• nezaketsiz mallar, illa canım aşkım’lı cevap verip rahatsızlık çıkarmak mı lazım
  • yanlış bir tutum içerisinde olan çalışandır.

    bazı suserlar ingilizce’den dem vurup da;
    “ne var canım amerika’ya git orada siz diye bir söz yok. orada ne yapacaksın?” minvalinde yorumlamışlar mevzuyu.

    burası türkiye cumhuriyeti.

    aklıselim bir şahsın, mağazaya girdikten sonra satış danışmanının kendisiyle senli-benli konuşmasından rahatsızlık duyması gayet doğaldır.

    nereden geliyor bu samimiyet?

    gelgelelim;
    satış danışmanı sizli-bizli konuştuktan sonra karşılığında senli-benli konuşarak cevap veren müşteri de bu saygıyı hak etmiyordur, orası ayrı.

    nihayetinde alışverişin saygı çerçevesinde tamamlanmasıdır doğru olanı.
  • bunu yapan sadece satış danışmanları da değildir.
    tipim itibariyle küçük gösteriyorum. geçen gün belediyeye girdim, nüfus cüzdanımı arıyorum verip kimlik almak için.
    o sırada sandı ki herhalde kayboldum.
    xray in yanında oturan kadın, nereye geldin canım dedi?
    bir an dönüp bakmışım, kafam hala canım derken!? bu ne laubalilik diye düşünüyor.
    diyecek birşey bulamadım,
    imara geldim canım dedim. anlamıştır herhalde odun değilse.
    yani konunun parayla pulla başkasını aşağılamakla ilgisi yok.
    ben nasıl tanımadığım etmediğim insanlara canım demiyorsam, nasıl senli benli konuşmuyorsam, aynı yaklaşımı başkalarından da beklerim.
    ister mağaza müdürü olsun ister belediye başkanı.
    kimse benimle doğru düzgün tanışmadan senli benli konuşamaz, ne alaka yani. babamın oğlu gibi.
  • insan, tanımadığı birine, statüsü ne olursa olsun siz demeli. aksi bayağı duruyor çünkü.
  • ayakkabı sektöründeki mağaza çalışanlarının tamamında gözlemlediğim üslup.

    zira bu sektörde mağazada çalışanlarının çoğunluğu erkek cinsindendir ve a. kodugumun erkek cinsinin çoğunlukta olduğu bir yerden tabii ki bhayır beklenmemelidir.

    ekseriyetle çoğunluğu bir baltaya sap olamamış eğitimsiz mahalle serserilerinden oluşan bu tipler hotiç, bambi, kemal tanca gibi markaların kapılarında dar beyaz gömlekleri ve jöleli saçlarıyla dikilip kadınları süzmek , gelen erkek müşterileri kazıklamak üzerine ahlaksızca bir düstur edinmişlerdir.

    bir tane entelektüel, vicdanlı, seviyeli olanına denk gelmedim.
  • köyünüze dönün
  • bir dönem bendim. ama bunu herkese yapmazdım. cebindeki 5 lira ile almayacağı şeyle ilgili soru sorup konuşmayı bilmeyen, "şştt lan, şunu versene, bunu alacağım, yardımcı ol, şunu bul" gibi kalıplarla konuşanları beni şikayet edemeyecekleri şekilde itin götüne sokuyordum. ben de "senli" konuştuğum zaman öyle konuşamazsın diyene, sen başlattın diyordum göt gibi kalıyorlardı.
  • kurumsal mağazalarda çalışıp ağzını yaya yaya, "ağbi bu ayakkabı sana olmadı, abla üzerindeki iyi durmadı sana bunu vereyim, ağbi o seni iyi göstermedi bunu dene, abla sen en iyisi bunu al" tarzı konuşan çalışanlardır. böyle bi tip gördüm mü ya mağazadan çıkıyorum ya da beni rahat bırakması için sadece bakındığımı dile getiriyorum.

    bu adamlar neye göre seçilip işe alınıyor, mülakatta diksiyona, hitabete hiç bakılmıyor mu anlayamıyorum.
  • en ama en gıcık olduğum insan kategorisinde akplilerle başı çeken tiptir.
    bana sen dediği an askerlik arkadaşı mıydık hatırlayamadım diyorum. defolup gidiyor sonra.
  • geçen gün bir tanesinin “moruk” diye hitap etmesinden sonra senli benli konuşanına ağzımı açıp tek laf etmeyeceğim danışmandır.
hesabın var mı? giriş yap