• ışığı açtığınız andır.
  • hani diyor ya sabahattin ali,

    "gözlerimden öptü,
    ellerimden öptü, ellerimden.
    avuç içlerimden öptü.
    unutabilir misin şimdi?
    ben, ölsem unutamam."

    anlarsınız. ölseniz de unutamayacağınızı anladığınız zaman, anlarsınız.
  • sevgilimin olması
  • gözlerine ilk baktığın anda anlıyorsun.

    senelerce doğru insan geyiğini dinledim durdum. evleneceğini söyleyen bütün arkadaşlarıma, 'iyi düşün', 'emin misin', 'aynı evde, bir adamla yaşayabilecek misin', 'dışarı çıkıp gezmek varken, evde oturmaya ne gerek var' ... vb gibi cümleleri kurdum, kendimce onların bir kez daha düşünmesine sebep oldum, aşk diye bir şeyin olduğuna hiç inanmadım, önce kendini kaptıranın kaybedeceğini düşündüm, çünkü hayatıma giren adamları her zaman yalnış seçtim. sevdiğimi sandım, yeri geldi üzüldüm, yeri geldi güldüm ama hep huzursuzdum.

    sonra o çıktı karşıma, ilk baktığımda gözlerine bir şey oldu, nasıl ya da nedir anlatamam ama büyük bir yük kalktı üzerimden, ilk defa huzur buldum belki de. bir anda tamamlayıverdik birbirimizi, hep varmışız da hep birbirimizi bekliyormuşuz gibi. aynı anda gülmeye başladık, aynı anda üzülmeye, aynı anda endişelenir olduk, sonra söz verdik birbirimize, geç bulmuş olsak da birbirimizi, kaybetmeyecektik.

    okurken garip geliyor değil mi sana da? yok öyle bir şey, salak bu kız diyorsun.
    oysa aşk diye bir şey varmış, ilk gördüğünde o olduğunu hissediyormuşsun. eğer elini tuttuğun insan sana huzur vermiyorsa, içinde bir şeylerin yerlerini değiştirdiğini hissetmiyorsan, boşuna harcama vaktini. çünkü senin, o en çok korktuğun ve bu nedenle kalbini kimselere açmadan kaçtığın aşk gerçekten var.

    bu saatten sonra iyi ya da kötü, ondan bana gelecek her şey kabulumdur.
    üzüleceksem de sevineceksem de, aşkın gerçekten olduğunu bilerek ve bunu yaşamış bir insan olarak devam ederim yoluma.
  • tadı çıkarılması gereken andır zira belli bir aşamadan sonra doğru kişi diye bir şeyin olmadığı anlaşılacaktır.
  • arabayı o kullanırken; emniyet kemeriniz takılı olsa bile, ani fren yapmak durumunda kaldığında kolunu önünüze bariyer olarak uzattığı andır.
  • sizin için, kendisinden ve doğrularından feragat ettiğini, daha önemlisi bunu sessizce ve hissettirmeden yaptığını anladığınız an.
    onun en mutlak 'doğrusu' siz olmuşsunuz demektir.
    bundan daha doğru ne olabilir?

    dipnot: doğan hoca'nın* çok güzel bir sözü var, buraya onu da iliştireyim:
    "sizi başka bir şeye dönüştürmüyor, sizde bir devrime neden olmuyorsa, o aşk değildir."
  • bir şeyler yazacaktım ama önce neler yazılmış bir okuyayım dedim.
    baktım kızlarımız romantik romantik yazmışlar; bizim oğlanların kafası karışmasın dedim.

    aşk böceği kızlarımız yardırmış:

    bana bakarken yakaladığım,
    sarılınca huzur bulduğum,
    ailemle tanıştırmaya karar verdiğim,
    yanında osurmaktan çekinmediğim...

    abicim kızları az çok tanımasak bunları yeriz ha, allah muhafaza.
    gerçi bunları yiyen genç arkadaşlar vardır eminim.

    o gençler ki sevgilisi ona bakmadığı anlarda sevgilisine bakıp, dalan;
    o gençler ki alet odun gibi olsa da pantolon kemerine sıkıştırıp, sırf kızın güvenini kaybetmemek için sevgi dolu sarılmalara devam eden;
    o gençler ki kızın annesiyle tanışınca kütle çekim kanununu kendi bulmuşcasına gururlanan;
    vay anam vay daha neler...

    arkadaşlar yapmayın!
    bakın net konuşuyorum.

    kadınlar için doğru adamı bulmak gibi bir olay yoktur.
    sadece o anki doğru adam vardır.
    dolayısıyla siz ancak o anki doğru adam pozisyonundasınız.

    ne zaman ki rüzgarın yönü değişir,
    ne zaman ki kadının idealleri revize edilir,
    ve -daha net olmak gerekirse- ne zaman ki sizden sıkılır,

    işte o zaman yeni bir doğru bulunur.

    lan dayanamıyorum buraya da yazacağım:

    la donna è mobile,
    qual piùma al vento...

    olay şu yukarıdaki iki mısra işte.
    o yüzden "doğru kişi" olduğun gibi saçma bir fikre kapılma.

    bir de tanımla bu yazıyı bitirelim:
    sevgilinin doğru kişi olduğunun anlaşıldığı an yoktur.
    sevgili tarafından doğru kişi olarak kabul edildiğin sanrısı vardır.
  • öğrenciyken türkcell'de müşteri temsilcisiydim aynı zamanda. geçimime katkı sağlaması bakımından. ya ne olacağdı? okula pek uğramaz işimle haşır neşirdim. bende ki bu özveriyi müdüremiz hilal hanım beğenmiş olacak ki bana "çalışmak isteyen arkadaşın varsa gelsin görüşelim" dedi. ben de ok dedim. özgü vardı, hotelde çalışıyordu fakat işinden pek memnun dğildi. otel şartları da çalışanlar bilir biraz ağırdır. bu hep dert yanıyordu işinden. çalışkanda kız. kimseye kefil olmam normalde bu tür durumlarda ama özgü kefil olabileceğim biriydi. buna bahsettim. gelir misin? bi' görüş dedim. olur dedi. geldi, görüştü, işe başladı. epey bi çalıştık, sonra hilal hanım demiş ki "özgü çalışmak isteyen arkadaşın varsa gelsin görüşelim". özgü ok demiş. gizem'e söylemiş, o gelmiş görüşmüş, işe başlamış, bu arada ben yokum, izinli günümde oluyor. ertesi gün tanıştık gizemle.

    işyerin de üst katımız var. burda kahvaltı yemek işlerini hallediyoruz. iki kişi ya da üç kişi çıkıyoz yemeğe çaya. ayşe abla var o da sağolsun çayımızı kahvemizi yapar. on numara, nefis yemekler... beni de ayrı severdi. oğlum, paşam falan.. verirdi gazı. aynur vardı, bana yanık. normal bana yanık olması, çoğ popülerim biliyon mu üniversitede. kızlar çay alıp gelirdi yanıma. hem çay hem çokonat alan benimle oturmayı hak ederdi. sadece çay alan cimri olur, bakmaz sevdiceğine diye düşünür kırardım notu, oturmazdım onla. öyle yani. aynur hep benimle yemek yemek isterdi. sanki başbaşa gibi. tatmin edecek ya kendiği. hiç unutmuyom bana bir ramazan ayı gelip şey dediğiydi; burada yalnız kalıyon, canın bişey isterse çekinme bağa süle olur mu?! töbe töbe, oruçlu oruçlu, şeytanın oyunu mu len bu?
    gizemle yakınlaşınca bu tabi dişiliğini daha çok öne sürdü emme ben yermiyim len tuttuk kendimizi. neyse; biz gizemle vakit geçiriyorduk daha çok. ilk haftada öyle güzel anlaştık ki sürekli beraberiz. birgün ayşe abla bize kahve yaptı gizemle, içiyoruz. gizemi işaret ederek ayşe ablaya, "ayşe abla biz evleniriz aha buraya yazıyorum", gizem biz seninle evleniriz, didim ve kahvemi içmeye devam ettim. ( o ne özgüven o). evlendik, bi' kızımız var. on yıl önce kızım olursa adını "defne" koyucam dedim. adı defne. temiz kalpliyim, herşey gönlüme göre oluyor. hani sevgilinin doğru kişi olduğunun anlaşıldığı an varya, onu yüreğinde hissediyorsun.
  • bir şeyi 2ye böldüğünde, büyük parçayı ona veresin geliyorsa; orada güzel bir şeyler oluyordur. o anı hiç bırakma!

    doğru kişi, evlendiğin kişi olmak zorunda değil.evlendiğin kişi, doğru kişi olmayabilir.

    sadece anlar var. sen, düşünmeden, kalbinden gelerek yani büyük parçayı ona verdiysen... yani birini kendinden önce düşünebildiysen, orada çok güzel bir şeyler oluyordur.

    o anı hiç unutma. yanında götüremezsin, geleceğe taşıyamazsın... sadece tadını çıkart ve şükret.
hesabın var mı? giriş yap