• ben şeker, ramazan yada kurban bayramı demiyorum. onun yerine bayram tatili diyorum. çünkü bayram olarak değil, tatil olarak geçiriyoruz bu zamanları.
  • konu biraz karışık. literatürde 'eid al-fitr' diye geçer, fitre bayramı diyebiliriz.

    kurban bayramı da 'eid al-adha' diye geçer. adharma sanskritce günahkârlık demektir. hani kestiğin kurbanlar senin günahlarına kefil olup seni sırat köprüsünden geçirecek ya! günahlarından bir canlıyı kurban ederek kurtuluyorsun, aman ne hoş!

    neyse, konumuza dönersek, birilerinin yanlış söylediği şekliyle ramazan bayramı, ramazan ayında da kutlanmaz. ramazan boyunca oruç tutulur. ramazandan sonra gelen şevval ayının ilk günü, şeker bayramının ilk günüdür.

    neden şeker bayramı dedim, çünkü ramazan bayramı diye bir şey yok. şeker bayramı bizim kültürümüzün bir ürünüdür, tıpkı kandillerde mevlid okunması gibi. mevlid, süleyman çelebi eseridir, bize özgüdür, başka bir müslüman ülkede mevlid okunmaz!

    fitre bayramında(şeker bayramı) oruç tutmak yasaklanmıştır ama bayram sonrası 6 gün daha oruç tutan bir inananın, ramazan ayı boyunca oruç da tuttuysa, bütün bir yıl oruç tutmuş gibi değerlendirildiği rivayet edilir.

    tanım: bu coğrafyada adı şeker bayramıdır. şeker bayramında bizim evde iki tepsi kalburabastı yapılır, bir tepsi bizim için, diğeri misafirler için.
  • bu bayramı çocukluğumdan beri şeker bayramı olarak kutlarım. bayramı hangi isimle kutlayacağıma karışmak da kimsenin haddine değil. kullanılan dil düşünce yapısını belirler. mesela toplumsal cinsiyetin inşasında rol alan en büyük unsurlardan biri de dildir. dil sadece buzdağının görünen kısmındakileri değil, daha derinlerdeki kısımlarını da anlamamıza yardım eden bir araçtır. işte bu buzdağının görünmeyen yüzeyinde cinsiyet kavramı da yer almaktadır. dil erkeklere ve kadınlara farklı anlamlar yükler ve onları metalaştırır. ve onlara değer biçer. örneğin bir yakınımız bir araba aldığında "aaa ne kadar güzel bir araba, kazasız belasız kullan" deriz. yakışıklı bir araba demeyiz. güzel bir araba deriz. bizim için bu kadar değerli olan bir nesneye dişil bir sıfat yakıştırırız. peki bunu neden yaparız? çünkü erkekler genellikle dili çevreleri üzerinde bir hakimiyet kurmak için kullanırlar. sahipliğin bir ifadesidir bu. kadınların, şu anda her ne kadar bunu kırmaya çalışsalar da, kocalarının soyadını almaları da bu sahipliğin en büyük göstergelerinden birisidir. kadınlara adeta güzel bir araba gibi bakmayı meşrulaştıran en önemli unsurdur. dil kayıtsız şartsız bir erkek egemenliğini sağlamak için en büyük araçtır. örneğin türkçe'deki ahlaki yüksekliği belirtmek için kullanılan "şeref", "erdem", "onur" gibi kelimeler de hep erkek isimleri olarak karşımıza çıkar. hatta asena'nın gerçek isminin onur çakmak olduğunu öğrenince oldukça şaşırırız. "allah allah böyle kadın ismi mi olur" deriz. bu üstün ahlaki nitelendirmeleri hep eril kavramlar üzerinden yaparız. tabi bunun bizim özelimizdeki en büyük nedeni arap dilinin türkçe'yi yavaş yavaş ele geçirmesidir. arap dilinin etkileri bizi kutsal kadın anlayışından çıkartmış ve erkeklere çok gereksiz bir önem atfetmiştir.

    anaerkil toplumlarda ise tam tersi bir durum söz konusudur. bazılarında koca, baba gibi kelimelerin bir karşılığı bile yoktur. en kutsallaştırılmış kelimeler ise dişildir. dil orada toplumsal cinsiyeti farklı bir eksende biçimlendirmiştir. kadını toplumun mutlak hakimi ve yön tayin edicisi yapmıştır. yani dil belki arrival filmindeki gibi zaman algısını yok etmez. ama sosyal tutumlar geliştirmeye ve hayatımızı bu şekilde devam ettirmeye yardımcı olur. sapir-whorf tezinin dediği gibi insanlar dünyayı dilin kültürel bakış açısından anlamlandırmaya çalışırlar. o yüzden de bayramı birilerinin istediği biçimde adlandırıp düşünce yapımı onlara göre şekillendirmeyeceğim. sonuna kadar şeker bayramı olarak kutlayacağım..
  • @efsoduyar
  • adı ne olursa olsun bayramdır işte. ben depresif bir pezevenk değilim aslında insanlara negatif enerji yaymaktan da hoşlanmam ama bayramlar bana hep biraz buruk gelir. babasını kaybetmiş bir kız çocuğunun bayram sabahına nasıl uyandığına kafa yorarım, bu bayram sabahı annesinin mezarına gitmesi bile yasak olan gençliğinin baharında bir delikanlıyı düşünürüm. hayat, kaybedecek bir şeyi kalmayanlara anlamsız olduğu kadar aslında anlamlı ve çok zor sözlük. gün gelecek, demin tartıştığım annem olmadan bir bayramı karşılayacağım belki. zehir ettik bir arefe gecesini daha hayırlı uğurlu olsun. iyi bayramlar
  • deistim, oruç tutmuyorum ve sikimin keyfi hangisini isterse onu kullanıyorum.

    isteyen istediğini der kardeşim size ne.

    gelen bazı mesajlar üzerine edit: arkadaşlar 13-14 mesaj almıştım, 1'i hariç hepsi bana şu soruyu soruyo "bizden ne istiyorsunuz?". ya ben diyorum ki "ben istediğimi kullanırım", adam diyor ki "benden ne istiyorsun". sanki allah kalkıp kendisine görev vermiş "şeker bayramı diyenleri bul ve düzelt" diye. bana ne kardeşim. siz böyle demek istiyorsanız deyin, sizin tercihinizdir. ben size hiçbir zaman zorla şeker bayramı dedirtmeyeceğim. başlık zaten şeker değil ramazan diyeceksin şeklinde, asıl siz bizden ne istiyorsunuz?

    edit: benim şeker bayramı dediğimi düşünen çok kişi olmuş. muhtemelen kendi sürekli görüşlerine karşı bir görüş belirttiğim için çıldırıyorlar. neyse ne diyelim, yazık. merak etmeyin ben de ramazan diyorum, rahatlayabilirsiniz. soğuk su falan için. ben sadece isteyen istediğini der diyorum.
  • bayramda herkes birbirine yarım kilo, bir kilo ne bütçesi varsa ramazan götürseydi, belki bu emire uyardık.
    bayram ziyaretlerinde herkes, şeker ve şeker içeren yiyecekler götürüyor, hem şeker üreticileri bayram yapıyor hem de yiyenler. size ne oluyor yeğenler?
    kendisini dünyanın hakimi sanan biri istedi diye demedik, demiyoruz, demeyeceğiz.
    yaşasın şeker kardeşliği.
  • sanane değil sana ne diyeceksin.
  • diyene siz de “ramazan bayramı değil ey cahil fıtır bayramı diyeceksin” denilebilir zira asıl ismi fıtır bayramıdır.
hesabın var mı? giriş yap