*

  • simdi bu adam musluman olmadigi icin cehenneme mi gidecek? guluyorum amirim durduramiyorum.
  • kesin yaşanmıştır bu.tek bir kare fotoğraf bile olmaz mı lan?
  • sunay akin mod on: iste o cocuklardan biri bugun kim biliyor musunuz? tarik menguc.
  • santana yı çook severek dinlerim , özellikle devadip yılları ..

    ama memleketimi ve boyacılarını da az biraz biliyoruz : "santana para vermek istiyor ama çocuklar almıyor. " cümlesi ile maalesef benim için inandırıcılığını kaybetmiş hikayedir..

    böyle birşey olsaydı , korumalar - vip müşteriler vs. vs bu olaya şahit olsaydı bugüne kadar gizli kalır mıydı sizce..
  • şindi ben bunu bizim (bkz: santa claus) sandım. dedim acaba yine neyin peşinde.

    cahilliğime yanayım.
  • hikayede 1989 yazıyor, youtube'da 25 haziran 1990'da kaydedilmiş bir istanbul konseri var muhteremin.
    eğer o konser bu konserse işsiz biri saniye saniye izleyip çocukları bulur belki.
    3:05 civarlarında ön sırada oturanlar silüet şeklinde de olsa görünüyor.

    yorumlarda, konseri canlı izlemiş olan biri şöyle yazmış:
    "kim nereden uydurduysa bugüne kadar böyle bir şey duymadım. galiba 2 gece çaldı ben birine gittim ama vali mali falan yoktu. boyacı çocuk falan da. zaten boyacı çocuklar nasıl o kadar ingilizce konuşmuş ki? :)
    bu olay gerçek olsa o zamanın düzgün basını bunun üstüne atlardı ki, en önleri hep basın kaplardı.?"
  • zafer algöz''ün kafa dergisine yazdığı bir yazıdan yola çıkarak sosyal medyada patlayan bir hikaye. ya da belki zafer algöz de hikayeyi sosyal medyadan görüp dergiye yazdı. peki kanıt? o yok. ona gerek de yok. hikaye satıyor mu? satıyor, gerisi mühim değil.

    bizim arkadaş az önce whatsapp'tan atınca haberim oldu. tek bir fotoğraf yok yani öyle mi diye sordum, yıl 1989, ben sadece paylaştım dedi. benim annemin evliliği 1980'lerin başı ve düğünde çekilmiş fotoğraflar mevcut. *

    bir de şu komik ya; santana ve tercümanı gezmeye çıkıyorlar yanlarına da üç beş tane vip bilet alıyorlar tanıdık görürsek dağıtırız diye he mi? bu mu yani?

    neyse zafer algöz beyefendi haşırt dı bilekbord isimli bir de kitap çıkarmış ve o kitapta da bu hikayeye yer vermiş. sunay akın da zamanında kitabında graham bell'in telefonu sevgilisiyle konuşmak için bulduğunu, alo kelimesinin de sevgilisinin isminin kısaltılmış hali olduğunu ballandıra ballandıra anlatmıştı. zafer algöz eminim ki kanıtlara sahiptir ve eminim ki açıklayacaktır olayın kanıtlarını. bize beklemek düşer. sunay akın'ı da hala bekliyorum nihayetinde.

    (bkz: allessandra lolita oswaldo)

    edit: santana'nın 1989 yılındaki konserleri; https://www.santana.com/…89/?post_type=tour_archive

    edit 2: 1990 yılında santana'nın istanbul konseri var, hatta 2 gece üst üste çıkıyor. 25 ve 26 haziran'da istanbul'da. konserin kaydı da var youtube'da. ama vip'de boyacı çocuklar falan görünmüyor. olay gerçekse bile -ki bence değil- kesinlikle fazlasıyla süslenip abartılmış. yani santana muhtemelen bütün otel çalışanlarını vs. konserine alıyordu hepsi bu. ben hala yoktur diyorum böyle bir olay, bu anlatıldığı şekliyle olmamıştır. zafer algöz bunu kitabına koyup uzun uzun anlatıyorsa buyursun ispatlasın olduğunu. ne güzel iş ya, iki gazete küpüründen yola çıkıp olayın bir tane tanığını bile sunamadan hayali diyaloglarla yaz kitabına. sonra ben mantıksız bulduğum yerleri yazınca da burada yazarlar bana mesaj atıp ''olmadıysa ispatla'' desinler. kafalara gel.
  • sadece boyacı cocuklara değil, tanıstıgı otel komilerine, halıcılara da vermiş. kendisi için ayrılan vip kontejyan biletini bu şekilde kullanmış. olay 90 konserinde gerçekleşmiş, konuyla ilgili gazete arşivlerinden haberleri bulabilirsiniz, merak edene link atarım, protokol kavgası olmuş mu ondan emin değilim ama 8 dakika geç çıkmış, çıkınca da çocukları selamlamış bunun da videosunu izlemiştim, bana neyse oturup haber taramıştım. santanayı da hiç sevmem.
  • aşağıdaki gazete kupürleri olayın gerçek olduğunu ve yaşandığını kesin olarak kanıtlamasa da, "böyle bir olay kesinlikle yaşanmamıştır" diye düşünenlerin gereksiz cesaretini kıracaktır.

    kupür 1
    kupür 2

    credits:
    1. olayın gerçek olup olmadığını araştıran gazeteci metin cihan.
    2. olay hakkındaki tivit zinciri.
    3. konseri bora çetin kayda almış. 1:04:50'den itibaren sahneye bir çocuk çıkarılıyor.
  • istanbul'a ilk kez gelen carlos santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. ilk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. dinlenmek yerine, "çıkalım istanbul'u dolaşalım," diyor. yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. kapalıçarşı, sultanahmet, ayasofya derken santana güzel bir çay bahçesi görüyor. hem üstadı dinlendirelim hem de bir türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar.

    o ana kadar koca santana'yı bir allah'ın kulu tanımıyor. resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok... rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar. birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "heyy !.. hello santana! welcome istanbul! ı love you santana!.."

    çay bahçesinin garsonları çocukları tersliyor. "kesin ulan, bağırmayın, içeri falan da girmeyin, dağılın buradan, müşteriyi rahatsız etmeyin !" santana rehberine diyor ki : "o çocukları buraya çağır, ben içeri gelmelerini istiyorum." rehber çocuk hemen garsonlara durumu izah ediyor: "aman abilerim, adam dünya starı, herkese rezil oluruz, boyacıları yanına istiyor, bırakın gelsinler..."

    çaresiz izin veriyorlar. boyacı roman çocuklar sandıklarıyla beraber dalıyorlar çay bahçesine... rehber söylediklerine tercüman oluyor, başlıyorlar koca santana'yla sohbete... diyorlar ki, "sen dünyanın en büyük gitar ustalarındansın. senin çizmelerini boyayalım, kıyağımız olsun, beş kuruş istemeyiz.."

    santana çok mutlu oluyor, hem de çok şaşırıyor… çocuklara gazoz, kola ısmarlıyor. sonra da soruyor tabii : "geldiğimden beri beni istanbul'da kimse tanımadı. peki bu çocuklar beni nasıl tanıdı?.." çocuklar anlatıyorlar: "biz boya yaparken bazı müşteriler gazete okur. fırça sallarken arada gazetelere de bakıyoruz tabii. resmini orada gördük. 'dünya yıldızı santana istanbul'a geliyor' yazıyordu, oradan tanıdık seni."

    çizmelere boya cila yapılıyor. santana para vermek istiyor ama çocuklar almıyor. "peki," diyor santana, "yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz?" çocuklar deli oluyor. "hem de çok isteriz santana. sen delikanlı adamsın!.."

    rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor. kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz, diyor. çocuklar çok mutlu, tabanları kıçlarına vurarak çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip kayboluyorlar...

    ertesi akşam açıkhava'da müthiş bir izdiham var. roman çocuklar ellerinde davetiyelerle konsere geliyorlar. ana kapıdan giremiyorlar, çünkü santana misafirlerine vıp davetiye vermiş, çocuklar nereden bilsin, vıp kapısına gelince kıyamet kopuyor... "kimden çaldınız lan bu davetiyeleri ?" çocuklar, "biz kimseden çalmadık abey, biz santana'nın misafirleriyiz, o verdi bunları bize…’’ deyince, ‘’hadi ulan!’’ diyerek ve sille tokat tartaklayarak çocukların ellerinden davetiyeleri alıp kapıdan kovuyorlar.

    ama santana'nın vıp misafirleri pes etmiyor... sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar. orada da aynı muamele tabii: "hadi yürüyün lan!.." çocuklar asla pes etmiyor. "santanaaa ! santanaaa !.. help.. help !.." diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı. bir şekilde rehbere haber gidiyor, o da gidip durumu santana'ya anlatıyor. sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, santana'nın yanına getiriyor. salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar. santana çok üzülüyor ve sinirleniyor: "misafirlerim alın ve yerlerine oturtun."

    boyacı roman çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar. büyük sorun oluyor... çocukları yerlerine çoktaan birileri oturmuş bile. vali yardımcısının kızı, damadı… belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi.. "biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz !" diyorlar.

    görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar... dakikalar geçiyor ama sorun çözülemiyor. sonunda merdiven basamaklarına birer minder koyulup santana'nın vıp misafirlerini oraya oturtarak olayı bağlıyorlar.

    rehber tekrar santana'nın yanına gidiyor ve olanları anlatıyor. sanatçı diyor ki, "git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz... eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam. sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim. tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim."

    konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor. alkışlar, ıslıklar başlıyor. ve işler karışıyor. vıp bölümünde bir kargaşa var... bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte... tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar. en ön orta protokol koltuklarına santana’nın vıp misafirleri olan roman çocuklar oturuyorlar...

    arkaya "tamam" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve carlos santana sahneye çıkıyor… yer yerinden oynuyor. ilk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi diye... çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu… başparmağını yukarı doğru çevirip vıp misafirlerine bir ok çekiyor. sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor. açıkhava'da sanki gitarından binlerce beyaz güvercin çıkıyor. uçuyor, uçuyor, santana'nın misafirlerinin üstünde sortiler yapıyor..

    onun içindir ki santana gibi sanatçılara virtüöz, muhteşem, büyük star demeden önce ‘’adam’’ diyorlar.
    gerçekten çok büyüksün... viva santana!..”

    öğretmen,
    doktor,
    mühendis,
    avukat,
    iş adamı
    ve
    şöhretli olunabilinir.
    ama adam olmak her insanın olacağı bir zanaat değildir.
    yürek ister,
    mertlik ister,
    mütevazilik ister,
    bilgi ister.
    görgü ister
    ve bir de,
    gönül ister!..
hesabın var mı? giriş yap