akşam kebap-rakı. leyla bir biçimde 3-5 günü tamamlıyorum. şimdi düşündüm de, ayık gezdiğim zamanlar çok az samandağ'da. :))

    gidin ama görün.
    güzel yer.
  • hatay'in merkez dahil 12 ilcesinden biridir. denize kiyisi olmasi itibariyle yazlari ziyaretci akinina ugrar. dünyanın en uzun ikinci kum sahiline - 7 km - sahip olmasi itibariyle de onemli bir ilcedir. halkin %95'inden fazlasi arap alevisidir * ve ana dil arapca gibidir sokakta. halki inanilmaz derecede misafirperverdir ve neredeyse herkes birbiriyle akrabadir. genel secimlerde sol partilerin ilcede aldigi oy orani yuzde 70'e yakindir. cumhuriyet tarihi boyunca cok fazla adi duyulmus devrimci genc bu ilcede yetismis, sonralari ulkeleri ve ulkuleri ugruna mucadele etmis ve ideolojileriyle yasamislardir. bugun ozellikle narenciye ticaretiyle sadece turkiye'nin degil dunyanin dort bir yanina meyvelerini ihrac eder..
  • arap alevilerin sosyalist düşünceye yakınlığının timsali olmuştur.
  • 29 mart 2009 yerel secimleri sonuclari aciklanmaya baslandigindan beri sozlukteki en populer ilce unvanini alan guzel kent, suveydi..

    secimden bir bucuk ay once, cocuklugum sokaklarinda "batata basal, kemaya kemaya" diyerek pikap arkasinda gecen bu kentin siyasal profilini ozetlemistim.* cok bilinmeyenli bir denklem degildi zaten, yillardir istikrarli bir sekilde her secimde ortaya cikan sonuclardi bunlar. bu secimde ise kazanan partinin adi odp olunca, o da 81 ildeki tek kazandigi ilce olunca ismi zikredilir oldu devlet tarafindan unutulmus bu sehrin..

    zirve isminden bahsediliyor, keske olsa da evsahipligi yapsak ama uyarmasi benden; samandag'in sadece yollari bile bu sehirdeki belediyecilik anlayisina sovmeye yeter. 3 yasinda kanal tarlasinda mandalina sularken de ulkenin en uzun ikinci sahiline sahip olan potansiyel turizm cenneti samandag'in yollari cukurlarla, camurlarla, olmayan asfaltlarla doluydu, 22 yasinda sahilinde icmeye gittigimde de. ismi, partisi ne olursa olsun bu sehire hizmet edemedi hicbir belediye baskani, odp'li baskanla da degismeyecek bu gercek.

    hatirlarim seneler once suleyman demirel cumhurbaskani sifatiyla gelmisti hatay'a. once antakya'da evimizin yanindaki sokak asfaltlanmisti acilisi yapilacak diye. ogleden sonra samandag hukumet konagi'na konusma yapmak icin gidecegini ogrenince dedemlerdeki heyecani hala unutamam. kendisi turkce bilmez ama saatler oncesinden mobylette motoru ile isini gucunu birakip ulkesinin en ust makamini gormeye gitmisti. unutulmustur samandag, terk edilmistir halki gozunde devlet tarafindan. ust duzey devlet yetkilisinin kente gelmesi alisildik bir sey degildi bu yuzden.

    bugun turkiye'nin en cok hit alan sitelerinden birinde yazi ardina yazi yaziliyor basligina ama yarin yeniden medeniyetsizlige, altyapisizliga, terk edilmislige mahkum edilecek samandag. belki gorevi basinda rusvet alirken yakalanan eski belediye baskani sebep olacak belki de dile getirilmeye cekinilen etnik, siyasal, dini sebepler. inandiklari, saygi duyduklari, ugruna yasadiklari degerler yasadiklari ulkenin diyanet'i tarafindan kabul edilmeyen; yine bu ulkenin siyasi liderleri tarafindan agza alinmayacak sifatlarla anilan bu sehrin misafirperver insanlari 5 yilda bir defa hatirlanmaya devam edilecek.

    yine de tesekkurler diyap dede, tesekkurler dayilarim, tesekkurler teyzelerim, tesekkurler hepsi birbiriyle akraba olan nusayri samandag halki.* 5 yilda bir defa da olsa yollarinin cilesini cekmeyen, hayatinda bu sehri gormeyen insanlarin senle gurur duymasini sagladigin icin tesekkurler samandag..

    edit: secimden bir yol sonra sunu rahatlikla soyleyebilirim ki yeni baskanin hakkini yemisiz hizmet edemeyecektir diye. helal olsun adama, halk cok memnun..
hesabın var mı? giriş yap