• kim ki duk ' un bom yeoreum gaeul gyeowool geurigo bom … filminden sonra çektiği 2004 tarihli filminin adı.belki de güzel bir filmdi ama bom yeoreum gaeul gyeowool geurigo bom gibi bir başyapıttan sonra geldiği için büyük beklentilerle izlediğim ve ufak da olsa hayal kırıklığına uğradığım bir filmdi.
  • ingilizce adı samaritan girl olan yönetmenliğini ki-duk kim in yaptığı bir güney kore filmi.
    --- spoiler ---

    jae-young ve yeo-jin on üç bilemedim on beş yaşlarında birbilerini çok seven iki iyi arkadaştır hatta birbirlerini çok seven lezbiyendir diyebilirim, diyebilirim diyorum çünkü sadece bir kere öpüşmüşlerdir, bütün film boyunca. herneyse cinsel tercihleri bizi ilgilendirmez kızlarımızdan jae-young küçük yaşına rağmen orospuluk yapmaktadır çünkü arkadaşıyla birlikte avrupa ya kaçabilmek için paraya ihtiyaçları vardır. yeo-jin ise bu duruma birşey diyemez, arkadaşına yardımcı olabilmek için muhasebe ve sekreterlik olayını üstlenir paralar bu kızımızda toplanır, fahişe olan müşterisiyle birlikteyken polis baskınına karşın gözetleme olayına girmektedir. jae-young müşterileriyle alemlerden alemlere akarken bir müzisyene aşık olur ve bu durum yeo-jin inin kıskançlık krizlerine girmesine sebep olur çoğu zamanda kızar jae-young ' e .

    efendim günlerden bir gün jae-young yine dıgıdık dıgıdık müşterisiyle ata binmecilik oynarken polis bunları basar. jae-young ın -tecrübesizliğine verelim - paniğe kapılır ve bir anda soluğu 2 . katın penceresinde alır.yeo-jin in gözleri önünde aşağı atlar ve kanlar içinde olan jae-young ı yeo-jin sırtlar ve hasteneye götürür.doktor abimiz kızımızın çok vakti kalmadığını söyler.jae-young tabi son sözünü kızımıza fısıldar :" müzisyeni son bir kez daha göreyim " diye.yeo-jin de kabul eder de müzisyen orospu çocuğunun önde gidenidir. gelirim ama bi kere verecen der .yeo-jin de kabul eder üstelik bakire olmasına rağmen sırf biricik arkadaşı bu orospu çocuğunu son bir kez daha görsün diye . neyse efendim film bu ya tam müzisyenle yeo-jin hasteneye girdiklerinde jae-young ın ölü bedeni önlerinden geçer. yeo-jin yıkılmıştır artık hiçbir şey umrunda değildir.

    işin garip tarafı film burda başlar .oyuncuların adları filan bu sahneden sonra gözükmektedir.

    yeo-jin biriktirdikleri bütün parayı ve müşteri adreslerinin bulunduğu ajandayı lavabo da yakmaya karar verir.tam paralar yanarken birden çeşmeyi açar ve södürür .karar vermiştir kazandıkları bütün parayı aldıkları kişilere verecektir. jae-young ın daha önce birlikte olduğu kişilerle bu sefer yeo-jin birlikte olmaya başlar üstelik daha önce almış oldukları parayı da geri teslim eder. adamlar o zevkin üstüne bi de para alınca liv tyler la birlikte olmuşcasına kendilerine gelemezler.peki yeo-jin neden böyle yapıyor ? böyle yapınca arkadaşının gittiği yerde mutlu olacağını düşünüyor. kardeşim bi elham üç kullala okusan daha makbule geçmezmiydi diyesi geliyor insanın içinden ama film işte.

    yine bi gün yeo-jin iş üstündeyken adli tıpta çalışan babaları karşı binadan bunları görür adamcağız yıkılmıştır. ama kızına iki tokat atcağı yerde kızının müşterileriyle birlikte olmasını engeller onlara gözdağı filan verir yeo-jin tam müşterisyile buluşacakkken babası engeller yani. bi keresinde babası bi tanesine yetişemez yetiştiğindeyse kızını yine iş üstünde görür. tabi babası bütün bu olayları uzaktan izlemektedir. adam hadi bi tuvalete gideyim dediğinde babası da peşinden gider ve içerde adamla tartışırlar yumruklaşırlar.ama adam da sağlam çıkmıştır babası taş yok mu taş diyerekten dışarı çıkar ve kocaman bi kaldırım taşıyla adamı öldürür.intikam alınmıştır.

    yeo-jin ise herşeyden habersiz çevredekilerin çığlıklarıyla olay yerine gelir ve az önce dıgıdık dıgıdık oynadığı adamın cansız bedeniyle karşılaşır.

    yeo-jin tövbe eder artık bi daha fahişelik yapmayacağına. ajandayı da atar bu tövbe sırasında yolun kenarına . babası yine takipte olduğu için anlar kızının tövbe ettiğine .alır kızını gider uzaklara annesinin mezarına ordan ıssız bir barakaya. kızımız pişmandır yaptıkları için gece gizli gizli ağlar .

    babası yeo-jin ' e araba kullanmasını öğretir gittikleri yerde. kızımız arabada yirmiyle otuzla giderken babası dışarda telefonla konuşur " şu saatte şuraya gelin" diye. izleyici anlayamaz noluyo diye .

    bi araba yaklaşır sonra babası biner arabaya yeo-jin ise daha farkına varamaz ,sonra bak baba ne kadar güzel kullanıyorum diye arkasına döndüğünde babasının bi arabayla gittiğini görür. onlara yetişmek ister ama ne mümkün araba kullanmasını henüz öğrenmiş bir kızın çat diye seksen doksan yapması . nitekim araba çamura saplanır ve babası gözlerinin önünde yok olur .

    --- spoiler ---

    daha bir sürü şey olur film süresince , merak ederseniz ,oturun izleyin.
  • (bkz: fedakar kız)
  • şimdi efendim malumunuz film festivali bir erguvan ağacı neşesiyle istanbul'a uğradı yine, aldık biletlerimizi, kıyafetlermizi yıkadık, ütüledik...kırmızı rugan pabuçlarımızla yattık hatta perşembe gecesi. festivalin ilk filmi, biz aç dimağlar için mühimdir; tamamen eski kocakarı ilaçları kıvamındaki-ki bu ilaçlar da kıvam tutmaz-festval nasıl başlarsa öyle biter....film özenle seçilir; bir heyecan bir iç pırpırı vs. bu fedakar kızımızın filmi de kuşkusuz berlin'de 'gümüş ayı almış', (bkz: ayılar fipresci ödüllerinden kıymetlidir)düstüru ile alındı bu filme de biletler. ilk şok: türkçe altyazı...meali: film vizyona girecek! ikinci şok: emek sinemasında gösterilen sponsor filmlerinde sinemaya girdiğinizde, yer gösterici abiler ekranda kendi görüntülerini izliyor, yer bulmak uğraş. (aslında bu gösterim sırasında gözlerim doldu ancak bu benim kişisel bir hormonal sorunum, sizi bencil işlerle yormak istemem)filmin tamamı üçüncü şok ve sıkıntı dalgasını içeriyor. film seçen ağrılı kıçlar 100 dakikadan şaşmaz, bu fim sürpriz yumurta...95 dakika..ala..ne hoş kırlara koş. gerisi spoiler efendim illa işaret mi koyalım? peki koyalım:

    --- spoiler ---
    şimdi film 'iki genç kızın romanı' mantıklı başlıyor...bir güzelimiz, bir de cesur ve güzelimiz var. gencecik kore'li kızların fuhuş ilgisi ve avrupa bileti ihtiyacı olarak açıklanabilecek ilk bölümün ardından, daha az güzel hanım kızımız, ölen 'aşkı' ardından yarım kalan işleri ele alıp eski müşterilerilere sadece ilgi ve seks değil daha öce ödedikleri paraları da veriyor. buraya kadar güzel, en azından 'eh yani, insan hayattaki en büyük desteği ölünce akla mantığa aykırı işler yapar' şeklinde içinden sıyrılanacak bir halde diyelim. sonra 'baba' figürü işe giriyor, sevgili kızının yatıp kalktığı kibar korelileri evlerinde basıp ailesine rezil etmek olsun, araba camını taşlamak olsun a da ne bileyim kafasını taşla ezmek olsun, hallediyor. bu arada hala ilgiyle izleyen seyirci için mental not: 'kore'deki en geçerli intihar balkondan atlamak mıdır? bunu bir kore gazimize sormakta fayda var'
    neyse derken, olaylar gelişir falan hatta bir yerde baba elcağızlarıyla suşi yapar kızcağızına yedirir...buyur freud buradan yak..
    manasızlığın doruğu ise evladına bir anda araba kullanmayı öğretmeye karar veren babanın doğada gri renkte bulunan taşları sarıya boyayıp bir nevi uçak iniş yeri tahsis etmesi. yani ilginçlerden ilginçlik beğen.
    --- spoiler ---

    şahsi kanaatimce, papa hazretlerinin tanrısına kavuşmasını hızlandırmak için kendisine bu film izletilmiştir. yazıktır günahtır. bu filme ayının gümüşü veriliyorsa, fatih akın beyefendinin altını alması şaibe yaratmaz mı? bilemiyorum, keşke bilebilsem...
  • uzakdoğuluların enteresan bir ırk olduğunu bir kez daha açıkça gözler önüne sermiş olan arıza bir film.
    ilk 60 dakikası enfes işliyor. son 30 dakika biraz zaman zaman gerse de final damakta acı bir tad bırakıyor, acılı adana gibi değil ama, daha da acı...
  • bu seneki film festivalinin en iyi ikinci, kim-ki duk'un en iyi üçüncü filmi.
    (bkz: bin jip)
    (bkz: bom yeoreum gaeul gyeowool geurigo bom)
  • alkazar sinemasinda sessiz sedasiz gosterime girmistir.
  • babanın fedakarlığı ve tepkisi itibariyle ismi ,''fedakar kız ve baba''olarak değiştirilmesi gereken film.
  • oldukça güzel, eli yüzü düzgün bir film idi. alkazar'da seyrederken kendimi çok iyi hissettim. uzakdoğunun şehrimizde böylesi özel sinemalarda tüketilebilme şansına şükrettim.

    spoiler içinde insanlara yanlış bilgi vermeyin.

    --- spoiler ---

    adam sonunda "gelin beni alın" demiyor. resmen teslim oluyor işlediği cinayet yüzünden. giderayak araba kullanmasını bile öğreteyim diyor çünkü kızına ne öğretirse kardır o noktadan sonra.

    yine kızın defteri atma sebebi tövbe etmesi değil, artık o defterde kimsenin kalmamasıdır.

    --- spoiler ---
  • yönetmeninin, anlattığı hikayeye hiçbir şekilde duygu katmaması ile dikkatimi çekmiş ilginç film. duygu katılmamış derken, ot gibi saman gibi bir film olduğundan değil hikayenin alışmadığımız bir yalınlıkla sunulmuş oluşundan kaynaklanan bir durumu kastediyorum. bizim toplumumuzda ve belki bir çok toplumda tabu olarak kabul edilen fuhuş, parçalanmış aileler, cinayet, intihara teşvik, cinsel istismar gibi konuları cesaretle anlatan yönetmenin bunları eleştirmekte mi yoksa kişiler seviyesinde zaman zaman haklı gösterip "hiçbir şey göründüğü gibi değildir" mesajı mı vermekte olduğu pek belli değil. karakterler hakkında gerçek hayatta bütün olaylara şahit olan birisinden fazlasını öğrenemiyoruz, kahramanları yalnız başlarınayken fazla izleyemiyoruz, gördüğümüz kadarı da kafalarımızdaki bulanıklığı netleştiremiyor. bu yüzden nasıl davranacaklarını bir türlü kestiremiyor ve hikayeye adapte olamıyoruz. "sıkıcı" eleştirisi de buradan geliyor diye tahmin ediyorum. çünkü herhangi bir filmin ilk yarısında karakterleri ve mekanları tanır, ikinci yarıda olaylara konsantre olursunuz. bu bölümde karakterlerin hala sürpriz yapıyor olmaları olayları anlamayı zorlaştırır.

    --- spoiler ---
    babayla kızın çıktığı yolculuk boyunca susmaları, iletişimsizlikleri vozvrashcheniyeyi (dönüş) hatırlatıyor. aynı doğa görüntüleri fonunda aynı sessizlik, aynı yabancılık aynı şekilde rahatsız edici. belki herkes babasıyla ilişkisinden bir şeyler buluyor bu sahnelerde, aramızda biliyor olmayı reddettiğimiz bir gerçek olmadığı halde böyle bir yolculuğa çıksak bizimki ne kadar farklı olur diye düşünmeden edemiyor. tanıdığımızı sandığımız insanları ne kadar tanıdığımızı düşündüğümüz gibi.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap