52 entry daha
  • "dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarındı. sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. sözcüklerden yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. huvat sözcük dolu şişelere baktı. nuğber sözcük bekledi. zekiye sözcük ağladı. seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. mahmut dilini dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. halit sözcükleri duvarlara vurdu. dirmit ne yana bakacağını, hangi birini yazacağını şaşırdı. o şaşkın şaşkın dolanıp gezinirken bulutlardan sözcük yağdı. musluklardan sözcük aktı. akan sözcük, yağan sözcük, bakan sözcük, susup oturan sözcük, ağız üstü divana kapaklanan sözcük dirmit'in kafasının içinde bir toplu kargaşaya dönüştü. ama bir türlü şiire dönüşemedi. dirmit günlerce onca sözcükten ne kadar uğraştıysa bir ikinci şiir yazamadı. hırsından deliye döndü. kendine cezalar verdi. kendine şiir yazmadan uyumayı, yemek yemeyi, su içmeyi, gülmeyi yasakladı. yasaklara ağlamayı, konuşmayı, helaya gitmeyi kattı. bir kendini boş kağıdın başına zincirle bağlamadığı kaldı. ama yasakları artırdıkça daha beter oldu. kafasının içinde sözcükler tepinmeye, çırpınmaya başladı. her biri iğne olup beynine saplandı. yasakları dirmit'e acı verdi. şiir vermedi.

    ...sonunda dirmit şiir yazmanın bir yolunu buldu. sözcükleri tek tek kafasının içinden alıp yüreğine koydu. yüreğini "güp! güp!"attıran sözcüğü hemen kağıda yazdı. yüreğini attırmayan sözcüğü yüreğinden çekip aldı. dirmit o günden sonra yüreğine kul köle oldu. yüreği ne yap dediyse onu yaptı, yüreği nereye git dediyse oraya gitti, yüreği ne dediyse onu dedi. yüreği kafasıylazıtlaştıysa o da zıtlaştı. yüreği taştıysa o da taştı. yüreği çırpındıysa o da çırpındı. yüreğiyle birlik oldu. dersi defterleri boşladı. yüreğine sözcük koydu, yüreğinden sözcük aldı. koca bir defterin yapraklarının önünü arkasını şiirle doldurdu. atiye'den defteri köşe bucak kaçırdı. defteri damlara bacalara çıkardı. atiye'de uyku düzen bırakmadı."

    (sevgili arsız ölüm- latife tekin)

    dirmit'in şiir yazma çabası genç kadının öznelliğini aşıp yüzlerce yıllık tarihi olan edebiyata dair de bir sürü şey söylüyor iki paragraf boyunca, olanca hızıyla:

    dirmit annesi atiye'nin gözünü dikemeyeceği, tepesinde dikilemeyeceği, kendisini kontrol edemeyeceği bir şey keşfeder: şiir yazmak.

    keşfinden sonra tüm canlı varlıklar ki ev ahalisinden ibarettir çoğunlukla, bir anda somutluklarını yitirip sözcüklere dönüşürler. dirmit sözcükler halinde görmeye başlar ev yaşamını. sözcükler halinde görmeye başlamak yazmanın ön koşuludur.

    edebiyatın bir kaçış yolu olduğunu keşfeder dirmit. ev sıkışıktır, kalabalıktır, atiye ve abiler vardır. oysa sözcüklerden bir yol açılır ve bunun için dirmit'in ihtiyacı olan tek şey kağıt ve kalemdir.

    annesi atiye kızının hemen her şeyini görür, meraklanır, evhamlanır, denetler, kontrol eder. ama bir şey vardır ki onu atiye bile göremez: yüreğin içinden geçenler. dirmit'in sözcükleri keşfine giden yol yüreğinin içinden geçenleri dile dökme arzusudur. yaşamın gerçekliğinde yapamıyorsa bunu, sözcüklerle yapar o da.

    bir kadının kendini keşfine doğru attığı ilk adımlar gibi okudum bu iki paragrafı. roman boyunca o keşifler için sayısız girişimde bulunur dirmit ama her defasında bir engele takılır. sonunda sözcükler yetişir imdadına. yazmasaydım delirirdim klişesini haklı çıkarmak için.

    sözcüklere öylesine ihtiyaç duyulan anlar vardır ki, "sevgili arsız ölüm"deki gibi uçarcasına bir ritme kavuşur anlatı. kaçıştır bu, uzaklaşma isteğinin aciliyeti, patlamamak için dilbilgisine de biçemin alışıldık tarzlarına da boş vererek ne varsa sayıp dökmek. öyle bir yazmış ki latife tekin, okurken yavaşlamak bile mümkün değil. kendimi durdurup zor bela iki paragraf koparabildim. güzelliğiyse şurda ki, geri döndüğümde buna benzer pek çok paragrafın olduğunun farkındalığıyla devam edeceğim kalanına.
149 entry daha
hesabın var mı? giriş yap