• hani sözlükte sürekli " bu millet parasına bakar, ekonomi bozulunca başımızdakiler kesin gider." diyen davarlar var ya, heh onlar iyi izlesin çekilen videoları.

    bu insanlar acından geberse, yetkili kişiler ekrana çıkıp " sizi biz süründürüyoruz ulan" dese yine de bu insanların görüşü değişmez, değiştirmeyi düşünemezler dahi.

    çünkü bu cahillik eğitilemez, yobazlıkla mücadele yeryüzündeki en çetin mücadeledir.
  • 2019 yılında bunları yaşamamız üzücü.allah sonumuzu hayretsin.
  • üretim kaynaklı sıkıntıların görmezden gelinmesiyle ortaya çıkan kuyruktur.

    taze sebze/ meyve tedarik zincirinin aktörleri;
    -üreticiler (çiftçiler);
    -üreticilerin tedarikçileri (tohum, ilaç, edevat, motorlu taşıt vb. sağlayıcılar);
    -taşıyıcılar;
    -finansal aracılar (kredi sağlayıcı kuruluşlar);
    -sigorta şirketleri;
    -kamu kurumları
    -kanun koyucular
    -taşıyıcılar;
    -dağıtım ağı kanalları (toptancılar, aracılar, halciler, süpermarketler, pazarcılar, manavlar);
    -tüketiciler;
    olarak kabaca özetlenebilir.

    bugün yaş sebze meyve alanında yaşanan temel sıkıntı aracılar değildir. aracılar uzun süredir sistem yer alan oyunculardı. her zaman sistemdeki aracının çokluğuna vurgu yapılmış, bunların bazı ürünlerde fiyat belirleyici oldukları, çiftçi ve tüketiciye verdikleri zarar üzerinde durulmuştur. ancak biraz daha konu üzerine eğilirseniz türkiye’de kooperatifleşme beceriksizliği, tarım arazilerinin dağınıklığı ve sahiplik yapısının bozukluğu, devletin aracılar üzerindeki denetim eksikliği, tarım sigorta sistemindeki problemler ve çiftçi eğitimsizliğinin bunca aracının ortaya çıkmasındaki nedenlerin bazıları olduğunu fark edebilirisiniz.

    aracılar karpuz, çilek vb. bir kaç ürün üzerinde belirli bir miktarda fiyat belirleyici olabilseler de genel enflasyon üzerinde çok etkileri olmamaktadır çünkü aracılık da rekabet üzerine kuruludur.

    peki bu tanzim satışlar nedir?

    şu an uygulanan tanzim satış mantığı başta sayılan aktörlerden olan devletin, gücünü kullanarak dağıtım kanallarından çekip, yakın alandaki çiftçiden aldığı ürünü ucuza satmasıdır. ancak bugünün sorunu aracının yarattığı enflasyondan ziyade üretici zinciri ayağındaki arz talep dengesizliğinden ve üretim maliyetlerinden doğan eflasyondur. dağıtım kanalı yönlü problem değil, üretim problemidir.

    devlet tanzim satış uygulamasıyla yıllardır düzeltmesi gereken aracılar sorununu bıçak keser gibi düzeltmeye çalışmış ancak neşteri yanlış yere vurduğu gibi bu işlem cerrahiyle çözülecek bir sorun da değildir.

    dağıtım kanalı süreçlerini düzeltmek; düzgün devlet müdahalesi ve kontrolü ile dağıtım kanalları içerisindeki oyuncuların rekabetlerini düzenlemek, çiftçiyi eğitmek, sigorta sistemini geliştirmek, kooperatifleri teşvik etmek, tarım alanlarında düzenleme yapmak, yaş gıda grubunda endüstriyelleşmek vb. uzun vadeli plan ve uygulamalarla mümkün olur. eğer devlet şimdi yaptığı gibi gücünü kullanarak kendisi bir aracıymışçasına dağıtım kanalı görevini üstlenirse, rekabetteki üstün avantajı nedeniyle topal aksak da olsa ilerleyen zinciri kıracak; var olan aracıları da öldürecektir. sürdürülür olmadığı her halinden belli olan tanzim satış hızlıca sona ermediği takdirde en büyük zararı önce dağıtıcılar sonra dağıtıcılar üzerinden para akışı alan çiftçiler ve yine üretim görecektir.

    hali hazırda üretimde arz-talep dengesizliği ve üretim maliyetleri bu kadar yüksekken başlatılan bu uygulama anı kurtarmak dışında bir işe yaramadığı gibi orta vadede zincir halkalarının kopmasına ve fiziksel ürün kıtlığına neden olabilecek tehlikeli bir çalışmadır.
  • dünya liderine manav tezgahı açtıran hayat, bize neler yaptırır acaba?

    başkanlık sistemi ile şaha kalkan bir ülkede oluşan kuyruktur.
  • --- spoiler ---

    bir kilometreyi aşan tanzim satış kuyruğundaki sohbetlerin ana konusu yerli uçak oldu...

    --- spoiler --- *
  • eski türkiye'de yağ, şeker, ekmek, tüp sırası vardı yeni türkiye'de sebze sırası var.arkadaş halk olarak hep sıranın bize gelmesini mi bekleyeceğiz?
  • deniz kazazedeleri, suları biten denizciler tuzlu su içmez. susayan biri deniz suyu içmez. susuzluğu gidermek için deniz suyu içilmez. bunu aşağı yukarı her insan evladı bilir. çünkü tuzlu su içerseniz kısa bir süre sonra çok daha kuvvetli bir susuzluk başlar ve üstelik vücutta bozulan tuz-su oranı yüzünden krize girilir ve sonunda ölüm kaçınılmazdır.

    şu anda bu hükümet susamış halka tuzlu su içiriyor.
  • devlet eliyle fakirleştirilen vatandaş, onu bu duruma düşürenlere kızacağına, bir de yere göğe sığdıramıyor.lanet olsun bu aptal insan yığınına.bu embesiller yüzünden biz de açlığa mahkum edildik.sürünün inşallah o kuyruklarda!!! çok amin.
  • hayaldi, gerçek oldu.
  • yıllar boyunca 70 li yıllardaki yağtüp şeker kuyruklarından gem vurdular. işin aslı çok basitti 74kıbrıs barış harekatı sonrasında amerika başta olmak üzere birçok devlet ülkemize ambargo koydu ve bunun yanında karaborsacıların oyunuyla petrol ve petrol türevi ürünler başta olmak üzere bir kısım ürünlerde sıkıntı yaşandı. şimdinin siyasiler o dönemi yerden yere vuruyorlar ne yapsaydık kıbrıstaki soydaşlarımızı elin rumuna ingilizine teslim mi etseydik? yapılması gereken yapılmış ve bedelini ödemiştiriz. ama utanmazca o dönemlere dönüp kuyruklar vardı demekte dönemin koşullarını bilmeden konuşmakta büyük terbiyesizlik ahlaksızlıktır. peki şuan günümüzde meyve sebze fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle tanzim çadırlarının önünde kuyruk olanlar için 20 yıl sonra 2019 yılında meyve sebze kuyrukları gördük deseler hoş olur mu? çok basit olarak sormak istiyorum bu doğru mudur? birde demezler mi suçluyu hemen tespit ettiler halciler marketçiler esnaf suç örgütü iyide arkadaş senin hiçmi suçun yok? herşeyi ithal ediyorsun tarım üretimin bu halkı besleyemiyor köyden kente göç almış başını gitmiş bunu nasıl çözebilirim demiyorsunda her fırsatta dış güçler kabzımal güçleri diyorsun yahu bu ülkeyi manavcılar yönetiyorda haberimiz mi yok?! ikide bir inönü dönemindeki karne ile ekmek dağıttılar diyorlar ikinci dünya savaşı sınırlarımıza kadar gelmiş savaşa girmemek için onca mücadele vermişiz tabiki inönü tedbir alacak olası bir savaş durumunda tarım malzemelerimizin bizi idame etmesi lazım değil mi? neden sebeplerini saymıyoruzda sonuçlara odaklanıyoruz ve sonuçları kirli siyaset malzemesi yapıyoruz? bu ülke vatandaşlarına yapılan haksızlık değil midir? yarın sana demezler mi adambaşı 2 kilogramla ürün satışını sınırladın karneye bağlafın diye? hangi yüzle cevap verebileceksin? bu şekilde lanse etmek durumun ciddiyetini örselemek ne kadar doğru? bu ülkenin fertleri olarak herbirimiz mutlu ve huzurlu yaşamak istiyoruz artık kutuplaştırma dilinden vazgeçmeli tarımımızın yüksek verimliliğini hedef almalı ve en önemlisi köyden kente göçü durdurmalı ve köy hayatını teşvik edici uygulamalar getirmeliyiz. asıl beka meselemiz budur başka birşey değil. saygılarımla.
hesabın var mı? giriş yap