• sadece insanlar değil tüm memeliler, kuşlar, balıklar hatta böcekler dahi osurur. buna omk (osuran mahlukat kümesi) diyelim. sevgiliniz omk elemanıysa günde 12 ila 25 kez osuracaktır. ben osurmam ya da benim osuruğum kokmaz diyen bir sevgiliniz varsa derhal işkilleniniz. sevgiliniz ya yalan söylüyor ya da omk üyesi değil. omk üyesi değilse memeli değil. e memesiz sevgili ne boka yarar sorarım size.

    neyse gelelim işin koku kısmına. osuruk genelde kokusuz gazlardan oluşur. nitrojen, oksijen, metan, karbon dioksit ve hidrojen gazları kokusuzdur. osuruğun o kendine has aroması sülfürden gelir. alınan proteinin sindirimi sonucu ortaya çıkan hidrojen sülfid ve ince barsakta sindirilip emilmemiş karbonhidratların, kalın barsaktaki bakteriler tarafından fermantasyonuyla oluşan karbon disülfid genelde süreyya plajı-idealtepe gibi kokar. işin acı tarafı karbonhidratların ince barsakta emilememe sorunu kadınlarda çok daha sık görüldüğünden ortaya çıkan gaz çok daha kötü (fenerbahçe-kurbağalı dere) kokuludur.

    hiç unutmam yıllar önce hem de ilişkinin başlarında iken oynadığımız satranç sırasında sevgilim gayet kibar bir tını ile osurmuş ve utana sıkıla pardon demişti. ben de bana yakışanı yaparak "boğmaca matı öyle olmuyor hayatım, şahı atla sıkıştırmayı dene" gibi sulu zırtlak bir espiri yapmamış, duymazdan gelerek olayı geçiştirmiştim. hatta sıra bana geldiğinde ilgisiz bir piyon hamlesi yaparak oyunu biraz rahatlattım. dedim ya daha ilişkinin başlarıydı sevgilinin o kadar "zorlanmasına" gönlüm razı gelmedi.

    benzer durumlarla karşılaştığınızda size de aynısını yapmanızı öneririm. unutmayın ki osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur.

    not : oysa alt tarafı at çatalıyla kalesine basmıştık, şah çeksek sıçacaktı demek odanın ortasına sevdiceğim. ehe

    not 2: ehehe

    not 3: ehehehahaheahehaehahahehahahahehahahhahahah!
  • "boktan" bir durumdur. özellikle de bol kokulu ve sesli olmuşsa... öyle ki gülseniz gülemezsiniz, kızsanız kızamazsınız, farketmemiş gibi yapmak isteseniz o da olmaz. bu durumda en iyi yapılacak şey karşılık olarak "gaark" diye geyirmektir. bu sayede denklemi eşitlemiş olursunuz. ama eğer sevgiliniz bir tepki gösterip denklemi tekrar bozarsa aynı tepkiyi siz de gösterip eşitliği tekrar sağlarsınız.
    eğer osuran taraf sizseniz ve "oha ayı ayı" gibi bir tepki alırsanız bir tane de burnuna osurun derim. öyle sevgili olmaz olsun.
  • genellikle erkek kısmısının pek bir itici bulduğu olaydır amma ve lakin minik spermlerini sevgililerinin içine yollamak onlara hiç itici gelmemektedir. dişilerin de osurmaya ihtiyacı vardır ve gaz çıkarmak sağlıklı yaşamda gereklidir. (bkz: feminizm)
  • hayatim boyunca cok pis ve etkili osuran bir insan oldum. bunda, ortaokul yillarindaki arkadaslarimla ders sirasinda osurup, en kotu kimin osurugu kokacak diye yarismamizin buyuk etkisi var. sanirim bu sayede vucudum buna gore evrildi ve su anda oldugum insan oldum. cok insani sofradan kaldirmisligim vardir osurugumla.

    o yillarda osurukla yakindan ilgili oldugumdan kendimi bu konuda cok gelistirdim. bilinenin aksine en etkili osurtma yontemi kuru fasulye degil oralettir. eger oralet icerseniz en etkili osuruklari gondrebilirsiniz. ayrica amac gurultulu osurmak degil sessiz ve hedefe giden bir osuruk olmalidir. osurukcular bazuka ile dolasan asker yerine snipercilari ornek almalidir. ben de zaman icerisinde bu ogretide kendimi gelistirip osurugumu tam hedefe yoneltmeyi ogrendim. ornegin sol tarafimda sevdigim sag tarafimda sevmedigim adam varsa sadece sag tarafimdaki adami rahatsiz edebilirim osurarak.

    osuruk uzerine bu kadar kafa yormak gereksiz gibi gelebilir ama saglikli insan gunde 15 20 kere osurmakta ve eger bunu kontrol edemezseniz gunde 15 20 kere tuvalete gitmeniz gerekebilir adiniz donuna iseyen adama cikar ya da gotunde sulu ciban var diye arkanizdan konusulur. ama asil mesele, eger sevgiliniz varsa ve iliskinin ilerleyen safhalarinda butun gunu beraber geciriyorsaniz basliyor. bu yetenegim sayesinden karsimda sevgilim herseyden habersiz yemegini yerken osurugu arka masaya yollayabilirim veya duvar dibindeysek sadece kendi eksenimden osurugu tavana yollayabilirim.

    bugune kadar hicbir zaman en sesli en siddetli osurugun sahibi olmak gibi bir dusuncem olmadi hep hedefim daha oncede belirttigim sniper olmakti. ortaokul yillarinda bir donem acemilikle tabi ki siddet pesinde kostum ama bunlar olgunlastikca bastirdigim heveslere donustu. bir gece uyurken sevgilim de arkasini donmus bana yatiyor (burada ufak bir parantez aciyorum, olm nasil uyuyonuz lan oyle butun gece sarilarak kolum uyusuyor birbirimizi kandirmayalim hepiniz sonunda gotunuzu deviriyonuz dimi bana bir mesaj atin itiraf edin rahatlayin ). bacagimda bir ruzgar hissettim ama oyle boyle degil bildigin birisi butun gucuyle bacagima dogru ufledi ben hemen uyandim carsafin altinda ne var diye baktim. ama bu oyle bir uflemeydi ki ses hizini astigindan daha sonra gurultusunu de duydum. bu bildigin ortaokul yillarimda biraktigim osuruktu. ben once afalladim ama sonra anladim gercegi benim melisim benim pelinim yerine koydugum sevgilim ortaokul yillarindan bir bilal bir okan bir abdullahmis da benim haberim yokmus. bir an eski gunleri hatirladim dayanamadim gulmeye basladim bu alayci gulme degildi bildigin mutluluktan guluyordum ortaokuldaki o cocuk olmustum. kiz arkadasim utancindan yastigi kafasina cekti ama o da dayanamadi tabi o da kikir kikir gulmeye basladi.

    ben bu kadar zamandir bir efsane ile birlikteymisim de haberim yokmus, kiz osurugun yeliyle hem de kafama osurmadan sadece bacagima osurarak beni uyandirdi. sonra kafasina yastigi tutarak utanarak kendini banyoya atti. saniyorum ki %100 olmasa da ona yakin bir oranda vejataryan olmasi nedeniyle osurugu hic kokmadi. her ne kadar eliyle beni itsede kafami carsafin altina sokup kokuyu olcmeye calistim ama koku yoktu.

    o gunden sonra birbirimizi tamamladigimizi daha iyi anladim. ben ona bendeki osuruk yetenegini cok onceden gostermistim, bir gun gidip kafasina osurup iste ben buyum diye gostermistim, hem sesli hem de insanlari sofradan kaldiran osurugumu ilk o zaman tanimisti. ilk basta biraz yadirgayip tiksinse de sonradan guldugumuz bir aniya donusmustu bana neden o zaman bu yetenegini gostermedi bilmiyorum hala da bu konuda cok utangac. fakat ilerde bir gun cocuklarimiz olursa secilmis kisi olacagina eminim.
  • "ah eden kimdir bu saat kuytuda
    sustu bülbüller hıyaban uykuda
    şimdi ay bir serv-i sîmîndir suda
    esme ey bâd esme cânân uykuda"

    uykuda "esen" cânâna dair bir başka tefsir ise şöyle. http://www.youtube.com/watch?v=7txyn2sibla
  • ilişkinin ilk haftasıydı.
    biraz hızlı ilerlemiştik biz. *

    zaten salonun kanepesinde usul usul başlayan ilişkimiz, hemen ötedeki yemek masasında utançtan kıpkırmızıya büründü. efsane kahvaltılarımızdan birini yaptık, keyif çaylarımızı içiyorduk.
    o sırada bahsi geçen sevgili çok ciddi bir şey anlatıyor, bense kıvranıyordum.
    ne izin alıp tuvalete gidebiliyordum, ne de olduğum yerde kendimi tutabilecek durumdaydım.

    komşu kızının bile yanında pırtlamayan ben, yoğun çabalarıma rağmen tutamadım. pırtladım sözlük. yaptım.
    sonra suratına kocaman gözlerle baktım. o bir an duraksasa da istifini hiç bozmadan devam etti. daha çok utandım. hem deli gibi kahkaha atasım var kendimi düşürdüğüm durumdan ötürü, hem de acayip utanıyorum. derkeeeen, pardon deyip kaçtım.

    ahaha evet. odaya kaçtım.
    oturup arkadaşımla mesajlaşmaya başladım.
    -ya ben hakanın yanında pırtladım.
    -ehehöhehehhahaahahashhaamuhahaöhöhöh
    -gülme, çok utanıyorum. odaya kaçtım, oturuyom.
    -ehe öhö. eee.. salak gitsene yanına bişey olmaz, dalga geçersiniz.
    -yeaaa...

    derken sevgili odaya girer. ben de durumu anladı da teselli etmeye geldi sanıyorum.
    napıyosun burda ya deyip bir şey alıp tekrar salona gitti.
    ben de şapşik şapşik arkasından hızlıca giderek, "yaa ben pırt yaptım yanında, çok utandım. ondan kaçtım" dedim büyük açık yüreklilikle.

    -ne?! ahaha pırt mı yaptın? hiç fark etmedim.
    -?!?!?!!

    yine kendi kendime dürüst olmaya karar vermiş, yine açık sözlülüğüm beni utandırmıştı.
    adam o ufak minik sesin deri sandalyelerden geleceğini düşünecek kadar naifmiş.
    bense gerizekalının ta kendisi.

    neyse.
    sonuç olarak "ilk pırtı günahsız olanınız yapsın." *

    edit: bu entry; başucu eserlerime yerleşmesini sağlamak suretiyle utancımı maksimum düzeyde tutan sözlük kurallarına ve değerli yönetimine gelsin.

    edit: çok utanıyorum sözlük.
    ismini vermeyeceğim sözlükten bir arkadaşım, bulunduğu ortamdaki kızın geğirmesi üzerine yaptıkları muhabbete örnek teşkil etmesi amacıyla yaşadığım olayı anlatıyor.
    ortamda bulunan erkeklerden biri, bilgisayardan kafasını kaldırıp "derya mı o?" diye soruyor.
    her şey anlaşıldıysa hikayedeki eski sevgiliyi bulabilirsiniz.
  • sevgilinin insan olduğuna dair bir işarettir
  • karı koca olunca yanınızda sıçacağının işaretidir.
  • ilişkinin üzerinden en azından 3 yıl geçtikten sonra gayet sıradanlaşan eylem. yolda yürürken kalabalıktan uzaklaşan, alışveriş merkezlerinde kimsenin olmadığı yerlere, kimsenin bakmadığı dükkanlara bakan bi çift görürseniz,bilin ki çiftlerden biri osuruyordur. ateşle yaklaşmayın*
  • sevgilim osurursa ayrilirim ondancilik, bir osuruga bile dayanamayan iliskinin daha zorlu kosullarda nasil ayakta kalacagi sorusunu akla getiriyor hemen. konu ile ilgili, bir filmden alinti yapmak gerekirse, bakiniz ne demis robin williams, good will hunting filminde:

    my wife used to fart when she was nervous. she had all sorts of wonderful idiosyncrasies. you know, she used to fart in her sleep. just thought i'd that with you. one night it was so loud, it woke the dog up. she woke up and asked, "was that you?" i said, "yeah." i didn't have the heart to tell her.
    diyalogun devami benim kalbimi ayri parcalar:
    yes. but, will, she's been dead two years and that't the stuff i remember. it's wonderful stuff, you know? little things like that. yeah, those are the things i miss the most. those little idiosyncrasies that only i knew about. that's what made her my wife. boy, and she had the goods on me too. she knew all my little peccadillos. people call these things "imperfections," but they're not. that's the good stuff. and then we get to choose who we let into our weird little worlds. you're not perfect, sport. and let me save you the suspense. this girl you met, she isn't perfect either. but the question is whether or not you're perfect for each other. that's the whole deal. that's what intimacy is all about. now you can know everything in the world, sport, but the only way you're finding out that one is by giving it a shot.
hesabın var mı? giriş yap