sel çoğulu. (bkz:
sel/@ibisile)
eskiden her yağmurda
sel baskını olan
şirin beldemize bıyık altından gülerek "alibeygöl" derdim. meğer sonradan eşim olacak olan kız o sıralar o
sellerde okuldan
satlarla destekli
zodyakla yani
kurtarma botuyla okuldan çıkarmış. onun arkadaşları çocuk işçi olarak çalıştıkları mücevhercide sele yakalanmışlar, bodrum katta olduğundan sel dükkanı birden suyla doldurmuş. asıl
sat komandosuyla kurtulan ve aileden gizli çalışmaları gazetelere afişe olmalarıyla taçlanan bu kız arkadaşlar olmuş.
şehir efsanesi gibi, alibeyköy'ün aslında o kadar
sellik bir yer olmadığına, belediyenin istediği dönüşümü sağlamak için suyun (
sel yolağının) akışını ekstradan tıkadığına inanılıyordu. (bkz:
alibeyköy/@ibisile)
(bkz:
sular seller gibi)
(bkz:
büyük yu)