• sicak ve buharli bir ortam. bircok faydasi var...

    nedir onlar?

    aslinda cogu terleme ile alakali. evet saunaya girdigimizde bolca terleriz. terlemek vucuttaki toksinlerin, kimyasallarin ve yaglarinin atilmasi icin iyi bir yoldur. derimiz nefes alir, gozenekleri acilir... ayrica dakikada ortalama 75 kere atan kalbimiz, saunaya girildikten sonra dakikada 150 atisa kadar ulasmaktadir. bu artis ile vucuttaki kan dolasimi hizlanmaktadir ancak sicaklik yuzunden damarlarin halihazirda genislemesi sebebi ile kan basinci artmamaktadir. bu sayede, yani kan dolasiminin hizlanmasina bagli olarak dokularin kendini onarimi, zararli madelerin dokulardan uzaklastirilmasi daha hizli gerceklesebilmektedir.

    ayrica zayiflamak isteyenler icin de saunalar bire bir cozumdur. yattiginiz yerden kilo verirsiniz. cunku vucut yaglari 43 santigrat dereceden sonra suda cozunebilecek hale gelirler. bu da demektir ki, bu yaglar, yaklasik 50 santigrat derece olan saunlarda vucut icindeki suda cozunur hale gelip, terleme yolu ile, diger toksinleri de yanina alarak vucuttan atilabilir. hatta bu yaglari yakma islemi o kadar hizli ve cabuk olur ki 10 dakikalik bir sauna seansi yaklasik 600 kalorilik yag yakilmasina denk gelmektedir. ki bu da yaklasik 1 litre terlemek demektir. yani hafif tempoda 10 kilometre kosmak veya yuksek tempoda yarim saat basketbol oynamak ile ayni sey. ancak burada dikkat edilmesi gereken en onemli sey su kaybini hemen telafi etmek gerektigidir...

    bu soylediklerim eminim hamamcilar federasyonunu memnun etmistir.

    ama simdi boyle dedim diye gideyim sauna da testisleri serip yatayim, yattigim yerden de bol bol kilo vereyim oh ne guzel diye dusunmeyin...

    evet sicak iyidir, yaglar suda cozunup vucuttan atilmasi daha kolay hale gelir ama bir noktadan sonra, ozellikle de erkekler icin sicak kotudur. neden? testislerin saglikli ve normal olarak sperm uretebilmesi icin gerekli olan sicaklik 32 santigrat derecedir. fazlasi delikanliyi bozar... zaten testislerin vucuttan sarkik olmasinin sebebi de budur. yani yaklasik 37-38 santigrat derece olan vucut sicakliginda normal veya saglikli olarak calismalari mumkun degildir. yani saunaya girip testisleri serip ohh yattigim yerden kilo veriyorum diyebilirsiniz ama iste o yattiginiz yerde baska seyler de gidebilir. yani uzun sure ve duzenli araliklarla saunaya gitmek sperm kalitesinin dusmesine bagli olarak kisirliga sebep olabilmektedir.

    hah simdi bu soylediklerimden de hamamcilar federasyonu rahatsiz olmustur. hele hele palabiyikli yagiz tellaklarin eline gecsem herhalde tosun pasa filminde sener sen'in eline dusen kemal sunal'dan daha beter hirpalanacagim, kafaya goze tas yiyecegim kesin...
  • adını finlerden alan ve tarihi buz devrinden öncesine dayanan bir kültürdür. sadece fin değil bir çok kültürün tarihinde de bir şekilde var olmuştur. bu başlığa ne vakit bir şeyler karalamak maksadıyla gelsem saunalar hakkında daha fazla bilgi edinmem gerektiğini düşünerek geri dönerdim zira basit gibi görünen bu yapının altında koca bir kültür ve tarih yatıyor. bugün sabah kalktığımda bir olmuşluk, pişmişlik hissi hasıl oldu kendi kendine. sanırım o kutlu gün bugün dostlar. o vakit gelin bugün size takribi yirmi yıldır bu kültüre dair öğrendiklerimi, tecrübelerimi ve püf noktalarını anlatayım.

    tabi ki önce ne olduğunu ve türlerini anlatmak lazım. aslında teknik olarak 50 derece üzerine çıkarabildiğiniz her kapalı alan sauna olabilir. tarihteki ilk saunalar yere kazılan bir çukurun üstünün hayvan derileriyle kapatıldığı basit bir sisteme sahipti. sonrasında amerikan yerlilerinin kullandığı deri çadırlar ve finlerin ilk yer saunalarıyla karşılaşıyoruz.

    yer saunası dediğimiz aslında bir hobit evi gibi tepeliğin içine kazılarak yapılmış bir oyuktan ibarettir. şu görselden mantığını kolayca anlayabilirsiniz. ısıyı içeride tutmayı oldukça kolaylaştırmasına rağmen sağlıklı olması için yine içini ahşap döşemek gerekir. ayrıca her yerde tepelik bulmak zor olduğu için ancak kaşar saunacıların tercihidir. günümüzde finlandiya haricinde bulması zordur.

    duman saunası da günümüzde kullanımı azalmış ve niş bir çeşididir. görselden anlayabileceğiniz üzere bu sauna türünde baca olmaz. ahşap kabinde bulunan taş sobada ateş yakılır ve duman içeride serbestçe salınır. odunlar köz olduktan ve üstündeki taşları yeterince ısıttıktan sonra kapısı açılarak dumanın çıkmasına izin verilir. sonrasındaki sıcaklık bir kaç saat boyunca içindeki kişileri terletmeye yeterli gelir. ruslar buna çornaya banya yani siyah banyo derler.

    yalnız bu zahmetli bir iştir ve yangın riski vardır. o yüzden sayısı az ve pahalıdır. günde sadece bir grup alabildiklerini düşündüğünüzde neden azaldığını anlarsınız. sadece finlandiya değil letonya gibi doğu avrupa ülkelerinde de vardır. internette dumanın yarattığı isin sağlığa faydalı olduğuna dair bir sürü bilgi var. o yüzden çok uzatmayayım.

    bacalı sauna günümüzde en çok kullanılan daha doğrusu en çok tercih edilen çeşididir. sauna duvarına yerleştirilen odun sobasının üstüne taşların yerleştirilmesiyle çalışır. şuradan farklı türlerini görebilirsiniz. saunanın konumuna göre farklılık gösterebilirler. örneğin açık alanda kabin şeklinde tasarlanmış bir saunada odunu dışarıdan verirsiniz. iç kısımda hiç bir şekilde ateş gözükmez. duman da bacadan çıkar gider. bina içine yerleştirilen türleri ise tipik ev sobası görünümündedir.

    taşların ne işe yaradığını anlamak için einstein olmaya gerek yok ama yine de detay vermiş olayım. ısıyı yüksek tutabilmek ve buhar çıkarabilmek adına sobanın üzerine dizilen taşlar kızdırılır. bu taşlar çabuk ısınıp geç soğurlar. üzerine su döküldükçe odayı harlamaya yararlar. taşların türleri çeşitlilik gösterebilir. yalnız seçilen taşlar genelde kaya veya daha sert taşlar olur zira yüksek ısıda çatlayıp sağa sola parçalarının saçılması istenmez. bana sorarsanız en iyisi nehir taşlarıdır. hem dayanıklı olurlar hem de oval formları sayesinde arasından su iyi akar. yani suyu tepeden döktüğünüzde sobaya kadar bir çok taşa değer ve az suyla kısa sürede daha fazla buhar üretir.

    elektrikli sauna adında elektrik geçen bir çok ürün gibi orijinaline göre tırt bir seçenektir. elektriğin hayatımıza girmesiyle birlikte bir çok çeşidi türemiştir. ne yazıktır ki spor salonları vb. ortamlarda kimse külle odunla uğraşmamak için bu çeşidi çok yaygın kullanılır. yalnız bu alet ısıyı hep belli bir derecede tutar. daha çok kişi alabilmesi için geniş tutulan saunaya yetmez. hiç yoksa yüz çeşidini gördüğüm ve gerçek anlamda ısınamadığım tek sauna türü de budur.

    rus hamamı / banyosu, aşağı yukarı fin saunası ile aynı tasarım sahiptir. yalnız adabında ufak tefek farklar vardır. fin saunası ile arasındaki en büyük fark ilk girişte olabildiğince az buhar çıkarılmasıdır. soba yakıldıktan sonra bütün ahşaplar ıslatılır ve ateş en yüksek seviyesine çıktıktan sonra odada buhar kalmaz. içeriye girdiğinizde cildinize aşırı kuru bir sıcak vurur. dayanabildiğiniz kadar bu kuru sıcak içerisinde kalırsınız. sonrasında hızlıca çıkıp kendinizi şok havuzuna veya karlara atarsınız. diğer saunalarda da aynı yöntem kullanılır fakat en çarpıcı etkiyi zannımca bu kuru sauna verir. klasik yöntemde yatacağınız yere saman serersiniz. saman sizi kızgın ahşaba değmekten korurken aralarından hava geçen yapısıyla daha uzun süre kalmanıza olanak verir. görseldeki rus stili duman saunası. samanı anlatmak için başka örnek bulamadım. orasına çok takılmayın.

    bastu, isveç saunasıdır. aşağı yukarı aynı aşamalardan geçmiş onlar da sonunda odun saunasına dönüşmüştür. yalnız yapımı aşamasında ufak farklılıklar vardır. görselde görebileceğiniz üzere kalın kütüleri kendilerine has bir sistemle çivi kullanmadan birbirine geçerek inşa ederler. bu arada eski yöntemde çivi hiç kullanılmaz. ruslar ve iskandinavlar bunu özellikle vurgularlar. malum paslanmaz çelik öncesi kullanılan çivilerin tetanoz riski vardı. günümüzde ise çivisiz çeşitleri yanında neredeyse bütün saunalarda paslanmaz çelikten çivilerle gizli çivileme yapılır.

    buhar odası veya saunası ise bunlardan tamamen farklı bir sistem. yakın tarihte çıkmış ve genelde spor sonrasında hızlıca toksin atmak için tasarlanmıştır. su buharı aşırı nem/su kaybı yaşatmadan gözenekleri açar. teri daha az atarken cildinizi de daha seri yumuşatır. ayrıca geleneksel saunaya göre sıcaklığı çok düşüktür. o yüzden bunun detayına girmiyorum.

    saunalar tarihte sadece temizlenmek için değil, rahatlamak, iyileşmek, hatta bazı dönemler ruhani arınma ve dini ritüeller için kullanılmıştır. bunları anladıysak diğer detaylara geçelim. faydalarına dair fazla bilgi vermeyecek, aralara ufak ufak yedireceğim. daha çok neyin ne işe yaradığını, nasıl kullanılacağını anlatacağım.

    odun sobalı sauna en çok tercih edilen çeşididir derken kullanım oranından ziyade saunayı rutin haline getirmiş buhar müptezellerinden bahsediyorum. bir isveçli, fin veya rusa da sorarsanız size vereceği yanıt aynı olacaktır. o nedenle bu noktadan sonra size bacalı sauna detaylarını anlatacağım.

    saunada dikkat edilecek hususlar basittir.

    - mutlaka her girişten önce duş alın. bu aniden girdiğiniz sıcaklığın sizi hurmaya çevirmesini engeller. ayrıca cildinizdeki mikro organizmaların hepsini içeri taşımamış olursunuz.

    - atı gibi yiyip içip yarı sarhoş halde girmeyin. vücudun suyunu sindirim ve alkolle tüketmiş bünye on dakikada iki saat koşmuş gibi terlediğinde ayarınız çok fena kaçabilir. mümkünse aç gidip yeme içmeyi seans aralarına bırakın.

    - saunaya terlikle girmeyin. mayo veya şort giymeyin. peştemal ve havlu kullanın. mümkünse çıplak girin ve havluyu yatacağınız yere serin. çıplak götünüz ahşaba değmesin.

    - saunada alt basamakta oturulur, üst basamakta yatılır. ısı yukarı yükseldiği için ikinci basamağa tırmanıp kafanıza ıslak şapka olmadan oturursanız kuru kuru kafanız yanar. üst basamakta en doğru etkiyi başınızda ıslak havlu/şapka vb. varken uzanarak alırsınız.

    - vücudun iyice terlemesi için en az 10 dakika kalın. 70 derecenin altında terlemeniz çok daha yavaş olur. boşuna kendinizi yorarsınız. onun yerine 80 hatta 90 derece üstünde kısa süre kalmanız daha verimli olur.

    - arkadaş grubu iseniz suyu sobaya en yakın kişi döker. bu evrensel bir kuraldır. içeride tanımadığınız kişilerle oturuyorsanız su atmadan önce adetten bir sorarsınız. genelde kimse daha fazla ısıya karşı çıkmaz. çıkarsa da o kişi gittikten sonra verin buharı.

    - çıkınca soğuk duş alın veya soğuk suya girin. vücudunuz iyice ısındıysa soğuk su size ılık gibi gelecektir. şok havuzuna girdiyseniz bir dakikalığına tekrar saunaya girip vücudunuzu çok az ısıtmanız iyi olur. girişler arasında vücudunuzun iyice soğumasına izin verin.

    - meşrebinize göre soğuk içecek tüketin. rusya civarındaysanız kvas deneyin. bira seviyorsanız bir de saunada deneyin. alacağınız haz üç katına çıkacaktır. aralarda bokunu çıkarmadan yemek yemeniz de iyi gelir.

    - sabun, şampuan ve kese işlerini en sona bırakın. mümkünse en sonunda profesyonel birisine kese attırın. gözünüzün önüne kıllı ve göbekli tellak dayılar gelmesin. bugünlerde bu işleri kibar ve işinde uzman hanımlar yapıyor. spa salonu gibi detaylı peeling ve bakım hizmeti alabiliyorsunuz.

    - son bir kişisel tavsiye; umuma açık bir tesisdeyseniz kuru göt yaşlılardan uzak durun. onlar sauna gurusudur. içeriyi cehenneme çevirirken sizi muhabbete tutarlar. farkına varmadan pişmiş ıstakoza dönersiniz.

    buradan sonra yapıya dair biraz bilgi vereyim. klasik bacalı sauna aşağı yukarı şu şekilde olur. bu bahçe tipi silindir kabin. daha uzun modelinde içeriye duş ve eşya dolapları da yerleştirilir. odun içeriden yüklenebildiği gibi dışarıdan kontrol edilebilecek şekilde tasarlanabilir ki kül çıkarmak için daha makuldür.

    kullanılan alet edevat ise çok basittir. kafayı serin tutmak için şapka, buhar için kova ve kepçe, gözenekleri hızlıca açmak ve kan dolaşımını artırmak için çalı kullanılır. şurada hepsini bir arada görebilirsiniz.

    saunada başınızın serin kalması önemlidir. kadınlar pamuk havlu da kullanırlar fakat en iyisi keçe şapkadır. çünkü suyu çok iyi tutar. soğuk suyla ıslattığınız konik şapka saçlarınızı korurken başınızı serin tutar.

    ağaç yapraklarından toparlanmış çalı süpürgesi ise bölgeye göre değişiklik gösterebilir. bazı yörelerde çam bazılarında ise kayın dalları kullanılır. klasik fin çalısı huş ağacından yapılır. fince vihta denilir.bu öğe o kadar önemlidir ki finler; vihta olmadan girilen sauna tuzsuz/baharatsız yemek gibidir derler.

    bu yaprakların kokusu da hoşluk katar. sentetik bir ürün değil de özellikle kuru yaprak kullanılmasının mantığı sıcak havayı tutmasıdır. yapraklar bir kaç saat önceden suya yatırılır, yeterince su çektikten sonra suyu silkenerek kullanılır. bunun iki yöntemi vardır. yan kendi kendinizi engizisyon rahipleri gibi döversiniz ya da uzanırsınız başka birisi size allah ne verdiyse girişir ki bunun da bir yolu yordamı vardır. şuradan en yumuşak halini görebilirsiniz.
    https://youtu.be/0w-likdcnmi?t=375

    yaprakların arasında kalan sıcak hava vücuda yakın bir mesafede sallandığında teninize ütüyle buhar basılıyor gibi hissedersiniz. sudan çıkarılıp soba üstünde ısıtılan çalıyla önce vücuda buhar verilir. daha sonra bir çalının üstüne diğeri konularak vücuda bastırılır. arkasından kamçı gibi sert şekilde vurularak tamamlanır. sonrasında kulunç açma, masaj vs. yapılabilir. bu işlemi saunaya en az üç kez girdikten sonra yaptırmak iyi olur. iyice rahatlamış ve sıcağa alışmış bünye bu işleme daha uzun süre dayanır.

    ilk girişte süreyi kısa tutup vücudu hazırlamak önemlidir. ikincide daha uzun süre kalıp iyice ısındıktan sonra şok havuzuna girmek gerekir. başlık altında bolca anlatıldığı üzere şok havuzu vücut kaslarının tekrar harekete geçmesi ve sıkılaşması için vücuda soğuk şok uygulamak amacıyla kullanılır.

    ahşap, odun saunalarında bu havuz yerine şöyle bir fıçı kullanılır. suyun sıcaklığı ortalama 15 derece civarında olur. bu fıçılar dışarıda olduğundan ötürü soğuk havalarda ısıyı ayarlamak için sobası olur. bu sobayı ayrıca soğuk havalarda sıcak banyo için de kullanabilirsiniz. gittiğiniz bölgede göl varsa göle dalarsınız. kar var ise o da güzel bir deneyimdir fakat bünyesi zayıf kişilere tavsiye etmem. bizim gazımızla buz tutmuş göle girip zatürre olan bir arkadaşımız olmuştu.

    türkiye'de olay sadece otel ve spor salonlarına sıkıştığı için ortalama 4-5 saatlik sauna süresi size garip gelecek. gerçek bir sauna deneyimi için ise bazen daha uzun süreler gerekir. sauna kültürünün olduğu ülkelerde saatine ödeme yaptığınız bir sürü işletme bulabilirsiniz. geniş bahçelere kurulmuş ve çevresi çitle çevrilmiş bu saunalarda ister dostlarınızla ister ailenizle rahatça takılabilirsiniz. bu mekanların bahçelerinde mangal, barbekü, vb. yemek pişirmek için gerekli alet edevat olur.

    atıyorum beş saatliğine şöyle bahçeli bir sauna kiralarsınız. yiyecek içeceği yanınızda getirebileceğiniz gibi işletmeden de satın alabilirsiniz. eğlenceli olanı kendi mangalınızı yakıp acele etmeden yiyip içerken arada saunaya girip rahatlamaktır. hatta işletme masaj ve peeling (keseleme) hizmeti sunuyorsa tadından yenmez. çıkışa yakın bir vakitte güzel bir masaj üstüne keselenip scrub sürdürürseniz en az bir hafta cildiniz bebek götü kadar yumuşak olur.

    son kısımda ise bu kültürün biraz farklı yönlerine değineyim. finler için anlamını az çok biliyorsunuz. sauna bir çok finli için kiliseden daha kutsaldır. burada sadece temizlik ve rahatlık vardır. kimsenin aklına türlü hinlikler, mutlu sonlu masajlar gelmez. tahmin edilenin aksine kadın erkek genelde ayrıdır. bu daha çok slav ve avrupalı adetidir.

    slav demişken, slavlar da benzer şekilde doğum gününden tutun da düğüne kadar her organizasyonu saunaya taşıyabiliyorlar. birisi ölür, cenazenin ardından dostları saunada yad etmeye çıkabilir ve bu toplum tarafından normal karşılanır. ailecek saunaya girmek, meşrebine göre eş dost herkesin dal daşak girdiği de görülür.

    yalnız rusların sauna/hamam kültürü ile tanışması tatarlar sayesinde olmuştur. özellikle islam sonrası temizliğe aşırı vurgu yapılmasıyla tatarlar her yere saunalar kurmaya başladılar. hatta bunun bir efsanesi vardır. bulgar hanı aydar'ın kızı kısmi felç geçirdiği vakit dört yandan türlü şifacılar getirilmiş. müslüman bir şifacı han'ın kızı tuybika'yı huş ağacı süpürgesiyle saunada günlerce dövdükten sonra kız iyileşmiş. şifacı aydar'dan sadece islam dinine geçmesini istemiş ve han müslüman olmuş. ne kadar doğru bilemem fakat aşağı yukarı bu dönemden sonra her tatar şehri hamamlar ve küçük saunalarla dolmuştur.

    11. yüzyılda ise altın orda imparatorluğunun başkenti saray şehrinde büyük halk hamamları vardı. rusların üç asırdan fazla bu devlete bağlı kaldığını, öncesinde yine tatarlara haraç verdiğini düşünürseniz az buçuk yıkanma kültürlerinin köklerini idrak edebilirsiniz. buna mukabil iskandinavların sık sık slavlarla çatıştığını veya ticaret yaptığını unutmamak lazım. iki kültür arasında en güzel özelliği ithal etmeleri iyi olmuş.

    finler bunu bizdeki yoğurt veya pastırma gibi her yere taşırlar. savaş sırasında dahi sauna çadırı kurmuş, olimpiyatlarda sauna bulamayıp parasıyla inşa ettirmişlerdir. ülkede nüfusun yarısı kadar sauna olduğunu, her şirketin ve rezidansın ortak saunaları olduğunu zaten biliyorsunuz. hatta şurada konuyla ilgili türkçe bir haber var. saunanın kültürdeki yerine dair ipucu veriyor. gerçi haber için çekim yapıldığından bazı kısımlar üstün körü geçilmiş.

    sauna sadece fiziksel olarak değil zihinsel olarak da insanı rahatlatır. çıktıktan sonra yaşattığı arınma ile sinire strese bire birdir. en güzel özelliklerinden birisi de insanı bebekler gibi mışıl mışıl uyutmasıdır. akşam üzeri girip gece çıktığınız bir sauna sefasından sonra çekeceğiniz uykuyu ne fin ne elf dilinde ifade etmek mümkün değildir.

    not: ben buna bir kaç ekleme ve düzeltme daha yaparım.
  • temel sorunsallardan birisi de saunada nasıl davranılması gerektiğidir. saunaya girerken üzerimde ne olmalı, orada ne yenilir ne içilir, sohbet konusu nedir, içerideki insanlara nasıl davranmalı?

    saunanın temel amacı şudur: teri ve toksinleri vücudunuza giymiş olduğunuz herhangi bir şeyle engellemeden dışarı atmak.

    vücudunuza havlu ya da peştamal sararak saunaya girebilirsiniz. içinizde mayo, bikini falan olmasın. teri ya da toksinleri vücudunuzla mayo arasına hapsetmenin size bir yararı olmaz. aslında saunadan en verimli olarak çıplak olduğunuzda faydalanabilirsiniz. ama henüz buna hazır olmadığınız için bu şıkkın üzerinde durmuyorum.

    saunaya sakın terlikle girmeyin. dışarıdaki mikropları içeri taşımayın. çok sıklıkla yapılan bir hatadır, aman diyeyim. saunanın kapısının hemen önünde terliklerinizi çıkarın.

    saunaya girerken mutlaka elinizde havlu olmalı. o havluyu altınıza sereceksiniz, teriniz onun üzerine akacak.

    kapıyı açık bırakmayın, saunaya giriş çıkışınız hızlı olsun. içeri girerken kibar bir baş hareketiyle saunadaki insanları selamlarsanız, sizden kralı yok.

    saunadaki taşların üzerine tükürmeyin. isıyı artırmak için taşların üzerine su dökecekseniz, saunadaki diğer insanlardan izin alın.

    sauna içerisinde boş alan fazla ise uzanın. uzanırsanız vücudunuz saunanın nimetlerinden tam olarak faydalanmış olur.

    içeride ruhunuzu teslim ediyormuşsunuz gibi nefes alıp vermeyin. bu diğer insanları rahatsız eder. cool olun.

    bazı ülkelerde kadın erkek ortak kullanılan saunalarda çıplaklık normal karşılanır. saunada çıplak ağabeyler, ablalar görürseniz onlara uzaylı görmüş gibi bakmayın. çığlık atmayın. çıplak insanların bulunduğu saunayı bir porno film setiymiş, herkes birbiriyle sevişmek için orada bulunuyormuş gibi algılamayın. insanlar rahatlamak ve arınmak için oradalar. gözlerinizle insanların vücutlarına yoğunlaşmayın. jedi değilseniz gözleriniz vasıtasıyla yapabileceğiniz fazla bir şey yok. boşuna zorlamayın.

    saunada gözlerinizi hafifçe kapatarak içinde bulunduğunuz anın tadını çıkarabilir, bu şekilde zihninizi boşaltabilirsiniz.

    kesinlikle saunada yüksek sesle konuşmayın. mutlaka konuşmanız gerekiyorsa fısıltı iyidir.

    saunada kim daha uzun süre kalacak diye kasmayın. kendinizi rahatsız hissettiğinizde çıkın. “ulan şu rus kızı benden önce girmişti. benim de saunada kalmam lazım yoksa hatuna rezil olurum” diye düşünmeyin. adamı hasta etmeyin.

    saunanın ardından soğuk bir duş alıp terden ve toksinlerden arınarak kendinizi yeniden doğmuş gibi hissedebilirsiniz.
  • spordan sonra yaklaşık on dakika kadar uğramadan çıkamadığım yer. bazı araştırmalar kısır yapabileceğini bazıları da vücutta biriken laktik asiti atabileceğinizi söylüyor. neyse açıkçası çok da takılmıyorum. ben sırf o mentol kokusu için giriyorum.

    bir de saunalarda kovaların içinde sular bulunur ki genelde o kovalar boş olduğundan dolayı bayağı bir söverim. yine bugün saunaya girdim. bizim salonun soyunma odası unisex olduğu için, saunadan çıktıktan sonra haşin göğüs kaslarımdan adonisime doğru süzülen ter taneleri kızları çok heyecanlandırıyor demek isterdim ama öncelikle soyunma odaları unisex değil ve de bendeki terler ancak göbek civarında toplanabilirler.

    neyse efendim konuyu sulandırmayalım. içeride birisi vardı. kovayı doldurup geldim ve "rahatsız olmazsanız sobanın üzerine biraz su serpebilir miyim?" diye sordum. eleman da kendisinin de sıcak ve nemli bir saunayı daha çok sevdiğini ve de bol bol su atabileceğimi söyledi.

    işte bu noktada efendi efendi 3-4 kaşık (büyük bir kaşık var kovanın içinde) su atmam gerekirken ben mal gaza gelip 9 - 10 kaşık kadar su attım. çocuğa dönüp "yeterli mi?" diye sordum. çocuk da "aman gözünü seveyim bayağı bir ısındı burası, yeter." dedi.

    yaklaşık bir dakika geçmeden acı durumu farkettim. mentolden dolayı gözlerimizi açamıyorduk ve ortalık cehenneme dönmüştü. delikanlılığa bok sürmemek için içeride durmaya devam ettik ama çocukcağız 2 dakika sonra "sıhhatler olsun." ritüelini yerine getirip ortamdan uzaklaştı. (ki bence sülalemi de bayağı bir güzel anmıştır.) ben 4 - 5 dakika daha durmaya devam ettim ama hakikaten nasıl dayandım ve de neden dayandım bilemiyorum. arada 2 kişi daha geldi ama 2şer dakika durup "yahu burada durulmaz, ne yapmışlar buraya?" diyerek gittiler.

    kıssadan hisse elimi attığım bir şeyin daha ağzına sıçmanın haklı gururuyla saunadan ayrıldım.

    özet olarak o sobanın üzerine su atarken lütfen insan olun.
  • ic mimarlik ogrencilerinin ev projelerinde yer doldurmaya yarayan super kullanisli mekanlardan biri.. digerleri icin: (bkz: sarap mahzeni) (bkz: sergi mekani) (bkz: film odasi) (bkz: kis bahcesi) (bkz: seramik firini) (bkz: yok artik daha neler) (bkz: demeyin) (bkz: boyle)
  • sıcak ahşap oda.

    birçok bilgi yazılmış, bir el kitapçığı da biz hazırlayalım.
    saunanın terleme yoluyla toksinleri atmaya yardımcı olduğunu, kan dolaşımını hızlandırdığını, nabzımızı yükselttiğini, deri gözeneklerini temizlediğini, stresle savaştığını, ciddi kalori yakımına dolayısıyla yağ çözülümüne yardımcı olduğunu hepimiz biliyoruz.

    peki ya sperm sayısı? hücre ölümü? burun konka büyümesine ve poliplere olan etkisi? bahar alerjileri? laktik asit?

    sperm sayısı
    evet, bu ürememize yarayan milyonlarca hücre yaşamak için belli bir sıcaklığa ihtiyaç duyar. testis bölgesindeki sıcaklık 35 dereceyi geçmesi spermlerimiz için tehdit oluşturur. uzmanı olmasam da bildiğiniz gibi sperm sayınızdan çok spermlerinizin kalitesi üremeniz açısından daha etkilidir. spermlerimiz soğuğu sever hatta pek çok yerde her duş sonrası testislere soğuk su tutulması tavsiye edilir.
    saunaya dönersek; ne yapmıyoruz?
    öncelikle hızlı kuruyan şort mayolarımızla saunaya girmiyoruz, o güzel kumaş parçası kurumaya çalışırken testislerimizi savaş alanına çeviriyor.
    spemlerimizi koruyup kollamak için ne yapıyoruz?
    bir şişe soğuk su, o kadar. bir şişe soğuk su ile saunaya giriyoruz. vücudumuz güzelce ısınıp terlerken o soğuk suyu testislerimizde tutuyoruz.
    hep ferahlıyoruz hem de spermlerimizi seviyoruz. her şey gürbüz çocuklarımız için ayrıca bu kadar taşak muhabbeti yeter.

    konka
    konka problemi yaşayanlar bilirler ki burundaki bu et parçaları büzülme ve salınma hareketini düzgün yapamadıkları için tıkanıklığa neden olur.
    bu kişilerin yazın biraz daha rahatladıklarını ellerinden burun spreylerini düşürdüklerini görebilirsiniz. yani sıcağın, nemin ve basınç farklıklarının konkaya doğrudan etkisi vardır.
    ince detayları arama motorlarından edinebilirsiniz.
    saunanın ortalama 75 derece olan ısısının, içerdeki nem oranının ve basıncının etkisi size nefes almakta zorlanıyor hissi verebilir, oysa çok rahat nefes alıyorsunuzdur. artan nabzınız, oksijene olan ihtiyacınız nedeniyle vücut üst solunum yollarıyla savaşmaya ve daha fazla girdi elde etmeye çabalar. sonuç olarak konkalarınız kendiliğinden büzülme yoluna gider.

    ne yapıyoruz? (özellikle kişisel sauna sahipleri)
    sauna sobasını yakmadan önce odayı tamamen havalandırıyoruz, saunanın 65 derece üzerine çıkmamasına dikkat ederek biraz terlemeye başladığımızda sobanın taşları üzerine su döküyoruz (esansları, özel kokuları, sauna sularını atın). ortamın nemini artırmaya çalışıyoruz bunu sık sık uyguluyoruz ve tabi sıcaklık da artıp 75 dereceleri buluyor. seanslı sistemle saunaya giriliyorsa seans ortalarında çıkıp soğuk suyla duş alıyoruz ya da en azından yüzümüzü yıkıyoruz yani burnumuza soğuk su alıyoruz. tekrar saunaya koşuyoruz.
    iki defa burun ameliyatı geçiren ve son 4 yıl boyunca elinden burun spreyi düşürmeyan ben, bir finlandiyalı amcanın tavsiyesi üzerine 6 aylık düzenli sauna kullanımıyla tıkanıklığı yenmiş bulunmaktayım, koku almada hala problem var fakat nefes her şeydir.

    spor, fitness, kalori atımı, baklavalar ve sauna...

    anaerobik çalışmalarda bildiğiniz üzere atp tüketildiğinde laktik asit devreye girer ve kaslarında birikim meydana gelir. bu laktik asit ağırlık antremanları, kısa mesafeli hızlı ani koşular sonrasında et kesmesi denilen olaya neden olur. çok amiyane ve özet oldu bu, olsun.
    sauna ağır ağırlık antremanından sonra bu laktik asiti vücudunuzdan en kısa zamanda atabilen merettir (alkolü de aynı şekilde). birikmiş laktik asitin kısa zamanda atımı kas kütlesinin büyümesi için iyi mi kötü mü bilmiyorum, bir bilimsel veri elde edemedim fakat bir gün önce hiç çalışmamış gibi hissetmek için birebirdir. böylece bir gün göğüs, sırt çalışıp ertesi gün aynı performansla omuz, kol çalışabiliyorsunuz. psikolojik, motive edici etkisi bile mükemmel.

    kardiyo çalışmalarından hemen sonra ise kesinlikle sauna kullanmıyoruz. zaten nabzımızla fazlasıyla oynadıktan ve fazlasıyla su kaybettikten sonra sauna ihtiyacımız bulunmamakta ve faydadan çok zarara yol açtığı biliniyor. kim biliyor? burda şimdi tek tek isim veremem ayıp olur, bu yöndeki detaylı bilgileri araştırın.

    sauna karın kaslarımızı nasıl belirgin hale getiriyor?
    bu anlatacaklarım vücut yağ oranı atletik seviyelere ulaşmış fakat hala dördüncü baklavayı göremeyenler içindir. yani beslenme, spor üzerine belli bir birikime sahip olanların kale almalarını önemle diliyorum.
    o kadar çalışıyoruz, yediğimize, içtiğimize dikkat ediyoruz, göğüslerimiz parçalanmış, trisepslerimiz belirgin, omuzlarımız oluşmuş yani nerdeyse ripped evresindeyiz fakat bir problem var ki hala göbeğimizde bir birikinti var, hala tam istediğimiz gibi göbeğimizde kimilerine güzel gelen tümseklerimizi istediğimiz şekilde göremiyoruz. sauna bize bu baklavaları haftada 3 gün 2 seans eşliğinde iki haftada gösteriyor.
    yani toplam 12 seans.

    zaten tuzu, şekeri, yağı kestiğinizi hatta kompleks karbonhidratları bile yoğun antrenman günleri dışında bıraktığınızı düşünüyorum.
    cardioya da (özellikle sabahları aç karnına) ağırlık verdiniz. ''ee!? zaten ben bunları yaparsam demir adam olurum lan it!'' demeyin, olamazsınız. iki haftada asla.

    saunamızı 60-80 derece sıcaklığa ayarlayıp, duşumuzu alıp girdik.
    yanımızda iki şişe su var, birisi buz gibi diğeri oda sıcaklığında. buz gibi olanın baklavalarımızla alakası yok o testislerimiz içindi. o buz gibi soğuk suyu vücut sıcaklığımızın en yüksek seviyelere ulaştığı zaman içerseniz hasta olursunuz, kıçınızı da tutamazsınız. neyse, oda sıcaklığında suyumuzu içmeye başlıyoruz, içebildiğimiz kadar. bir yandan terliyoruz bir yandan su içiyoruz. 15 dakika sonra çıkıyoruz. soğuk su ile duşumuzu alıp yeni oda sıcaklığında suyumuzu dolduruyoruz, toplamda 5-10dk. dışardayız. saunaya geri dönüp bir on dakika daha içebildiğimiz kadar su içip terliyoruz. bu ne yapıyor? vücudumuzdan terleme yoluyla tuzu dolayısıyla sodyumu atıyoruz. terinizi ilk başta tadarsanız tuz tadı gelir, içtiğimiz suyu atmaya başladıkça tuz tadı kesilecektir. ''kendimi yalamam ben!'' diyorsanız, sevgilinize falan yalatın ne bileyim.
    bu iki seansı vücudumuzun sodyuma ihtiyacı olduğu için haftada 3 gün yapacağız, sodyuma olan ihtiyacımızı direk tuzdan değil hayvansal gıdalardan almamız gerekiyor.
    iki hafta böyle yaşadıktan sonra aynadan 6 metre uzaklaşıyoruz, gözlerimizden çok karın kaslarımız belli oluyor. ne yazık ki bu kalıcı bir etki değildir, bir hafta düzensiz yaşamayla tekrar vücudumuz su tutup inhibitör etkisine başlar.

    her şeyi bir özet geçelim...

    -şort mayo ile saunaya girmiyoruz mümkünse çıplak oluyoruz.
    -buz gibi bir şişe suyumuz oluyor yanımızda, testislerimizi soğuk tutuyor ve arada sobaya döküyoruz.
    -saunadan çıkınca asla kaynar su ile duş almıyoruz, yazın çok sıcakta tadıp ''abdest suyu bu be!'' diye nitelendirmediğimiz su sıcaklığında duş alıyoruz. soğuk su en iyisi tabi. bir de aşağıdan yukarıya vücuda suyu uygularsak daha hoş.
    -sauna öncesi, sırası ve sonrası sıvı alıyoruz.
    -saunadan sonra kese atanımız varsa nefistir, şımarıklığa girer artık iyice.
    -saunada çok fazla insan varsa, hacim küçükse hiç girmiyoruz. oksijen olmayan yerde sizin gibi ateşli insanların yeri yok.
    -nabzımızı ekstradan düşürmeye çabalamıyoruz, yani saunada uyuyup, meditasyon yapıp ya da nefesimizi tutmaya çabalayıp savaşmıyoruz. ip atlamıyoruz, kalori yakacağız diye fazla hareket etmiyoruz. çok yapınca üçüz olmuyor, o başka şeylere bağlı.

    ek bilgi, saunalarımızın ahşabının özellikle fin çamı, redwood, ayous olmasına özen gösteriyoruz. asla koruma boyası vs. yani kimyasal bir ürün kullanmıyoruz. hatta sauna esanslarından bile kaçıyoruz.

    hadi bakalım sıhhatler olsun, sağlık sular olsun.

    not: bu bilgilerin tamamı benim saunaya girerek güzelleştirdiğim popomdan çıkmadır. yatırım tavsiyesi değildir.
  • çıktıktan sonra soğuk bir duş alıp yattığınız yerde huzur içinde varolmanın dayanılmaz hafifliğine erişebileceğiniz mekandır.

    benim için artık haftada bir girilmesi ve 15 dakika kadar kalınması alışkanlık oldu. buhardan dolayı nefessiz kalmak, gözeneklerin çıldırması, tansiyonun düşmesi, sıcaktan bunalmak ve benzeri yan etkileri olsa da, canına yandığımın yeri mis gibi kokuyor yahu. o tahtaların, o ahşabın kokusu için giriyorum sadece. yoksa toksin atmakmış, kilo vermekmiş, hikaye. her seferinde uykum geliyor bi de, uyuyup kalacağım diye ödüm patlıyor. neyse ki hiç tek başıma takılmak kısmet olmadı. ben girdikten hemen sonra başka bir kadın daha geliyor. geçenlerde bir tanesi kendisiyle muhabbet ederken ''sakıncası yoksa üzerimi açacağım ben.'' diyip peştamalini şak diye indirdi. ''keyfinize bakın.'' dedim ama bir çift göğüse de öyle bakakaldım. o derece de seksi bir mekan aynı zamanda.

    çok zengin olursam bir gün evime yaptıracağım ilk şeydir. gerçi önce bir ev almak lazım sanırım. eheh.
  • finlandiya'da, "yemek ustune yenen tatli" muamelesi gorur.

    elinize herhangi bir etkinlik programi aldiginizda, en altta sauna partisinin oldugunu gormeniz sizi sasirtmamali. saskinliginizi, seminerler sirasinda sizin makalenizi son derece ciddi bir sekilde elestirmis olan profesorunuzun pipisini gordugunuz ana saklamalisiniz.
  • kronik sinüzitten müzdaripseniz, ve bir gün sinüsleriniz "abi müsaitsen sana hayatı zehir etmeye geliyoruz" alarmı veriyorsa, saunaya gidiniz. solunum sisteminizdeki istenmeyen misafirleri "siktir kahvesi" 'nden daha hızlı kovduğu tecrübeyle sabittir.

    ayrıca finler'in inşaasında ne kullanılmış merak ediyorum cidden; adamlar votka dikip giriyorlar sauna ortamına. ben içeride 10 dakikada haşlanıyorum ki, bu da 2 şişe soğuk su içerek. (gerçi 65lik bir amcanın yarım saatten fazla kaldığını da gördüm bugün. tam gidip hayatta mı diye dürtükleyecektim ki rodos heykeli gibi dikilip, şappidi şappidi kapının yolunu tuttu.)

    bu arada saunanın içinde malak gibi oturmak size de sıkıcı geliyorsa, tuhafiyecilerin verdiği küçük cırp cırplı plastik poşetçiklerden bulun. içine mp3 çalarınızı koyup kulaklık kablosunu çıkartacağınız köşe haricinde ağzını kapatın. nem bile girmiyor içine neredeyse.
  • su zamana kadar “soguk sok havuzunu kullanmadan da gayet guzel bir etki sagliyor, ilik bi dus almak da iyi geliyor, bidi bidi” seklinde bilmis bilmis geziyordum etrafta, buz gibi suya girmeyi gotum yemiyor diyemedigim icin. bir yandan da, ozellikle strese bagli kronik kas agrilari cekiyorsaniz (bkz: rsi), saunanin sicagi taslasmis kaslarinizi bi nebze gevsettigi icin hakikaten sok havuzuna girmeden de gundelik hale gore daha bi iyi hissediyorsunuz kendinizi. ama havuzun nasil bir muhtesemlik oldugundan habersiz.

    derken..bugun itibariyle, esimle daldigimiz zen deryasinin da verdigi gucle, kitap okuyarak budist rahibi olabilecegini sanan iki kucuk budala olarak hazir kendimizi rahip aday adayligi kivaminda hissetmeye baslamisken havuzu denemeye karar verdik. allahtan spor salonunda bugun 7 yas alti cocuklarin futbol turnuvasi vardi; cocuklar bi yandan anne-babalari diger yandan senlik, karmasa, gurultu goturuyordu spor salonunu da saunada kendimizi gaza getirmek amacli bagris cagrislarimizi kimse duymadi.

    tavsiyem:

    benim gibi zora gelmez, sicaktan cikmaz bir kalorifer bocegi bile becerbildiyse, herkes yapabilir. en onemlisi, ayaginizi ilk suya soktugunuzda yasadiginiz soku ve aciyi kabullenebilmek. zira vucudun geri kalanini suya sokmak ayaginiz suya ilk degdigi zaman hissettiginiz urpermeyi kesinlikle arttirmiyor. hatta o ilk sok en kuvvetlisi, ve vucudu suya indirdikce etkisi azaliyor.

    sonuc:

    sok havuzsuz sauna, sauna degilmis efendim, turk hamamiymis. havuzun etkisini soyle anlatayim, tam acaip gevsemis ve sicaktan kendinizden gecmek, bayilmak uzereyken, 1000 tane buzdan elin 1 salise icinde 1000 defa kaba etlerinize vurdugunu dusunun. yani tokat manyagi oluyorsunuz- ve gercekten cildiniz kipkirmizi oluyor tokatlanmis gibi. ve bundan tarifi olmaz bir zevk aliyorsunuz! suya girip ciktiktan sonraki 5 dakika kafa ucmus bir vaziyete giriyorsunuz, dunya daha bi guzel oluyor ve kesinlikle kendinizi mukemmel hissediyorsunuz. ustelik bunu vucudunuza herhangi bir zarari olacak maddelerle falan degil, tam tersine sagliginiza iyi gelecek bir sekilde yapiyorsunuz. isveclileri sevme sebepleri listesine eklenesice.
    .
    .
    .
    ne isvec'i, sauna finlandiya'nin isi! diye atlama sevgili okuyucu; ben de biliyorum ama finlilerden hic hazzetmiyorum. ha isvec ha finlandiya! (?) ben isveclilere mutesekkir olmak istiyorum sauna icin.
hesabın var mı? giriş yap