• yıllar önce, türkan şoray konuk olmuştu üniversitemize. soru cevap kısmına gelindiğinde, öğrencilerden biri, bu karşımızda titreyerek cevap veren harikulade kadına; "sevgi emektir demiştiniz bir filminizde, sizce sevgi nedir?" gibi, muhtemelen türkan şoray'ın hayatında 129. kez duyduğu soruyu sordu. türkan şoray ne cevap vermişti, elbette hatırlamıyorum. ama bu soru, zaman zaman bir aşk acısının ardından yakın dostlarla, zaman zaman aşkın tanımının yapılmaya çalışıldığı içki sofralarında kendini anımsattı. pek çok beylik lafları taşıdı bu iki kelime, açılan alt başlıklarda. doğrusu, biliyorum ki, hiç bir zaman bunun anlamını tam olarak kavrayamadım hayatım boyu.
    bu gün geldiğim noktada, (eğer öyle bir yer varsa), az buçuk yaşını almış, aklını da başına almaya çalışan bir kadın olarak, bu önermenin benim için değerini anlamaya başladığımı fark ediyorum.
    içinden geldiği gibi, anı yaşa sloganlarının dört bir yanımızda uçuştuğu, kavramlarla birlikte aşkın ve sevginin de içinin boşaltıldığı bir dönemin başlangıcında yetişmiş insanlarız (buyrun size klişe). içinde koşturduğumuz (hadi savrulduğumuz demeyeceğim) özgürlük bahçesi, kadın ve erkeği aşk konusunda, öyle ya da böyle hoyratlaştırmış olmalı. inceliklerin, değerliliğin, mücadele etmenin, korumanın, çabalamanın yerini çok başka şeyler doldurdukça, kadın ve erkek birbirine aşk ve sevgi ile değil, başka şekillerde yaklaşır olmuş.
    benim de içimde bulunduğum bir nesil, emek kavramını da klişelerin arasına bir güzel almış, bir anı kutusuna koyup, yatağın altına sıkıştırmış. ne para kazanırken, ne dostlarımızla, anne babamızla hayatımızı paylaşırken, onları anlamak için, ne sevgilimizin gözlerine bakarken (ve hatta sırf bunun için) emek sarf etmeyi, karşındakini incitmemek için gösterilmesi gereken özeni, bir "uğraş" ve bir "zaman kaybı" olarak görmüşüz.
    ne çok değerli bizim zamanımız, biz ne çok değerliyiz. ne de çok değerli "kendi hayatını yaşayabilen insan" olmak, "kendine zaman ayırmak".
    sevgiliyi anlamak emektir. saygı duyabilmektir emek. sevmek ve bunun arkasında durabilmektir. bazen kendinden önce onu düşünmek, onun için vazgeçebilmektir. bir şeyler daha iyi, daha güzel, daha doğru olsunu yalnızca istemek değil, bunun için savaşmaktır.
    emek, yatağın altında duran, 68 kuşağı anne babalarımızın fotoğrafları değil, eksikliğimizdir. ve sevgi, onsuz bir hiçtir.
  • selvi boylum al yazmalım filminin ana fikri..
  • emek tek kişinin üstüne binmemişse doğrudur
  • kapitalizm bünyesi içerisinde "emeğe gösterilen saygı" baz alındınıp düşünüldüğünde biliniz ki insanlık çoktan çürümüş. "sevgi emektir" ya da başka bir tanımdır, farketmez, öyle olsun ama insanlığın emek verecek mecali kalmamış. günler geçmiş, "gururlar" duyulmuş, uzaya çıkılmış, kurşun geçirmez yelekler yapılmış, görünmeyen tanklar, radara yakalanmayan uçaklar yapılmış ama unutulmuş "birey"in birincil ihtiyacı bu bireyselleşme yüzyılında. "sevgi" konsepti ile yakından uzaktan alakası olmayan bir güruh yetişmiş, günlük hayatında bütün ihtiyaçlarını yapay yollardan halletmişler, böyle halletmeyi öğrenmişler ve bununla da saygı görmüşler. kavramları ters düz etmişler, istedikleri gibi tanımlar koymuşlar, bu tanımları kendilerine yutturmaya çalışmışlar. bütün bunları yaparken, eldivenler giyilmiş, maskeler takılmış, makinalar kullanılmış, titiz çalışılmış. dolayısı ile mikropsuz virüsler girmiş yaşamlara, gözler yavaş yavaş kapanmış ve gökyüzü karanlığa bürünmüş.

    söyleyebilirim rahatlıkla sevgi üzerine, sevgi emek değildir diye. çünkü bilirim ki, "emek" üretimle, tüketimle ilgili bir kavramdır ve yine bilirim ki maneviyat güncel ile tanımlandığında kendinisi yadsır. sonra, sorarlar bana peki nedir diye? ve ben yine bütün rahatlığımla ve miskinliğimle söyleyebilirim onlara: tanımlamamaktır, sadece yaşamaktır diye.
  • aynı zamanda karl marxın da söylediği bir söz.
  • ortasına 'karşılıklı' lafı eklenirse katılacağım fikirdir. verilen emeğin,yapılan fedakarlığın, bilinen kıymetin, kadrin, karşılığı olmalıdır. yoksa hep verirsin, hep ağlarsın,kimse silmez gözünün yaşını.... e sonra neymiş sevgi emekmiş , pehhh....
  • değildir.
    katiyen değildir hem de.
    sevdiğin kadar sevilmediğin durumlarda belki hastalıklı hale gelmiş duygular hissettiğinde sevmeyeni yanında tutma çabası bu.
    elbette bu durum aslında sevmeyen tarafın ya da yeterince sevmeyen tarafın işine geliyor.
    bir tarafın sonsuz ve tek taraflı aşkı karşısında diğer tarafının götünü sağlama alma durumu bu ifadenin gerçek sanılmasına neden oluyor.

    malum filmde de öyle olmamışmıdır zaten.
    asya; sevgi emektir diyerek seçmiştir adını hatırlamadığım adamı. bu sadece bahanesiydi. ona acı çektiren diğer adama güvenmediği için götünü sağlama almak için kendini kandırmıştı sadece. aslında kandırmak da değil bir nevi içini rahatlatmak ve kendini teselli etmek gibi bir şey.

    karşılıklı sevgide emekler de karşılıklı olur. bir taraf sürekli fedakarlık yapmaz, yapmamalıdır.
    illa ki sonunda iki taraftan biri oyunu bozar.

    ya sevgi emektir diye kendini kandıran fedakar aşık bir gün yorulur ya da sevgi emektir diye kendini kandıran ama aslında götünü sağlama alan taraf bir gün yorulur.
  • cengiz aytmatov bu temayı vurgularken elbette sosyalizmin etkisindeydi. ancak kendisi ölmeden kısa bir süre önce bir ropörtajında " "sevgi emektir" hayır sevgi emek değildir. sevgi emeksiz de var olabilir" demiştir.
  • annemin televizyonda her yayınlandığında izlediği filmin her defasında aynı yerinde ağlamasına sebep olan replik.
  • asya taa 70lerde demişti bu sözü. dünya başkaydı. bambaşkaydı. sonra 90larda jerry maguire'da dorothy asya'ya cevap verdi aslında jerry ile konuşurken: maybe love shouldn't be such hard work . hatta belki romantik doğuya realist batının cevabıydı bu. ve maalesef hepimiz aslında bunun doğru olduğunu biliyorduk. gözyaşları içinde izlerken asya'nın cemşitle gidişini, onun cemşitle asla ilyasla olduğu kadar mutlu olamayacağını bildiğimiz kadar iyi biliyorduk bunu. yine de asya'yı cemşitle gittiği için suçlamadık hiç. çünkü çoğumuz sevginin emek olmasını isteyecek kadar biçareydik. hâlâ biçareyiz. ve hâlâ sevgi emektir sözü gerçekleşmesi imkansız bir dilek buralarda.
hesabın var mı? giriş yap