• dinlediğim en zamanının gerisinde parçalardan birisidir bu. the weeknd 20-30 yıl önce after hours albümündeki parçaları yayınlasaydı, ikinci bir michael jackson olmaması için önünde hiçbir engel kalmazdı.

    bu tarzını hiç bozmazsın umarım, starboy.
  • benim de favorim kendisi oldu. adam resmen bu albümü geçmişimiz film şeridi gibi gözümüzün önünden geçsin diye yapmış. eminim herkes kendinden bi şey buluyodur şarkılarında.

    edit: after hours da harika. haksızlık olmasın.
  • “i made you think that i would always stay, i said some things that i should never say” evet. hisseden için acıklı olabilen bir şarkı, tatlı bir nostalji gibi.
  • hüzünlü club parçası. sözleri ve tınısıyla tam olarak araf'ta.
    bence the weeknd'in imza şarkısı, 2020 yılının en iyilerinden üstelik.

    https://www.youtube.com/watch?v=u6lihzacy4s

    hem hüzünlendirip hem dans ettirmesi bakımından instant crush'ın uzaktan akrabası gibi.
  • bu erkek şarkıcıların şarkıları genelde ben seni çok sevdim sen beni sevemedin tarzındayken adam çıkmış sonunda seni gitmeyeceğime inandırdım gittim sen benden daha iyilerini hak ediyorsun demiş. bence de daha iyilerini hak ediyor. milletin gönlü uğrak yeri mi de kızı üzüp duruyorsun derler adama.
    rivayete göre şarkı bella hadid'e yazılmış. malum bellacığım hafta sekiz cuma dokuz ağlarken story atıyordu abel'den ayrıldıktan sonra.

    şarkı genel olarak çok iyi. sözleri, melodisi son derece uyumlu. durduk yere ulan ben ne yaptım hissi uyandırıyor. tarz olarak da alışılmışın dışında bir tarzda.

    şarkıdaki en sevdiğimiz sözü de yazıp sonlandıralım;

    “i realize that it's much too late
    and you deserve someone better”.
  • 'her katil olay yerine doner' diye bir soz var ya, oyle bir hikayeli sarki. sarkiyi o askin katili soyluyor, kurbanin caresizligini anladikca daha cok uzuyor. gozyaslarini icine akitmak zorunda oldugun birisine asiksan onu unutmaya calisirsin. onu her hatirladiginda yenilirsin, kacmaya calisirsin aslinda kendinden kacarsin. gozyaslarina siginirsin. iste o caresizligin sarkisi. bir tanri varsa eger sesine asik oldugumuz su erkeklerden de korusun artik. saklanacak gozyasi kalmadi, kuruttu bu sarki.
  • ariana grande'nin bir üst level'e taşıdığı mükemmel şarkı.

    bu kız çok mu piyasa yoksa ileride diva mı olacak bir türlü karar veremiyorum.

    canlı performans
  • (bkz: the weeknd)’in (bkz: after hours) albümünün (bkz: nothing compares), (bkz: blinding lights) ve (bkz: after hours) ile birlikte en sevdiğim şarkılarından biriydi. klibiyle birlikte bambaşka bir boyuta ulaştı gözümde.

    klibin her sahnesi detay dolu. son yaşanan grammy olaylarına bolca giydirmesiyle disstrack gibi bir atmosfere sahip öncelikle. klipte herkesin yüzünde bir maske var. gerek jüri, gerek konseptin içerisinde yer alan konukların yapaylığına dem vurup elindeki kupayı fırlatıp atmasıyla birlikte sağdan soldan tokatı basmış.

    yine konuklar önünde performansı sırasında kendisinin yüzünde plastik cerrahi ile * yapay ve zoraki bir gülümseme oluşturulması da sektörün samimiyetsizliğine güzel bir kinaye olmuş.

    açıkçası klip makyaj, sözler ve diğer detaylarla birazcık (bkz: can’t feel my face)'in (bkz: spin-off)'u gibi olmuş. ya da iki klibi aynı paydada düşünürsek (bkz: plot twist) bile diyebiliriz. orada da küçük bir sahnede fena sayılmayan bir kalabalığın içerisinde daha halktan kişilere karşı bir performans sunuyordu. en öndeki kız hariç herkes müziği anlamsız ve baş ağrıtıcı bulmuştu. henüz yeni zamanlarıydı, o açıdan bir kesimin müziğine karşı oluşan yargılarına bir cevap gibiydi.

    yine klipte maskeli kalabalık içerisinde maskesiz şekilde tek başına oturan ve (bkz: selena gomez)’e oldukça benzeyen bir kızı dansa kaldırması, 2.03'te fısıltı şeklinde gelen ''selena'' sesi, dans ederlerken silahı kendine doğrultması vs. sanki ilişkilerine yönelik bir metafor gibiydi. sanıyorum (bkz: snowchild) klibinde yine neon tabela içinde selana’nın fotoğrafı vardı. selena ablamızın iki yıl gecikmeli (bkz: souvenir) göndermesi sonrası abel abimiz “bende bir ürperti oldu, uu yee” diyerek allah ne verdiyse konuya dalmış.

    niye bu kadar detaya daldık bilmiyorum ama bunların dışında abel abimiz bayağı bir oyuncu. özellikle son kliplerinde karakter oyuncusu gibi adeta. (bkz: after hours) için çekilen kısa film enfes tek kelimeyle.

    son olarak “ never need a grammy, ı'm what a grammy need ”.
  • tüm kıpır kıpırlığına rağmen hayatınızda bir kez hikayedeki kız olduysanız gözyaşlarınızı tutamamanıza sebebiyet veren bir şarkı, hatta yine aynı şarkıdaki gibi dans ederken yuvarlanıveriyor gözünüzden.
  • the weeknd'in after hours albümündeki en beğendiğim parçası. bu adamın enteresan bir stili var. albüm çıktığında en başta, zaten weeknd ne söylese dinlerim kafasıyla başladım tek tek tüm parçaları dinlemeye. fakat bu parça beni öyle alıp götürdü ki, diğerlerini bıraktım ertesi günlerde. hatta keşke bu parçayla çıkış yapsaydı albümüne demeye kadar geldim, until i bleed out'a falan müzik klibi çekmek nedir albümde bu varken?

    bu tarza artık synthpop mu denir synthwave mi denir alternative r&b'mi denir bilmiyorum ama bu türün kısa zamanda piyasayı ele geçirip, katy perry-halsey-rita ora tarzı leş pop, ve birbirinin kopyası yeni yetme 20 yaşlarındaki, isimleri hotmail adreslerinden hallice olan ergen siyahi rapçiler furyası biter umarım. hobi olarak yine yapsınlar da öyle leş şarkıları chart 1.si görünce müzikten soğuyorum. bu temennilerim kuzey amerika müzik sektörüyle ilgili bu arada, yurt içinde aleyna ile devlet bahçeli düet yapıp liste birincisi olsalar umurumda olmaz.*
hesabın var mı? giriş yap