• bizi yönetenleri duyarsızlaştırdığını düşündüğüm tören.

    ben televizyondan izlerken kahroluyorum; şehit yakınlarının o ağıtları, göz yaşları, hıçkırıkları..; benim buradan yüreğim parçalanıyor. sen orada canlı canlı görüyorsun bunları o annenin, babanın, acılı eşin elini sen sıkıyorsun, gözlerinin içine sen bakıyorsun (tabi bakabiliyorsan), o feryat figan senin kulaklarında çınlıyor... o kadar çok şehit cenazesine katılıp da hala bir şeyler yapmıyorsan, elin suriyesiyle uğraşıyorsan sen taş kalpli bile olamazsın zira taş olsa çatlardı.
  • aileye ve şehide saygı için kanımca medyada yer almaması gereken cenaze.
  • yürek yakandır.

    ağlamak neye yarar ki...

    bir değil iki değil ki...

    sadece dün ya da bugün değil ki...

    gitti. pilot yüzbaşı anıl barış çetin, seninle aynı topraklarda, aynı mahallede, aynı sokakta yaşadığım için övünç duyuyorum. senin gibiler sayesinde eminim ki, oğlum, torunum ve soyismi benimle bir olsun olmasın tüm benliğim yüzyıllarca huzur içinde bu topraklarda yaşamaya devam edecekler.

    her şey için sağol abim.

    http://www.youtube.com/watch?v=hyrrcpeb_08
  • adamın oğlu, çarşıda sırtından yok yere vuruluyor, bok yoluna 3 can daha ölüyor.
    sonra cenaze töreninde şehidin yakınlarına "protokole yer açın, en önde onlar olucak" diye anons yapılıyor..
    yakınlarına bir cenaze namazını çok görüyorlar, askeri cenaze töreni falan her şey kameralara, her şey oraya gelen protokol üyelerine. allah bir belasını veremedi bu sistemin.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27470928.asp
  • siyasi sorumluların gitmeden önce şöyle hesaplar yaptığı düşündüren cenazeler.

    -efendim şehit cenazesi var, katılacak mıyız?
    +hımm hangi il?
    -rize efendim
    +güzel güzel benim memleket, ordan epey oy almıştık.
    -%66,76 efendim
    +lakin chp ve mhp nin oyu da vardı, araştırın bakalım bizdenler mi?
    -araştırdık efendim tüm sülalesi ak partiden
    +güzzel, yinede dikkat edin, bir tane tiz ses çıksın yakarım.
    -çıkmaz efendim, bir sürü adamımız olacak içerde
    +tamam, yolda da ne konuşacağımı düşünürüm o zaman

    bunu düşünmedilerse beyle olayım.
  • arkada kalan yetimlerin, o günahsız masum meleklerin bulunmaması gereken yer. bence.

    ''yer''in önüne konabilecek pek çok sıfat var elbette. ama hiçbiri orada yaşanan acının ve derin üzüntünün karşılığı tam olamaz. özellikle henüz kucak çağındaki, el kadar bebelerin o küçücük yüreklerinde nasıl kıyametlerin koptuğunu anlamak için de alim olmak gerekmiyor.

    az evvel rastladım gene bir facebook paylaşımında. 4-5 yaşlarında ve ağlamaktan helak olmuş, kendini yerlere atan bir kız çocuğu. yapmayın allah aşkına. o görüntülerin aklına ve kalbine yerleşmesi nasıl bir ego tatmini sağlıyor yetişkinlere bir an düşündüm.

    yaşı ne olursa olsun bir evlat için o dağ gibi babanın kıpırtısızca bir tahta sanduka içinde hapsolduğunu kabullenebilmek; o dağ gibi adamın yanında artık olamayacağını ve hep bir eksikle yaşamını sürdüreceğini bilmek zaten hayat boyu onun kabullenmek zorunda kaldığı bir gerçeği.kaçınılmaz. ama lütfen o küçük çocuklar bari ''o andan'' uzak tutulsun. lütfen.
  • şehit kültürü üzerinde yücelmiş bir ordumuz olmasına rağmen bu cenaze defninin nasıl olacağı, usulü konusunda kesin kurallarla uyulan bir yönetmeliğinin olmayışı yüzünden ara ara münferit çok tatsız olaylara sebep olmaktadır.

    şehit cenazesi defni şehirlerde merkez komutanlıkları, ilçe ve kasabalarda garnizon komutanı her kimse onun öngördüğü birliklerin eliyle yapılıyor. şehit teoride bir askerin ulaşabileceği en yüksek nokta olduğu için garnizondaki her rütbeli de şehide son selamı verebilmek için bu merasimde hazır bulunur. cenazenin nereden geçeceği, kortejde kimler olacağı falan bellidir. ancak bunlar yazılı emir değildir. direktif tarzı şu yapılacak bu edilecek tarzı bir tür plandır.

    cenaze namazını müteakip şehit defnedilene kadar pek çok yerden geçer. bayrağa sarılı tabut dört altı asker tarafından omuzlarda taşınır, yahut top arabasına konur, yahut şehitlik uzaktaysa cenaze arabasıyla götürülür. şehidin ailesi bu sırada her daim tabutun yanındadır. sonra şehidin annesi veya eşi duygularına hakim olamayarak şöyle bağırır :

    "tabutu açın son bir kez daha göreyim"

    korteji yöneten komutanın ensesinden aşağı kaynar sular işte o anda iner. şehidin nasıl veya neresinden vurulduğunu bilemez. patlamada mı şehit oldu, mayına mı bastı, tek parça mı, tabutun içinde neyle karşılacak bilemez. ancak açın ya da açmayın diyecek otorite de kendisidir.

    "hayır!" der. "yapmayın. çocuğu nasıl hatırlıyorsanız öyle hatıranızda kalsın"

    ama öyle duyguların çağladığı bu ortamda mantıklı düşüncelerin bir hikmeti yoktur. komutandan umduğunu bulamayan şehidin anası babası daha rütbeli komutana, valiye bakana cumhurbaşkanına falan yalvarmaya başlarlar. içlerinden biri de bunu bir tür merhamet ya da daha kötüsü oy kaynağı olarak görüp bastırır :

    "açın. son bir kez daha görsünler. sünnettir, sevaptır"

    komutan lan yapmayın etmeyin derken şehidin yakınları allem eder kallem eder ve o bayrak sıyrılır, o tabut açılır ve kefenin içinde görmeyi hiç ummadıkları, hatıralarındaki kişiden çok çok farklı bir şey bulurlar. sonra çığlıklar yükselir :

    "allah cezamı verseydi de bakmasaydım!"

    değdi mi? acınızın üstüne bir o kadar daha eklemeye ne hacet vardı?

    amerikalının almanın rusun kendi askeri kayıplarını arlington askeri şehitliğinde falan baksanız, tam bir sessizlik içinde, tam bir ritüel halinde, tabutun üstündeki bayrağı törenle katlamak, bu bayrağı saklamaları için şehidin en yaşlı çocuğuna, çocuklar 5 yaşından küçükse eşine, şehit evlenmemişse anne babasına diz çökerek vermek, verirken "size borçlu olan milletimizin verdiği bu bayrağı kabul ediniz" demek. onlar da çocuklarını eşlerini babalarını kaybetmiş, ama üstüne kendilerini de kaybetmiyorlar. bu sükunete ve vakara imrenmediğimi söylersem yalan olur.

    ama şöyle de bir şey var ki bu derece kontrollü, duygulara falan ket vuran bir cenaze töreni de six feet under paradoksu yaratıyor. ellerinizi onun için kirletmeyecekseniz kimin için kirleteceksiniz.

    bunun bir arasını bulun ve kodifiye edin, lütfen.
  • tecrübe ettiğim sarsıcı merasim.
    diyarbakır/çermikli kürt bir gençti ve pkk pususunda şehit olmuştu. ben de tören mangasındaydım.
    yirmilerinin başında bir gencin tabutuna bakmak bile dünyanın en acı şeylerinden biriyken ben omuz vermiş, yanıbaşımda kahrolan annesinin gözlerine bakamamıştım bile. bütün dünya durmuştu ve içinde bulunduğumuz durum sanki sonsuza dek sürecek gibiydi.
    darmadağın olmuştum, saygı atışında ağır sıçıp bütün senkronu sikip atmıştım, ayakta durabiliyor olmam bile mucizeydi ya gerçi...
    yıllar sonra insanların bunu çıkarları için kullanıp şov yaptığını gördüğümde şok olmuştum, bunu gerçekten kalbi ve ruhu olmayan biri yapabilir.
  • halkın büyük çoğunluğunun kemal kılıçdaroğlu'nu görmek istemediği resmi ve dini törenlerdir.

    ben halkı suça teşvik etmiyorum. halka ve özellikle şehit yakınlarına metanet ve sabır dilerim. bir düşünün, zaten içinizde acı var üstüne birde bu adam utanmadan cenazeye geliyor.

    gandi kemal ve şehit cenazesindeki zor anları->

    vekilleri terörist cenazesinde, kendi şehit yakınlarını sinir etmekle meşgul.

    not: tekrar edeyim; ben halkı galeyana getirmeye çalışmıyorum. sadece son zamanlarda türkiye'nin malumu olan tepkiyi ve bu tepkiye rağmen zorlama ile cenazeye katılan kılıçdaroğlunun varlığının artık bir taciz boyutuna eriştiğini tespit ediyorum. insanlar istemediği halde hala inatla gelmenin manası nedir?
hesabın var mı? giriş yap