• microsoft game pass ya da diğer ismiyle xbox game pass'in üç aylık deneme sürümünün 6 tl olması şerefine giriş yaptığımız ve gecelerimizi şenlendiren video oyunudur.

    oyunda tam olarak net bir amaç olmamakla birlikte, görevler ve yaşanan olayların gidişatı oyuncuların keyfine bırakılmış durumda. yarı-açık dünyası içerisinde hazine avına çıkabilir, iskelet kaptanlarını öldürebilir, iskelet kaleleri basabilir, kraken ve megaladon gibi envai çeşit devasa canavarla savaşabilirsiniz. öncelikli amaçlarınızdan bir diğeri de diğer oyunculara dikkat etmek. korsancılık üzerine kurulu bir oyun olduğu için hiç beklemediğiniz bir yerden top atışı yiyip denizin dibini boylayabilirsiniz.

    yeni başlayanlar için birkaç ipucum olacak:

    - tek başınıza oynamanın pek bir keyfi yok ama illa yapacağım diyorsanız maiden voyage seçeneği ile öncelikle dünyaya alışmaya çalışın.

    - tek yelkenli sloop* iki kişiyle, iki yelkenli brigantine*üç kişiyle, üç yelkenli galleon* dört kişiyle tam ve net olarak kontrol edilebiliyor. bu yüzden arkadaşlarınızla oynarken görevleriniz ve görev yerleriniz belli olsun.

    - galleon'dan örnek vermek gerekirse. sabit dümenciniz olacak. bir oyuncu mutlaka gözcü kulesini çıkıp ufku taramalı. başka bir oyuncu da alt güverte ve pruva arasında gidip gelip gidilecek noktayı haritadan takip etmelidir. son oyuncuysa yelkenlerden sorumlu. bir tane de kaptan seçin. çok başlılık gergin anlarda panik yapmanıza neden olur. kaptanın emirleri doğrultusunda hareket edin.

    - yan görevler edinmeniz de önemli. saldırı anında herkes bağırış çağırış içinde kalacağı için. iki kişi sadece toplarla ilgilenirken, bir kişi sürekli olarak alt güverte ve üst güverte arasında gidip gelip hasar kontrolü yapmalı. diğer oyuncu da dümeni bırakmamalıdır.

    - savaşlarda topları rakip geminin suyla buluştuğu noktaya atmaya çalışın. gemi su aldıkça yavaşlar ve sonunda batar.

    - rakip gemiye bordalarsanız hemen demirini atın. geminin sabit kalması avlanmasını kolaylaştırır.

    - rakibinizin sizden güçlü olduğunu fark ettiyseniz, hiç boşa top harcamadan rüzgarı arkanıza alıp kaçmaya çalışın.

    - önünüzde kaçan bir rakip varsa, suya dikkat edin. düşman tayfasından bir oyuncu elinde patlayıcı varil ile size tuzak kurmaya çalışabilir. bunun için denizdeki can kurtarıcı görevi gören denizadamlarını tarayın.

    - geminin kıçına bir tane bot takmayı ihmal etmeyin. çok alakasız anlarda, zamandan tasarruf edebilirsiniz.

    - başlangıçta büyük görevlere atılmak yerine hazine bulmaca ya da iskelet kaptan def etmece görevleri alın. büyük görevler birkaç saat zaman alabiliyor. nerede ne yapacağınızı anlamayabilirsiniz.

    - pişmiş yemekler ekstradan can doldurmanıza olanak sağlar. tayfadan bir kişi çiğ etleri pişirip varillere doldursun. muz en az dolduran, ananas en fazla can dolduran meyve.

    - üzerinize varille koşan iskeletlerin ayaklarına sıkın. ölünce varil de yere düşüyor ve patlama etkisinden kurtulmuş oluyorsunuz.

    - ölüp de ferry of the damned'e gittiğinizde, güvertenin ortasındaki ışıktan fenerinizin rengini değiştirmeyi unutmayın. ayrıca 5-10 arası ancient coin kazanabilirsiniz.

    - hiçbir eşya bir diğerinden üstün değil. sadece kozmetik amaçlı. paranızı ilk başta gemiye harcamak isteyebilirsiniz. her oyuncu gemi için ayrı bir kozmetik giydirme alabilir. böylece harcamayı da bölmüş olursunuz. fakat o oyuncu bulunmazsa, satın aldığını giydiremezsiniz.

    - oyundan her çıktığınızda geminizdeki tüm içerik resetlenir. çıkmadan evvel tüm hazineleri ilgili makamlara teslim edin.

    - gemide çok fazla hazine ile dolaşmayın. 10'ar kuru kafa ve sandık olunca satmaya çalışın. batarsanız çok üzülürsünüz.

    - tabanca yakın ve orta mesafe için iyi bir silah. nokta atışı yapabilirsiniz. uzak mesafeler için dürbünlü tüfeği tercih edin. blunderbuss olarak adlandırılan pompalı tüfek tarzındaki silah en can acıtandır. fakat bunun için de düşmanla yüzyüze gelmeli ya da sırtından ateş etmelisiniz. saldırı silahı olarak bir kılıç, bir silah kullanın. iskelet tipleri farklı hasar tiplerinden zarar görüyorlar.

    - üzeri altın kaplı olanları suya sokun ya da kova kova su atın. ateşli silah ile saldırın. üzeri yosun kaplı olanları sudan uzak tutun ve kılıçla saldırın. karanlık ya simsiyah olanları da ışığa çekin ya da üzerlerine fener tutun. iki tip saldırıdan da hasar alırlar.

    - fort yani kale bastığınızda etrafınıza dikkat edin, başka oyuncular fırsat kollayıp siz temizledikten sonra ani bir baskınla tüm hazineye konabilir.

    - gemide patlayıcı varil taşıyacaksanız en güvenli yer gözcü kulesidir. alt güvertelere sakın ama sakın koymayın.

    - size iyi niyetle yaklaşan her oyuncudan şüphe duyun ama her hareket eden oyuncuya da sıkmaya çalışmayın.

    - gemi manevralarına iyi çalışın. adalara yaklaşırken ne kadar yakına demirlerseniz o kadar hızlı çıkış sağlayabilirsiniz.

    - son olarak, birkaç tane gemicilik terimi öğrenirseniz discord üzerinden konuşurken acayip keyifli muhabbetler döndürebilirsiniz.
  • xbox, pc üzerinden xbox live ve steam üzerinden erişilebilecek olan sandbox fps korsanlık simulasyonu. steam’de satışa sunulduğu günden beri global best seller’lar arasında olduğu ve iyi arkadaşlar ile oynandığında çok keyifli olduğu için hakkında *uzunca* bir yazı yazarak bilgi vermek istedim. oldukça hızlı büyüyen bir hayran kitlesi ve bu kitlenin heyecanından sürekli motive olup, sürekli yeni içerik üreten bir yapımcı ekibi (rare) mevcut. 2016 yılında oyun çıkmış olmasına rağmen, çıkışındaki eleştirileri dikkate alan ve sürekli oyunu iyileştiren yapımcı ekibi ile herhalde oyuncu havuzu gittikçe genişliyor (dolayısıyla, 2016 yılı civarında alıp sevmediyseniz mutlaka tekrar bir şans verin, aynı oyun değil). yazıyı üçe böldüm, ilk kısmı oyunu hiç almamış olan ve merak edenler, ikinci kısmı oyunu almış olan (veya almayı düşünüp, daha detaylı bilgi edinmek isteyen) oyuncular için. üçüncü ve son bölümünde ise oyun içinde işe yarayabilecek, tavsiye ve tüyoları kendi tecrübemden aktarıyorum.

    ilk kısım – genel bilgiler

    oyunu nereden oynayabilirim? xbox üzerinden, veya pc’de xbox live veya steam üzerinden oynayabilirsiniz. xbox ile çapraz oynama özelliği mevcut, dolayısıyla daha önceden oyunu xbox’ta alan bir arkadaşınız varsa (veya siz aldıysanız) bilgisayar sahibi arkadaşlarınız ile birlikte oynayabiliyorsunuz. mouse ile nişan almak controller ile nişan almaktan daha kolay olduğu için, xbox’ta oynarsanız çapraz oynama özelliğini kapatarak sadece xbox oyuncularının olduğu sunuculara girebiliyorsunuz.
    oyunu tek başıma oynayabilir miyim? oyunu tek başına oynamanızda hiç bir engel yok. istediğiniz gemiyle (gemileri aşağıda anlatıyorum) yola çıkabilirsiniz ancak elbette en küçük gemiyi idare etmek hem daha kolay, hem de daha güvenli olur. yapımcılar, tek başınıza bazı görevleri yapmak isterseniz (görevleri aşağıda anlatıyorum) bunu kolaylaştıracak adımlar da atıyor. ancak tek başınıza girmeniz, denizlerde tek başınıza olacağınız anlamına gelmiyor. her şekilde, bence, oyunun asıl keyfi iki üç arkadaşınızı kafalayıp oyuna sardırabildiğinizde veya reddit / discord üzerinden iyi bir ekip bulabildiğinizde çıkıyor. benzer bir grup ile oynamak önemli, çünkü (yine aşağıda anlatıyorum) oyunda bir skill point / ability point sistemi olmadığı için tecrübeyi oyuncu olarak siz kazanıyorsunuz, bu tecrübe başkaları ile görev dağılımı yapabilmeyi de içeriyor, bu yüzden aynı veya benzer bir ekiple oynadıkça oyundan hem daha çok keyif alıyor, hem de daha iyi oynayabiliyorsunuz.

    ne demek “denizlerde tek başınıza olacağınız anlamına gelmiyor”? oyunu pvp sistemi açık zorunlu bir multiplayer gibi düşünebilirsiniz. açık veya kapalı bir tayfa seçerek her oyuna başlıyorsunuz. “kapalı tayfa”dört kişiye kadar olan, davetlilerini sizin belirlediğiniz bir grup demek. “açık tayfa”yı seçerseniz de oyun sizi tayfa eksiği olan ve açık tayfa sistemi ile oynayan bir grup ile eşleştiriyor. iletişim güçlüğü açısından sonuncusunu çok tercih eden olmuyor açıkçası, reddit, sözlük ve discord üzerinden önceden bir ekip kurmak en güzeli. her şekilde, her defasında bir sunucunda en fazla altı tayfa grubu olabiliyor. bu birer kişilik altı grup da olabilir, dörder kişilik toplam yirmi dörtlük bir kalabalık da. eğer bir sunucuda bir tayfa kalırsa, oyun otomatik olarak sizi yeri müsait başka bir server’a aktarıyor. oyunun keyif veren yanlarından biri bu, server’da başkalarının olduğunu biliyorsunuz, ancak sizi ilk görüşte batıracaklar mı, yoksa sizle işbirliği yapmaya yanaşacaklar mı, karşılaşana kadar hiç bir fikriniz yok! saatler harcayarak topladığınız ganimeti satmak isterken batırılıp, bütün ganimetinizi bir seferde yitirebiliyorsunuz – üzerine, meyvesini başkaları yiyor. elbette, aynısını yapmak sizin de elinizde, hatta bu yüzden arkadaşlarınızla başladığınız sakin bir akşam planı, bir intikam hikayesine dönebiliyor. ancak özetle eğer pvp’den zerre hoşlanmıyorsanız, veya yenilgi hazmetmekte zorluk çekiyorsanız, bu oyun sizi göre olmayabilir.

    ganimet derken? çok detaya girmeden, oyundaki tek ganimetiniz altın (ve ancient coin ve doubloon isimli iki para birimi daha var, ancak bunlar detay). altın ile yapabildiğiniz şeyler ise sınırlı: kendinize veya geminize tamamen dış görünüş ile ilgili parçalar alabilir, veya çok ufak bir kısmıyla yeni maceralar (voyage, aşağıda anlatıyorum) satın alabilirsiniz. ancak parayla başka bir şey yapamıyorsunuz. öldüğünüz / geminiz battığı zaman da paranızı kaybetmiyorsunuz. para kazanmak için, çeşitli maceralar ile veya sadece başka oyunculara sataşarak veya oyun içindeki pve içeriğini takip ederek ganimet elde ediyor, bu ganimeti satıyorsunuz. ganimetin bir mülkiyeti yok – ganimet kimin elindeyse, sattığında parasını onun tayfası alıyor. kişi sayısına göre satışta aldığınız para artmıyor veya azalmıyor ve tüm tayfa parayı alıyor, dolayısı ile tayfa içinde bir rekabete girmenize gerek kalmıyor. bu tabi, aynı zamanda, en değerli ganimetinizi satmak üzereyken adaya saklanmış bir ekibin sizi pusuya düşürebileceği, üzerine sizinle “ya sizi yorduk buraya kadar, biz gelir alırdık” diye dalga geçebileceği ve saatlerce uğraştığınız malvarlığını satabileceği anlamına geliyor. korsanlık oyunu neticesinde, pirates of the caribbean’ın ilk filminde will turner (orlando bloom) jack sparrow’a (johnny depp) “hile yaptın” dediğinde, jack’in omuzlarını silkip “korsanım lan ben” demesini hatırlarsanız, her şey mübah. öldüğünüz zaman yaklaşık yarım dakikalık bir bekleme süresinden sonra geminizde, eğer geminiz battıysa da, geminizin tekrar çıktığı adada tekrar doğuyorsunuz, dolayısıyla ölmek sadece zaman ve ganimet kaybettiriyor. para ile alınacak bir skill / ability point de yok.

    ne demek skill / ability point yok? sizinle oyundaki başka bir oyuncuyu ayıran tek şey oyun içi tecrübe ve şans. doğru planlarsanız, oyuna yeni başlayan bir kadro olarak, oyunu 2016’dan beri oynayan bir tayfanın gemisini batırmanızda hiç bir engel yok. oyunu ne kadar hızlı öğrenir ve iyi bir ekiple zaman harcayarak oynarsanız o kadar iyi oluyorsunuz. tabi her zaman daha büyük bir balık olabileceği ihtimalini de akıldan çıkartmamak lazım. oyunda size avantaj sağlama ihtimali olan tek şey gemi büyüklüğü, küçük, orta ve büyük boy gemilerin her birinin kendine has avantaj ve dezavantajları var, ancak elbette daha büyük gemilerin batması daha zor olabiliyor ve top sayısı daha fazla, ancak iki kişinin çok koordine kullandığı bir küçük gemi, dört kişinin kullandığı bir kalyonu suyun dibine yollayabiliyor. oyundaki ilerlemenizi takip edecek bir achievement sistemi ve oyun içi “ticaret şirketleri” (aşağıda anlatıyorum) ile olan ününüzün derecelerine göre çıkabileceğiniz maceraların sayısı ve zorluğu artıyor ve dört ticaret şirketinin üçü ile ellinci seviye ün derecesine gelirseniz “efsane korsan” (pirate legend) oluyor ve yeni bir ticaret şirketi için çalışabiliyorsunuz, ancak gerçekten ilerleme namına tek şey bu.

    fps tecrübem oyuna yansır mı? belli silahlarda yansıyabilir. oyunda aynı anda iki adet silah kullanabiliyorsunuz. bunlar kılıç, tabanca, “pompalı tüfek” veya sniper tüfeği olabilir. kılıç ile bloklayabiliyor veya saldırabiliyorsunuz. tabanca ve pompalı tüfeğin bir crosshair’ı yok, göz kararı ateş etmeniz gerekiyor. sniper tüfeğinin ile crosshair’ı sadece zoom yaptığınızda camındaki bir çatlak şeklinde. nişan alırken mesafeyi ve yüksekliği de hesaba katmanız gerekiyor – hatta hareket eden bir gemiden ateş ediyorsanız, isabet kaydetmek çok zorlaşabiliyor. dolayısıyla iyi bir fps nosyonuna sahipseniz çok hızlı oyundaki silah sistemini kavrayabilirsiniz, ancak çok birebir dönüşen bir tecrübe olmayabilir – genel olarak tek bir headshot bir korsanı devirmeye yetebiliyor. sağlığınızı kaybettiğinizde meyve yiyerek veya etraftan bulduğunuz et / tuttuğunuz balıkları pişirip yiyerek tekrar sağlık kazanabiliyorsunuz. bir detay daha – oyunda yanınızdaki silahın bir seferde sadece beş mermisi olabiliyor. merminiz biterse, geminizdeki mühimmat kutusundan doldurmanız veya bulunduğunuz adada bir mühimmat kutusu aramanız gerekebiliyor. dolayısıyla silahlı çatışmalar genelde kısa ve sert geçiyor. top atışları için de aynı şey geçerli, top atarken de bir crosshair yok, kullandığınız top mermisine, hızınıza ve dalganın yüksekliğine göre nişan almanız gerekiyor. bir de bir zahmet geminizin kaptanından doğru açıyla yaklaşmasını istemeniz gerekiyor, ki o da ayrı bir beceri.

    sürekli gemi kullanmak diyorsun, nasıl kullanılıyor? bu da oyundaki çoğu şey gibi manuel. geminizin bir çapası, bir dümeni ve de gemi büyüklüğüne göre, bir, iki veya üç direği ve her bir direğin ayrı ayrı kontrol edilebilir yelkenlerı var. çapayı kaldırdığınızda (gemi büyüklüğüne göre zaman alabiliyor) geminiz hareket etmeye başlıyor, çapa attığınızda ise geminiz duruyor. gemiyi dümeni ile kontrol ediyorsunuz, ancak oyundaki su ve gemi modellerinin fiziği gerçekten bir deniz taşıtı düşünerek yapıldığından dümeni sağa kırdığınızda geminizin sağa dönmesi hızına, denizin yüksekliğine vs. göre zaman alabiliyor, dolayısıyla çok keskin manevralar yapmak mümkün değil. yelkenler ile hızınızı kontrol ediyor, bir taraftan da yeklenlerin açılarını belirleyerek (her bir yelgen 180 derecelik bir açıda dönebiliyor) esen rüzgarı yakalamaya ve hız kazanmaya çalışıyorsunuz. her geminin bir haritası var, ancak bu haritaya yine manuel bakmanız, yani dümeni bırakıp, geminizdeki haritaya gidip bakmanız veya tayfanızdan istemeniz gerekiyor, bu haritada geminizin nerede olduğunu görebiliyor, haritanın üzerine işaretler koyabiliyorsunuz. dümeninizin yanındaki bir pusula ile yön tayini yapabiliyorsunuz. gemide top ile ateş edecekseniz üzerinizde top mermisi bulundurmanız, bittiğinde geminizdeki top varilinden almanız gerekiyor, bunların sayısı sınırlı ancak sağda solda bulabiliyorsunuz. top atarken her seferinde topu doldurmanız gerekiyor. geminiz hasar alırsa delikler açılmaya başlıyor. bu delikleri tahtalar ile kapatıyorsunuz. tahta sayınız da sınırlı, yine sağda solda bulabiliyorsunuz ve yine birinin tahtayı alıp, deliği bulup, kapatması gerekiyor. geminiz çok su alırsa batıyor. geminizin batmasını engellemek için suyu boşaltmanız gerekiyor, bu da yine manual, birinin kova ile aşağıya inip, suyu alıp, geminizden dışarı atması gerekiyor – çok delik açılırsa yetişemeyebiliyorsunuz.

    skill point / ability point yok, sürekli pvp riski var ve parayla bir tek dış görünüşü etkileyen şeyler satın alabiliyorsun. niye bu oyunu alayım ki? tam da bu yüzden. bu sistemin cezbedeceği ve herkese hitap etmeyebilecek bir oyuncu kitlesi var – bir korsan tayfasına yenildiğiniz zaman yenilgi sebebinizin oyuna sizden daha fazla para harcamış olmaları olmadığını veya sırf oyunu sizden önce oynamaya başlayıp seviye atladıkları için sizden daha fazla özelliğe sahip olmaları olmadığını biliyorsunuz – şans ve sizin tecrübeniz her şeyi tanımlıyor. iyi bir arkadaş grubu ile oturduğunuz her oyun seansı, en azından pirates of the caribbean’ın son filminden daha iyi olabiliyor – şansın, rastgele olayların ortaya çıkmasıyla gerçekten absürt olaylar yaşandığından deli gibi eğlenebiliyor, stres atabiliyor, kendinizi “hocam sakin sakin kargo taşıma görevi yapalım bir saat, sonra çıkalım” diye başladığınız bir akşamın on beşinci dakikasında kendinizi patlayan volkanlardan etrafınıza alev yağdırdığı bir halde sizi son sürat kovalayan iki korsan gemisinden kaçarken, veya bir fırtınanın ortasında bir adaya saklanıp, yanınızdan geçen iskelet geminin sizi fark etmemesini umarken bulabiliyorsunuz. oyunda sürekli bir heyecan var. aynı zamanda, oyunda seyahat zaman alıyor (rüzgarı arkanıza alırsanız, deniz yükselirse ve akıntı arkanızdan geliyorsa ve yolda hiç bir şeyle karşılaşmaz veya hiç bir şey için durmazsanız oyunun haritasının bir ucundan diğer ucuna seyahat etmek yaklaşık kırk dakika alıyor) ve seyahatte sakin geçen anlar geyik muhabbeti için ideal – ayrı ayrı evlere kapanmak zorunda kaldığımız koronavirüs döneminde bir çok arkadaşım ile düzenli sohbet edebilmemiz ve zaman geçirebilmemizin yolu oldu.

    oyunu oynamak için denizcilik ile ilgili bir şey bilmem gerekiyor mu? hayır, yönleri bilmeniz yeterli (tayfadaki arkadaşlarınıza “abi yukarıdan gemi geliyor çabuk” deyip delirtmeyin diye söylüyorum, kuzey orası). ileri denizcilik bilgisi ile takım arkadaşlarınıza zulmetmeniz de ihtimal dahilinde – “karinadan darbe aldık abi” derseniz tayfanız google’layana kadar batma ihtimaliniz çok yüksek. ama genel olarak geminin başı, kıçı, güvertesi, alt güvertesi olduğunu bilmeniz, türkçe yazışıyor / konuşuyorsanız da iskele dendiğinde geminin solu, sancak dendiğinde geminin sağının anlatılmak istendiğini bilmeniz iletişiminizi hızlandırabilir.

    ikinci kısım – detaylı bilgi

    gemiler neler? oyunda üç tip gemi var. bir ila iki kişilik bir tayfa için dizayn edilen tek yelkenli sloop (şilep), iki ila üç kişilik bir tayfa için dizayn edilen iki yelkenli brig (brik) ve tam dört kişilik bir tayfa için dizayn edilen üç yelkenli galleon (kalyon). üç kişilik bir tayfaysanız sloop, dört kişilik bir tayfaysanız da sloop veya brig kullanamıyorsunuz, oyun sizi tayfa sayınıza optimal bir gemi kullanmaya yönlendiriyor. dümendeki oyuıncu (kaptan) oyunu fps olarak görmeye devam ettiği için, eğer yelkenler açık ve öne dönük ise genelde kaptan görüş alanını kaybediyor, o yüzden birinin yönlendirmesi önemli.

    sloop en küçük gemi. bir ana güverteye, bir alt güverteye ve tek yelkene sahip. her iki yanında birer topa sahip. top varili yukarıda, diğer varil ve teçhizatı ise alt güvertesinde. hacmi itibarı ile oyunda manevra kabiliyeti en yüksek gemi. tamir etmesi ve su boşaltması da oldukça kolay – tek dezavantajı, iki kişiye kadar kullanabildiğiniz için hareket etmenizi gerektiren bir çatışmada bir kişinin tamirle uğraşacak olması ve ateş gücünüzün bu sebeple azalması. sloop’u yanaştırmak ve dar alanlardan geçirmek de oldukça kolay. hem yeni başlayan oyuncular için, hem tek başına oynamak için, hem de pvp için ideal bir gemi, daha büyük bir geminin etrafında daireler çizerek atış yapabiliyorsunuz. sloop’un bir avantajı da hafifliği sebebiyle rüzgara karşı en hızlı gidebilen gemi olması, dolayısıyla kaçış için de ideal.

    brig orta büyüklükte bir gemi. yine bir ana güverteye, bir alt güverteye sahip. her iki yanında ikişer topu var. iki yelkenli. iki ila üç kişi için tasarlanan bu gemi normal şartlarda orta hız ve orta manevra kabiliyetine sahip, iki kişi çok rahat kullanabiliyor, ancak üç kişi kullandığınız zaman ciddi bir pvp tehdidine dönüşebiliyor. tamir etmesi sloop’a göre görece daha zor, ancak su boşaltması aynı kolaylıkta – alt güverteye inen merdivenlerin üzerinde durarak su alıp, geminin dışına doğru fırlatabiliyorsunuz. brig, rüzgarı sağdan veya soldan alırken oyundaki en hızlı gemi oluyor.

    galleon en büyük gemi. üç katlı – ana güverte ve alt güvertesinden sonra su seviyesinin altında bir kata daha sahip. bu gemi tam dört kişilik ve ciddi bir koordinasyon gerektiriyor – yelkenleri zamanında açıp kapamaz, açılarını ayarlamazsanız kabus olabiliyor ve sağa sola çarpabiliyor, savaşlarda dezavantajlı duruma düşebiliyorsunuz. üç yelkenli ve her iki yanında dörder topa sahip. rüzgarı arkasından aldığında oyundaki en hızlı gemi galleon, ancak tamir etmesi ve su boşaltması zor – su en aşağıdan dolmaya başladığı için birinin aşağıdan su çekip, iki merdiven çıkıp dışarıya atması gerekiyor. çok koordine oynayan bir ekip ile kullanılabilecek en iyi gemi bu elbette, ama üç kişi kullanmak bile ciddi bir dezavantaj yaratabiliyor.

    oyunun bir hikayesi var mı? solo oynarsam takip edebileceğim bir görev çizgisi gibi? oyunda ticaret şirketlerinin dışında “tall tale” (serin hikaye*) olarak isimlendirilen bir görevler bütünü var. bunların bir sırası var, size genel olarak oyunun geçtiği dünyanın arka planını anlatıyor. şu anda iki adet hikaye örgüsü var – ilk hikaye örgüsünde, haritanın bir bölümünde kapalı olan ve büyük hazinelerin olduğu söylenen altın sahillere ulaşmaya çalışıyor, sislerin arasından geçebilmek için siskıran (shroudbreaker) isimli büyülü bir heykelin parçalarını arıyorsunuz. ikinci hikaye örgüsünde ise hırsızlar denizi’nin ve “dürüst” korsanların en büyük düşmanı alevsakal (flamebeard. lechuck dersem monkey island oynayanlar için gözünüzde canlanır hemen) geri dönüyor ve onunla mücadele ediyorsunuz. bu tall tale sistemine yakın tarihte güzel bir güncelleme geldi, hikayelerin belirli noktalarında checkpoint’ler geçiyorsunuz ve oyundan çıkarsanız (veya daha muhtemeli, siz sakin sakin hikayeyi takip ederken biri sizi batırırsa) baştan başlamak yerine kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz.

    ticaret şirketleri dedin, bunlar ne? oyunda ün kazanabildiğiniz ve ün kazandıkça yeni titr (title) ve size ve geminize yeni dış görünüş opsiyonları açan, “ticaret şirketi” olarak geçen gruplar var. bu gruplar hazine aramak ile kafayı bozan gold hoarder ekibi, yaşayan ölüler ile mücadele eden order of souls, ticaret ya resulullah diyen merchant alliance ve “alayınızın tohumuna para mı saydım ulan” ekolündeki pvp grubu reaper’s bones. bu dört grubun üçü ile ellinci seviyeye gelebilirseniz “efsane korsan” oluyor ve size özel açılan athena’s fortune ismindeki bir grupla da çalışabiliyorsunuz. bunların yanında tuttuğunuz balıkları, pişirdiğiniz etleri satabileceğiniz hunter’s call ve arena modunda oynayarak ün kazanabileceğiniz sea dogs grubu da mevcut. hunter’s call ve sea dogs dışında her bir grubun “outpost” olarak isimlendirilen, eşya satabileceğiniz adalarda temsilcileri bulunuyor. hunter’s call ekibi, denizde “trading post” veya “seapost” olarak isimlendirilen ufak adalarda mevcut.

    yeni gelen bir güncelleme ile birlikte, oyunda bir ticaret şirketinin elçisi olabiliyorsunuz. elçi olduğunuzda, ilgili grubun bayrağı çekiliyor ve ilgili grubun aktivite alanları dahilinde iş yaptıkça elçilik seviyeniz artıyor (birinci seviyede başlıyorsunuz, beşinci seviyeye kadar). geminiz batarsa elçilik statüsünüzü kaybediyorsunuz ve soğuk bir bardak su içiyorsunuz, tekrar başlamanız gerekiyor. elçiliğin avantajı, elçisi olduğunuz grubun ganimetini sattıkça elçilik seviyenize göre ilave ün ve altın kazanıyor olmanız. elbette örneğin hazine avcılarının beşinci seviyede bir elçisi olduğunuzda varsayım “lan bunlar ne yüklüdür şimdi” şeklinde olacağından ciddi bir risk de alarak faaliyet gösteriyorsunuz. elçilik bayrağını indirdiğinizde de, elçilik seviyenize göre biraz para ve ün kazanıyorsunuz.

    gold hoarders – hazine avcıları ve hazine avcılığı. gold hoarders oyunda hazine kovalayan bir grup. outpost’larda sahilde bir çadırda bulunuyorlar. hazine arama maceraları satıyorlar. hazine maceraları iki şekilde ortaya çıkabiliyor: x marks the spot olarak da isimlendirilen, bir ada üzerinde x işareti ile gömülü olabilecek bir veya birden fazla hazine, veya hazine bilmeceleri. ilk tip macerada adanın ismi verilmiyor, siz geminizdeki haritada dış görünüşüne bakarak hangi ada olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. adaya gittiğinizde de yine oyunda oyuncu olarak bir gps’iniz olmadığından, elinizdeki hazine haritası ve etraftaki ağaçlar, kayalar, genel yöne vs. göre hazinenin gömülü olduğu yerleri buluyorsunuz. ikinci tip macerada adanın ismi veriliyor, ancak haritada bilmeceler oluyor. genelde bu bilmeceler size adanın bir yerine gidip bir şey yapmanızı istiyor - örneğin “kuzey doğu sahilinde hırsızın mezarını bul ve bu haritayı tekrar oku” gibi. o zaman sizin kuzey doğu sahilinde gezinip, bir “hırsız mezarı”na benzeyen bir nesne bulmanız ve haritayı tekrar okumanız gerekiyor. nihayetinde de son bilmece sizi aynı adada bir yere yönlendiriyor ve sandığı buluyorsunuz.

    order of souls – iskelet avcıları ve iskelet avcılığı. bu grup, oyundaki yaşayan ölüleri ebediyete intikal ettiriyor. outpost’larda dışı kırmızı ve mavi renkli lambalar ile aydınlatılan bir binadalar. iskelet gruplarının kaptanlarından düşen kurukafaları bu ekibe satarak altın ve ün kazanıyorsunuz. bu grup eskiden tek bir tip macera verirken (x adasına git ve iskelet kaptanını öldür) yeni gelen içerik ile birlikte yirmi beşinci seviyeden sonra hayalet gemi avlama görevi de veriyor, ancak uyarayım, çok tedarikli gitmek gerekiyor ve oldukça zor. her şekilde iskelet deyip geçmemek lazım, iskeletler silahsız, kılıçlı, tabancalı veya pompalı tüfekli olarak doğabiliyor, şerefsizler oldukça da iyi nişan alıyorlar. seviyeniz arttıkça farklı tip iskeletler ve bunların kombinasyonlarıyla da karşılaşıyorsunuz – bitki örtülü iskeletler çıkıyor, bunları suya sokmamanız gerekiyor çünkü suda iyileşmeye başlıyorlar, gölge iskeletler çıkıyor, gündüz bir problem değilken gece olduğu zaman el lambanız ile sürekli ışık tutmanız gerekiyor yoksa vuramıyorsunuz, altından iskeletler de en gıcıkları – demir döküm oldukları için kılıç ile çok az hasar verebiliyorsunuz, suya sokup (veya üstlerine sürekli kova ile su atıp) paslandırmanız gerek ki zarar verebilesiniz – alternatif olarak sahil kenarına çekip, geminizden topa da tutabilirsiniz.

    merchant alliance – kardeşler nakliyat ve lojistik. outpost’larda iskele uçlarında oluyorlar. bu grup nakliye ve ticaret görevleri veriyor. iki tip macera sunuyorlar – eşya nakliyesi ve hayvan nakliyesi. eşya nakliyesi için, görevi aldığınızda size bir adadan belirli bir sayıda malı teslim almanız ve başka bir adaya götürmeniz söyleniyor. üç tip eşya naklediyorsunuz (genelde bunların bir karışımı oluyor) – bitki, ipek ve rom şişesi. dikkatli olmanız gereken kısım şu – bitkileri düzenli olarak sulamazsanız kırılıyorlar, ipeklerin suya girmemesi gerekiyor çünkü ıslanıyorlar, şişelerin ise çok sallanmaması (elinizdeyken sağa sola zıplamamanız veya top ateşine maruz kalmaması) gerekiyor çünkü kırılıyorlar. eğer zarar görmüş bir malı teslim ederseniz çok daha az para ve ün alıyorsunuz. hayvan naklinde ise size bir adaya belli sayıda ve belli tipte hayvanı teslim etmeniz söyleniyor. hayvanları vermiyorlar, kafeslerini alıyorsunuz ve yakındaki adalardan bu hayvanları bulmaya çalışıyorsunuz. üç tip hayvan var – tavuk, domuz ve yılan. tavuk ve domuzları yakalayıp geminize aldıktan sonra düzenli olarak beslemezseniz ölüyorlar. yılanları ise taşımak ayrı bir ızdırap çünkü ısırıyor ve zehir tükürüyorlar – işin sırrı ise taşırken birinin bir tarafta bir müzik enstrümanı çalması, böylelikle yılanlar belli bir süre transa giriyorlar ve ısırmıyorlar.
    bu üç şirketin elçisi olduğunuz ve beşinci seviyeye ulaştığınızda, bir “elçilik görevi” alabiliyorsunuz – genelde bu yirmi adet hazine bulma, yirmi adet iskelet kaptanı kafası getirme veya yirmi adet malı nakletme oluyor.

    reaper’s bones – oyuna iki ay önce eklenen pvp grubu. reaper’s bones elçisi olmak için her adada bir masa var, ancak temel mantığı başka gemileri batırarak, ganimetlerini haritanın ortasında “reaper’s hideout” isimli adadaki temsilcilerine satmak – bu grup ile ün kazanmanın ve altın almanın en düzenli yolu bu. bir reaper elçisi olduğunuz zaman server’daki diğer tüm oyuncular haritalarında sizi ve elçilik seviyenizi bir silüet olarak görebiliyor ve sizden kaçma imkanları oluyor. beşinci seviye bir elçi olduğunuzda ise siz oyunda elçi bayrağı çekmiş olan tüm gemileri görebilir hale geliyorsunuz.

    athena’s fortune – efsane korsan olduğunuzda yapabileceğiniz görevleri bu gruba yapıyorsunuz. bu görevler genelde iki adımdan oluşuyor – ilk adımda hazine, iskelet kaptanı ve mal nakliyesi görevlerinin bir karmasını yapıyor ve yukarıdaki gruplar ile ün kazanıyorsunuz. ikinci adımda ise sizi bir hazine bulmaya yönlendiriyor ve bulduğunuz hazine bu grup için size ün veriyor. ilerletmesi oldukça zor bir grup ve sizi haritanın her yerine yolladığı için oldukça riskli. bununla birlikte, “efsane korsan” olana kadar elli bin tane badire atlatmış olacağınız için genelde üstesinden geliyorsunuz, hatta en deli reaper’lar dışında genelde athena’s fortune bayrağı çeken bir gemi gören oyuncular gemiye ilişmiyor.

    hunter’s call – hunter’s call yan bir grup. bunlara tuttuğunuz balıkları veya pişirdiğiniz etleri satarak ün alabiliyorsunuz. kozmetikler ve titr dışında bir ödülleri veya bir elçilik görevleri yok, zaten elçileri de olamıyorsunuz, ancak oyundan çıkmadan elinizdeki malzemeyi satmak için iyi ve karlı bir opsiyon.

    sea dogs – bunlar ile oyun içinde ün ve para kazanamıyorsunuz, oyundan çıkarak “arena” modunda girmeniz gerekiyor. arena modu başka bir oyun türü, girerken “sloop” veya “galleon” seçiyorsunuz ve beş tayfalık bir server’a düşüyorsunuz. çok dar bir alanda oynanan arena modunda ortada bir adada bir sandık çıkıyor, bu sandığı alıp oyunda başka bir yere teslim ettiğinizde puan kazanıyorsunuz. elbette beş gemi birden bunu yapmaya çalıştığında ciddi bir aksiyon oluyor. her bir oyuncu öldürdüğünüzde veya gemi batırdığınızda puan kazanıyor, geminiz batarsa da ciddi bir puan kaybediyorsunuz. on beş dakikalık bir maç sonucunda en çok puanı alan kazanıyor, sıralamaya göre kalan gruplar da ün ve altın kazanıyor. pvp pratiği yapmak için eğlenceli bir yol.

    bir yerde pve içeriğinden bahsetmiştin? pve içeriği oyunda sizin arayabileceğiniz veya daha sıklıkla sizi bulabilecek şeyler. öncelikle her zaman, açık denizde seyrederken birden yanınızda bir iskelet sloop’u veya galleon’u belirebiliyor. bunu batırırsanız iyi bir ganimet kaldırabiliyorsunuz.

    sizin arayarak bulamayacağınız, ama sizi bulabilecek iki pve belası megalodon (büyük bir köpekbalığı) ve kraken. bunlar da açık denizde seyrederken size ilişebiliyor. bunları yenebilirseniz de iyi bir hazineye denk gelmeniz mümkün. megalodon her yerde çıkabilirken, kraken bir zamanlamaya bağlı – başka hiç bir world event olmadığı zaman server’daki bir gemiye kraken saldırıyor. kaçmak için de savaşmanız gerekiyor, çok hızlı bir şekilde geminizi batırabiliyor. elbette bütün bu badireler ile uğraşırken de bir taraftan etrafında akbaba gibi dönen başka bir oyuncu gemisi var mı diye gözünüzü açık tutmanız gerekiyor.

    arayarak bulabileceğiniz, “world event” olarak tabir edilen olaylar ise iskelet kaleleri, iskelet filoları ve hayalet filolar. eğer gökyüzünde dev bir kurukafa görüyorsanız, bu o istikamette bir iskelet kalesinin aktif olduğu anlamına geliyor. iskelet kaleleri, şaşırırsınız iskelet dolu. on ila on iki dalgalık bir mücadeleden sonra iskelet kaptanı ile mücadele edip, yenebilirseniz anahtarını alıyorsunuz ve bu anahtar kalenin hazine odasının kapısını açıyor. zaman alan bir mücadele olduğu için ve açıkçası bir korsan için en zaman optimal yağma metodu iskelet kalesinden dönen bir gemiyi avlamak olduğu için yine etrafınızı sürekli kolaçan etmeniz gerekiyor.

    iskelet filosu world event’i, gökyüzünde bir gemi bulutu şeklinde beliriyor. bu gemi bulutuna gittiğiniz zaman etrafınızda her seferinde iki tane iskelet gemisi (sloop da olabilir, galleon da) beliriyor. üç dalga iskelet gemisi batırabilirseniz hem iyi bir ganimet, hem de para ve ün kazanıyorsunuz.

    hayalet gemi world event’i, haziran ayı içerisinde gelen bir içerik. bazen alevsakal, haritada bir bölgeyi ele geçiriyor – kendisinin silüetini havada görebiliyorsunuz. bu bölgeye gittiğinizde size hayalet gemi filosu saldırmaya başlıyor, en son alevsakal’ın hayalet gemisi ile kapışıyorsunuz. bu world event, tek gemilik değil ve mutlaka müttefikler ile birlikte savaşmanız gerekiyor.

    bunların yanında bir de fort of the damned isimli bir lanetli kale var. bu kale, dev bir iskelet kalesi gibi, çok daha zor ve kaleyi aktive etmek için bir yığın iş yapmanız gerekiyor. eğer başa çıkabilirseniz de getirisi elbette çok büyük.

    müttefik ne demek? oyunda geminize müttefiklik bayrağı çekebiliyorsunuz. bu bayrağı gören başka gemiler de müttefik bayrağı çekerek size karşılık verirse o ekip ile müttefik oluyorsunuz. müttefik gemileri haritada görebiliyorsunuz ve sattığınız her ganimetten siz tam para ve ün alırken, müttefiğiniz yarısını alıyor (tabi tersi de geçerli). ancak müttefikler birbirine zarar verebiliyor, oyun içinde de, oyun bir korsanlık oyunu olduğu için, müttefiğiniz birden size saldırıp, kendisine güvendiğiniz için ağzına kadar doldurduğunuz geminizi batırıp, müttefiklik bayrağını indirip satabiliyor. dolayısıyla kimle müttefik olduğunuzu iyi seçmekte fayda var.

    oyuna ne kadar hızlı yeni içerik geliyor? rare’ın hedefi neredeyse her ay güncellemeler yaparak ilave içerik üretmek. şu anda planları arasında hem yeni tall tale’lar, hem de efsane korsanlara özel içerikler yapmak mevcut. ancak oyun sürekli kendisini yeniliyor ve hiç bir zaman içerik sıkıntısı çekmiyorsunuz.

    üçüncü kısım – tavsiye ve tüyolar

    bu bölüm oyuna yeni başlamış veya oyunda ilerlemiş oyunculara yönelik.

    - geminize sürekli tedarik yapın. başladığınız adadaki varillerden geminizi doldurun ve sonra yanaştığınız her adada takviye yapın. ne zaman neye ihtiyacınız olacağını öngöremiyorsunuz.

    - geminizde tedarik yaptıktan sonra tedarik varillerini düzenli tutmak avantaj sağlıyor, örneğin güllelerin olduğu varilde normal güllelerin hepsini en yukarıya, atılabilir gülleleri / büyülü gülleleri aşağıdaki variller koymak bir defada mermi durumunuz ile ilgili size bilgi veriyor.

    - tuttuğunuz balıklar ile domuz / tavuk / köpekbalığı / megalodon / kraken’den düşen etleri pişirmeyi unutmayın. pişen yemekler hem sağlığınızı çok hızlı artırıyor, hem de bir “heal over time” özelliği veriyor. özellikle pvp yaparken hayat kurtarıyor. her yemeğin pişme süresi farklı, göz kararı ile tam kahverengi olduğunda piştiğini anlıyorsunuz. yemeği ocakta unutmayın, yanıyor, çok bırakırsanız da gemide yangın çıkıyor.

    - meyveleri tanıyın – en az muz iyileştiriyor, daha sonra hindistancevizi, sonra greyfurt, sonra mango ve en çok ananas. ananası iki ısırıkta yiyebiliyorsunuz (iki kere kullanabiliyorsunuz) o yüzden iyi bir pvp meyvesi.

    - geminizin ucundaki harpoon’ları ihmal etmeyin ve iyi kullanın. bunlar hem dar virajları almakta, hem takip ettiğiniz bir gemiye yanaşmakta, hem de denizden ve adalardan eşya ve oyuncu çekmekte kullanılabiliyor. kafa kafaya giden bir gemi kapışmasında iyi harpoon kullanımı belirleyici olabiliyor.

    - geminiz yanarsa paniklemeyin, söndürmek için geminizin alt güvertesinde bir water barrel var, buradan su çekip söndürebilirsiniz. siz yanmaya başlarsanız en kolay çözüm denize atlamak. daha zoru birinin üzerinize su atması. yanıyorsanız başka oyunculara çok yaklaşmayın, onları da yakabiliyorsunuz.

    - çapa mekanizmanız ve dümeniniz hasar alabiliyor. hasar alan bir çapa mekanizması ve dümen daha yavaş dönüyor. elli tane top ateşi yediğiniz bir çatışmadan çıktığınızda kontrol edin.

    - yelken direkleriniz de hasar alabiliyor. hasar aldığını çatlamasından anlıyorsunuz. hasarlı bir direk ile çok seyahat ederseniz devrilebiliyor. devrilirse direği tekrar çekmeniz gerekiyor. burada ufak bir detay var – direği tekrar çektiğinizde gemi hareket ediyorsa hemen tekrar devriliyor, mutlaka çapa atıp tamir etmeniz gerekiyor.

    - fırtınalar ile başa çıkmanın en iyi yolu fırtınaya girmemek. eğer gelip sizi bulduysa da en kısa sürede içerisinden çıkın. yağmur geminize su dolduruyor, o yüzden fırtına havasında bir adadaysanız arada geminize dönüp su boşaltın yoksa batabiliyor. gemiye fırtınada yıldırım da düşebiliyor. eğer elinizde kılıç ile gezerseniz bu yıldırımların sizi bulma ihtimali artıyor.

    - fırtınalarda düşen yıldırımlar geminizdeki barut varillerini patlatabiliyor. özellikle birden fazla istiflediyseniz, bir anda geminiz batabiliyor. geminizde barut varili varsa fırtınadan kaçın, veya varilleri gözcü kulesine çıkartın – gözcü kulesindekiler patladığı zaman sadece yelken direğini kırıyor.

    - oyunda adalarda bulduğunuz ammo crate’leri harcadıktan sonra geminizdeki ammo crate’ten geri doldurabiliyorsunuz. iskelet avlarken çok büyük faydası oluyor.

    - storage crate isimli içine her şeyi doldurabileceğiniz kutulardan bulursanız atmayın, içini boşalttıktan sonra adalara çıktığınızda inventory’niz yerine bu kutuyu doldurursanız her defasında gemiye gidip gelmenize gerek kalmaz. bir öneri de (benim gibi düzenlilik delisi değilseniz) gemideki tüm gülle, yemek ve tahtayı bu kutularda saklamak, böylelikle geminiz batarsa malzemeyi kurtarabiliyorsunuz.

    - adalarda bulduğunuz kayıkları mutlaka geminize yanaştırın. ganimet taşımayı çok kolaylaştırıyor. aynı zamanda geminiz batarsa ganimeti bu kayığa yükleyip mürettebatınızın respawn olan gemiyi geri getirmesini bekleyebilirsiniz.

    - barut varilleri pvp’de çok etkili olabiliyor. sizi takip eden bir geminin yoluna atıp patlatarak avantaj elde edebilir veya kaçabilirsiniz. alternatif olarak becerebiliyorsanız bir barut varili ile rakip gemiye çıkıp ortasında havaya uçurabilirsiniz. özellikle etrafta ne olup bittiğinden habersiz, adada park halinde gemilere karşı bir numaralı taktik budur.

    - barut varilleri bazen denizde, deniz yüzeyindeki hazinelerin arasında çıkabiliyor. bir barut variline hızlı çarparsanız patlıyor. bu yüzden açık denizde seyahat ederken bir gözünüzü hep ileride tutun – eğer bir batık görürseniz (tepesinde uçan martılardan bir batık olduğunu anlıyorsunuz) hiç bir zaman ortasından geçmeyin.

    - pvp’de en iyi taktiklerden biri rakip gemiye çıkıp (denizde bekleyip veya top ile kendinizi fırlatıp) rakip geminin çapasını atmak. çapayı kaldırmak vakit aldığından, bunu yaptığınızda mürettebatınız gemiyi top yağmuruna tutabilir. aynısı size de olabilir, bu yüzden gemi çatışmalarında kulağınız açık olmalı, birinin yüzdüğünü veya geminizin merdivenine tutunduğunu duyarsanız (çok ayrıştırıcı sesleri var) savaşmaya hazır olun.

    - doğudaki takımadalarda (devil’s reach) alacağınız maceralar daha çok altın ve ün kazandırıyor. ancak bu adalarda düzenli olarak üç volkan aktif – her ada bir volkanik ada ve patlamaya başlayabiliyor. bir volkanın menzili genelde etrafındaki kareler ile sınırlı. bulunduğunuz adada volkan aktif hale gelmeye başlarsa (yoğun siyah bir duman çıkmaya başlıyor) kaçın, gittiğiniz adada volkan patlıyorsa bekleyin. geminiz çok hızlı batabiliyor.

    - barut varili taşıyan iskeletleri patlatmak, iskelet temizlemenin en kolay yolu. patlama menzili dışında kalmaya dikkat edin. bu varilleri taşıyan iskeletleri bacaklarından veya kafalarından vurabilirseniz, varili düşürüyor ve geminize taşıyabiliyorsunuz.

    - kraken ve megalodon’lara karşı en etkili silahınız toplarınız. oyun mekaniğinde silahınızla yapacağınız beş isabetli atış, bir isabetli top mermisine denk. geminizde yeterli tahta ve gülle varsa bunlar çıktığında paniklemeyip kaçmak yerine öldürmeye çalışabilirsiniz, ancak çok kolay bir hedef haline geldiğiniz için başka bir oyuncu gemisi görürseniz de uzaklaşın.

    - geminizdeki ışıkları kapatabiliyorsunuz. bu uzaktan görülebilme ihtimalinizi azaltıyor. ancak oyun içinde genel anlayış ışıkları kapalı bir geminin niyetinin bozuk olduğu yönünde, o yüzden böyle bir gemiyi yaklaşırken görünce sorgusuz sualsiz topa tutanlar var, dikkat edin.

    - oyunda hiç bir şey göründüğü gibi değil, bir skill / ability puanı olmadığı için savaşı sun tzu reyizin belirttiği gibi bilek gücü kadar hile belirliyor. yanınızdan hızlıca geçip, geçerken size selam veren sloop’tan biri size görünmeden suya atlamış ve elinde bir barut varili ile size doğru yüzüyor olabilir. benzer şekilde, desensiz bir gemi gördüğünüz zaman hemen yeni oyuncu diye düşünmeyin, bir çok eski oyuncu pvp’den kaçınmak (veya tersine, sizde jeton düşene ve çok geç olana kadar geminize yaklaşmak) için bu taktiği kullanıyor.

    - oyun içinde normalde rakip oyuncuların isimlerini görebiliyorsunuz. ancak yine oyun içindeki bazı emote’lar ile saklanmanız mümkün (isminiz kapanıyor). eğlenceli bir taktik, rakip oyuncuların gemisine sızıp, en beklemedikleri an gemideki barut varilini havaya uçurmak. eğer gemiyi terk ettiğinizde arkada bir gözcü bırakmıyorsanız, her bindiğinizde geminizi kontrol edin.

    - oyun içinde t tuşu ile sesli olarak yazışabiliyor veya oyun içindeki sesli iletişim sistemini kullanabiliyorsunuz. ancak dikkat – default halde sesli iletişim açık ve push-to-talk modunda değil, bunu mutlaka bir tuşa bağlayarak push-to-talk’a geçirin. aynı zamanda yazdıklarınız ve oyun içi iletişim sisteminden konuştuklarınız belli bir mesafeye kadar etraftan duyulabiliyor. dolayısıyla koordine oynamak için discord gibi dışarıdan kullanacağınız bir iletişim sistemi her zaman daha efektif.

    - oyun komünitesinde yeni oyunculara bulaşılmayacağına ilişkin bir “onur kuralı” mevcut. elbette kimin yeni oyuncu olduğunu anlamak çok güç olabiliyor ve tuzağa düşme ihtimaliniz de mevcut, ama bir şekilde emin olabiliyorsanız ilişmeyin.

    - oyunun sistemi sizi batmaya veya batırmaya zorluyor. şans büyük bir faktör – iyi giden bir gemi savaşında gelen bir top yelken direğinizi kırar, veya kaptanınızı denize fırlatır ise mücadele hemen tersine dönebiliyor. oyunun doğası gereği pvp içerdiğini, iyi top atabilme ve gemi kullanabilme kadar iyi taktik ve hile becerisinin de oyun kazandırdığını, batıracağınız kadar batacağınızı hatta bazen saatlerce uğraşarak kazandığınız ganimeti üst üste iki üç kere kötü şans sebebi ile kaybedebileceğinizi unutmayın. oyunu eğlenceli yapan şeylerden biri bu – “ekşimeyin” ve insanlara küfretmeyin.

    bol şans! iyi bir ekip kurarsanız oyunda gerçekten çok eğlenceli saatler harcayabiliyorsunuz ve çok eğleniyorsunuz.
  • tek başıma sloop ile oynuyodum bu kurukafanın altında parıldayan gemiler oluyor oynayanlar bilir bi baktım orda 3-4 gemi savaşıyolar gittim bende katıldım yardım ettim benim gemi tek olduğum için battı tabi yetişemedim o kalabalıkta,sonrasında adamların gemisine çıktım onlara yardım ettim baya da isabetli top atışı yaptım benden önce kötü durumdalardı açıkçası.tabi benim gemi battığı için alliance teklif edemiyodum yeniden spawn olup gel dediler beklemezler diye düşündüm ama adamlar cidden benim haritanın öbür ucundan gelmemi beklediler ve birlikte sattık ganimetleri, sözün özü iyi insanlar hala mevcut :)
  • bugün size galleon'dan muhteşem kaçışımı anlatacağım.

    ben bu oyunu tek başıma oynuyorum. maksadım hırs yapmadan dolaşmak, ara ara hazine avına çıkmak vs vs. bugün oyuna girdim. doğduğum outposttan gerekli eşyaları aldım ve yola çıkmak üzere gemime yükledim. outpost'a aşırı yakın reaper chest olduğunu gördüm. "ulan şanslı günümdeyim. hemen şunu alayım" dedim ve 1 dakika bile sürmeden batık gemiye ulaştım. etrafımı kontrol ettim. demiri attım ve batık gemiye doğru dalışa geçtim. dipte ufak tefek sesler duydum ama ihtimal bile vermedim başka bir geminin geleceğine. ilk sandığımı aldım ve yukarı çıktım. bir de ne göreyim? galleon... hani demiştim ya "şanslı günümdeyim" diye. onu unutun. şansımı bahtımı sikeyim! ulan ne ara geldiniz, noldu diye düşünürken koşa koşa gemiye çıktım. haşat etmişler tabii. hemen demiri çektim ve gemi hareket edince aşağı indim gemiye dolan suyu temizleyip, delikleri onardım. görebildiğim kadarıyla karşımda beş kişilik bir ekip vardı. durmadan top atıyorlar. bir iki kere chatten yazdım. gemide bir şey olmadığını ve onlara saldırmayacağımı. lakin herifler kana susamış. savaşta böyle saldırılmaz amk.

    başladım galleondan kaçmaya. altımda sloop var. evet... adamlar ben dipteyken rahat bombalamak için demir atmışlardı. ben aniden gidince biraz gerimde kaldılar. orada ufak da olsa nefes alabildim. lakin takibe devam ediyorlardı. sürekli rüzgarı kullanmaya çalışıyordum ama salak salak yerlere gidiyordum haritada. 15 dakikayı aştık adamlar peşimi bırakmıyor. uzaklaşamıyorum bir türlü. artık baya baya bana yaklaşmaya başlamışlardı. toplar ateşleniyordu. ben de garibim gemi tamir ediyorum o sırada... bahtımı sikeyim x2. o sırada ileride devasa kayalıklar gördüm. galleon sol arkamda. ha dibime girdi ha girecek. gemimi direkt kayalıklara hizaladım. dümdüz gidiyorum kayalıklara doğru. galleonla da hemen hemen yan yana geldik sayılır. feci şekilde top atıyorlar. işte burada muhteşem kaçış planım devreye girdi. galleon beni kayalara çarpacak sandı. lakin kayalıklara ramak kala dümeni tam sağ çevirip, demir attım. dipte yere değen demir sayesinde gemim aniden yerinde durarak tam sağa dönmeye başladı. tabii demir yere değer değmez, demiri tekrar kaldırdım ve dümeni ortaladım. galleonla yan yana giderken, bir anda tam tersi yöne yol almaya başladım. galleon solumdan geldiği için ani bir dönüş yapamadı ve o devasa kayalıkların etrafından dolaşmak üzere dönmeye başladı. lakin ben çoktan yol almıştım ve geminin kıç tarafına çıkıp onlara el sallıyordum. umarım o hareketimi görmüşlerdir. o sırada aniden şansım geri geldi ve birden bire sis çökmeye başladı. izimi kaybettirmeyi başardım.

    buradan oyunu oynayan arkadaşlara sesleniyorum. olum tek kişi oynayanlara saldırmayın :(
  • şu videoda oyunun bütün eksiklikleri ve hayal kırıkları sıralanmıştır, aslında anlayan için oldukça eğitici bir video; rare ltd. ve microsoft studios sadece bu videoyu ve videonun altındaki yorumları görse ve bu doğrultuda hareket etse inanın bu oyunu kurtarabilirler ve hatta bu oyunu gelmiş geçmiş en efsane oyunlar listesine yazdırabilirler. başka hiçbir feedback kaynağına ihtiyaçları dahi olmaz, zira bu video ve altındaki yorumlar herkesin ortak dileklerinin ve serzenişlerinin bir derlemesi niteliğinde.

    çünkü oyun buna hazır ve müsait aslında, efsaneler arasına adını yazdırabilecek altyapıya ve potansiyele zaten sahip. gerek teması, gerek grafikleri, sosyal yapısı, fiziği, gemi mekanikleri v.s gerçekten muazzam güzellikte. 14 günlük deneme sürümünü oynamaktayım, ve bu saydığım etkenler gerçekten insanı bağlıyor. bütün eksikliklerine ve olumsuzluklarına rağmen sadece şu saydığım faktörler dahi aşırı keyif verici. bir de o eksiklikler giderilse, iddia ediyorum bu oyun efsaneler arasındaki yerini alır ve çok uzun yıllar kendini oynatabilir.

    gerek bu videoda ve yorumlarında, gerek başka yerlerde yazılmış ve söylenmiş şeyler genel olarak şöyle özetlenebilir;

    - her şeyden önce en önemli eksiklik, içerik eksikliği... oyunda yalnızca 3 çeşit quest var; harita vasıtasıyla gömü bulma, iskelet kaptanlarını öldürme ve drop'larını toplama ve tüccardan alınan item toplama görevleri; hepsi bu kadar! başka hiçbir şey yok! her şeyden önce bu hususta bir yenilik getirilmeli, quest çeşitleri artırılmalı; oyun korsan temalı bir denizcilik oyunu ancak oyundaki bütün quest'ler hep adalarda geçiyor, deniz görevleri de getirilmeli.

    - oyundaki hostile mob sayısı da gerçekten çok kısıtlı. yalnızca adalardaki iskeletler ve denizdeki köpekbalığı var. bir de boss sayılabilecek kraken. onlar da görece olarak etkisiz sayılabilirler. iskeleti kesiyorsun baktın seni öldürecekler, denize doğru koşman yetiyor. belirli bir derinlikten sonra gelemiyorlar zaten. daha fazla mob getirilmeli. örneğin iskeletleri, kendi gemileriyle seyrederlerken denizlerde de görmek isterdik. sizi gördüğü anda sizin geminize saldırmalı. ya da aynen adalarda olduğu gibi denizlerde de bu iskeletlerin gemilerini basıp ganimet toplayacağımız görevler olmalı.

    - ikinci en önemli eksiklik ise pvp kısmında karşımıza çıkıyor. sandıkları ve kafataslarını saymazsak, diğer oyuncuların gemilerini yağmalayarak elde edeceğimiz ganimetler yalnızca top gülleleri, muz* ve kalas*... yani eğer yağmalamaya çalıştığınız kişi quest'ini tamamlayıp topladığı ganimetleri outpost'ta satmak için dönüş yoluna koyulmamışsa*, o gemiyi yağmalamakla elinize hiçbir şey geçmiyor. çünkü bu saydığım üç item zaten her yerde bulunuyor, hem de istemediğiniz kadar; yani adeta burnunuzun dibinde bitiyorlar!

    ayrıca şayet içeride değerli bir ganimetiniz yoksa, geminizin batması size hiç ama hiçbir şey kaybettirmiyor. sadece geminiz batmış oluyor ve okyanusun derinlerinden yüzeye doğru bir mermaid çıkıyor. o mermaid sizi tekrar geminize götürürüyor ve yeni geminizle birlikte başka bir yerde tekrar spawn oluyorsunuz. hatta çoğu oyuncu outpost'lara daha hızlı ulaşabilmek için kasıtlı olarak gemisini batırıyor.

    yani yağmalanmak istenen kişinin gemisinde değerli bir item yoksa, pvp kapışmalarında ne kazanan ne de kaybeden oluyor. sadece uğraştığınızla kalıyorsunuz. zira yukarıda da belirttiğim gibi, gemicilik mekanikleri gerçekten muazzam ve saldırırken de savunurken de sağlam bir koordinasyon, takım çalışması ve efora ihtiyaç duruyorsunuz. ne bileyim mesela her iki taraf da galleon* 'a sahip ve 4'er kişilik mürettebatları var. genel olarak hangi geminin mürettebatı daha koordineli ve daha hızlı olursa, o kazanıyor. bir kişi dümene geçiyor ve düşman geminin konumuna göre gemiye komuta veriyor, bir kişi dümenciye yardımcı oluyor; yelkenleri rüzgara ayarlıyor, açıyor, kapatıyor, aniden durmanız ya da caribbean drift** yapmanız gerekirse, dümenciyle koordineli bir şekilde demir atıyor. bunları yapacak kişiye cidden ihtiyacınız var çünkü bazen yavaşlamak, bazen hızlanmak ve bazen de aniden durmak gerekiyor ve bunu bir yandan da dümenle ilgilenirken tek başınıza yapmanız imkansız. kalan 2 kişi de toplara geçiyor ve düşman gemisine gülle yağdırıyor. toplar boşalırsa gülle fıçısından gülle alıp topu dolduruyor, gerekirse içlerinden biri ya da ikisi birden karşı gemiye atlıyorlar v.s... anlayacağınız gerçekten sağlam takım oyunu ve koordinasyon gerektiriyor. çatışmalarda o "rush" halini öyle güzel tadıyorsunuz ki, kendimi yelkenli hydrofoil katamaran yarışlarındaki mürettebat gibi hissediyorum ve hayvan gibi adrenalin yükleniyorum. oyun bu açıdan gerçekten mükemmel.

    ama gelin görün ki ortada bir ganimet yoksa, ne saldıran ne de savunan için pvp'nin hiçbir olayı yok. geminizi kaybettiğinizde hiçbir kaybınız olmuyor. pubg ve fortnite battleroyale gibi oyunları oynatan şey nedir? ben size söyleyeyim, korku! oyunda ölmemek için direniyorsunuz ve hatta çoğu zaman çatışmalardan bile isteye kaçıyorsunuz! çünkü korkuyorsunuz; ölürseniz bütün topladığınız eşyalar, harcanmış onca emek ve adrenalin boşa gidecek. öldüğünüzde bir kaybınız var yani. bu oyuna da bu tür bir şey lazım işte, kaybedecek ganimetiniz olmasa dahi bir şeyler eksilmeli, bir kaybınız olmalı. örneğin bu bir miktar para olabilir, 24 saat içerisinde tekrar tekrar geminiz batarsa, ceza meblağı katlanarak artabilir ve paranız olmadığında eksiye düşebilir; siz bir gemi batırdığınızda ya da 24 saatlik süre dolduğunda da cezanız sıfırlanabilir mesela (misal bir kere geminiz battı 500 altın, 2. kez battı 1000 altın, 3. kez battı 2000, 4. kez battı 4000 derken siz bir gemi batırdınız ya da aradan 24 saat geçti, cezanız sıfırlanır ve geminiz batacak olsa tekrar 500 altından başlarsınız gibi...). yahut da bir level sistemi yapılır ve experience points'ten düşebilir. ya da gemilere geliştirme yapma imkanı verilir ve geminiz battığı takdirde bu geliştirmelerden bazıları düşebilir v.s... düşünüldüğü zaman birçok çözüm bulunabiliyor ama yapımcılar bunu neden yapmıyor anlamış değilim...

    - dile getirilen bir diğer eksiklik, ne geminize ne silahlarınıza ne de kıyafetinize kozmetik haricinde bir gelişim yapamamanız. silahınızı ya da envanterinizdeki eşyaları, geminizi ya da kıyafetlerinizi geliştirme gibi bir olanağınız yok, yalnızca kozmetik olarak bir şeyler ekleyebiliyorsunuz. bu eksikliği bir nebze de olsa anlarım aslında, çünkü diğer türlü olsa oyuna yeni başlayanlar için onca gelişmiş insan içerisinde büyük zorluklar yaratırdı, insana oyun dahi oynattırmazlar ve soğuturlardı. ama en azından silah çeşitlerini artırın ve zırh getirin oyuna... yine herkesinki aynı olsun, ama paramızla zırh satın alıp kuşanabilelim yani.

    - dediğim gibi oyunun fizikleri ve mekanikleri aslında çok ama çok tatlı. ama bir de ganimetin ağırlığını ekleselerdi çok güzel olurdu. ağır gemiler daha yavaş ilerlese ve batmaya başladığında daha hızlı dibe çökse daha güzel olurdu mesela.

    velhasıl, belki daha söyleyecek çok şey vardır, unutmuş olduğum varsa daha sonra editleyerek eklerim ama elimden geldiğince videoyu ve daha doğrusu, bütün oyuncuların yaşadığı hayal kırıklıklarını özetlemeye çalıştım. biraz da kendimden bir şeyler ekledim.

    bu oyun için çok büyük beklentileri vardı herkesin. ikinci bir no man's sky vakası oldu adeta. tekrar ediyorum, bu oyunun teması, grafikleri, sosyalliği, mekanikleri gerçekten muhteşem! gemi mekanikleri on numara. arkadaşlarınızla birlikte demir alıp, yelken basıp açık denizlerde yol almak; dalga seslerinin ve ahşap geminin gıcırtılarının muazzam asmr etkisi, bu tatlı seslerin ve geyik muhabbetinin yanında enstrüman çalıp rom içmek, yine bu sesler eşliğinde ana yelken direğinin tepesine çıkıp dürbünle etrafı kolaçan etmek ve acil bir durumda çan çalarak mürettabatı uyarmak, türlü türlü makara yapmak, yeri geldiğinde aniden ciddileşip koordinasyon sağlamak ve takım olarak hareket ederek bir başka gemiye saldırmak ya da tam tersi olarak bir saldırıyı savuşturmaya çalışmak, bir yandan savaşırken bir yandan da koştura koştura alt güverteye inip geminin gövdesinde açılan deliklere tahta çakmak ve suyu kovalarla tahliye etmeye çalışmak; gemiyi su üzerinde tutmak için yırtınmak, bir adaya inip haritadaki işaretli yeri bulmaya çalışmak ve yer konusunda münakaşa etmek, anlaşamadığınız mürettebatı kodese tıkmak, sıradaki yolculuğunuz için oylama yapmak, fırtınalarda geminin ucunu dahi göremediğiniz ve güç bela kontrol ettiğiniz için arkadaşlarınızın yardımına ihtiyaç duymak v.s bunlar gerçekten harika şeyler, mükemmel ayrıntılar bunlar. ve hatta, tek başınıza o gemiyi asla idare edemeyeceğinizin bilincinde olmak dahi mükemmel bir hissiyat. bunlar gibi daha önce hiçbir oyunun hissettirmediği şeyler hissettirdi bu oyun bizlere. işte tam da bu yüzden bu oyun üzerinde bu kadar kafa yoruyor yüzlerce insan. bu yüzden her köşeye bir şeyler yazıyorlar bu oyun hakkında. twitter'de forumlarda, orada burada sürekli firmaya hafif bir sitemle karışık tavsiye niteliğinde yazılar yazıyorlar. çünkü şu haliyle bile o kadar eğlenceli ki, insanlar bu oyunu çöp olarak görmek istemiyorlar. bu oyunu efsaneler listesinde görmek ve çok uzun yıllar oynamak; yukarıda bahsettiğim hislerin doyasıya tadına varmak istiyorlar.

    son olarak, yeni içerikle ilgili bir roadmap hazırlanmış sanırım*. şu videodan birtakım bilgiler edinebilirsiniz. umarım oyuncuları kale alırlar ve şu oyunu en kısa sürede istediğimiz gibi yaparlar ve yıllarca oynarız!

    neyse çok yazdım yeter artık, yağmalayacak gemilerim ve bulunacak gömülerim var;

    - demir al, yelkenler fora! sancak alabanda, kuzeybatı istikamet!
    - aye aye cap'n!

    edit 1: yazmayı unutmuşum, oynamak isteyenler yeşillendirsin arkadaşlar*.

    edit 2: yeni içerikle alakalı henüz 2 gün önce paylaşılmış daha detaylı bir video. arkadaşın söylediğine göre yaz sonuna kadar 3; yıl sonuna kadar da toplam 6 güncelleme gelecekmiş içerikle alakalı. haftalık event'ler falan olacak diyor. şu an evde olsam sapık gibi oyanardım heveslendim gene bak yaa...
  • orospu çocukları olmasa iyi oyun aslında.

    lan oyunu yeni öğrenecez tek başıma sloopumda gidiyom. hiçbir şeyden de haberim yok. iki yelken açayım, biraz balık tutayım, iki sniperla iskelet adam öldüreyim kimsenin tavuğuna kışt demeden oyunu öğreniyom. bi adada görev yapıyordum bi gürültü patırtı koptu bi de ne göreyim koca gemi gelmiş benim gemiye sallıyor.

    voice chat'den "zuhahahah boş gemiye sallıyorsunuz amk çocukları" dedim aslında "fucking idiots" dedim ama türkçe konuşsaydım kesin "amk çocukları" derdim.

    mallar benim gemiyi batırdıktan sonra hiçbir şey demeden gitti ya la. gemide de ganimet vardı yani blöf yapmıştım. sonra tek tek aldım adaya zulaladım.

    sonra bu sefer harbiden boş gemiyle tall tales e başladık bi arkadaşla. gene koca gemi peşimizde. yemin ediyorum aq çocukları 1 saat kovaladı lan bıkmadan. en sonunda gemiyi kendimiz batırdık gitmeden önce de "4 mal boş gemi kovaladınız 1 saat amk malları" dedim. aslında gene "fuckin idiots" demiştim ingilizce küfretmem gerekince hep fuckin idiots geliyo ağzıma .

    bu oyunun en boktan tarafı savaşmanın hiçbir maliyeti yok. "ühöhöhö ama korsan oyunu korsanız biz dalıoz" fln diyen bebe çıkarsa da baştan diyim gerçek korsanlar aslında maliyetinin yüksek olması sebebiyle savaştan kaçınır, daha ziyade caydırıcılık unsurunu kullanırdı.

    herkesin gemisi bedava, toplar da bol herkes dalacak adam arıyor. benim gibi oyunun yelken mekaniğinden keyif alan, balık tutan öyle mal mal dolaşmaktan keyif alan tiplere huzur yok.
    yap topların tanesini 500 altın büyük gemi 50 bin orta 25 bin küçük de 12.5 bin altın olsun görelim o zaman gerçek korsanları aq çocukları.

    ya da salın single player takılayım aq ben balık tutup pişirip yiyince mutlu oluyorum. resmen senelerdir oynayanlara hedef tahtası olsun diye bizi atıyorlar servera aq.

    uzun zamandır dokunmadım açasım gelmiyor.
  • gün itibariyle tamamen türkçe olmuş oyundur. genel oynanışa çok etkisi olmaz belki ama talltale oynayan, hikaye sevici tayfa için muazzam nefislikte bir hareket olmuştur efendim. seviliyorsun rare ve microsoft <3
  • aktif fort civarında sular ısınmış, galleonlar slooplar birbirine girmiş, çeşitli ittifaklar kurulmuş, sonrasında bu ittifaklar yanlış anlaşılmalar sonucu kanlı biçimde sona ermiş, arada aksiyona megalodon ve kraken bile dahil olmuş, ama tüm bunlar sonunda olay yerinde iki galleon kalmıştır.

    olaylar gelişir:

    x; "ben adamlara keg alıp board edeceğim".

    tayfanın geri kalanı x'in bu kararına itiraz etmezler ve x gemideki keglerden birini alarak denizin serin sularına kendini bırakır ve düşman galleon'a doğru yüzmeye başlar. bu esnada iki gemi birbirlerinin çevresinde manevralar yapmakta ve uygun açı sağlandığında birbirlerine top atmaktadırlar. bir süre sonra x'ten durum raporu gelir:

    "adamlara yaklaşıyorum, yakalayacağım galiba merdiveni."

    x sahiden de merdiveni yakalar.

    "yakaladım yakaladım! tırmanıyorum ehehehe!"

    x tam düşman gemisinin güvertesine ayak bastığı sırada tayfadan y alarm verir:

    "abi bizim gemiye board ettiler, adam kegle kaptan köşküne giriyor!!1!"

    y düşman korsanın peşinden kaptan köşküne akın etse de intihar saldırısına engel olamaz, ama x de kendi tarafında başarılı olmuştur:

    "abi bizde de keg mi patlattılar, vay canına yav..."

    sonuç;

    düşman gemisi diye kendi gemisine barut fıçısıyla intihar saldırısı düzenleyen x'in yanında y'yi de götürmesi ve gemiye yeni delikler açması.
  • bazen 3 saat harcayıp koca galleon ile tüm malı satmaya giderken takım arkadaşının bir sloop'u küçümsemesi ve ateş etmemesi üzerine batar herşeyini kaybedersin

    bazende sadece 2 saat içerisinde satmaya hazırlanan 8 farklı brig+sloop+galleon'u server server gezerek hiç zorlanmadan yok eder yaklaşık 2m para kasarsın

    çünkü hayat böyledir.
  • daha birkaç ay önce disney işbirliğiyle pirates of the caribbean içeriği eklendi, dün de 2022 için en büyük yıl olacak dendi. umarım bu beklentiyi karşılayacak bir şeyler görürüz.

    https://twitter.com/…ves/status/1485658871653937154
hesabın var mı? giriş yap