• yapay yollardan ecstasy ve çikolata tüketiminde salgılanan mutluluk hormonudur. doğal yollardan ise normal bir insan vücudu tarafından gün boyu salgılanır. ayrıca aşık olma durumunda da salgılama düzeyi artar. bunlardan ecstasy kullanımı dışındaki hiçbir durumda salgının bir tehlikesi yoktur. ancak ecstasy kullanıldığı durumlarda beyin yaklaşık 4 - 10 saat arası sürekli bu hormonu salgılar ve bu süre sonunda salgılama bezlerin tükenmesinden dolayı yavaşlar ya da durur. kendilerini toparlamaları bir-iki gün alır. işte ecstasy düşüşü denen olay aslında seratonin salgı bezlerinin geçici bir süre kurumasından kaynaklanır. insan kendini berbat hisseder.
    bence insanın vücudunun en önemli hormonudur. yaşamanın sebebi, mutluluğun kaynağı.
  • ortamda "serotonin hormonu..." şeklinde her lafı geçtiğinde insanları "hormon değil o, nörotransmitter..." diye düzeltmekten bıktığım için kendi serotonin seviyem adına hormon olduğunu kabullendiğim nörotransmitter.

    (ama hormon değil ya... ühühü... her şeyi de düzelten gıcık adamlardan değilim ama hormon değil. çok mu şey istiyorum...)
  • yokluğunda insanın hayatını mahveden bir nörotransmitter.

    kendimi bilme yolunda obsesip kompulsif bozukluk üzerine bir şeyler araştırıyordum. öğrendim ki bu rahatsızlığın sebeplerinden biri serotonin düşüklüğünden dolayı beynin hangi düşünceyi engelleyip hangisini engellemeyeceğini ayırt edememesiymiş. naçiz vücutlarımızda ne biyokimyasal dramlar yaşanıyor ya rab! bir hormon, zihnin içinde dönenleri şekillendiriyor; insanı mutsuz, huzursuz, yorgun, negatif yapıyor. özgüvenini düşürüyor, değersizlik hissi yaratıyor. bunlar insanın karakterini, dolayısıyla tüm hayatını şekillendiren şeyler. benim için "neden böyle oldu?" sorusunun cevabı. hormonların hareket ettirdiği deterministik makineler olduğumuzun kanıtı.

    depresif yönüm hep kendini suçluyor. hayatta yaptıklarım, yapamadıklarım, olamadıklarım için. halbuki dikkatli bakınca hiçbir suçum olmadığını anlıyorum. ama... anlamak çözmeye yetmez.
  • fazla mı hedonist gelecek bilmiyorum ama serotonin bütün o entelektüel girişimlerin ve tutkuların aracıdır.

    kendisi olmasaydı darwin (çocukken) böcekleri kavanozların içine koyup türlerine göre ayırma şevkine sahip olamazdı.

    serotonin olmasaydı napolyon rusya'ya kadar askerlerini taşıyamazdı. böyle bir isteği olmazdı.

    einstein, ramanujan, euler o denklemlerin altında sabahlayamazdı.

    hiçbir kitap yazarına ilginç gelmez, hiçbir yemek arzuyla tamamlanmazdı.

    alexandra dumas, victor hugo; romantizmi paylaşamazdı.

    filmler, sadece ilkel arzularımıza hitap eden pornolara, müzikler ise basit metronomlara dönüşürdü.

    hayatın anlamı, gözümüzdeki o ışıltı, yarın için taşıdığımız umut, ayaklarımızın üstünde durmamızı sağlayan o güç.

    insan mutlu değilse, temelde hiçbir şeyin anlamı yok. hiçbir şeyin. böyle de bakınca hedonist değil düpedüz gerçekçi oldum işte.
  • bardağın yarısı dolu dedirten şey.
  • 5-ht2c reseptörü üzerinden iştahı baskılayan, 5-ht3 reseptörü üzerinden mide bulantısına sebebiyet veren nörotransmitter.

    aşık olduğumuzda yemeden içmeden kesilmenin, mide bulantısının (bunu pek duymadım ama bende bariz vardı) sebebi de böylelikle anlaşılmış oluyor.
  • mutluluğun resminin çizilmiş hali... kasma abidin...
  • psikiyatrist kişilerin, aldıkları eğitimin verdikleri gazla, kişilerin mutlu olmasını ve/veya haz almasını sağlayan madde olduklarına inandıkları şeydir. bu belki biyolojik olarak doğru bir saptamadır ve insana serotonin zerk edilse ya da soma hapı formatında (bkz: cesur yeni dünya) basılsa bünyeye geçici bir mutluluk verecektir. hatta bu welcome to matrix bile olabilecektir.

    ve fakat, bu mudur insanlığın acılarının çözümü. mesela sosyofobik bireyin sorununun serotonin eksikliğiyle anlatılması çabaları ne kadar mantıklıdır? en bir bilinen, en boktan, en vahşi, en kirli, toplumsal binlerce sorun orada öylece dururken, "beyin serotonin üretsin de hepimiz mutlu olalım" demek, anlamlı mıdır?

    değildir...
  • kimyasal formulu c10h12n2o olan madde.

    bunu dogal yollardan artirmak icin yemeniz gerekenler:

    cikolata, sut proteini (tryptophan), b12 vitamini (somon baligi, yumurta, yogurt, et, yulaf vs.), d vitamini (gunes isigi, zenginlestirilmis sut veya soya sutu, yumurta sarisi, balik kemigi vs.)
  • mutluluk değil de, keyfin beyin kimyasındaki karşılığıdır. mutluluk, bir nörotransmitter'dan fazlasını gerektirecek, daha karmaşık bir ruhsal durumdur zannımca. keyif, haz ise, mutluluktan daha basit, daha bedensel bir histir. tuhaftır, zaten serotonin de genelde fiziksel ihtiyaçlarımız karşılandığında salgılanır; (kankisi dopamin gibi (bkz: #1286017), ne biliyim, aslan görüp de bacaklarımız dötümüze vura vura kaçtığımızda (adrenalin'in tetiklemesiyle, tavşanın farı görüp de kalakalması, aşırı dozda seratoninin marifetidir), seviştiğimizde, ham hum diye çikolata yediğimizde, spor yaptığımızda. bir nev'i karnı tok, sırtı pek (tehlikeden uzak) olma hissini yaratır. doğanın, kendi kurallarına uyan bireyleri ödüllendirme mekanizmasıdır zannımca. yeni aşık olmuşların serotonin seviyesinin ocd hastalarınınkini andırması da manidardır.*
hesabın var mı? giriş yap