• hiç unutmuyorum, bundan tam 20 sene önce beko reklamında ilk gördüğümde: "kim bu güzel kadın?" diye merak edip araştırma gereği duymuştum.

    bugün ise 45 yaşında bu fiziksel kondisyona şapka çıkarmak gerek... mesela kendisinin çok yakın arkadaşları olan nur fettahoğlu ve cansu dere de kendisinden geri kalacak kadınlar değiller ama onlardan 2 yaş büyük olmasına rağmen aralarında en iyi yaş alan yine selma ergeç...

    kadınların en büyük düşmanı olan zamanla dalga geçiyor bile diyebilirim, işte öyle bir seviye...
  • daha ben bir ergenken, yarım elma dizisinde oynadığı salak sarışın rolüyle keşfetmiştim kendisini. o zamanki arkadaşlarım selam ergeç'i değil, dizinin başrolünde oynayan janseti beğeniyorlardı ve bana da "salak olm o kız, boş ver napcan salak kızı" diyerek janset'i beğenmemi söylüyorlardı. ama tabi ben zekalı bir ergen olarak, lan rol gereği salak o kız, gerçek hayatta öyle değidir diye düşündüm mü? düşünmedim. aksine, "oha lan kız hem güzel, hem salak. bunu kolay kandırırız" diye düşünüp mutlu oluyordum. ergenlik nelere kadir işte. yukarı kan gitmiyo bazen.
  • "ben de tıp okuyorum ben de" dedirtiyor insana.
    gidecek yeri yoksa bizde kalabilir.
  • fi tarihinde bir röportajında** hayatından bahsetmişti. aile fotoğrafını gösterdiklerinde annesinin benim annemle olan benzerliği dikkatimi çektiği için anlattığı bazı detaylar aklımda kalmış;

    çocukluğu, ilk gençlik yılları almanya'da geçmiş. annesi alman bir hemşireymiş. bu nedenle sağlık sektörüne aşina olarak büyümüş, almanya'da tıp fakültesine girmiş. okumaya devam ederken babasının isteği üzerine türkiye'ye kesin dönüş kararı almışlar, bu nedenle cerrahpaşa tıp fakültesi'ne geçiş yaparak üçüncü sınıfa kaydolmuş. o vakitler hayli kilolu olduğu detayından bahsetmişti nedense. hatta bunu söylerken yanaklarını puf puf şişirip ellerini yumruk yapıp kollarını yanlara açarak "aha böyleydim" mealli bir işaret yapmıştı. stüdyo şok olmuştu tabii o an. (bu detay, bana mustafa sandal'ın gençliğini anımsatmıştı.)
    kendisinin her daim munis bir yüz ifadesi var ama o an daha bir içtenlikle gözlerini kaçırarak konuşuyordu. sınıfa, okula pek alışamadığını söylemişti, beden dili bunun nedenlerini veya seviyesini çok da güzel anlatıyordu ama uzun uzadıya söze dökmedi. "intibak sorunu" şeklinde özet geçmişti.
    bir süre sonra radikal bir kararla fakülteyi bırakmış. kilo vermiş. tesadüfî gelişmeler sonucu oyunculuk deneyimi ve güzellik yarışmasında derece almak falan derken hayatına bambaşka bir yoldan devam etmiş. "peki okulu bıraktığına pişman mısın?" tipi klişe bir soru gelmişti tabii hemen. kararından mutlu olduğunu "o yol bana göre değildi, bundan emindim" gibi bir cümleyle vurgulamıştı. röportajı yapan kişi de "zaten oyuncu olduğunuz için her role girebilirsiniz, bir filmde doktor olursunuz, başka bir dizide başka biri. tüm meslekler sizin ehe ehe" gibisinden bir laf edince klasik karşılıklı gülüşme moduna girmişlerdi. ve o tatlı selma ergeç gülümseyişi... <3

    not: kaynak gösterme amacıyla röportajı bulabilir miyim diye arandım mamafih bulamadım. yanlış bilgi verdiysek, sürç ü lisan ettiysek şimdiden affola.

    *
  • an itibarıyla pargalı ibrahim paşa'nın ölümünün ardından muhteşem yüzyıl'da döktürmekte olan oyuncu.
    hatice sultan'ın ruh hali öyledir böyledir, beğenilir beğenilmez, ayrı konu. benim gördüğüm ekranda selma ergeç değil, kocasının katledilmesiyle mahvolmuş bir kadın olduğudur.

    tebrikler sana zarafet abidesi.
  • kucucuk, gonca gul kadar kibar ve guzel bir agzi olan zarif gorunumlu muhtesem yuzyil dizisinin hatice sultan karakteri. dizide giydirilen genis kapusonlu peleriniyle osmanli sultanindan ote elf kizlarina benzeyen guzellik.
  • okan bayülgen'in saçma sapan lafları karşısındaki umursamaz tavırları beni benden alan tatlı hatun. bugüne kadar kendisi dikkatimi çok çekmedi çünkü konuk olarak daha önce hiçbir yerde izlemedim sadece dizilerde denk geldiğim kadarıyla biliyordum. ama o içeceğini yudumlarkenki "yav he he" tavrı, -başka kelime bulamadım- coolluğu beni cidden etkiledi.

    çünkü genelde okan'ın konukları, okan tarafından edilen lafları alttan alır. gülümser, alınmaz. bir kabullenmişlik, bir aile büyüğüne saygı edasıyla cevap verme çabası vardır. kız bildiğin siklemedi ya la. bi al buna konuş demediği kaldı. ya da ben abartıyorum bilemedim.
  • ne yaparsa yapsın, yarım elma'nın salak ayça'sıdır nazarımda. başka da bilmem...
  • çok çok az biraz gwyneth paltrowa benzettiğim hatun. böyle biraz kırılgan gibi durmasından sanırım. ama daha güzel değil.
  • kendisi ölümsüz bir elftir. muhteşem yüzyıl'ın en son bölümünde "beni yine bir ölümlüye verdiler" diyerek ölümsüz olduğunu açığa vurmuştur. duru güzelliğinden elf olduğunu anlıyorduk zaten.
hesabın var mı? giriş yap