• 1966 yapımı osman f seden filmi. sadri alışık(osman), türkan şoray(türkan) ve önder somer(ekrem) oynuyor. osman her zamanki gibi digerkam, gönlü zengin bir taksi şoförü. türkan'a aşık. türkan da ekrem'e. ekrem osman'ın kardeşi. osman türkan'ın mutluluğu için bağrına taş basıyor. türkan'a abi gibi davranıyor. gelgelelim ekrem şerefsizin teki. türkan ile babasının zenginliği için beraber oluyor. ekrem sonunda türkan'ı, kaza süsüvererek öldürmeye çalışıyor. arabayı bayırdan aşağı itiyor. türkan ölmüyor fakat kör kalıyor.(aman ne klişe demeyin film '66 yapımı) ekrem ise şarkıcı sevgilisi sevda (gülbin eray) ile şehirden kaçmayı planlıyor. osman hastanede türkan'ın başında onu teselli ediyor. "ekrem gelecek, seni seviyor, sen uyurken geldi saatlerce ağladı başında" diyor.

    siyah beyaz olmasından olsa gerek filmde inceden bir sin city havası var. ekrem, türkan ve osman, savcıya(hüseyin peyda) ifade verirken kamera hızla bir ona bir ona dönüyor her biri konuştuğunda.

    maalesef sonunu seyredemedim. muhtemelen filmin adı osman'ın türkan'a ithaf düşüncesi ama gerçekte ekrem türkan'a, türkan da osman'a layık değil.

    edit: sonu: türkan $oray'ın gözleri ameliyattan sonra görmeye ba$lar. önder somer türkiyeye döner, sadri alı$ık varını yoğunu satmı$tır zaten. evdeki ya$lı bayan (bu kimdir nedir o kısmını izlemediğim için sadece bu kadarını biliyorum) her $eyi t. $oraya anlatır ve o da $imdiye kadar kendisini gerçekten seven sadri alı$ık'ın boynuna sarılır ve sevgilim der. hatta nasıl da anlamamı$ım falan diye kendisine kızar. önder somer sessizce evden ayrılır gider. film böyle biter.

    en son karede ise kemal film yazısı belirir. (robinbook'a teşekkür)
  • --- spoiler ---

    "göz doktoru sadece ameliyat yapmaz oğlum, insanın gözünün içine baktımı insanın içinden geçeni de anlar bazen. inşallah içerdeki de gözleri açıldığı zaman karşısındaki gencin gözlerine bakıp kalbini okumak duygusunu kazanır."

    --- spoiler ---
  • - osman ağğbi, ekrem gelmedi mi ağğbii? * *
  • sadri alışık'ın yer yer neredeyse tüm sevip de söyleyemeyenlerin hislerine tercüman olduğu güzel film. kimsenin favori filmleri arasında yer alacağını sanmam ama kimsenin zaman kaybı olarak nitelendireceğini de sanmıyorum bu filmi. bu arada dönem pavyonlarının meşhur şarkısı halimem bu filmde de karşımızda.

    herhangi bi şekilde satın almak zor ama internetten indirmek mümkün. ona da üşenenler için youtube linkini vereyim.

    http://www.youtube.com/watch?v=nxaw2eeliry

    youtube açılmıyor diyenler için: (bkz: #20058636)
  • filmdeki pavyon şarkıcısının amy winehouse'a fena halde benzemesi, charles aznavour'dan la boheme ve dario moreno'dan sarhoş şarkılarını filmin içinde dinleyebilme gibi güzel ayrıntıları bize sunan film...
  • sabah ezanları birbirine karışırken show tv'de olabiliyor bu tarz siyah beyaz nefis filmler. yanan; fakat bir gram uykusu olmayan kan çanağı gözlerle güvercinlerin pervaza konup ''hu hu huu'' biçiminde çıkardığı seslerle, ebeveynlerin 787. kere tekrarladıkları ''sen hala yatmadın mı?'' sorularıyla, dışarıdan gelen ferah sabah kokusuyla siyah beyaz sadri alışık-türkan şoray performansı izlemek, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
  • çok büyük ihtimalle bir ayrılık konuşmasının başında, ortasında ya da herhangi bir yerinde geçen söz. söylenen kişi "hayır layıksın!" dese dahi geri dönüşü pek yoktur.
  • müzikleri de güzeldir. güzel yerlerde girer ince ince.
    pedro almodovar'ı da çağrıştırır bu haliyle.

    --- spoiler ---

    kağat helva yiyor be ağbi. ne ararsan onda!

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap