• işin en ilginç tarafı; şapka devrimine karşı çıkarak fesi "dini" bir kıyafet olarak nitelendirerek sahip çıkanların, fesi osmanlı'da yaygınlaştıran ikinci mahmut'a da fesi sarığın yerine getirdiği için gavur padişah diyen siyasi gelenekten ve felsefi düşünceden geliyor olmalarıdır.

    kaldı ki ilgili kanunda şapka tipi tanımlanmamaktadır, tüm devlet memurlarına ve çalışanlarına "şapka" giyme mecburiyeti getirilirken otomatikman şapka dışında bir serpuş'un giyilmesi yasaklanmaktadır. sivil vatandaş için bir zorunluluk yoktur ancak sapka dışında bir serpuş takmak yasaktır. takmak istemeyen başı açık gezer, bugünkü gibi.

    kanuna muhalefetin cezası idam değil, sanırım 1 yıla kadar hapis cezasıdır. istiklal mahkemesinde insanlar fes veya sarık giydiği için değil, ya kurtuluş savaşında yunan işgalini destekledikleri için ya da sonrasında tbmm'nin çıkardığı kanunlara ve hükümet uygulamalarına karşı silahlı isyan çıkardıkları için yargılanmışlardır.

    debe editi: yardım kampanyasına (bkz: #60102536) bir göz atılırsa, debe daha anlam kazanmış ve pratik bir faydası olmuş olur. haberdar eden "beyruta gidelim mi''ye teşekkürler.
  • yav ciddi ciddi şapka takmayla bilim gelişmez falan diye eleştiriliyor bu kanun aslşdkas. yok demokrasi demokratik şekilde gelmemiş, yok klasik müzik dinletilmiş; böyle imam hatip 8. sınıf bebesi yorumları yapacaksanız bu kadar iddialı mahlaslar almayın.

    şapka kanunu bir kültür devrimi meselesidir. bir dönemin kapanışını, bir dönemin başlangıcını simgeler ve gayet de gereklidir. hadi diyelim belki bu şapka kanunu olmazdı da tişört kanunu olurdu, hiç fark etmez.

    eğer kadınların bugünkü kıyafetleriyle sokağa bile çıkamacağı bir toplumda dönüşüm gerçekleştirmek istiyorsanız, eski düzene saldırmak zorundasınız. isteyen sarık taksın, isteyen şapka taksın diye bir şey yok. ortayolculuk sadece güçlüye yarar. bir ülke normalleşene kadar, eski düzene ait her şeye saldırılır. bu dünyanın en normal tavrı.

    adamlar ciddi ciddi demokrasiyi tek partiyle getirdiler, alimleri astılar falan diyor ya. böyle bir çapsızlık yok. demokrasi her yere zorla gitmiştir. açın bakın fransız devriminde 1-2 yılda giyotinden geçenlerin sayısı türkiye'de sallandırılanların kaç katıymış. reformasyon dönemindeki halk hareketlerinde kaç bin insan ölmüş, kaç kralın kellesi gitmiş.

    resmen anaokulu düzeyinde bilgi sahibi insanlarla uğraşıyoruz şu ülkede.
  • şapka devrimini "zorla şapka giydirildi" olarak algılayan sığırların yine bu konu üzerinden atatürk e salladığı devrimdir. şapka devriminden sonra herkes şapka diyecek diye bir kural yoktu. fes ve sarık giyilmeyecek, bunların yerine eğer isteniyorsa şapka takılacaktı. ama insanın dedesi kansız olunca torunu da gelip burada sacmalayabiliyor. hadi bakalım ensar çocukları siz işinize devam edin buradan ekmek çıkmaz.
  • ismet inönü, hatıralarında, şapka devrimi ile ilgili şöyle bir anısını anlatır:

    "şapka inkılabından sonra, diğer bir arkadaşımızın, ankara valisi yahya galip bey'in bir ziyaretini hatırlarım. aynı zamanda mebus olarak bulunan yahya galip bey de çok yakınımızdı. bir teklifi vardı. 'nedir' dedim.

    'şapkanın orta yerine bir ayyıldız koyalım. diğer milletlerden farkımız belli olur.' dedi. teklifi bu. yahya galip bey'e;

    'canım, biz bunları farkımız olmasın, diye yapıyoruz. sen ne teklif ediyorsun' tarzında çıkıştım." (1)

    (1) ismet inönü, hatıralar, haz.: sabahattin selek, bilgi yayınevi, ikinci basım (tek cilt), kasım 2006, s.471
  • - şapka kanununa muhalefet etmekten dolayı 1 kişi bile asılmamıştır.
    - hamidiye zırhlısı'nın rize'yi halkın şapka takmadığı için bombaladığı yönündeki iddialar; yobaz palavrasıdır, itibar etmeyin. rize'de bulunan 5-10 çapulcu rejime karşı gelerek halkı galeyana getirmiş ve isyan başlatmışlardır. hamidiye sadece uyarı atışı yapmıştır. atatürk, sizin kundakta bebe boğduran padişahlarınız gibi gaddar bir insan mıydı da kendi halkının üzerine bomba yağdıracak? aptal mısınız siz, kimi kandırıyorsunuz?
    - mehmet akif mısır'a kendi isteği ile gitmiştir. akif'in mısır'a gidiş sebebi arasında fes-şapka mevzularının hiçbirisi yoktur. bu konuyla ilgili arzu eden makalemi okuyabilir: (bkz: #60199571)

    olayın özeti şu: şapka kanununa karşı gelmekten bir kişi bile asılmamış; şapka kanununu bahane ederek yeni kurulmuş bir rejime karşı isyan eden dinci/yobaz sahtekarlar asılmıştır. sizin ''binlerce âlim asıldı bi şapka için'' diye bugün masal anlattığınız şeyler var ya, ben o masallara neremle gülsem bilemiyorum. o ''âlim'' dediğiniz insanların %98'i kendini evliya sanan bağnaz yobaz sözde hocalardır. istiklal mahkemelerinde asılan insan sayısı 4.500 civarıdır. bugün maraş dondurmacısı kılığındaki adamların sözlerine bakıp da ''500 bin insan asıldı!'' derseniz, ben size ağzımı bırakır başka bir yerimle gülerim.

    asılan insan sayısı 4.500 civarıdır ve gayet de mâkuldur. fransa'da devrim olduğu zaman asılan kişi sayısı 50 bini bulmuştur. yani bunla kıyaslayacak olursak atatürk sizin gibi yobazlara çok insaflı davranmış diyebiliriz.

    ayrıca cumhuriyet dönemini geç, osmanlı'da bastırılan kanlı isyanlara biraz bakın bakalım neler olmuş, neler bitmiş..? 17. yüzyılda anadolu'da çıkan isyanları çok sert bastırarak kuyuları kelle ile dolduran ''kuyucu'' paşalar var. temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp bizim önümüze cumhuriyet döneminde gerçekleşen idamları koymayı biliyorsunuz, biraz da taptığınız osmanlı'daki isyanların nasıl bastırıldığına bakın... devlete isyan eden adama ne yapılır? ''gel paşam devlet senin emrinde'' deyip kırmızı halı mı serilir önüne?

    tekrar söylüyorum; atatürk az bile yapmıştır az! keşke bombalasaydı rize'yi de, orda yobaz tek bir kişi kalmasaydı. bugün böyle üremezdiniz.
  • 1925 yılının 24 kasımında erzurum'da protesto gösterileri ile karşılanan devrim. burada bir gariplik görünmüyor. fakat bu protestolar sonunda tutuklananlardan 13'ü idama mahkum ediliyor ve erzurum'da 1 ay sıkıyönetim ilan ediliyor. cu çok ciddi bir şey. bu örnekten bakıldığında yapılan devrimler ile halkın gerçekliği arasındaki açıklığı, bu açıklığı oluşturan tepeden inmeci devrimleri ve bu tepeden inmeciliğin sonunda devrimlerin neden hala halk tarafından sahiplenilmediğinin nedenler açık olarak görülüyor.

    erzurum'un 1908 yılındaki durumu için ise (bkz: #8042082)

    ek: 25 kasım günü, yani kanunun çıktığı gün, yapılan gösterilen sonucu da 8 kişi idama mahkum edilmiş.
  • buna karşı çıktığı için idam edilenler olmasa insanın hiç kızamayacağı kadar acıklı bir komedi.
  • istiklal mahkemelerinde hakimlik yapan ve bir çok kişiyi ipe gönderen 3 ali'lerden biri olan kel ali'ye (ali çetinkaya) gazetecilerden biri gelerek atatürk'ün başa giyilen fes ve sarıkla ilgili bir devrim yapacağı haberini önceden bildirir ve kendi başındaki şapkayı gösterir.. kel ali çok sinirlenir ve "anandan şapkalı mı doğdun? gavur musun be herif!" diyerek adamı tekme tokat merdivenlerden yuvarlar ve hapse attırır.. daha sonra atatürk'ün şapka devrimini yaptığı ve trenle gelmekte olduğunu duyunca adamlarından bir tanesine şu emri verir: "git şu gazetecinin hücresine.. kendisi kalsın şapkasını bana getir".. ve böylece dövdürdüğü ve hapse attırdığı gazetecinin şapkasıyla ilk kez protokolde yerini alır ve atatürk'ü karşılar..
    aynı kel ali istiklal mahkemesi'nde iskilipli atıf hoca'nın şapka kanunu'ndan 2 sene önce şapka aleyhinde yazdığı bir yazı ile ilgili dava sırasında şunları söyleyebilmişti:
    "sen bilmiyor musun ki şapka da bezdir, fes de bezdir!"
    iskilipli atıf hoca buna karşılık olarak şunları söyler:
    "evet bilirim lakin heyet-i hakimenin arkasında asılmış olan türk bayrağı da bezdir.. o bayrağı kaldırıp aynı bezden yapılmış ingiliz bayrağı asabilir misiniz?"
    bunun üzerine kel ali duruşmayı atıf hoca'nın savunmasını yazması için tatil eder.. fakat atıf hoca gördüğü bir rüya üzerine savunma yazmaktan vazgeçer, zira ortada bir suç yoktur..
  • dikta bir anlayışın ürünü. doğruluğunu gerekliliğini savunmak yobazlıktan da öte denyoluktur. bir hatadır yapılmıştır.
  • madem basit bir gardrop devrimiydi, o halde size bu kadar derinden koyan ne? yıllardır hangi şemsiyeyi çıkartamıyorsunuz? diye sorduran devrimdir.

    şemsiye, sorunun cevabının ta kendisidir. bu cevap da en iyi şapka üzerinden mağdur edebiyatı yapan güruh tarafından bilinir. çok iyi bilirler ki basit bir gardrop değişikliği değil, tarihte başka örneği bilinmeyen çapta hızlı bir dünya görüşü dönüşümünün karşısındaki direniş psikolojisini yıkıp geçiştir.

    mürteci götkılı taifesinin çok iyi bilip bu yüzden nefret ettiği, kendini entelektüel sanan sığ sığır liboş taifesinin 'gardrop devrimi' diyerek kalitesizliğini, at gözlüğünü ve çapsızlığını farkında olmadan gösterdiği gerçek budur.

    dün kurtuluş savaşında vatanını, insanlarını, millletini satan, cepheden kaçan, işgalcilere katılan, cephedeki kuvva-yı milleyecinin evine barkına tarlasına karısına kızına göz diken ve sonunda bu yüzden istiklal mahkemelerince ipe çekilen binlerce vatan haininin bugünkü sefil torunlarının, o alçaklar için 'şapka giymeyi reddetti diye asıldılar' diye sızlanıp durmalarından daha komik bir şey varsa o da, aynı sürünün 'vatanına namusuna ırzına göz diken düşmanın kıyafetini benimsedileer' diye zırıldanmasıdır.

    bu deyyus-u ekber taifesi bilse de söylemez ki;

    o yere göğe koyamayıp ceddim dediği osmanlı, birinci dünya savaşında önce o 'toprağına namusuna vs vs göz diken ingiliz'e yanaşmış, ondan "ı-ıh" cevabını alınca alman'a dönmüştür (onun da kılık kıyafetinin ingiliz'le aynı olması da ayrı ironi ya, neyse).

    o bayıldığı, nedense kendi kendini öz torunu zannettiği osmanlı padişahı ve müslimin halifesi, işi bittiğinde o 'toprağına, namusuna göz diken gavur ingiliz'in gemisine zıplayıp tüymüştür.

    bu toprağın çocukları o pek bayıldığı, yere göğe sığdıramadığı dinini korumak adına filistin, sina, süveyş, yemen gibi allahın belası cehennemin dibi yerlerde ölümüne dövüşürken; o pek bayıldığı, yere göğe sığdıramadığı, cibiliyetleri bugün bile ülkeyi dolduran zengin-fakir her çeşidinden anlaşılan aşağılık 'müslüman arap kardeşler' gidip o 'toprağa namusa göz diken ingiliz'e yancılık yapıp anadolulu 'müslüman kardeşini' sırtından vurmuştur (yalan diyenin alnını ve gereken her yerini öyle bir karışlarım ki bir daha kendine gelemez).

    'feyizli abi'lerinin, o pek bayıldığı, gurur duyduğu 'şanlı kıyam'larda alevilerin kanını döktükten sonra gidip sindiği yer, vaktiyle 'toprağına namusuna, ırzına gôz diken' avrupalı'nın memleketidir.

    ve kendisi, bütün o zırvalarını vaktiyle 'toprağına, malına, ırzına göz diken avrupalıların' icadı bilgisayarda yazar, onların icadı arabaya biner, onların kredisiyle yapılmış, onların icadı metroyla gelişmişlik palavrası sıkar, onların 'demokrasi'sinin 'light' versiyonunun ardına sığınıp kendi ihanetini meşrulaştırmak için türlü çeşitli maskaralık yapar.

    tanım: parçası olduğu süreç açısından devrimin ağababası olan, bazılarının içinde hiç çıkmamak üzere açılmış şemsiye.
hesabın var mı? giriş yap