• nazım hikmetin bir şiiri

    en güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    en güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi..
    düşmanımdır ikisi..
    sana gelince...
    yazıyorsun..
    okuyorum..
    kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın
    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    ne yazık!..
    ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    kalbimin kanıyla götüreceğim
    ebediyete
    ben o günleri..
    sana gelince, sen o günleri -
    kendi oğluyla yatan,
    kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek
    ve üç yüz papellik rahat
    için...
    en güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi...
    kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    sana gelince...
    ne ben sezarım,
    ne de sen brütüssün...
    ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..
  • "..boynunun sıcağına gömülüp mutsuzlukları unuttuğum tek kişisin. hani şu kalabalık kafede aklıma düştüğün akşam var ya, "nolur gel!" demiştim hani.. gelmene yarım saat kala hazırlanıp boynumda atkım üstümde ceketimle, heyecandan kızarmış olan yanaklarımı daha da kızartmıştım ben. gözüm yolda, kulağımsa telefondaydı. misafirlikten dönerken annesi tarafından sarıp sarmalanmış, kapıda hala devam eden muhabbetin bitmesini bekleyen ufaklıklar gibi hissetmiştim kendimi. atkım boynumu kaşındırmıştı çok fena. neyse ki geldin.. hem de ışık hızıyla geldin. beni aldın ve kaçırdın ordan. sonra gittiğimiz yerde tek istediğim burnumu boynuna gömüp kokunu almaktı. çünkü mutsuzluklarımı unuttuğum tek yer orası.." demek istediğimsin..
  • "sen bilmezsin ama,
    sen benim en sevdiğimsin.
    misal sen nefes olsaydın...
    içimden çıksaydın.
    ben ölürdüm!"

    şu hayatta seni temsil eden herkes değişti, bir sen değişmedin. ismin değişti, cismin değişti. varlığında, yokluğunda, saçların siyahken, gözlerin maviyken ya da elayken... önemli olan sadece sendin. ben sende, nicelerini sevdim. sen dışında hepsi önemsizdi.
  • nazım hikmet ran'ın şimdiye kadar nasıl olmuş da sözlüğe aktarılmamış diye şaşırdığım bir şiiri. belki başka bir başlıkta yazılmıştır.

    sen esirligim ve hurriyetimsin,
    ciplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
    sen memleketimsin.
    sen ela gozlerinde yesil hareler,
    sen buyuk, guzel ve muzaffer
    ve ulasildikca ulasilmaz olan hasretimsin...
  • sabahın erken saatlerinin yorgun uyanışlarına, bütün gün süren koşuşturmalara, sırt ağrılarına, kendi seçimim olmayan muhataplara, isteksiz baş çevirmelere ve verilen cevaplara, yorgun argın eve dönüşlere rağmen yatağa uzandığımda aklımda olan; sen.
  • sen (ve siz), en çok sevilen zamir. ikinci tekil/çoğul kişi zamiri.

    bütün şiirler sen'e yazılır, bütün şarkılar siz için.
    bütün müzikler sen'i düşünürken,
    bütün resimler sen'i seyrederken... uzar gider böyle.

    sen dediğimizde, herkes üstüne alınır.
    herkes "sen" olmak ister.
    neden herkes "sen" olmak ister?
    demek ki, sen'de bir tuhaflık vardır.
    herkesin "kendini anladığı" zamirde, aslında kocaman bir "ben" vardır.
    o yüzden ayna derler, o yüzden yansıma derler.

    "sen olmasaydın
    âlemleri yaratmazdım."

    hey you! pink floyd'dan.
    erguvanlar da açtı ya,
    işte bunlar hep bahardan*
  • allah her insanı tek bir nefs'ten yarattığını beyan etmiş.

    öyleyse kardeşim bil ki

    senden başka kimse yok. her insanda kendini görüp kendine şahit oluyorsun. her insana karşı muamelen kendine karşı muamelendir.

    birini kınadığında kınadığın sensin
    birinin hakkını gasp ettiğinde kendini bir hakkından ilelebet mahrûm ediyorsun.

    birine kötülük düşünüp kötülük yaptığında sadece kendine zarar veriyorsun.

    bunun yerine, ortaya çıkan yanlışın kimden çıktığıyla değil de yanlışın bizzat kendisi üzerinden kendin ile hesaplaş.

    kınadığın, kötü ve çirkin bulduğun ne varsa senin eserin. kimseyi değil sadece kendini ve o çirkinliği kına.

    kimseyle rekabete girme, kendini yenemezsin. tek rakibin yine kendin ol ama insaflı davran.

    kimseyle güzellik, zenginlik, iş, sağlık, ilim ve hüner yarıştırma. senden güzeli de yok çirkini de, en zengin de sensin en fakir de.

    bir yanlışı düzeltmek ya da bir haksızlığı gidermek durumunda kalmışsan bunun kendinle alâkalı bir imtihan olduğu bilinciyle davran.

    yarın ahirette kendin kendini hesaba çekerken, hem hesap soran hem de hesap veren olarak rahat etmek istiyorsan, hem hâkim hem de mahkûm olmakla kendini yargılar iken de kendine verdiğin cezayı yine kendin infaz ederken de bir an bile endişeye kapılmak istemiyorsan, şimdiden tedbirini alasın.
  • dr skull $arkisi..

    ayrilmadan son defa baktim sana
    hala gururlu ve hala sicaktin

    nereye gitsem hep senin kokun
    her ta$in altinda sen vardin
    herkesin icinde bir parca sen
    ipin ucu kacinca sen cikardin

    kimi yedi seni kimi sakladi
    kimi beyaza boyayip akladi
    kimi yoluna yok oldu bitti
    kimi kacirdi seni, agladi

    aniden geldi icime bir sanci gibi
    bir gun akan sularla kaybolup gittin
    kivrandim durdum gunlerce yoksun diye
    ve aniden yolumun ustunde bittin

    biliyorum yine geleceksin
    ve ben ayni $eyleri yapacagim
    pi$man degilim bu anlar icin
    her gun seni anacagim

    ayrilmadan son defa baktim sana
    hala gururlu ve hala sicaktin

    daha soylesem bilirim dinleyecektin
    ama ben yine de--sifonu cektim
  • ... "sen", "ben"den önce gelir. "sen" yoksan, "ben" yoktur. "o" ise, uzaktır.

    senin için,
    o mu, diye sordular
    o değil, dedim onlara
    anladılar.

    (bkz: özdemir asaf)
  • "öykü mektup gibidir. sevgili sen, diyeceğim. sadece sen, bir ismin olmaksızın. bir isim vermek seni gerçekler dünyasına bağlar, bu daha rizikolu, daha tehlikeli: orada, dışarıda, senin yaşama şansının ne olduğunu kim bilir? sen, sen diyeceğim, eski bir aşk şarkısı gibi. sen birden fazla demek olabilir. sen, binlerce demek olabilir."
    (bkz: the handmaid's tale /@hanging rock)
hesabın var mı? giriş yap