• biri türk futbolu için üzülür, diğeri takımı için.
    biri en antipatik adamı bile takıma monte etmeye çalışır, diğeri en sevilen adamı bile takımdan kesmeye çalışır.
    biri hakkında atıp tutsa bile deplasmanda gider rakip teknik adamın elini sıkar, diğeri ise elini sıktığı adamın arkasından konuşmayı yeğler.
    biri 2 kelime edince federasyondan savunması istenir, diğeri ise düzinelerce basın toplantısı düzenlese bile hiçbir şekilde pfdk yüzü görmez.
  • futbolculuk dönemlerinde bugün teknik adam olarak başında bulundukları takımlarının sembol isimleri olmuş iki kişinin kıyaslanması. bunun üzerine şenol güneş'in hem milli takım hem de trabzonspor'dan uzun süren kaptanlığı vardır, aykut'un öyle bir durumu var mıydı hatırlayamadım. yoktur sanırım ama varsa da hatırlatın düzelteyim.

    netice itibarı ile benim için en önemli kıyas; yaşça da çok büyük olan şenol güneş'in, geçen sene kendisine tavır alan ve muhtemelen başkanından aldığı bir talimatla medyada bunu çirkin bir şekilde dile getiren aykut kocaman'ın, ertesinde kadıköy'de oynanan maçta yanına giderek elini uzatmış olmasıdır. bu şekilde bir kez daha abilik ve büyüklük yapmıştır, kalitesini göstermiştir; onu bilirim, benim için gerisi teferruattır. sen istediğin kadar bana aykut'un adamlığını anlat.

    o gün* ev sahibi olduğu stadyumda, misafir takımın yanına gidip hoşgeldiniz demesini bir kenara bıraktım, şenol yanına gelene kadar başını ters yöne çevirmeye kadar işi götürmesini hatırlarım.

    merak ediyorum; aynı aykut, bir kaç gün önce bir basın toplantısında* dile getirdiği gibi; "biz yüzü kızarmayacak yüzsüz insanlar değiliz" demişti ya hani, o gün acaba yüzü kızarmış mıdır? medya unutabilir, sevenlerin unutabilir ama ben kesinlikle öyle bir kızarma hatırlamıyorum, kimse kusura bakmasın.
  • birisi 2002 yılı uefa "yılın teknik direktörü" ödülüne layık görülmüş (2.si del bosque idi.) diğeri de mühim adamdır. çok iyidir de çevresi kötüdür.
  • ikisini de çok beyefendi bilirdik. biri hala öyle de diğeri çok bozdu.

    (bkz: kanırta kanırta şampiyon olduk)
  • biri konumunu başkanına borçludur. diğeri ise başkanının konumunu borçlu olduğu kişidir.
  • eğer aykut kocaman fenerbahçe'de ise bu karşılaşmaların sonrasında dillerde hep şu şarkı olur;
    (bkz: nasıl koydu aykut kocaman)
  • hangisinin daha iyi olduğuna dair net fikrim olmakla beraber sübjektif olarak nitelenebileceğini düşünerek sanırım pek az kişinin itiraz edeceği bir noktadan yapayım kıyaslamayı.
    birisi kaleci kökenli iken diğeri gol kralı santrfordur. buna rağmen kalecinin çalıştırdığı takımlar hücuma yönelik futbolu benimserken ötekinde daima savunma düşüncesi ön plandadır. bu yüzden birisinin takımlarını taraflı tarafsız herkes futbol zevki alarak seyrederken öbürünün oynattığı topa en sadık taraftarlar bile tahammül etmekte zorlanır. itirazı olan ?
  • ikisi de teknik direktör olarak, şampiyon olabilmek için ligde rakipleriyle oynadıkları ligin ikinci yarılarına tekabül eden final niteliğindeki maçları genellikle kazanamazlar. zaten bu maçları kazansalar bugün çok daha başka noktalarda olurlardı.

    şenol güneş adına bu karşılaşmaları örneklendirirsek;
    (bkz: 5 mayıs 1996 trabzonspor fenerbahçe maçı)*
    (bkz: 30 nisan 2005 fenerbahçe trabzonspor maçı)
    (bkz: 29 nisan 2018 beşiktaş galatasaray maçı)
    (bkz: 5 mayıs 2019 galatasaray beşiktaş maçları)

    aykut kocaman adına bu karşılaşmaları örneklendirirsek;
    (bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)
    (bkz: 17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçı)
  • bir zamanlar böyle bir karşılaştırma vardı lan ciddi ciddi. fanatik olmak, beyninin perdelerini kapatmak da zor iş arkadaş.
  • gargamel & kedisi azman.
hesabın var mı? giriş yap