• bursaspor, galatasaray ve fenerbahçe’de oynamış futbolcu, sol bek. (ya da orta saha sol kanat.) 1984 – 1985 sezonunda bursaspor’dan geldiği galatasaray’da sakatlık ve askerlik (o zamanlar askerdeki futbolcular birçok maçta oynayamazlardı.) nedeniyle fazla şans bulamadı. 1986 – 1987 sezonu ise tartışmasız, kariyerindeki en başarılı dönemdir. galatasaray ve milli takımın sol kanadına yerleşti, 3 numaralı formayı ele geçirdi. rıdvan dilmen’e karşı en başarılı olan savunma oyuncusudur. (inanmayan rıdvan’ı bulup kendisine sorsun.) taç çizgisi yakınındaki rakip forvete doğru yerde kayarak girdiğinde rakip için en iyi ihtimalle topu taça atardı. bir de stadda izlediğim bazı maçlarda rakipten taça çıkan boştaki toplara koşan rakip oyuncu topu almasın diye topla rakip arasına yatarak hamle yapardı ki başka hiçbir futbolcu da görmemişimdir o hareketi. mükemmel bir özveri ve zamanlama, hareketin biraz erken veya geç yapılması faulü ve kartı getirir beraberinde. sol kanattan isabetli ortalar yapardı, soğukkanlı ve takımına faydalı, çalışkan bir oyuncuydu. hakan ünsal’a göre daha dengeli ve kıvrak bir oyuncuydu bir de, bunu da belirtmeden geçmeyelim. galatasaray’ın 1988 – 1989 şampiyon kulüpler kupası başarılarında büyük pay sahibi olmuştur. 1990 yılında fenerbahçe’ye transfer olduğunda istemeden bazı önemli gerçeklerin görünmesini sağladı : galatasaray’la olan sözleşmesi henüz sona ermemişti ve takımının maçları olduğu halde fenerbahçe’ye kaçmıştı. tarafsız (!) basın tarafından sportmenlik ve centilmenlik örneği ilan edildi. oysa ki bir yıl önce fenerbahçe ile olan kiralık sözleşmesi sona ermiş, sarı lacivertli renkler ile hiçbir resmi bağı kalmamış olan hasan vezir galatasaray’a kaçtığında aynı tarafsız (!) basın işi “hasanlaşmak” şeklinde hakaretler uydurmaya vardırmıştı. evet, bu ülkede haklılık – haksızlık, çığıtkanlık – tarafsızlık, rezillik - futbolseverlik birbirine karışmış durumdadır, bunu işine gelmeyenler dışında herkes biliyor zaten, semih çok net ve tartışmasız bir örnektir sadece bu konuda...
    ilginçtir, fenerbahçe forması semih’e pek yaramadı. kendi kalesine goller attı, alışık olmadığı kırmızı kartlar gördü, sarı lacivertli forma ile herhangi bir kupa – başarı kazanamadan futboldan koptu. 2. lig’de mütevazı bir takımda da oynadı sanki kısa bir süreliğine. tgrt’de spor haberlerini sunuyordu bir ara.
    semih yuvakuran, türk futbolunun gördüğü ilk modern sol kanat oyuncusudur.
  • lig tv'de katıldığı futbol gündemi programında oğuz tongsir'in kendisine sorduğu soruya müthiş bir cevap vermiş eski topçu.
    oğuz tongsir: evet semih, nefes kesici bir şampiyonluk yarışı. dört takım kafa kafaya gidiyor. düşüncelerin nelerdir?
    semih yuvakuran: gerçekten de nefes kesici bir yarış. isterdim ki dört takım değil on takım at şeyi gibi gitsin!"

    at şeyi!
    oha lannnn!
    (tamam tamam, biliyorum benim kötü niyetim!)
  • maç başlıyor programında istanbul'un trafik sorunu ile ilgili olarak şöyle bir laf etti az önce,

    - bir sürü toplu taşıma aracı var niye kullanmıyorlar anlamıyorum ben yaa

    kendisi de kesin halk otobüsüyle gelmiştir programa zaten.
  • aynı programda "bizim zamanımızda böyle değildi tribünler yarı yarıyaydı. çok da küfür yiyorduk" cümlesini bitirirken spiker "ne kadddar güzeldi" demiştir...
  • bilgisayar oyunu hastası bir futbolcuydu. bağdat caddesindeki warner home video ya takılır ordan amiga oyunlarını yüklenir evine gider oynardı. hatta oynamakla yetinmez, amiga dunyasi elemanlarını evine davet eder, onlarla kick-off turnuvaları düzenleyip röportaj yaptırırdı kendine. "kayarak müdahale"yi kick-off oynarken çok başarılı bulup türkiye sahalarında uygulamaya karar verdiğinden şüpheleniyorum.
  • bu da sarıydı, bu da mavi gözlüydü. "türk dışı" bi adamdı. galatasaray'da çok sevildi, çok önemsedi, efendiydi, sakindi üstelik o zamanlar.

    birden ne olduysa fener'e gitti, her fenerbahçe'ye transfer olan futbolcu gibi, "zaten fenerliydim ki.. eki eki" diye yawşadı kameralara. hatta gs'den fb'ye giden her ""topçu" gibi gittiği ilk maçta gs'ye gol attı. üstüne üstlük takımını sawunmaya, gs'de hiç yapmadığı kadar "asabi, artiz" olmaya başladı.

    edirnespor'dan sonra, yine uzun müddet kanal 7'de spor haberlerini sundu. kekeledi, okuyamadı, sağa sola döndü çaresiz bakışlar fırlattı etrafa canlı yayında. sırf gülmek için izlerdim haberleri. daha hakeme derdini anlatamayan bi adamı koyarsa milyonların önüne, olacağı budur... haberlerden sonra -alışkanlıktan olsa gerek- masanın altına doğru kayardı birden. burnu da eğridir bunun, dikkatli baq... walla...
  • -maç sırasında hakemin görmediği, centilmenliğe aykırı hareketler yapılır mıydı?

    “yapılmaz mı, bu meşhur ingiltere maçında lineker bir korner atılırken girdi yanıma kafayı kaldırdı, bir tükürdü suratıma ben şaşırdım kaldım. bütün tükürüğünü biriktirmiş sanki yağmur gibi yağdırdı yüzüme. sonra orta oldu yükseldi kafayı çaktı, golü attı.” diyen eski gutbolcu.

    http://www.ozmena.com/…tere-maci-anilari-96410.html
  • ingiltere'den 8 yediğimiz maçta ilginç anıları olan eski topçu.

    “sağdan bir orta geldi lineker çıktı kafaya bizden de kaleci fatih ile savaş beraber topa yükseldiler, bir baktım ikisi de yerde. fatih kendinden geçmiş "ah" "ah" diye sesler çıkarıyor, namaz kılar gibi yerde yatıyor. "fatih ne oldu lan?" diye sorduk bir saniye sonra hafif kafayı kaldırdı, savaş"a döndü "abi top nerede, tutamadım mı?" dedi. savaş da "hangisini tuttun ki lan a…koy… yedik yine golü" dedi. zaten maç 7-0 olmuştu o golle, sinirden başladım gülmeye allah"tan kamera falan çekmedi beni o sırada yoksa "manyak mı bu herif niye gülüyor" derlerdi.”

    “maça giderken takım otobüsündeyiz arkamda kaleciler var yaşar ile fatih uraz. yaşar bir önceki ingiltere maçında 8 gol yemiş, bu maçta o yedek olacak fatih oynayacak. fatih de yaşar"a soruyor "abi ya nasıl 8 gol yedin ya, ben olsam yemezdim 8 tane de yenir mi" falan diyor. yaşar da ona "büyük konuşma oğlum, , ben ne yapayım adamlar atıyor işte" gibi şeyler söylüyor. tabi ben bunların böyle konuştuklarını duydum "eyvah" dedim içimden bu iki kova başlamışlar abuk sabuk 7-8 muhabbeti yapıyorlar başımıza bir şeyler gelecek kesin" dedi. nitekim maçı yine 8-0 kaybettik. bir de maç bitti ertesi gün gazeteyi aldım elime, arka sayfayı açtım simsiyah cenaze dolayısıyla kapalıyız yazıyordu.”
  • her devrin insanlarından. kendisi fenerlidir biraz da galatasaraylılık duygusu taşır. oğlu utku yuvakuran şimdi beşiktaş'ta oynadığı için fb-bjk derbisinde beşiktaş'a gömmeyeyim de oğlumu kovmasınlar derdinde yorumlar yapıyor.
  • 1991'deki fb-bjk macinda yasanan tartismali gol pozisyonunda topu cizginin icinden cevirdigini 11 sene sonra canli yayinda itiraf ederek "o mac yuzunden benim saclarim beyazladi" diyen macin hakemi ahmet cakar'i studyoda delirten futbolcu.
hesabın var mı? giriş yap