• dün elektrikler gitmişti bir ara. sabah kahvaltı için buzluktan bir şey çıkarmaya gittim mutfağa. bi baktım kapkaranlık. elimi soktum içine ne kadar süredir elektrik yok diye algılamaya çalıştım. elim soğuk esintilerle karşılaşınca anladım buzluk kısmının ışığının hiçbir zaman olmadığını.
  • kafeye 3-4 arkadaş gidilir oturulur garson ne istersiniz diye sorar senden önce tüm arkadaşlar çay istemiştir. sırf garsonun gözündeki imaj değiştirilmek için kahve isterim. hayır o değil de kahveden de nefret ederim lan.
  • linkteki fotoda sol alttaki kartonu obradovic'in kendisi, önundeki koltuğu da telefon sanıp "aaa çocuklarla selfie çekmiş ne güzel" demem.

    https://pbs.twimg.com/…aefo8x?format=jpg&name=small
  • tek yon - girilmez tabelasini gorup yonunuzu degistirdikten 10 saniye sonra yaya oldugunuzu hatirlamaktir.
  • arkadaşımla yds* için yoğun hazırlandığımız vakitler, yolda bir eczane görüyoruz. ismine bakıyorum ve 'oo burası dermokozmetik ürün yönünden zengin, dalalım' dememle içeri giriyoruz. alelade bir eczaneymiş halbuki. arkadaşım nereden bu kanıya vardığımı soruyor. ismi nail diyorum ve arkadaşın kahkahasıyla o an beynimdeki tırnaklar, ojeler ve bilimum ürün; yerini nail bey'e bırakıyor. *
  • 1 yıldır gözümün içi gibi baktığım telefonumun ekranını, geçenlerde asfalta 90 derecelik açıyla bir smaç basmak suretiyle kırdım. yenisini almaya veya ekranını yaptırmaya da param yok, o yüzden üzüntüden ve telaştan elim ayağıma dolaştı ve palas pandıras en yakın telefoncuya koştum.

    "telefonumun ekranı kırıldı da kırılmaz cam takar mısınız?" dedim. adam, "ablam senin ekran toptan kırılmış" dedi. "evet" dedim ve kırılmaz cam isteğimde ısrar ettim. adam, artizin nesini kodlayacam bacım der gibi suratıma baktı ve "abla senin ekran pert olmuş daha bunun neyine kırılmaz takayım ben" dedi ve o an kafam eşşek kafasına dönüştü.

    çaresizlik kaynaklı inkar savunma mekanizması mı, salaklık mı, beyinsizül azamlık mı varın siz karar verin artık.
  • ele leke ve yanık tedavisinde kullanılan krem sürüp iki saat boyunca "ya burasi leş gibi balık kokuyor" demek.
    kremin içinde balık yağı varmış son anda farkettim.
  • liseye gidiyorum, kimya ya da fizik yazılı sınavıma giderken tüm gece çalışmama rağmen yolda hem formüllere vs. bakıyor hem yürüyordum. kırtasiyeden kalem ucu almam gerekiyordu. kırtasiyeye girdim "amca bir tane tombo uç alabilir miyim?" dedim tabi bu arada formüller uçuşuyor zihnimde. kırtasiyeci amca da bana "kaç?" dedi. adama merakla "neden? nereye kaçayım!?" diye sordum. adam "salak mısın?" dercesine bir bakışı atarak "kaç numara uç oğlum!" demişti. hala unutmam bu salaklığımı.
  • şimdi kaça gidiyosun dedirten soru öğesidir
  • yarim saniye falan surdu, ama sanirim hayatimin en buyuguydu ve daha buyugunun olmamasini umuyorum!
    soyle ki,
    bir otelde calisiyorum ve hayvan dostu bir isletmeyiz. dolayisiyla etrafta kopegiyle gezen cok fazla insan var. ben de yanimda kopekler icin minik odul mamalari bulunduruyorum ki sahipler memnun olsun, muhabbet malzemesi ciksin falan. gecenlerde manyaklik derecesinde yogun bir gun geciriyoruz, gelenin gidenin haddi hesabi yok, insanlara artik otomatik cevaplar veriyorum. bebekli bir aile geldi, dikildi onume bir seyler soruyorlar. arkamdaki dolapta da kopek mamalari var. once bebege gulumsedim, sirinlik yaptim, sonra arkami dondum dolaba uzandim. cunku mama vericem bebege ki ailesi de sevinsin, ordan memnuniyet artsin falan. dolaba uzanirken o yarim saniye icinde napiyorum lan ben dedim, kafamdan bin tane sey gecti, bi sinirlendim kendime, bi guldum icimden, sonra aileye baktim bisey anladilar mi diye ama anlamamislardi. biraz daha sirinlik yapip yolladim bunlari. sonra da mekani hizla terkedip biraz nefes alabilecegim bi yere kactim.
    bazen mallikta sinir tanimiyor olmam benim sucum degil. gunde uc milyon kisiyle konusunca oluyor oyle seyler.
hesabın var mı? giriş yap