• 8-9 yaşlarındaydım. mahallemizde ,yakın bir köyün eşrafından olan xxx ailesi yaşıyordu. ben yaşlarda bir erkek çocukları vardı.
    bize en yakın mesafede evleri olmasına rağmen bu çocukla çok ender oyun oynardım. oyun arkadaşlarım daha uzak evlerde otururlardı. çocuk zararsız biri idi.
    ama sevmediğim bi yan vardı. çocuga annesi,ablası ve aile fertleri servet bey diyorlardı. küçük çocuğa bey denmesine sanıyorum içerliyordum. bu yüzden olsa gerek
    samimiyet kurmuyordum. bir bayram günü (galiba ramazan bayramı idi) geceden yağmur yağmıştı. yerler ıslak ve çamurdu. servet bey bayramlıklarını giymiş kapı önünde dikiliyordu.
    bir kıskançlık hissettim ve çocuğu dövüp çamura yatırdım. bayramlıkları kirlendi, ağlamaya başladı. bırakıp evimize doğru kaçtım. bir süre sonra ,çocuğun annesi evin içine kadar girip beni
    aramaya başladı. karyolanın altına saklandım. annemler araya girdi. kadını yatıştırdılar. bana ceza verdiler. böylece ilk servet düşmanlığını gerçekleştirmiş oldum.
    yıllar sonra düşündüm. niçin böyle yapmıştım. birden fazla sebep olabilirdi. ama ben adaletin ayrılmaz unsuru eşitlik ilkesi nedeniyle yaptığıma kara verdim.
  • aristophanes'in bir eseri. orijinal adı ploutos.
    iş bankası kültür yayınları tarafın yayınlanmış. kitabı ,eski yunanca aslından erman gören ve eser yavuz çevirmişler.
  • "artık dizilere isim bulmaya bile uğraşmıyorlar, konu neyse direkt onu söylüyorlar." dedirten yeni show tv dizisi.
  • bir gün avrupanın ünlü sanat merkezi kentlerinden birinde gezen çocuğun biri bir vitrinde çok hoş bir tablo görür. tablo oldukça pahalıdır. çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğumgününe almayı ister ve biriktirdiği tüm parayla o mağazaya gider. sanşlıdır tablo hala satılmamıştır. içeri girer ve ‘abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum’ tüm param da bu kadar der. ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve satar.

    çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar.

    mağazada adamın arkadaşları saşkın saşkın sorarlar, "- sen ne yaptın o resmin değeri milyonlar ederdi. neden bu kadar cüzi bir rakama sattın?"

    adam cevap verir:

    "-evet bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim. ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim?.."
  • servet deyince nedense aklıma ilk servet çetin geliyor.

    edit:imla
  • kişiye vurunca biraz bulanık bir kavram bu. sanırım bilançoda aktiften pasifi çıkarınca kalanlara deniyor. ben kendi bilançomu yaptım, geriye dokuz yaşındaki zippo çakmağım kaldı, kıçımdaki öztaş marka donu saymıyorum. vergiden kaçırdım onu.
  • "servetin meşru yolu, bilgi ile ve fedakarlıkla çalışmak ve tasarruf etmektir."
    m. k. atatürk - 1930
  • "servet, insanın düşünme kapasitesinin ürünüdür."

    ayn rand, atlas silkindi, sf. 423
  • arapça çam ağaçları demekmiş.
    arkadaşlığıyla insana servet kazandıran, dostluğuyla çam gibi duran gönül adamı.
    hemşehrim, rock starım, okurum yazarım, okuldaşım, işteki yaşam destek ünitem, arkadaşım, dostum, servetim, çınarım!
  • yediğiniz kazıkların tümüdür. *
hesabın var mı? giriş yap