• aşama bir: zekilik

    evrende var olan ve olacak her bir bokun suyunu içtiğinizi hissettiğiniz andır. bildiklerinizi aktarmak yegane amacınızdır bu an. sürekli doğru hissettiğiniz ve karşıdakinin hep yanlış bildiğini düşündüğünüz an.

    tabi her zaman ortamdaki tek akıllı siz olmayabilirsiniz. birisi de en az sizin kadar içmişse şahane tartışma konuları ve akıl almaz doğrular ortamı şenlendirebilir.

    aşama iki: mankenlik

    çok akıllı hissettikten iki bira sonraki aşama denilebilir. yusuf peygamber gibi hissetmemenizin hiçbir nedeni yoktur. mekandaki kimse size bakmıyordur ama hisleriniz hiç de öyle söylemiyordur. hala çok akıllı(!) olduğunuzdan ortamki insanların ilgisini görünüşünüz ve zekanızın müthiş ürünü olan her şey hakkında tartışabilme yeteneğiniz ile arzuladığınız varlığın kolay tavlanabilir olduğunu düşündüğünüz andır.

    bu aşamaya geçişi hızlı tutarsanız sizin gibi akıllı ve güzel insanlarla olabilecek rekabetin önüne geçebilirsiniz.

    aşama üç: zenginlik

    cüzdanınızda eve dönmek için ayırdığınız taksi parası dışında sadece kredi kartınız olmasına rağmen çok zengin hissediyorsunuzdur. tüm arkadaşlara "biralar benden!" diye bağırmanızı sağlayan özgüven mekanın arkasına park ettiğiniz zırhlı para kamyonu değildir. sadece mankenlik hissi yaratan biraların üzerine içtiğiniz o bir biradır.

    hoş, akıllı ve zengin olduğunuzdan sarktığınız tüm kişilere de bira ısmarlamak ertesi gün pişmanlığının biraz daha artmasından başka bir şeye yaramayacaktır.

    aşama dört: kurşungeçirmezlik

    tüm o muhteşem özelliklerinize bir aşama daha eklediğiniz andır. müthiş güçlüsünüzdür(!) ve kimsenin sizi yıkamayacağına inanmışsınızdır. ortamdaki bu kavgacı tip biraz önce kendisini akıllı, manken gibi ve zengin hisseden sizsinizdir.

    zenginliğinizi kutlamak adına içtiğiniz bira çok işe yaramıştır. artık kimsenin sizi tutamayacağından eminsinizdir.

    aşama beş: görünmezlik

    işte sarhoşluğun son aşaması. sadece süper kahramanların sahip olabildiği bu yeteneğe sahip olduğunuz an. kimse sizi görmediğinden tavlamaya çalıştığınız fıstığı etkilemek adına masaların üzerine çıkıp şahane dans figürlerinizi sergilediğiniz, sizin sesinizin yanında bok yemiş michael jackson'un sesini bastırdığınız aşamadır kurşungeçirmezlik.

    aşama altı: ertesi gün

    kül kedisi gibi biraz uyku sonrası bal kabağına dönüştüğünüz, sabah kalkıp işe, okula gittiğiniz ve "o son birayı içmeyecektik" dediğiniz an.
  • hangi aşaması olur bilmem ama yanan sigaradan bi haber olup üstüne ikinciyi yakmak.
  • _ iyiyim ben.
    _ valla iyiyim ben.
    _ hı hı, iyiyim.
    _ sarhoş değilim ben.
  • çok aşamalıdır, aşamalar geçişkendir, geçiş tedricidir, geri dönüş bazen vardır bazen "sonunu düşünen kafayı bulamaz" diye kestirilip atılandır.

    1. çakırkeyfilik aşaması, içenin farkettiği aşamadır (takriben 0-0,5 promil)
    2. içenin karşısısındaki-lerin farkettiği aşamadır (0,5-1,5)
    3. "n'aptım ben la!" aşaması, ertesi gün sabah veya öğlen farkedilen aşamadır (1,5-2,5)
    4. koman dertli yaşlı halimi aşaması. komadır. (bu oranlar karışık 3-4 arası aslında)
    farkedilemezlik mertebesindeki aşama, alkolün tadınının geberiklik düzeyinde emilime uğramasıyla ölünmesi aşamasıdır. (4 falan)
    5. "iyi içerdi aşaması" başkalarının adınıza içmesiyle varılan uhrevi sarhoşluk, ermiş sarhoşluktur.

    kişiye, bünyeye, içilenin cinsine ve havalara, ortamda bulunan cinsel ihtimallere, yalnızlığa, kalabalığa ve keder gam rütbesine fena halde bağlıdır.

    (bkz: içmedim demiyorum)
  • (bkz: çakırkeyif)
    (bkz: vilispit)
    (bkz: paşa)
    (bkz: zom)

    (bkz: orhan kemal)
  • en sevdiğim, eğlenceli aşaması kesinlikle pilotluk'tur.
    yemin ederim burdan amerikaya tek nefeste uçarsınız.
  • 1-sarhoşum
    2-sarhoşsun
    3-sarhoşsunuz
    4-sarhoşuz
    5-hobaaa...
    6-(hepberaber) o son kadehi içmeyecektik.
  • alkol için bir kaç genelleme;*

    1) yakanızdan düşmeyen, ruhunuzun hıncahınç tiranı* ve toplumsal tanrı'nın despotluğu alkolün çözücülüğüyle erir, sesi kesilir (evet bazılarında dırdırı bırakıp bağırmaya başlar), zannedilenin aksine ayaklar yere değmeye başlar. zaten insanların büyük çoğunluğu bunun için alkol alır. genelde yazılıp çizilen hikayeler de hep bu aşamanın mahsulüdür.
    2) siyah nur: melanet, çıldırı. punk diye şey bir yokken kalenderiler, haydariler vardı bu topraklarda gençler. bu frekansa geçen kişilerin buradalıkları seyrelir. (el kuhul=ghoul) geçici bir rabıta kurulur, antagonistiniz ile barışmış ve sarmaş dolaşsınızdır, kendi kirinizle abdest alırsınız, belki de eyüp peygamberin kül çukurudur bu, bilinmez. kötülükten[saf ve aşkın olan], rezil-rüsvalıktan ve kınanmadan tarifi imkansız bir haz doğar, ama bu kötülüğe aklın gölgesi düşmemiştir: art niyetsiz, nedensiz, çiğ, muzipçe bir kötülük. "doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı." (cinn/6) come to the sabbath.
    3) kayda almayan bir kameranın bakışı. sekerat. (bkz: error) sanıyorum "yaşamla ölümü ayıran sınırlar belli belirsiz ve bulanıktır, birisinin bittiği ve bir diğerinin başladığı yeri kim söyleyebilir?" diyen edgar allan poe bu frekansta ikamet ediyordu. (bkz: #78063958) sabahsa sizi yeni doğmuş bir bebeğin hayreti ve vecdi bekler; hayatınızın en güzel sabah ezanını dinleyip şaire "küfre yaklaştıkça inancım artıyor" dedirtenin ne olduğunu anlarsınız.

    "iblis, lânete uğradıktan sonra; çok sevindi, aşka gelip coştu..." (abdülkerim el-cîlî, el-insânü’l-kâmil fi ma’rifeti’l-evahir ve’l-evail)

    (bkz: içtiğimiz arslan kanıdır içebilirsen gel beri)
hesabın var mı? giriş yap