• susun deli konuşuyor. konuş deli.
  • kurtarılamayacak düzeyde olan sözelci yanılsaması.
  • "mimarın işi hesap kitap"tan sonrasini okumadigim bir deneme.
  • kendilerini zeki sanma kısmına girmeyeceğim ama türev integral kuvvet hareket bilgisinin bir doktora ne katacağı veya bitki fizyolojisinin bir makine mühendisine ne katacağı konusunda söyleyebileceğim şey bu tür farklı disiplinlerin insana bakış açısı ve farklı düşünme biçimleri sağladığıdır. bir doktor merminin tam olarak nereye düşeceği hesabını kullanmak zorunda olmayabilir ama o konuyla birlikte kazandığı analitik düşünme becerisi sayesinde neden sonuç ilişkilerine farklı bir açıdan yaklaşabilececektir.
  • cogu siyasinin sozel bolumden mezun oldugu dusunulurse, kendilerini zeki sanmalarinin normal karsilandigi durum.

    (bkz: alfabeyi bilmeyen basbakan)
  • daha zeki olup olmadıklarını bilmiyorum ama akıllarının biz sözelciler kadar itliğe puştluğa çalışmadığını biliyorum. en azından ben lisedeyken durum böyleydi.
  • valla zekayı bilmem de kendi tecrübelerimden yola çıkarsam sabah akşam çalıştığım matematik-geometri-fen bilimleri lys'de orta sıra bir tıp fakültesine yerleşebilmişken. öylesine girdiğim edebiyat sınavı ve uyuya kaldığım coğrafya sınavı sonucu galatasaray hukuk hariç tüm devlet hukuklara girebiliyordum diye hatırlıyorum. uyuya kaldım derken gerçekten uyuya kaldım yani gözetmen dokunup çözecek misin falan dedi. bu bana tek bir şeyi gösteriyor en azından sayısalcıların hayatlarını belirleyecek bir sınava çalışacak kadar zeka, azim, çalışkanlık sahibi olduğunu... ayrıca fizik-geometri vs. bizim önümüze birbirimizi elememiz için konulmuşsa verilen örnekteki tıp, mimarlık, mühendislik gibi bölümleri kazanan kişi bunları öğrenmesi gerektiğinin bilincine varmıştır. ama sen" hocaaammm bunların gerçek hayatta bize ne faydası varrr" diye en arkadan haykıran öğrenci tiplemesindensen bir şey diyemem. çünkü en büyük faydası çok açık ortada bunlar senin istediğin mesleğe ulaşmanı sağlayacak bu kadar net. bir başka husus da matematik, fizik, geometri bunlar bizim eğitim sistemimizde ezberle gidebileceğin yerler sınırlı olan dersler ve analitik düşünme biçimine inanılmaz katkıları olduğunu düşünüyorum. sen bu üçlüye zaten formül ezberle geç tarzı yaklaşan bir öğrenciysen çok başarılı bir öğrenci olmadığını söylemek güç olmasa gerek.
  • görünen o ki zeka tanımınızı gözden geçirmeniz gerekiyor. howard gardner'ın çoklu zeka kuramına göre 8 farklı zeka türü var. yapmanız gereken sizin hangisi olduğunuzu bulmanız ve kendinizi bu yönde geliştirmeniz. nedir bu zeka türleri:
    sözel - dilsel zeka
    mantıksal - matematiksel zeka
    görsel - mekansal zeka
    bedensel - kinestetik zeka
    müziksel - ritmik zeka
    kişisel - içsel zeka
    kişilerarası - sosyal zeka
    doğa - varoluşcu zeka
    okumak isteyen için burada zeka türlerinin özellikleri verilmiş.

    şu an üzerinde tartıştığımız, şikayet edilen kanı matematiksel zekanın yüceltilmesi. oysa hayattaki başarı matematiksel zekaya -hatta hadi buna iq diyelim- endeksli değil.

    tam da bahsedilen örneğe uyan sayılsalcı, matematiği seven ve sonuçta mimar olmuş ve seçiminden memnun biri olarak söyleyeyim, kendimi bildim bileli sözel zekam mantıksal zekamdan daha iyiydi. ancak gelenekselleşmiş eğitim sisteminin sözel zekayı yeterince beslemediğini biliyorduk. şanslıyım çünkü ailem eğitimci ve onların desteğiyle benden daha iyi matematiksel zekaya sahip olanları yakalamak/geçmek için daha fazla çalışmam gerekti.
    ama matematiksel zekanın bir anahtar olduğunu da kabul etmek gerekiyor. gerçek hayatta ne işimize yarayacak eleştirisine "problemleri çözmede kullanacağın yolu daha çabuk bulmak için beyne pratik yaptırmak" diyebiliriz.

    yakinen tanıdığım insanlar arasında sözel zekası en kuvvetli insan olmasına rağmen sayılsacıların zeki, sözelcilerin aptal olduğu ön yargısıyla kız kardeşim de lisede sayısal bölümü seçti ve çok zorlandı. çünkü matematiksel zekası pek iyi değildi. onca desteğe ve zorlamaya rağmen iyileştiremedi, hem çok üzüldü hem kendini aptal gibi hissetti. sonra bir şekilde ve iyi ki hukuk okudu. ilk kez ders çalışmaktan kaçmadığını gördüm. dersin ders gibi değil de zevkli bir aktivite gibi geldiğini söylediğini o zaman duydum. hatta şimdi de hakimlik sınavları için çalışıyor. okumalara doyamadı.

    aslında asıl problem sayısalcıların kendilerini zeki zannetmesinden ziyade bu fikrin sözelcilerin kafasında yer etmiş olması. düşünsenize öyle bir eğitim sistemimiz olsa ki erken yaşta hangi zeka türüne uyduğumuzu belirleyip bizi öyle yönlendirse ve herkes eğitimini severek alsa, kimse de kendini diğerlerinden aptal veya başarısız gibi görmese.
    aman benimki de laf; allah muhafaza başarılı, mutlu, kinsiz bir millet olur çıkarız.
  • ne yalan söyleyeyim hep öyle sanıyordum.meğer ben zeki değil normalmişim.sozelciler biraz şeymiş....
hesabın var mı? giriş yap