• kelimenin, değerli şeyleri tesadüfen bulmayı tanımladığı söylense de, pasteur'ün şansla ilgili tespitine bakıldığında bazı mutluluk veren tesadüflerin hiçbir şeyle bağlantısı olmadan gerçekleşemeyecek kadar “olgunlaşıp dalından düşmeye” hazır olduğu görülür:

    “chance favours only the prepared mind.”

    içinizi kıpır kıpır ettiren her şeyi beyninize alıp kuluçkaya yatırın. bir yandan bir taş ustası gibi onu ufak ufak yontun. taşın içindeki ham elması kesin, parlatın. sonra sadece tesadüf olduğu sanılan serendipity'lerinizin tadını çıkarın. çünkü şans sadece hazırlıklı zihinlerden yanadır.
  • ing. degerli seyleri tesadufen buluverme yetenegi. ayrica bir john cusack filmi.
  • korkarak konu$ulan biri. misal "naber?" demeniz gerekti kendisine:

    - naber?
    - "ne haber"'dir onun koku. haber ise degi$kenlikten gelir. degi$kenlik ise dogada daimi suregeldiginden aslinda etrafimizdaki her $ey bir "haber"dir ve her $ey bu haberlerden de "bihaber"dir, bu degi$emez. dolayisiyla bu sorunun gereksizligini ispatlami$ oldum evrensel boyutta.
    - anliyorum
    - aaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!!! (ciglik)
    - ne bagiriyon be!
    - anliyorum diyeni bogazlamak istiyorum ansizin! zaten bir diyalog kar$ilikli anlayi$ uzerine kurulmami$ midir? anlamamak bir diyalogun parcasi olabilir mi? oyleyse her anlayi$i kar$ilikli belirtme ihtiyaci niye? kafani kirarim senin!
    - ...
    - 3 nokta konusuna hic girmeyelim istersen!?
    - kactim! (kacar)
  • köken olarak arapçadan geliyor sarandib; serendip yani seylan (modern sri lanka), sanskritçede simhaladvipa (aslanların oturduğu ada ) anlamına geliyor. adem ile havva ceza olarak yeryüzüne gönderildiklerinde ikametleri burası olmuş.

    serendipity, ilk kez ingiliz siyasetçisi, aristokrat yazar horace walpole’un (1717-92) türettiği bir sözcük olarak insanlık sahnesinde kendi yerini alıyor. sir horace mann’a yazmış olduğu 28 ocak 1754 tarihli mektupta, yeni icat ettiği portmanto kelimeyi şöyle anlatıyor: " bu buluşumun kendisi bir serendipity ürünü; çok kullanışlı bir sözcük, daha nasıl desem bilemiyorum, iyisi mi anlamındansa nereden türediğini anlatayım. saçma bir peri masalı okumuştum, adı ‘serendip’in üç prensi’ idi. haşmetliler gezdikçe kazayla ya da ferasetleri sonucu, durmadan peşinde olmadıkları şeyleri keşfediyorlardı.”

    kısacası serendipity ; aramazken bulunan, mutlu tesadüf, mutlu kaza anlamına geliyor. böylece talih ve tehlike gibi birbirine zıt olduğu kabul edilebilecek iki sözcük, aynı sözcükte kendilerine macera bulmuş oluyorlar.bize de kullanmak düşüyor.çıkalım kerevetine.
  • iki aşığın değil, bir çift eldivenin birleşme öyküsü bu!
  • tek kelimelik siir. "bir güzelligi ararken bir baskasina ulasmak" anlamina gelen farsca kökenli büyülü sözcük. bir kelimenin bu kadar cok seyi anlatmasi siirimsi degil de nedir.
  • saçma olsa da filmi ilk seyrettiğimde paranın üstüne telefonumu yazasım gelmişti. gerçi bulmasını istediğim biri yoktu ve istanbul gibi bir yerde büyük ihtimal bir çok abuk sabuk insan bel fıtığı misali beni aramaya koyulurdu.

    neyse ki böyle bir şeye kalkışmamışım, o zamanlar küçüktüm zaten.. şimdi tekrardan seyredince "peeh" diyorum. bu kadar kaderci olursak ne gerek var okula gitmeye filan.. şimdi mesela ben büyüyünce çok zengin bir kocam olucak dersem olucak mı?? o zaman bıraktım kardeşim, kim uğraşıcak işle güçle, paten sahasına gidiyim o gelsin bana..
  • cok keyif aldigim bir filmdi bu.

    simdi bir bakima hayatimla paralellikler kurdurtuyor bana. kirk gun kadar sonra yeniden izleyecek olmanin heyecani, ve hali hazirda elde bulunan bir filmi izlemek uzere randevulasmanin "serendipity"sini koyuyorum arti olarak.

    ***

    "bir sabah uyandiginda"

    ...

    "hayat, tanrinin gordugu bir ruya mi yalnizca?" miguel unomuno'nun sis romaninda gecen bir cumle: "benim basimdan gecenler, etrafimdakilerin baslarindan gecenler hakikat mi, hayal mi, yoksa tanrinin bir ruyasi mi sadece? o uyandigi zaman kaybolacak bir ruya olmasin bunlar, eger ona dualar ediyor, ezgilerde onu yuceltiyorsak, bu, onu uyutmak, sallayarak ruyalara dalmasini saglamak isteginden dogamaz mi?"

    ...

    bir keresinden genc bir dostuma, "sence tesaduf nedir?" diye sormustum.

    o, gozlerini kismis, dudaklarini sisirmis, parmaklarinin ucuyla cenesini ovaladiktan sonra hic unutmadigim o cevabi vermisti: "tesaduf, bilincaltimizdir."

    tesaduf dedigimiz, hayatimizin beklenmedik, tahmin edilmedik olaylarla ve insanlarla olan kesismelerine bizi bilincaltimizin hazirlayip surukledigini; bilincaltimizda oyle bir hazirlik olmasa, rastladigimiz olaylarin ve insanlarin da yanindan -onlari fark etmeden- gecip gidebilecegimizi dusunuyordu.

    bazen kaderimizi belirleyen tesadufler aslinda bizim bulmak istedigimiz ama bunun farkinda olmadigimiz olaylar ve insanlardi. tesadufleri, onlari cok yadirgamadan hayatimiza almamiz, onlari kendi gelecegimize katmamiz, onlari zaten istememizdendi.

    tesaduflerin kaderimizi belirlemekteki gucunu kabul edersek ve bu tesaduflerin bilincaltimizin hazirligi sonucu ortaya ciktigina inanirsak, hayatimiza bilincimiz kadar -hatta belki de ondan cok- bilincaltimizin yon verdigine de iman etmemiz gerekiyordu.

    boyle baktigimizda hayat sadece tanrinin ruyasi degildi. biraz da bizim bulanik ve bizi bile sasirtan kendi ruyamizdi. tanrinin ve bizim bilinacltimizin olusturdugu bir sisin icinde, o sisin arasinda gozukenleri asla bilincli bir sekilde kavrayamadan yasiyorduk. kaderimizi degistirmeye muktedir degildik ama onunla tanismis gibi yasiyorduk, kendini aldatmanin en vahsi ve en besleyici yanlarindan biri olan bu yanilgi belki de kendi bilincaltimizin bulanikliginin, tanrinin belirsiz ruyalariyla denk gelmesindendi.

    hayat, unamuno'nun dedigi gibi bir "sis"ti belki de. ve unamuno, soyle bir gordugu eugenia isimli bir kadinin siluetine asik olan adamin dusuncelerini anlatirken benim genc dostumun goruslerine hak veriyordu: "hayat bir sistir. bugun bu sisin icinden eugenia cikti. kim bu eugenia? sanirim, ben onu coktan ariyordum. ben onu arayadurayim, iste o kendisi cikageldi karsima."

    ...

    (bkz: ahmet altan)
  • bülent ortaçgilin eylül akşamı şarkısında muhteşem şekilde özetlediği olaydır
    (bkz: #9487638)
  • guzel bir sey/yer bulmayi beklerken daha guzel bir sey/yer bulma durumu
hesabın var mı? giriş yap