• boğazın marmaraya açılan tarafına hakim gösterişli bir manzaraya sahip, maalesef parkın kapanması sebebiyle akşam 8'e kadar keyfi sürdürülebilen mekan, heliozoa'yla bizim yerimiz.
  • bardak sayısı dışında, çayı içmek için fincan istediğinizde de hesapta farklı bir fiyat tarifesiyle karşınıza çıkabilen kaptıkaçtıların mekanı. yerim o manzarayı ben.
  • gülhane parkı içinde yer alan enfes manzaralı çay bahçesidir. özel demlikler ile çaylar gelmekte ve kişi sayısı ile fiyat alınmaktadır. gün itibari ile 2 kişilik demlik çay 12 tl dir. bunun yanında kredi kartı geçmemektedir. bir çay bahçesi gurusu olarak bu çay bahçesi sıralamamda üst yerlere taşınmıştır. tabi o manzara, o atmosfer insanı alıp götürmektedir.
  • en fazla iki tane çay içebildiğin demliklere sahip çay bahçesi. en az on sefer gitmişliğim var ve her seferinde o çay ikinciden sonra buz gibi oluyor bilerek mi yapıyorlar o demlikleri yoksa orası deniz kenar ve serin olduğu için mi. onlar da bunun farkında zaten bardakla satsalar o kadar para kazanılmaz zaten. ama gidip oturulmaya değer.
  • anlaşıldığı üzere küçük mumlu* çaydanlık ısıtıcılardan habersiz bir işletme. ısrar edin, edinsinler.
  • bence istanbul'un en güzel manzarasına sahip yer. mutlaka gidiniz, görünüz, çayını içiniz.
  • istanbul'un, belki de dünyanın en güzel yerlerinden birinde bu çay bahçesi.
    upuuuuzun bir yolun sonunda, orada bir yerde işte, durur.

    zaten yorgun olan bünyem, o yolu tepene kadar soluk soluğa kaldı tabii ve iyice yoruldu. o kadar uzun zamandır gitmiyorum ki bir de. naz yapa yapa, söylenerekten yürüdüm durdum. bir de içim darmadağın zaten. ne hissedeceğimi bile şaşırıyorum muntazaman. ama o eşikten adım atar atmaz her şey sıfırlandı sanki.

    http://instagram.com/p/zvizwvmloh/
    bir huzur, bir hüzün, bir güzellik ki...
    o sandalyelerin denize, istanbul'a doğru çevrilmiş olması bile mutlu olmak için yeterli bir sebep benim için.

    dipnot: çay soğuyor, evet. fazladan bardak mevzusu sıkıntı yaratıyor. sıçayım onların esnaflığına, işletmeciliğine. olsun lan. bilmemkaçyıldızlı bir otelin bahçesi olmasındansa çıkıp çıkıp gidebileceğim bir yer orası ve bu yüzden şanslıyım.
  • manzaranın güzel, işletmenin rezalet olduğu yerlerden biri daha. istanbul'da alıştık çok para verip kalitesiz ürün almaya mekan satan müesseseler yüzünden. bir tiryaki olarak çaylarını da çok tutmadığımdan epeydir gitmiyordum.

    ta ki babam ve kız kardeşim misafirim olana dek. gittik, ilk sıralar zaten full dolu. ikinci sırada bi yere oturduk. vatandaş sipariş almaya geldi. ben ve babam ciddi tiryakiyiz. demlik deviririz. kardeşim ise sevmez çayı. "baba" dedim, "iki kişilik çay mı söyleyelim üç kişilik mi?" demeye kalmadan araya girdi kabaca görevli. "kaç kişi çay içecek göreyim bakayım" dedi sert bi tavırla. aslında karar bile vermemiştik. "kaç kişilik çay söylerseniz o kadar bardak gelir" dedi. bizim tavır aslında hani pasta alırsın da tok arkadaşın tadına baksın diye bi servis daha istersin ya öyleydi. kardeşim bir bardak içecekti veya içmeyecek. çok şükür ne para hesabındayız ne de patavatsızların mekanını işgal ediyoruz. bende hafif kızdım duruma, dedim böyle olmuyor mu şimdi. insanın hayatta her istediği olmuyor kardeşim dedi. biz tabii dumur. hayır böyle kaba, iş bilmez adamlar hizmet sektöründe çalışıyor(!) da doktorlar şiddete uğruyor, neyse.

    sinirlendik kalktık. arkamızdan kinle bakıyor aynı eleman, masamıza küllüğü vuruyor adeta başımıza çalar gibi. hayret ve sinir içindeyiz. iki kişi dörtlük demlik söylesek zorla dört bardak verecekler herhalde saçma herifler.

    hasılı kelam, bir daha gitmeyi düşünmüyorum, matah değil. böyle hizmet özürlü yerleri cezalandırılmalı. böyle güzel, manzaralı, public mekanları da belediyeden gayrısına vermeyeceksin aslında. tamam ibb tesislerinde de kimi arızalar var, çoğu aynı falan ama insani standartları var en azından. insan olmayı öğrenemediğimiz müddetçe daha çook olimpiyat kayar elimizden.
  • türkiye'nin en iyi manzarasına karşı gayet iddalı bi çay içmek isteyenlere şiddetle önerebileceğim mekan. hizmet kalitesi çok iyi değil ama iyi bi frekans yakalarsanız kötü de değil. gece yarısına kadar hizmet vermektedir. bide gülhane parkı çok güzel olmuş lan.
  • her ne kadar harika bir manzarası olsa da hanzo garsonlar çalıştırarak her şeyin içine tükürmeyi başaran işletmedir.

    bugün dondurma ve yanında su alıp şöyle köşede güzel manzaralı bir yere oturdum. kitabımı açıp huzurla okumaya başladım. yarım saat falan geçtikten sonra arkadaşım aradı ve gülhane'de olduğumu öğrenince yanıma gelmek istedi. ben de işini bitirip gelmesini beklerken kitap okumaya devam ettim.

    aradan fazla geçmeden hayvanat bahçesi zamanından kalan bir garson müsveddesi rahatsız etmeye başladı. adam gidip gelip "bir şey içer misin?" diye soruyor. ben de arkadaşım gelecek, gelince söylerim deyip gönderiyorum adamı. o ara uyku da bastırdı. gözlerimi kapatıp bir müzik açıp dinlemeye başladım. baktım adam geliyor masadaki diğer sandalyeyi masaya vurarak düzeltip geri gidiyor. iyice rahatsız oldum ama bir şey söylemedim.

    sonra bir baktım adam yanıma bir kadın getirip siz de şöyle oturun dedi ve gitti. ben ne olduğunu anlamaya çalışırken kadın "kusura bakmayın beş dakika fotoğraf çekip gideceğim" dedi. ben de tamam hadi öyle olsun dedim. aradan 2 dakika geçmedi o hayvanat bahçesi kaçkını gelip kadına yüksek sesle bağırmaya başladı:

    "dört saattir burada oturuyorsun. bir de arkadaşım gelecek diyorsun. millet senin yüzünden oturamıyor." falan derken kadın dumur tabii. derdini anlatmaya çalıştı: "ya ben daha yeni geldim, çayımı bile getirmedin. ne diyorsun sen?"

    bu muhabbet dönerken kulaklık takılı müzik açık. adamı duyunca anladım ki güya bana söyleyeceğini iki dakika önce yanıma getirdiği kadına söylüyor gerizekalı. sen gel bakalım ne diyorsun, onları diyen bendim diye başladım. tepem atmış zaten, başladım bağırmaya. ağzıma geleni verdim. adam sesini yükseltme diye çıkışınca iyice bastım kalayı. en sonunda baktı diş geçiremeyecek diğer garsonu çağırıp uzaklaştı. o sinirle koydum parayı masaya gittim kasaya. güya dert anlatacağım bu nasıl hizmet diye. baktım adam elinde tesbihi bildiğin mafya kılıklı bir herif. bir iki cümle laf ettim. o da "kusura bakmayın ben gerekeni yapacağım" dedi. sonra da kalktım gittim.

    böyle hanzolara mekan verirsen olacağı bu. harika manzarasına rağmen yönetimi değişmediği sürece artık kolay kolay uğramayacağım bir mekandır benim için.
hesabın var mı? giriş yap