• doğrusu sevgililiği *sürdürmenin anormal zor olması gereken başlıktır. günümüzde abartmıyorum 1 hafta internet üzerinden uğraşarak en az 3-4 kızla sevgili olabilirsiniz. ama mesele yürütebilmek. seks dışında paylaşacak bir şeylerinin olması, dünya görüşü uyumu falan. asıl zor olan bu işte.

    ilişkiye başlayan insanların şunları her gün 3 öğün tekrarlamaları gerekiyor.

    1- “dışarda bu kızdan/erkekten daha güzel/yakışıklı, daha iyi(içini siz doldurun) karşı cins her zaman var ve var olmaya devam edecektir. ben bunu bilerek ilişkiye başlıyorum ve karşı tarafa sadık olacağım.”

    2- “nasıl ki ailemle, arkadaşlarımla tartışmalar yaşıyorsam sevgilim ile de yaşayabilirim. dolayısıyla çözüm odaklı olmalıyım, problem yaratmak yerine müşterek faydamızı düşünmeliyim.”

    3- “boktan bir hayatım varsa ilişki beni birden harikalar diyarına götürmeyecek. sadece sorunlarla beraber baş edebileceğim biri olacak yanımda.”

    bunları içselleştiren çiftlerin ilişkileri ömür boyu sürer.
  • bulmak zor değil. bulduğunla sağlam gerçek bir ilişki kurmak, karşılıklı güven oluşturmak ve bir bağ kurmak aşırı zor. kimse kimseyi ne seviyor, ne değer veriyor, ne önemsiyor, ne ciddiye alıyor. her şey oyun, her söz yalan, her duygu geçici, her davranış sahte, herkes bencil, kararsız ve dandik. leş gibi bir döneme denk geldik.
    yani aşktan, sevgiden samimi ve ciddi beklentileri olan, iyi bir hayat arkadaşı isteyen, bir aile kurmak isteyen, düzgün bir ilişki, güzel bir evlilik yapmak isteyen insanların işi aşırı zor artık. bitik.
  • üniversitede psikoloji hocamız koca amfiyi karşısına alıp ciddi ciddi anlatmıştı, eğer kendinize sevgili/eş bulacaksanız tam olarak bu zamanlar bulmalısınız. eğer treni kaçırırsanız mezun olduktan sonra işiniz zor demişti. önce anlamsız buldum, sonra sebebini merak ettim. seçeneklerin sınırsız olmasıyla açıkladı tezini. üniversiteden sonra hiçbir zaman kendi yaşlarına bu kadar yakın birilerini bulamayacaksın, bulsan da seçenekler her zaman sınırlı olacak, bir süre sonra karşına çıkan herhangi biri -önceleri hoşuna gitmeyecek biri de olsa- kıymetlenecek çünkü bir daha karşına seçenek çıkacak mı bilemeyeceksin demişti. o zaman bu açıklama biraz aklıma yatmıştı ama şu an yüzde yüz hak veriyorum bu düşünceye. üniversitede sürekli gençlerin bulunduğu, yüzde doksanının bekar olduğu ortamlarda vakit geçiriyorsun zaten, arkadaşın arkadaşı, kulüpler, topluluklar, fakülte kafeteryaları derken dünya kadar networkün oluyor. mezun olduğun an o tren kaçıyor, kaçmasa bile seferleri azalıyor.
  • hükümetin konuya duyarsızlığı da işin cabası.
  • 10 üzerinden 7 ve aşağısı erkekler için çok zor artık. kadınlar 8-9-10 arzulayıp kazık yiyip "eyhh adam kalmadı ühüüü :(" diye ağlayacaklar. en ortalaması bile gidip zirveyi hedefliyor ulaşabildiği için. sonra zirvedeki adam poşet gibi kullanınca da ağlıyorlar.

    bakın entrylere hiç sevgilisi ve çok az sevgilisi olmuş dolu adam var. eee duruyor işte, belli ki bu adamlar derin ilişki kuruyor. yazsanıza onlara.

    iki yüzlüler sizi.

    devir prens ve prenses devri. onların keyfi yerinde. tabii ki azınlıkta ve keyfi yerinde olduğu için sesleri çıkmıyor. çatır çatır sevişiyor onlar.

    bugün ben 10 üzerinden 9 luk adam olsam biliyorum ki bana yağacak yağmur gibi. oturup da orta zekalı biriyle arkadaş mı olayım? seksime bakar geçerim. benim zaten derin konuşabileceğim arkadaşlarım var. elimde de bir sürü seçenek olacaksa, insanoğlunun doyumsuz olmasından dolayı tabii ki elimden geldiği kadar tüm seçeneklere ulaşmaya çalışacağım. doğanın kanunu bu. işte burada kadınların bilmediği, farketmediği bir algı var. 6-7'lik kadın arz-talep dengesizliğinden kendisini 10'luk sandığı için top noktasındaki adamlardan hayali beklentiler içine giriyor. adam da oturup gerçeği söyleyemeyeceğine göre kullanıp atıyor. işine geliyor çünkü. sonra bu hanım kızımız da etrafta erkek kalmadı diye sitem ediyor.

    6 lık bir kıza 10luk adam da yazıyor 1'lik adam da. ama tam tersi mümkün değil.sonra bunların algısı bozuluyor. kendisini 8 lik sanıyor. beklentileri tam premses. o yüzden sohbet etme skilleri geliştirmiyorlar. çıkıyor karşına oturuyor. sana kattığı bir şey yok. inanılmaz bir arz dengesizliği var.

    önceden 6'lık kız ulaşabildiği mahallesi, okul ve işi kadardı. instagram sağolsun. dopamin boostu sağolsun. artık normal bile çirkin geliyor insanlara. ortalama beklentiler tatmin etmiyor. çünkü dozaj çok yükseldi. çünkü en iyilerini görmek bir insta keşfetine bakmaya yeter. algoritma en iyilerini çıkartıyor. insan bakar mı bir daha ortalamaya? bakın mankenlerin yorumların altına. ne olur beni dölle diye ağlayan kızların yorumları var. bütün hepsi artık onla iletişim kurabiliyor.

    aslında sevgili bulmak top noktadaki insanlar için inanılmaz kolaylaşırken ortama ve altı insanlar için gittikçe zorlaşıyor. bunun da internetin insana ulaşabilirlik arttırması ve rekabetin artmasından dolayı. çoğunluk ise bu rekabetten geri kalmamak için ya işle ya da güçle kendisini yukarı çekmeye çalışıyor. plastik cerrahi de bunun sponsoru.

    bu konuyla ilgili vidoeyu bırakıyorum:
    https://www.youtube.com/watch?v=n96kifh8jma

    edit: üzgünüm kezbanlar, bu evrimsel psikoloji gerçekleri sizlere lisede öğretilmedi.

    evet şöyle istatiği hemen bırakalım:
    https://ibb.co/b7qjfsb

    hayvanlar aleminde bir örnek vereyim. bu da evrimsel biyoloji:
    dişi çardak kuşları zeki ve acımasız birer eleştirmendir. çardakları kontrol eder, en yaratıcı olanını arar ve onun yaratıcısıyla çiftleşirler. başarılı bir erkek çardak kuşu 10 dişiyle çiftleşebilir; başarısız olanlar bekarlığa devam ederler. çiftleşme sonrasında dişi kuş yumurtlamak için uçup gider ve erkek onu bir daha asla görmez. başarılı bir erkek çardak kuşunun hayatı, tıpkı pablo picasso'nunki gibidir

    olay net ve açık.

    edit: çok mesaj geldi. bana. bazen vaktim olmadığı için yetişemiyorum. hipergami ve sekste evrimsel psikolojiyi araştırın. her şeyin cevabı orada.
  • neredeyse hiç duygusal paylaşım yapamadığımız, heyecandan kalp krizi yaratamayan, "seni seviyorum" diyemediğimiz flörtleri sevgiliden saymayalım:
    hakikaten zorlaştı. flört yaygınlaştı.
    insanlar ne bileyim ya koşullu mu bağlanıyorlar, yanlış tercihler mi yapıyorlar fazla mı kaygılılar ne sevemiyorlar. taklit yapıyorlar. mecazi değil; birini sevsen, ayrıldıktan 3. gün başka birine aşık olmaz ya da peşinde koşmazsın. maddi istekler ön planda. maddi isteğe cinselliği de katabilirsiniz. çünkü aşk olmadan iki kişiyi bağlayan bir şey asla değil bana göre. sevgi masumdur çünkü.
    bir de önyargılar var. daha ilk başta tanımadan notu vermiş, strateji yapıyor. tuhaf davranışlardan anlıyorsunuz.
    ayrıca biriyle duygusal bir şey paylaşmayacaksak o kişiye ihtiyacımız var mı? mast yapsan aynı şey hem ego tatmin etmezsin.

    debe editi: bafra'da 1. derece mutlak tarım arazine, birçok alternatif alan olduğu halde hâl yapılmak isteniyormuş. seslerini duyurmak istiyorlar.
    (bkz: bafra ovası'na yapılması planlanan hal)
  • asıl zor olan o ilişkiye beraber güldüğün, eğlendiğin, yiyip içtiğin, güzel vakit geçirdiğin, yeri geldiginde dertleştiğin bi arkadaşlık sığdırmak.
    insanların etrafında bi sürü birey var. ancak bu insanların sadece bir ikisi o kişinin yakın arkadaşı. boyle bi gercek varken şimdi birisi hayatına girecek karşı cinsinden olacak ve öyle birisi olacak ki hem samimi bi arkadaşın olacak hem bi çok konuda dengin olacak hem sevgi beslediğin birisi olacak ve hem de o aynı hisleri besleyecek. guvenecek guvenilecek, her konuda birlikte güzel vakit geçirecek, birliklte saatler gecirse bile sıkılmamak rutini olacak... bunu bulmak çok zor. diyelim şans güldü buldun o iletisimi saglamak iliski dinamiklerini oturtmak bile zaman anı huy gibi bir suru parametreye bagli. o yuzden insanlar onca yillik yasantilarina ragmen arkalarina bakinca bu insanlardan 1 tane sayabiliyorsa sayiyor cogu sayamiyor da. oyle birisi de zaten arayınca bulunmuyor. aslinda baslik da hatali bulunmuyor cunku. vakti gelince hayatına guzelce geliyor ve giriyor. bunun değerini bilmeyen de zaten yıllarca beklemeyi de yalnızlığı da hakediyor. ondan sonra yalnızım mutluyum mastürbasyonu yapıyor. değilsin arkadaşım. kimse oyle sırtını dayayacağı seveceği sevileceği hem arkadaşı hem sevgilisi olan birisine yok demez bu ihtiyaç değil bildiğin lüks zaten.
  • 25ten sonra daha zor. çünkü artık peşine takılıp gideceğiniz adamın hayatınızı kökten şekillendireceğini idrak ediyorsunuz. aklınız da 18 yaşındaki gibi hülyalı bakmıyor kadın erkek ilişkilerine. evlenmiş - mutsuz, evlenmiş - kocası 180 derece değişmiş, boşanma avukatı arayan bebekli arkadaşlarınız oluyor mesela. bunun sevgililikle alakası ne demeyin evlenmek istemeyeceğim adamla niye sevgili olayım?

    sanki ülke baştan aşağı akıyor gibi. yediğin içtiğin kötü, insanlar bir tuhaf, eğitim kurumları işlevsiz, öğretmen saygınlığını yitirmiş (yarım saat konuşabileceğim konulardan biri), paran para değil, a dan z ye her şeyde çokluk ve kalitesizlik mevcut. ülke sanki 1 milyoncu dükkanı. böyle bir ortamdan ilişkiler de nasibini alıyor. ilişkiler evlilikler de fast fashion, kimse kimseye güvenmiyor, aldatmak hava gibi su gibi, devamlı birileri ilişki aklı veriyor, kadına ve erkeğe nasıl olması gerektiğine dair tavsiyelerde bulunuyor. içini temiz tutup bu hengamede aman bana dokunmayın diye kenara çekilenlerse fazla eski kafalı / romantik / nahif kalıyor. keşke aç kapa yapabilsek ülkeyi belki düzelir

    bazen sosyal medyanın özellikle elimize bedava tutuşturulmuş bir patlayıcı olduğunu düşünüyorum (bedava olan şeyleri hiç sevmem). varoşluk, ucuzluk, kalitesizlik normalleşiyor. utanmak ve ayıp gibi kavramlar çoktan boomer işi oldu bile. normalleşen sorgulanamazlaşıyor ( bu da nasıl bir kelimeyse) bugün önemsemediğimiz kulağımızın üstüne yatıverdiğimiz her şey yarın bizi zırıldatacak. kadın erkek ilişkilerini hafife almayın bu direkt evliliği ve nüfusu etkileyen bir konu. bunca göç almış ve doğusu batısına göre hala eski geleneklere uygun evlilikler ve üremelerle devam eden türkiyeyi 20 sene sonra tahmin edebiliyor musunuz?

    hani sevdiğin birinin adım adım yanlış bişeyler yaptığından şüphelenirsin, gözlemlersin, çok üstüne düşüp bunaltmak da istemezsin devamlı akıl veren üstenci tavırdan da çekinirsin ama hep bir acaba nerede patlayacak tedirginliği duyarsın ya ülkeme dair aynen böyle hissediyorum

    ps. boomer değilim
  • kastedilen ''düzgün, güvenilir, sizi sevdiğine emin olduğunuz, eski ilişkilerinden kalan travmaları aşabilmiş, samimi, içten'' bir sevgili bulmanın anormal zorlaşmasıysa katılıyorumdur.
  • estonya'da yaşıyorum, burada da durum aynı. sebebi şu:
    artık bütün kadınlar, kendilerini en tepedeki yakışıklı-zenginlere denk görmek gibi bir yanılgıya kapılmış. bu standardın altına inmiyorlar, ömür boyu yalnız kalacaklarını bilseler de ortalama erkeğe bakmıyorlar.
    gerçekte ne oluyor? en tepedeki erkekler bu kadınların hepsiyle yatıyor, ama uzun ilişkiye yanaşmıyor. sonunda elde bir kamyon dolusu yalnız, üzgün, kucaktan kucağa atlamış ve yaşı geçmiş kadın kalıyor. aile kurmaya istekli ortalama erkekler ise cinselliğin afrikasında yaşıyor.
    olayın kökeninde kadınların gerçeklikten kopmuş eş standartları var.
    çözüm nedir? kimse bilmiyor çünkü tarihte ilk kez böyle bir kollektif delüzyon yaşanıyor.
hesabın var mı? giriş yap