• emeğin böylesine sömürüldüğü bir coğrafyada üretilen bu eseri çok kıymetli buluyorum. bir kere bunu söyleyeyim. çünkü bir tarafta emek sömürüsü ve kapitalizmin çaldığı ve gasp ettiği yaşamlar; diğer tarafta sinemasını iktidara yamayan ve ondan nemalanarak kamerasını iktidara peşkeş çeken vasıfsızlar. bu coğrafya acının coğrafyasıdır. ilginçtir; aynı zamanda da umudun coğrafyasıdır. bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar toplumla ilgilenen eserler üretilmekte. şekire pembu bu anlamda sesi çıkmayanın sesi olmuştur kanımca. umarım, festivallerde hak ettiği ilgiyi görür.

    tanım: 13 yaşında kapitalizmin barbar dişlililerinde öldürülmüş ve belki de hiç pamuk şeker görmemiş bir çocuğun öyküsüdür şekire pembu.
  • ahmet yıldız 13 yaşında bir çocuk, pres makinesine sıkışıp hayatını kaybediyor. ahmet haberlerde bir kaç gün çıkmış sonra da unutulup gitmiş. hikayesini dinleyebilseydik şu an sömürülen, istismar edilen diğer tüm çocukların hikayesine benzer bir hikaye dinlerdik büyük olasılıkla. ama biz ahmet'in ölüm haberini dinledik, sadece ölüm haberi de değil ölümünün örtbas edilmesinin hikayesini dinledik. ahmet'in ölümü hiçbir şeyi değiştirmedi tabii ki hala diğer çocuklar istismar edilmeye devam ediyorlar.

    yönetmen ozan takışise unutmamış olanları. ahmet'in hikayesinin diğer tüm çocukların hikayesi olduğunu unutmamış ve bir film çekmiş. şekire pembu umarım gereken ilgiyi görür. bizi karanlığımızla yüzleştirir.
  • kısacık sürede duygudan duyguya sürükleyen, insanın kendi ve hayat ile yüzleşmesini sağlayıp o çocukları gördükçe kendinden bile utanmasına sebep olan, hayatın her anını sorgulatan bir ozan takış filmi.
    iççekişler eşliğinde..
  • küçük bir düzeltme yapalım. film ahmet yıldız’ın hikayesini anlatmıyor. merkezinde pamuk toplayan çocuk işçiler var ve bu bağlamda ahmet yıldız’a ithaf edilmiş bir film.
hesabın var mı? giriş yap