• musa göçmen senforock orkestrası - metallica şarkılar isimli etkinlikte şu şarkılar çalındı(eksik yazmış olabilirim) ve çok da güzel çalındı, özellikle wherever i may roam çok çok çok güzel olmuş:

    the four horsemen
    master of puppets
    creeping death
    no leaf clover
    wherever i may roam
    for whom the bell tolls
    sad but true
    turn the page
    whiskey in the jar
    nothing else matters
    unforgiven
    until it sleeps
    seek and destroy
    enter sandman x 2
  • yakınlardaki bir performanslarına gittiğim oluşum. müzikten çok anlamadığımı öncelikle belirteyim.

    kendilerini acımasız eleştirmek istemiyorum, sonuçta sahnede tecrübeli müzisyenler vardı ve farklı bir şeyler yapılmaya çalışıyorlar. bende gecenin sonunda kalan hissiyat, türkiye’deki sanat ikliminin kuraklığı oldu. performans, isminin, reklamının vaadettiği şeyin uzağında gibi. ama elimizde karşılaştıracak bir şey de yok, çünkü alternatifi yok. sahnedeki klasik enstrümanlar çoğu şarkıda duyulmuyor. ses düzeninden mi duyulmuyor, ona göre bir düzenleme mi yapılmamış bilmiyorum. bir yandan da mesela ben sevmek isterdim gibi bir şarkı senfonik rocka gerek duyuyor mu soru işareti. o zaman geriye bir rock bar programı kalıyor. yaldır yaldır gitar, klavye, davul, solist giderken arkadaki yan flütün ne çaldığının bir önemi var mı, sanmıyorum.
  • 26.11.2019 salı günü "musa göçmen senforock orkestrası - metallica şarkılar" adı altında ankara meb şura salonu'nda gerçekleşmiş olan etkinlik.

    seyircilerin yaş ortalaması beklediğimden fazlaydı. solistler seyircileri kaldırmasaydı herkes cso dinleyip gider gibi evine geri dönecekti.

    musa göçmen'i de tebrik etmek gerekir. türkiye şartlarında iyi iş başarmış.
  • yüksek beklentilerim olmadan gitmeme rağmen dün grandpera’da gittiğim metallica tribute konserinden pek keyif alamadığım proje/grup.

    o sırada böyle bir konser mi izlemek istemiyordum yoksa metallica’yı oturarak dinleme durumunda kaldığımdan mı ya da ne bileyim s/m nin efsane bir şey olması nedeniyle sürekli kafamda karşılaştırma yaptım da o nedenle mi bu konserden zevk alamadım bilmiyorum. ama konserin ikinci yarısına kalmayıp the wall’un yolunu tuttuğumu ve orada uncle james abimizin ve marabalarının tatlı müziğiyle geceyi çok daha keyifli bir şekilde sonlandırdığımı biliyorum.
  • 26 kasım 2019 tarihinde meb şura salonunda gerçekleşen etkinlik. orkestra ve grup çok başarılıydı, gerçekten beklemediğimiz kadar iyi bir performanstı. fakat meb şura'nın ses sistemi o kadar kötüydü ki kablo problemi yüzünden ilk 3 şarkıda gitarı duyamıyorduk ve konser boyunca korkunç bir cızırtı vardı. bu olumsuzluklara rağmen konser çok başarılıydı, keşke farklı bir yerde düzenlenseymiş.

    bir de solistlerden murat çayır hakkında söylemek istediklerim var. abicim sesin güzel, performansın iyi tamam da şarkıları niye ezberlemedin?! whenever i may roam'ın yarısını salladın resmen! unforgiven'da da nakaratın bir yerini salladın. gülme krizine girdik durduk yere.*
  • 25 haziran'da ato congresium acikhava sahnesinde ac/dc ve metallica repertuari ile gerceklesecek olan event. pandemi nedeniyle konsersiz kalan bunye icin guzel secenek.
  • dün gece ikinci kere gittim. gitmediğim tek konseri var o da istanbul'daydı, o tarihte istanbul'da olsam ona da giderdim. ikincisinde de ilkindeki aynı hazzı aldım. rock/metal konseri kuraklığının yaşandığı, malum nedenlerden dolayı yabancı grupların eskisi kadar gelmediği ankara'da ilaç gibi geldi. yüzlerce kişi tek bir ağızdan şarkı söylemeyi özlemişiz, emeği geçen herkesin eline sağlık.

    ancak proje ile ilgili naçizane eleştirilerim olacak. organizatörlere doğrudan nasıl iletişime geçeceğimi bilmediğim için buraya yazıyorum, elden ele ilgili kişilere ulaştırılırsa sevinirim.

    -ilk olarak, lütfen şöylesi bir organizasyonu pazar akşamı yapmayın. gerekirse bilet fiyatlarını 20 tl yapacağınıza 30-40 lira yapın ama lütfen şu konseri cuma veya cumartesi günü düzenleyin. yaklaşık 2 saat boyunca kah şarkılara eşlik ettik kah kafa salladık, boynumuz hafiften yoruldu gırtlağımız patladı; bu halde konserden çıktıktan sonra aklımıza gelen ilk şey pazartesi sendromu olmamalı. saat 11'de konserin coşkusunu tam gaz arkamıza almışken, konserin atmosferinden çıktıktan sonra gideceğimiz yer ev olmamalı. zaten çok fazla alkol de alamıyoruz yarın iş var diye, öyle misafir seyirci gibi izleyip çıkıyoruz. cuma veya cumartesi yapın şunu, damarlarımızda biriken o gaz boynu bükük kalmasın.

    -ikincisi, kullanılan şarkılarda biraz daha çeşitliliğe gidilebilir. kabul etmek lazım bazı şarkılar senfoni ile olmuyor. bu şarkıları beğenmediğim anlamı çıkmasın lütfen, ace of spades'e laf edeni lemmy'den önce ben çarparım, ama kabul edin abi, senfoni ile olmuyor bu şarkı. keza slayer'ın hiçbir şarkısına senfoni gitmiyor. bi master of puppets'a, fear of the dark'a bakın bir de seasons in the abyss'e, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

    halbuki senfoniye mükemmel uyacak şarkılar var. her gruptan bir şarkı çalıyorsunuz anladım, ancak alternatif bir setlist yapılacaksa eğer, bir hallowed be thy name, bir the call of ktulu, bir warriors of the world united senfoni ile ne kadar güzel olur düşünsenize. ya da her şeyi geçtim, elinizin altında hazır orkestra varken amatör grupların coverlamasının imkansız olduğu no leaf clover'ı çalsanız da dünya üzerinde son derece nadir görülen bir doğa olayına tanık olsak fena mı olur. ben söyleyeyim, öyle bir şey olursa jolly joker yıkılır, üzerine de "aaaabi adamlar no leaf clover'ı coverlamış lan" diye namınız yürür.

    anladığım kadarıyla çok sık aralıklarla olmasa da düzenli olarak yapılacak bu organizasyon. zira bunun potansiyeli fazlasıyla var. ileri konserlerde zaten aynı setlist sıkar, ufak ufak da olsa değişiklik yapılması gerekir. bu dediklerim uygulamada hiç kolay değil kabul ediyorum, ancak bir hayran görüşü olarak göz önüne almanızı rica ediyorum. bir sonraki konserde görüşmek üzere.
  • türk rock klasiklerini çaldıkları setlist için konuşursak gayet iyiler. murat ilkan, ogün sanlısoy ve cem kısmet'in vokaline zaten diyecek bir şey yok ama murat çayır denen arkadaş gecenin sürprizi oldu benim için. kendisi the doors tribute grubunda da vokalistlik yapıyormuş, kovalayıp o gruptaki performansını da görmek lazım.

    türk rock klasikleri performanslarından sonra, asıl setlistleri olan metal coverlarını da merak etmedim değil. umarım o konseptteki konserlerini de vermeye devam ederler. güzel proje, güzel grup.
  • bu akşam milyon performance hall’de cem kısmet’in yanındaki adamın cem kısmet‘e bir türlü mikrofon uzatmayıp solistlerin beraber söyledikleri şarkıda cem kısmet’i bir köşede bırakmaları ile beni kızdırmış olan oluşum.

    kusura bakmayın. karşınızdaki cem kısmet. karşınızdaki pilli bebek. sahnede cem başkanla muhatap olan tek kişi hicri kişisiydi ya. oradaki solistlerin hepsini toplasan bir bak yazamazlar. pilli bebek ve cem kısmet bunu ve daha nicesini bu müzik adına yapmış adamlar. adam sola sola tutuyor mikrofonu, cem kısmet’e doğru inatla tutmuyor. cem başkan kendi halinde mikrofonsuz eşlik etti şarkıya.

    kel ve sakallı kişiye sempati duyduk sadece. onun dışında “senfonik” anlamda hiçbir şey göremedik. yaylıları hiç duyamadık. neyse ki sonra pilli bebek sahneye çıktı da müzik nedir, performans nedir gördük.
  • dünkü konserlerinde gösterdikleri performansla gecemizin muhteşem ötesi geçmesini sağlayan grup.
hesabın var mı? giriş yap