• başlığa 20 saniye bakınca çok bol sakal ve bmw geliyor gözünüzün önüne.
  • bir kadın olarak en sevdiğim cümledir. boşaldıktan sonra iyi gidiyor.

    ne arabesk bir tipim.

    buram buram kıro kokuyorum.
  • bunun var olduğunu ciddi ciddi söyleyen gözümde kezbandır, feminazidir, taocudur, dombilidir.

    kızım şefkatli (şehvetli de olur) bir sarılma sonrası aşık olduğunuz adamdan bunu duyunca gözleri dolup "sin di binimsin işkim" diyen insanlarsınız. şurada biz bizeyiz. kimi yiyosunuz acaba?

    bu cümleden nasıl oluyor da bir mallık, bir kadını nesneleştirme, bir örselenme, bir "adam sen de"cilik çıkarabiliyorsunuz? küçük emrah filmi değil ki bu mahallenin manavı dul kadına sokak ortasında söylesin. baş başayken, hisler (sadece hisler) kabarmışken, bizim gibi davarların kadınına söyleyebileceği en güzel ve en dürüst şeylerdendir bu. hani hep seni sahiplenen erkek isterdin ya, aha da bu sahiplenmenin (asla bir mal olarak sahip olmanın değil!) ağa babasıdır. adam burada sana "benim için teksin, gözüm dışarıda değil" demek istiyor. bak bedavadan altyazı da yazdım sana.
    (not: aynı şekilde "sen de benimsin" cevabı alınca "hasiktir beni kısıtlıyo" diye düşünecek amip hemcinslerimi tenzih ederim)

    kategorize etmeyin. ait olun. aidiyetinize alın. sevin, sevilin. "bin bığımsız bir kıdınım kimsinin mılı diğilim" diye tripten tribe girip rerörerö aşklarla 35'inize gelip orada burada ağlamayın sonra.
  • beni itmeyen aksine ceken bir ifade bu ustelik kendim de kullanirim.
    ama sahici olacak.
  • aidiyeti tatmamış, yaşamamış, yaşayamamış bünyeler için var olan iticiliktir.
  • entry dağılımına bakılırsa, "beni sahiplensin" ya da "ha siktir oradan ben kimsenin malı filan değilim" diyen kadınlar ile çılgınca sahiplenmek isteyen erkekler arasında bir tartışma süregeliyor.

    kişisel fikrimi soracak olursanız, ki sormasanız da söyleyeceğim; sahiplenmek ve sahiplenilmek ilişkisi üzerine hayat kurgulayan insanların süzme birer manyak olduğunu düşünüyorum. yarın bir gün o sahiplenen kişilerin istemediği bir şey yaptığınızda sizi delik deşik edip kevgire çevirdiklerinde, 'vay niçin böyle' oldu demeyin diye söylüyorum.

    hayatınızı, evinizi, sorumluluklarınızı, size ağır gelen yükleri, yediğiniz içtiğiniz her şeyi hayat ortaklığı kurduğunuz kişi ile tabii ki birlikte sahiplenin. dışarıda olan biten her türlü kötü şeye karşı birlikte savaşın veya ihtiyaç duyduğunuz anlarda birbirinize hep sahip çıkın. ama karşınızdaki kişiyi sahiplenmeye kalkmayın. birbirinizin bedensel ve ruhsal bütünlüğüne saygı duymayı öğrenin. sınırlarınızı ve nerede durmanız gerektiğini bilin. seri tecavüzcüler, seri katiller gibi konuşup 'benimsin sen yalnızca benimmm, say my name' gibi korkunçlu şeyler söyleyerek tüylerimi dikmeyin.

    şu saatten sonra da beni nuray sayarı ve aşkım kapışmak çiftinin aşk çocuğu gibi konuşturmayın ha keza yazıklarım yüzünden kendimden tiksindim. sdkljfsd.
  • aslında her şey hızla değişiyor. bu değişimden ilişkiler de payını alıyor.. her şeyi çabuk tükettiğimiz gibi insanları da hemen tüketiyoruz. eskiden insan harcamak bu kadar kolay mıydı? ya da ben biraz büyüdüm ve çirkinleşti dünya :/

    bir insanı hayatınıza almak bence kolay olmamalı. yani burada naz niyazdan bahsetmiyorum. bir yılda çarşaf değiştirir gibi sevgili değiştirmekten bahsediyorum. ilişkinizin 2.gününde söylenen "seni seviyorum"lardan bahsediyorum. ilişkinizde gelen insanları hayatınızın merkezinize koymanızdan bahsediyorum.

    bir insanı tanımaya çalışmak kadar özel bir şey yok. tabi bu durum karşılıklıysa. yavaş ama emin olarak ilişkiyi yaşadığınızda, kendinizin ne istediğini ve ne istemediğinizi bildiğinizde ağızdan çıkan her söz anlamlıdır.

    "sen benimsin" dendiğinde " tüm karakterini, varlığını hiçe sayıyorum, bundan sonra benim malımsın" mı anlıyorsunuz?

    emin olduğum, yanında huzur bulduğum, korkarak yaşamadığım, sevdiğim ve sevildiğim bir ilişki yaşarsam eğer bir gün, doğru zamanda ve doğru olduğuna inandığım bir anda ben de fısıldayabilirim bir kadın olarak.

    ve bu şu demek olacak "iyi ki varsın ve iyi ki birbirimizi bulduk"

    bilmiyorum, ya ben hala eskilerde yaşıyorum ya da günümüzdeki insanlar artık çok vahşi.
  • "sen mühimsin,sen benim "diye bir şarkısı vardı rahmetli kayahan'in. sarkida bahsedilen gibi naif ve güzel bir sahiplenis kadin erkek herkesin ihtiyacı aslinda.onemsediginiz insani benimsersiniz !!!
  • şahsım adına olmayan iticiliktir. daha doğrusu itici hali bunu sadece diline dolamış asla hissettirememiş olan erkek iticiliğidir.
    kimse kimsenin malı, sahibi, tapulu arsası falan değil. bu komiklikleri geçersek, birbirine ait olmak veya olabilmek birbirini tamamlamakla doğrudan alakalıdır. bu bazen fiziksel bazen ruhsal olur. ikisi de insanı fazlasıyla tatmin edebilir.

    bize ait olduğunu savunduğumuz maddesel her şeyi yitiriyoruz zaten. evim diyorsun deprem oluyor, arabam diyorsun kazada yok oluyor, işim diyorsun iflas ediyorsun.
    ancak aidiyetle sahiplendiklerin senin kalıyor. bu da bir eşyadan bir objeden, paradan puldan çok daha fazlası.
    mesela; ten uyumu gibi. tarifi ve elde etmesi çok çok zor bir sahip olma hissi.
    ancak ve ancak karşılığı tam olduğunda büyülü olabilen bir duygu. yoksa "sen benimsin" demekle kimse kimsenin olmaz. tek taraflı aidiyet bir boşluk hissidir.
    bir bedene ait olduğunu onu tamamladığını fark edebilmek ise; arabesklikten uzak tam anlamıyla bir doyum demektir. biriyle beş yılda hissedemediğini hiç ummadığın biriyle beş dakikada hissedebilirsin.

    "sen benimsin" diyebilen kadın sayısı çok daha azdır ama hissiyat olarak daha çabuk farkeder ait olduğunu ve ona ait olanı.
hesabın var mı? giriş yap