• sevgilinin kıçının kenarı olmanızla sonuçlanır. ben söyleyim de...
  • olacak depremin merkez üssünün hayatınızın tam ortası olmasını göze almaktır.
  • sevgilisini hayatının merkezi yapan luğzır kız imajı çizicem biraz kusura bakmayın ama:

    gitmesinin ihtimali bile seni nefessiz bırakmayan bir insanla ne sikime sevgili olursun ki? hayatında önemli bir yere sahip değilse, gidince bir tarafın eksik kalmayacaksa, üzülmeyeceksen, zaten sevgili değilsin arada tokuştuğun bi insanla maksat adımız fakbadi olmasıncı bi ilişkin var demektir.

    hayatın merkezi ne demek ki? hayat ağırlık merkezini basit bir formülle hesaplayacağımız düzgün şekilli bir katı cisim mi? "bu insanın hayatının merkezi sevgilisi" dediğin kişi gün gelir sevgilisinin götüne tekmeyi basar da şaşar kalırsın. sevgili her şey değildir. ama çok şeydir. onun uğruna çok şey feda edilir. ancak herkesin sevgisi, sevgilisi, hayata bakış açısı ve kişilik yapısı farklıdır. dolayısıyla kimse hakkında kalkıp peşin hükümlerde bulunamayız. sevgilisini hiç sallamıyo görünen adam kız gidince intiharı deneyebilir. sevgilisinin üstüne titreyen kız ayrıldıktan üç gün sonra başkasıyla nişanlanabilir. bunları hep gördük biz teey teey hayat tecrübesi hep.

    kısacası, sevgisi uğruna fedakarlıkta bulunduğunu düşündüğümüz insanların fedakarlık yapıp yapmadığını aslında bilemediğimizden bu konuda konuşmayalım. insanın sevgilisi her şeyi olabilir. her şeyi olmasa bile çok şeyidir. ve onu öyle bir çırpıda bırakıp gitmeyi göze alamaz. bunun için yaptıklarını da küçümseyemeyiz. ha insanlar bir gecede her şeylerini kaybedebilirler. 17 ağustos 1999'da bazı insanlar zengin ve mutlu olarak uyuyup fakir ve ailelerini kaybetmiş olarak uyandılar. hayat devam etti. tekrar para kazanıldı. ölenler geri gelmedi, ancak yeni aile bireyleri doğdu. onlar da en az ölenler kadar sevildi.

    belki ağır bir örnek ama, insanların herhangi bir şeyi hayatlarının merkezi yapmasının kötü olduğunu düşünmüyorum. sen sevgilini hayatının merkezi yapmasan da, hiçbir şeyi hayatının merkezi yapmasan da, hayatının ekseni çok fena kayabilir ve sen sudan çıkmış balık gibi kalabilirsin. dolayısıyla demirden korkup trenden kaçmanın manası yok. yoksa hayatımıza geçen trenlerin arkasından bakan bir öküz olarak devam ederiz.
  • kasten yapılmayan eylemdir.

    çok sevmek, çok alışmak, çok aşık olmak sonucu, bünyenin yaşanan ilişkiye verdiği doğal bir tepkidir. yadırganmamalıdır. aklı başında hiçbir insan evladı "ben sevgilimi hayatımın merkezi yapayım" ya da " ben sevgilimi hayatımın merkezi yapmayayım" diye oturup düşünüp plan yapmaz. her şey ilişkinin akışıyla farkına varmadan olur. zaman içinde en mutlu olduğun anların, sevgilinle geçirdiğin anlar olduğunu farkedince, ister istemez, elinde olmadan, senin hayatın onun ekseni etrafında dönmeye başlar. gayet insani bir durumdur. kızılacak veya sevinilecek bir şey de değildir. senin hayatının merkezi olan sevgilinin hayatında sen merkez değilsen bunu kabullenmek zaman alabilir, canını acıtabilir. ama ilişkide her şey yolunda gittiği sürece, sevgilinin sevgisinden emin olunduğu sürece bu da problem edilmemelidir.

    nitekim her şey karşılıklı olmak zorunda değildir ve herkesin sevme şekli başkadır...
    sevgili de, hayat da, merkez de senindir...
  • aslında olması gerekendir. sevgiliyi hayatın merkezi yapmamaktır yanlış olan. bu konuda kafamızdaki "sevgiliyi hayatın merkezi yapmak" düşüncesine ne açıyla yaklaştığınız önemli. eğer sevgiliyi merkeze alıp her şeye sırtınızı dönerseniz bu elbette yanlıştır.

    hayatımızı bir ilçe gibi düşünelim ve merkezinde sevgili var. evli değilsek ilçemizin bir mahallesinde yaşıyoruz. arkadaşlarımız için başka mahallelere gidiyoruz ama merkezde hep sevgili var. evleniyoruz, mahalleden taşınıp merkeze gidiyoruz. ama yine arkadaşlarımız ve ailemiz dışarıda arada çıkıyoruz yanlarına gidiyoruz. halısaha maçı yapıcaz, merkezden ayrılıyoruz ama biliyoruz ki dönüp dolaşıp geleceğimiz yer merkez. eğer siz sevgiliyi hayatınızın merkezine koyup, merkezden hiç ayrılmazsanız bir süre sonra ne sosyal aktiviteleriniz, ne arkadaşlarınız hatta belki aileniz bile kalmaz. hayatınızın merkezi kalacağınız son uğrayacağınız yer olsun. tüm zamanınızı öldürdüğünüz yer değil.

    ben beğendiğim kadını alıp hayatımın merkezine koymayacaksam ne anladım ilişki denilen olaydan? sıradan bir arkadaş ile arasında ne gibi fark olabilir ki? sıradan seviştiğim herhangi birinden ne farkı olabilir ki? zaten birliktelik mahalleden oturan güzeli alıp merkeze yerleştirmek değil midir? günümü bitirdikten sonra ona dönmeyeceksem, onu aramayacaksam, onu farklı bir statüye koymayacaksam diğerlerinden ne farkı olacak? herkes mahallede yaşayacaksa aşk neden var?

    sevgilinizi alın ve hayatınızın merkezine koyun. orası son durağınız olsun, tüm yolculuğunuz değil.
  • elde olmadan yapılan...

    hayatını adamaya programlanmış organizma davranışı...

    asıl hastalıklı olan, aynı adanmışlığı sevgiliden de beklemek. ama deli deliyi dakkada bulmuyor işte her zaman.

    sen merkezkaç kuvvetiyle savrulurken, sevgili, tutunduğun yakasından silkeleyiveriyor bazen.
  • bir ilişkiyi bitirmenin en garanti yoludur.* sevgiliyi hayatın merkezi haline getirmek onun ilişkiye olan ilgisini kaybetmesine sebep olacaktır. ilişki boyunca zaten hedef o merkez haline gelmektir, gelemediği sürece de ilişki devam eder. sevgili bir bakıma o kaleyi fethetmek için uğraşır, siz kaleyi kendi ellerinizle teslim ederseniz bayrağını diker ve bir sonraki kaleyi fethetmek için yeniden sefere çıkar. size de daha derin hendekler kazıp, burçları yükselterek sonraki fatih sultan sevgili'yi beklemek kalır.
  • hayat boyu yapmış olduğum en ama en büyük hatadır.

    evet bunu yaparsınız, gerek şartlar, gerek koşullar gerekse bizzat kendisi bunu yaşamanızı sağlar.

    öyle arkadaşları satma durumu falan olmasa da insan onu herkesten öne koyar işte, tüm hayatını ona göre ayarlar, bir plan yapıyorsa eğer, kafasındaki ilk şey "acaba o da dahil olabilir mi?" olur.

    3 ay uzak kalmanız gerekir sonra, siz planlar yaparsınız yine, saat farkı yüzünden alarm kurarsınız, uçağı inene kadar uyumazsınız.
    uzaklık, ortam, çılgın partiler, sevgiliyi pohpohlayan, yavşak tipler...

    ve sonuç, aldatılmak.

    sadece cinsel olsa yine bir yere kadar olur da acınız, canınız ciğeriniz sizi siktir edip o kişiyle sevgili olunca, fotoğraflar, şarkılar paylaşmaya başlayınca nefes almanız zorlaşır artık.
    hayatınızdaki en büyük darbeyi yemişsinizdir. toparlamanız ne kadar zaman alır onu bile kestiremezsiniz.
    hatta toparlayabileceğinizin bile inancında olmazsınız.

    sözüm yeni sevgililere..
    sevmek güzeldir, sevmek dünyadaki en güzel şeydir, hele karşılık da alınıyorsa, daha değerlisi yoktur sevmenin.

    ama siz dikkat edin, o imzayı atmadan, o çocuğu kucağınıza almadan kimseyi hayatın merkezine almayın.

    göt üstü düşüşü çok ama çok fena oluyor.
  • iliski bittikten sonra hayatin merkezinde dimdizlak kalmanizla sonuclanir. sonra arkadaslarinizin halinize aciyip tekrar sizinle takilmasini beklersiniz.
  • eğer birisine süperstar gibi davranırsanız, o da size fanıymışsınız gibi davranır.
hesabın var mı? giriş yap