• koltuktan farkı kolları dayayacak yer olmaması olan, dört ayaklı, sırt dayama yeri olan oturaktır.
  • ispanya’da 16. yüzyıl başlarında hıristiyanlar müslümanları yerde oturdukları için küçümserken, hıristiyan kadınlarının sandalyede oturma haklarının olmaması, sandalye iktidarve statü ilişkisinin ve sandalyenin günlük kullanım eşyası olarak “demokratikleşip” olağanlaşmasının ne kadar uzun sürdüğünün bir başka kanıtını oluşturur. orta sınıfların daha zengin olduğu dönemde şezlonglar (fransızca “chaise-longue”) vardı; bugün açılır kapanır metal ve plastik piknik sandalyeleri onların yerini tutuyor. tonet sandalye adını 1796 prusya doğumlu michael thonet’ten alır. 1819’da atölye açan thonet’in tutkal ve vida kullanımını en aza indiren sandalye modelleri önce liechtenstein sarayına girmiş, 1851’den itibaren viyana kafelerinde yaygınlaşarak bütün dünyada tanınmıştır.
  • gereksiz pahali bir oturgac!
  • türk dil kurumu büyük türkçe sözlüğüne göre dilimize arapçadan "şandaliyye" kelimesinden geçen. arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası olarak tanımlanan bütün mekanların olmazsa olmazı ev eşyası.
  • çalışma masasına ulaşmamı sağlayan ve günlerdir tek derdim olan oturgaç. en iyisi en güzeli ama fiyat olarak da en uygunu; bir de hızlı teslimatı olanı dedikçe bulunamıyormuş. bir sandalye bulmanın bu kadar zor olduğu bilmezdim bu derde düşmeden önce.
  • arkalığı olan, dört ayaklı, kol koyacak yerleri bulunmayan, tek kişilik oturma eşyası.
  • sandalye - seans

    latince sedere : oturmak.

    “oturmak” anlamına gelen ingilizce to sit fiilinin latince kuzeni sedere, bunun da mişli geçmiş hali sessum. bildiğimiz sandalye galiba bu fiilden geliyor. sedile, yani “oturulabilen şey” latincede yaygın bir nesne. (ingilizce *sitible diye bir kelime yok, ama olsaydı aynı anlama gelirdi.) italyancada bu sözcüğün çoğul hali olan sedilia kullanılmış. türk ev düzenine sandalye tipik bir gâvur icadı olarak girmiş. aslı herhalde *sadalya olmalı; aradaki n sesi sonradan çıkma.

    italyanca oturak anlamına gelen bir başka kelime sedia. bu sözcüğü istanbul ahalisi kentteki avrupa’lı elçilerin kullandığı, iki ya da dört uşak tarafından taşınan üstü kapalı tahtırevanlar sayesinde tanımış. tahtırevan modası geçince aynı ad yine dört saplı bir başka manüel taşıma aracına aktarılmış. şimdiki sedyelerde oturulmuyor, yatılıyor. latince sella (aslı *sed-la) biçiminden türeyen sele ise esasen hayvan semeri demekken bugün bisikletin oturak yeri anlamında kullanılıyor.

    latince sedimentum “(dibe) oturan şey” demek: fransızcadan sédiment (sediman) kılığında türkçeye girmiş. idrar tahlilinde sediman fazla çıkarsa durumunuz iyi değil.

    “oturum” anlamına gelen *sedentia’nın fransızcalaşmış hali séance (seans). aslında bir meclisin, konferansın veya mahkemenin oturumu anlamındayken, daha sonra benzetme yoluyla “tiyatro gösterimi” anlamını kazanmış. seansın öbür anlamı da, ruh çağırma amacıyla bir grup insanın bir masa etrafına oturması.

    ingilizcede seance sadece bu anlamda kullanılıyor; meclis vb. oturumu için session tercih ediliyor. amerika’ya filan gidip sakın sekizbuçuk seance’ına bilet istemeyin, tuhaf tepkiler alabilirsiniz.

    latince praesidere bir şeyin, mesela bir meclisin “önünde oturmak”, residere ikamet etmek anlamında “bir yerde oturmak”, obsidere ise bir şeyi basıp “tepesine oturmak” anlamına geliyor. (sedere/sidere dönüşümü, daha önce de bir yerlerde belirttim galiba, güzel bir apofoni örneği.) birinci fiilden turgut özal’ın dostu olan prezidan buş’u, ikincisinden fiyakalı bir konut anlamına gelen rezidans sözcüğünü almışız. üçüncüsü zaman içinde evrilmiş. önce “bir şehri veya kaleyi muhasara etmek”, daha sonra “sıkıntı ve korku basmak” anlamını kazanmış. psikolojide “saplantı, sebepsiz korku” anlamına gelen obsesyon sözcüğü bu fiilin perfekt kökünden geliyor.

    elifin öküzü ya da sürprizler kitabı
  • partneri masa olan esya. bu sebeple masasız sandalye havalı gözükür. sokakta tek bi sandalyeye oturmaksa, aman allahim.

    sandalyenin tarihsel olarak iliskide olduğu esya sıradır. kitleyle de ilişkisi vardır. (bkz: plastik sandalye)

    tekerlekli sandalye akülu araba, tren yolculuğu gibi çocuklukta ilgi uyandırmış bi nesnedir.

    taşınabilir kamp piknik sandalyeleri caziptir, bunlara meşrubat ve ıvır zıvır koymalık cepler eklenmiştir. stadyum otoparklarından, dağ yamaçlarına kondurulur ve böylece seyir alanı açılmış olur.
  • 4 bacaklı, üzerine oturmamız için yapılmış bir nesne.
  • sandalye oturmak için kullanılan bir eşyadır.

    genel olarak dört ayağı, oturma kısmı ve sırt bölümü bulunmaktadır.

    yetişkinler için ve çocuklar için farklı ebatları mevcuttur.

    bulunan mekana bağlı olarak değişik stillerde, görsel,biçimsel özelliklerde ve farklı materyallerle üretilebilmektedir.
hesabın var mı? giriş yap