satır
-
bir zarifoğlu şiiri.
bir şair olmak istedim
islam haritasında
baltalarını
ortak çarşılara götürüp pazarlayan
şu gonca
daha dün yepyeni değil miydi
nasıl eskimiş ağzı
ya şu köpüklü dualar
eyvahımı nasıl unuttum
bunda imdat bir tek sonbahar
bir oyun bulmalı
yepyeni kelimeler
haydi mesafeleri topla
yak ateşi orta yere
ve gece boyu bir tek uzun şiirli cümle
derken telefonun
gözyaşların
yoldan gelip geçenler
çocuk sesli kaldırım
seslenip ağlaman
bir salkım üzüm dudakların
bir seninle
bir kaç basit anı
kalabalıkta küçük adımların içide
söylentiler ikimizle dolu
şöyle olmuş:
ben sen demişim
sense sen -
metalden, sepet formunda tasima aparati. silindirik olup tepesinde tasimak icin bir (iki opsiyonel) sap olur capi boyunca..
-
yazı akışını zorunlu olarak kısıtlayan sonlu çizgi.
-
beyinlerini aldırmış, iğrenç yalakaların enstrümanıdır.
-
akan harflerin, kelimelerin, cümlelerin yatağı. paragrafları ve sayfaları oluşturan sıra. hakikat arayışçılarına sadrı işaret eder; alimleri "cahil" eden ilmin bir nokta olduğu sırrı, hakikat sembolü o noktanın satırda değil "sadır"da olduğunu eğretiler.
-
(bkz: sitil)in büyüğüne denir.kovanın metal olan versiyonu.
-
-
oldukça ağırdır ve şakası yoktur.
ayrıca bilmek gerekirki gecekondulu* satırlar çekilecek dediği zaman bunun mecazi bir tarafı yoktur mümkün olduğu kadar hızlı uzaklaşmak gerekir ortamından. -
kasapların baş asistanı..
ayrıca ben tehlikeli bir şey olduğunu bu kadar guzel anlatan bir kelime görmedim..
(balta ve nacak da güzel ama satır çok daha gerilimli..) -
istanbul sanat dunyasini kizistirmis, plexi glass kutuda saklanan kutsal sanat nesnesi. su an bizim evde olmasi ve annemlerin de bu durumdan bihaber olmasi kaderin ne garip bir cilvesi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap