• hakkinda daha dogru duzgun entry girilmemesine sasirdigim, turkiye'nin sayili ve kaliteli makroiktisatcilarindan. once kendisini kisaca tanitalim:

    selva demiralp bogazici universitesi ve university of california-davis'te ekonomi alaninda lisans ve doktora egitimini tamamladiktan sonra 2000-2005 yillari arasinda fed'de (amerikan merkez bankasi) calisti. ardindan koc universitesi ekonomi bolumu'nde kariyerine devam etti, su anda docent olarak gorevini surdurmektedir. son 10 yilda fed, avrupa merkez bankasi ve turkiye cumhuriyet merkez bankasi'ndan ikitisatcilarla makroiktisat ve para politikalari ile ilgili ciddi calismalara imza atmistir, calismalari dunyanin saygin akademik dergilerinde yayinlanmistir.

    selva demiralp, ekonomi teorisi ve pratigini cok guzel sentezlemis, piyasanin isleyisini yakindan takip eden bir iktisatci. katildigi televizyon programlarinda, yazdigi kose yazilarinda (milliyet'te yaziyor), kullandigi her kelimeyi dikkatle secen, meslekten olmayan kisilerin anlayabilecegi sekilde ama bilimsellikten uzaklasmadan konusan, cok saygi duyulasi bir akademisyen. bu arada not duselim, koc'ta ders verdigi ogrencileri kendisini o kadar sevmis ki, gectigimiz donem sonu degerlendirmelerinde universitedeki en yuksek notlardan birini almis!

    cahille tartismak cok bos istir tabii, malum memlekette de boylesi cok... yukarida yazilan entry'yi gorunce memleket icin kaygilaniyorum. bilim nedir, bilim insani nasil olunur, dogru durust kafa yormayan insanlar, bir de iktisatci soyle konusmali diye ahkam kesiyor. herkes baskasina isini ogretmeye cok merakli. iktisat bilmeyen adam, iyi iktisatci nasil olur, bildigini saniyor. yil sonu doviz kuru tahmini nedir, hukumet bundan sonra ne yapacak, basbakan ne diyecek vb. muhabbeti dinlemek icin falciya gidiniz. bunlari bir iktisatci tahmin edemez.
  • değişik bir ses tonu olan kadın. bilgisine, donanımına diyecek lafım yok, ancak o sesi, belki de televizyondan duyduğumdandır, bir dakika sonra başımı ağrıtıyor. böyle değişik bir tını, paralelde bir vınlama sesi var sanki, cırtlak da değil. dinleyemiyorum altan, dinleyemiyorum.

    düzeltme: 27 eylül 2018, 7:30 an itibariyle dinleyebiliyorum; ya hoca sesine ayar verdi veya şu anki programın halet-i ruhiyesi, ya da benim kulağımın tahammülü arttı. hadi bakalım.
    sanki sesini yükseltmek ve hızlı konuşmak yaramıyor ona (en azından benim açımdan), şu anda daha pesten konuşuyor.
  • merkez bankası'nın başında olması gerektiğini düşündüğüm insan. zira sıfır ego, sınırsız bilimsellik, soğukkanlı bakış ile konulara hakimiyet, tamamı selva hanımda toplanmış. memlekette hala böyle akademisyenler olduğu için mutlu oluyorum.
  • görür görmez aklıma
    5 sene önceki biyofizik hocam sibel kocoaslan atlı

    (bkz: catherine zeta-jones)

    (bkz: laura elena harring)

    üçlüsünü getirmiş öğretim görevlisi.
  • sağlam ekonomi yorumlarıyla yakında ekranlardan alınacak hoca. işini yapan, şova ihtiyaç duymayan ekonomist. ekonomist var (bkz: özgür demirtaş) ekonomist var.
  • twitter'da ergen ergen tweetler atan sosyal medya balonu finans uzmanının çok gömlek üstünde değerli bir ekonomisttir.
  • akademik calismalarinin basarisi ve global etkisi tartisilmaz. yabanci merkez bankalarinin working paper'larinin referans bolumunde s demiralp adini gorebilirsiniz. ornegin bank of england'in kidemli calisanlari mcleay, radia ve thomas, kisa surede 1000'den fazla atif yapilan unlu 'money creation in the modern economy' makalesini yazarken demiralp'in carpenter'la yayimladigi 'money, reserves, and the transmission of monetary policy: does the money multiplier exist?' calismasini kullanmistir.

    simdi 34 yil once yazilan ve 2350'ye yakin atif alan nobelli (2016) holmstrom ve hart'in 'the theory of contracts' makalesini hatirlayalim. bank of england'dakilerin sadece 6 yilda 1000'den fazla atif alan makalesinin kaynaklarindan birinin ise selva hoca oldugunu dusunelim.

    fakat selva hoca akademik yazinda verdigi detaylari ve kendi buldugu ilginc sonuclari gazete yazilarinda ve televizyonda da paylassa daha hos olur diye de eklemeliyim. esinleyici calismalarina devam etmesini dilerim.
  • mesele ekonomi isimli bi' yutub kanalına röportaj vermiş.

    soru: takipteki krediler sorununun çözümü maliyetli mi?

    şu kısımdan itibaren dikkat buyurunuz lütfen,

    "bu noktada mesela, ya yukarıdan yani hükümetin bir şekilde bankaları yönlendirmesi gerekiyor. ya da kesenin ağzını açıp, sonuçta sizin yardımcı olmanız gerekecek, ya sorunlu olan firmalara yardım edeceksiniz, eğer firmalara yardım etmeyecekseniz bankalara yardım etmek durumunda kalıyorsunuz. geçmiş dönemde değişik ülkelerden bu tür sorunlar yaşayan ülkelerin örneklerine baktığımız zaman, mesela amerika'ya bakalım 2007-2008 krizi sonrasında, en kapitalist düzenin savunucularından amerika'nın bile işte, ttaf dediğimiz paketle amerikan hazinesinin doğrudan bankalara sermaye aktardığını görüyoruz."

    ...

    bu profesör hanımefendinin tümcelerini masaya yatırmak için inceden bi' girizgah olsun, takipteki krediler diye bi' vaka var, ekonomi politiğini takip edenler bilirler, bi' süredir ağızlara sakız yapılıyor. bu batık krediler de senin benim batırdığım tüketici kredileri diil ha. hayatında göremeyeceğin mebladaki büyük paraların inşaat, enerji gibi sektörlerde elalemin bıyıklısına, göbeklisine, ensesi kalınına, bademine filan jest olsun diye akıtılması durumu.

    okuyucu dese ki ee, yani?

    siyasi iktidar ön ayak olacak, millet krediyi çekecek, lüks içinde yaşayacak, torunlarını ihya edecek, o arada büyük resimde krediler batırılacak, eller kollar sallanacak, bankalar da batan krediler yüzünden yeni kredi vermek istemeyecek, ekonomi daralacak, finansal sistem yara alırsa hepimiz duman oluruz mottosuyla siyasi iktidara baskı yapılacak, onlar da çözüm arayışı içine girecek.

    süreç basitçe böyle.

    selva'yı bağlayan kısmı ise şu; hanımefendi koç üniversitesi ekonomi kürsüsünde. haliyle de ekonomide kamu müdahalesinden nem kapacak, sermayenin özgürleşmesi, serbest dolaşımı için gırtlak patlatacak, yayın kasacak, sermaye çevreleriyle içli dışlı olacak, liberal ekonominin teorik zırvalarını benimseyecek, ondan sonra gelip serbest piyasa koşulları altında birilerine peşkeş çekilen kredilerin şu ya da bu şekilde batması nedeniyle, daralan ekonomideki çıkış için çözüm olarak bu rezilliği kamu üstlensin de nasıl yaparsa yapsın diyecek.

    bir de bunun için utanmadan, yüzü dahi kızarmadan 2008 morgıç krizinde abd'nin pozisyonunu örnek olarak verecek ve ortamlarda liberal ekonomi çok kıyak yea diye hava basmaya devam edecek.

    okuyucu/izleyici olarak şunu sormak hakkımız; batık kredilere devlet garantörlük yapınca sen malından ve mülkünden destek mi atacaksın? yoksa bu desteğin cezasını/külfetini 64 milyon yurttaşı yoksulluk sınırı altında yaşayan ülkenin geniş kesimlerine mi fatura edilmesinde beis görmeyeceksin?

    ama bi' ekonomist olsam şunu sorardım; bacım sen bırakınız anasını ağlatsınlar düsturunu benimsemiş, kamu müdahaleciliğinin ekonomiyi tahrip ettiği tezleriyle sosyal hakların ırzına geçen treçır/rigın dönemi iktisat politikalarını belki de meşru gören ya da azıcık insaflıysa görmezden gelen bi' ekolden geliyorsun. bi' liberal profesöre yakışıyor mu bu hallere düşmek?

    tabi ne söylesek boş. memleketin kimi çevrelerce referans alınan ekonomistinin durumu dahi böyleyken kalkıp siyasi iktidara filan laf söylüyoruz...

    topunuzun yıldızı parlasın.
hesabın var mı? giriş yap