• franz kafka'nın tamamlayamadığı romanlarından biri.

    --- spoiler ---
    tamamlansaydı da sanırım k o şatoya giremeyecekti, engeller yol vermeyecekti.
    --- spoiler ---

    pis bürokrasi öyle güzel bağdaştırılıyor ki k'nın şatoya girme çabalarıyla, insan gülümseyerek bürokrasiden kendi payına düşenleri hatırlıyor.
  • kafka'nın nazarımda en iyi eserlerinden biri.

    --- spoiler ---

    tamamlanmamış romanı diye de bilinir ki, ilk okuduğumda beni biraz sıkmıştı bu durum. fakat tekrar okuduğumda içeriği ile örtüşen bir sonu olduğunu söyleyebilirim.

    herkes kendince birşey bulabilir. çünkü anlatılan, varsayımları, korkuları, dogmaları, tabuları, ihtirasları, yaptıklarını rasyonalleştirme, ve ulaşılmaz olana ulaşma çabasıyla insan hayatıdır.

    ve aynı insan hayatı gibi biter, bütün planlar ve hesaplar oradayken, aniden umarsızca.
    --- spoiler ---
  • gelecek için planladığım evim. böyle taş duvarlar, kocaman masif masa, kadifeler, uçuşan tüller, duvarda meşaleler, ferforje aplikler, vs. ve tabii ki de bi dolu şovalye, güzel güzel, artık hizmet mi ederler, muhabbet mi olur, ellerinde lir ballare mi söylerler, bilemem...
  • franz kafka'nın insan ile aşkın varlık arasındaki var oluşsal uzlaşımsızlığı anlattığı romanı. yaratılmış olan için imkansızdır yaratıcıya ulaşmak. hangi yoldan gidileceğine dair bir iz yoktur çünkü. aslında gereğinden fazla yol varmış gibi gözükür. gereğinden fazla yol gösterici varmış gibi gözükür. ama bir yol göstericiyle beraber yürümeye başlasan da varamazsın hedefine. başladığın yerden çok da uzağa gidemezsin. oyalanırsın sadece. sahnen bitip oyundan çekildiğinde herkes seninle ilgili bir hikaye anlatmaya başlar.

    bir adam varmış. şato'ya doğru yola çıkmış. o günden beri yoldaymış. bazen şato'ya ulaştığı ile ilgili bazı ciddi söylentiler olsa da bu söylentileri doğrulamak için yeterli bilgiye sahip değiliz.

    güzel romandır bu okumadıysanız şanslısınız. hiç okumayacaksanız da çok şansız.
  • okuması çok da kolay olmayan kafka romanıdır. kitabın vurgusu ve anlattığı konu ilk 80 sayfada anlaşılmakta olup geri kalanında okumaya değer çok bir kısım bulunmuyor. geri kalan 200 küsür sayfa ilk 80 sayfada verilen mesajın güçlendirilmesinden başka bir şey değil.

    okurken bolca kasvete ve umutsuzluğa sokan, kendi elimizle karmakarışık hale getirdiğimiz toplumsal yapıyı gömen, halkın otorite, iktidar karşısındaki bakışını taşağa alan ama iktidar karşısında çaresiz kaldığımız yargısına varılmış roman.(cümleyi hiç bitiremeyeceğim sandım. zaten bok gibi cümle oldu.)

    kitap veya edebiyat eleştirmeni değilseniz ilk 100 sayfasını okuduktan sonra internetten 20 sayfalık özetini okuyup kafka hakkında kızlar arasında aşağıdaki gibi saatlerce caka satabilirsiniz.

    "abi klasik kafta kitabı toplum içinde yalnızsın, bürokrasi ve devlet aygıtları boktan, kafka sayesinde bütün bunlara tepeden bakabiliyorsun falan filan."
  • insanın içini çoğunlukla, her zamanki gibi griye boyayan kafka eseri.

    "ama yeryüzünde karşılaşılan engeller büyüktür ve ulaşılmak istenen amaçlar büyüdükçe daha da büyür bunlar."

    "cahil kimse için olmayacak şey yoktur."

    "herkesin görüşüne bir amin deyiş, o kadar."

    "engeller, kuşkular, düş kırıklıkları var; var ya, bunlar bizim zaten daha önce bildiğimizden başka bir anlam taşımıyor; yani hiçbir şey bağışlanmıyor sana, küçük de olsa her şeyi savaşarak ele geçirmen gerekiyor; işte sana yıkık, yenik değil, mağrur olman için bir neden daha."

    "yakınımda olman ne kadar gerekli bana, seni tanıdım tanıyalı sensiz ne kadar da yalnız ve öksüzüm; yakınımda bulunman, inan ki düşlediğim biricik düştür, başka hiçbir düş yok kafamda."

    "geceleyin istemeyerek sorunları daha çok kişisel açıdan değerlendirmeye eğilim gösterir insan."
  • bir franz kafka romanı. okurken içimden o şatoyu bulur başınıza yıkarım diye çığlık atmak isteyen bir canavar çıkacaktı biraz daha bitmeseydi. bir türlü ulaşılamayan hedefler, bürokratik engeller, asla bulunamayan memurlar, varlığından emin olunamayan insanlar, küçücük köyde kendisi sıkışan, kendisiyle birlikte beni de boğan k.
    sonu olmayan bu romanın, aslında evet bir son yazsaydı kafka bundan farklı olmazdı belki de, o sonu gelmeyen çaresiz döngünün bir yere bağlanabilmesi imkansız gibi. benim için dava
    nın önüne geçemeyen bir kitap oldu. diğer kafka kitapları gibi, okuma süreci boyunca tüm rahatsız edici duyguları yaşatsa da asla akıldan çıkmayacak bir anlatımı var.
  • kafka da kafka'ymış denilesi kitap. ben, okumaya çalışırken helak oldum, sonsuza uzayan cümleler arasında kendimi kaybetmekten, anlamı bulmaya çalışırken tüm anlamı yitirmekten korktum; sayın kafka nasıl bir psikolojiyle, nasıl bir düşünce silsilesiyle yazabilmiş hayran olmaya cüret edemesek de şaşmamak elde değil.

    sayın kafka siz şu uzun şato'yu çocukluk günlerinizde mi yarattınız?
  • bir franz kafka romanıdır. temel nokta bay k'nın çabalamaları ve vazgeçmemesi değil,amalia'nın sırrıdır. sortini adındaki memurdan hana gelmesi için mektup alır,bu mektubu düşünmeden yırtar; yırtması şatoyu ve içindekileri çok önemseyen halk için zaten ayıptır asıl ayıpsa amalia'nın hana gitmemesidir. aslında şato'ya değer vermeyen okuyucu der ki -hatta k ve olga da- ayıplanması gereken sortini'nin yaptığı yani sortinidir,amalia bu durumda tebrik edilmelidir ama insanlar için şato öylesine yücedir ki,şatoya bağlı olan sizden ne istiyorsa yapmalısınızdır,doğru olan budur. tıpkı geleneklere bağlı kalanların,babasının sözünü dinlememiş evlada,olayın özünü ve reddedilir olup olmamasını bilmeden,yanlış yapmış demesi gibi.
  • mersin'de cinemall ya da eski adıyla metro sinemasının karşısındaki küçük kebap evi. mekana ilk kez giriyorsanız acaba burası mı o meşhur yer diye sorabilirsiniz kendinize, 4-5 masalık minik bir balkon, içeride salatayı yaptıktan sonra evinin mutfağındaymışçasına oturup bulmaca çözen bir teyze, elinizi yıkayacağınız lavabonun kenarında peçete görevini görsün diye bırakılan saman kağıtlar. ama doğru yerdesiniz, aynı isimdeki yemeği cordon bleu gibi ama tavuğun arasında kaşar demek aşağılamak olur şatoyu. dışındaki tavuk baharatlanmış, ızgarada pişiyor, yanında incecik soslu lavaşlarla beraber geliyor. hele o tuzu, limonu tam kıvamındaki salata, insanın sırf salatası için bile gidesi geliyor. kapalı ayran takıntım var diye içmedim ama eminim bol köpüklü ayranları da en az diğer yaptıkları kadar lezzetlidir. yolunuz düşerse değil mutlaka uğrayın denilecek bir mekandır.
    uyarı: aç olan bakmasın.
    yemek görseli: http://www.google.com.tr/…8&ved=1t:429,r:1,s:0,i:69
hesabın var mı? giriş yap