• uzun uzun bişiler anlatayım.. bu başlığa gelip ağlayanlara umut olsun.. sevildiğini sanmak, insanın kendi kendini aldatmasıdır aslında.. karşınızdaki çünkü übermensch ya da al pacino değilse, illa ki belirli emareler vermiştir ama siz görmemişsinizdir.. görmek istememişsinizdir..

    insanların içindeki güçsüzlüğe hayran oldum ben hep.. meslek defekti mi, benim kendimin de güçsüz olmamdan mı bilemiyorum.. fakat, filmlerde dizilerde en çok sevdiğim karakterler hep şapşal, non-karizmatik (yuhuu kelimeye gel) tipler oldu.. onların, acı çektikten sonra mutlu olmalarını izledim hep.. onları beğendim.. geriye dönüp bakınca işte, esas problemin bu olduğunu görür hakikaten sevildiğine inanan kişi.. içten içe güçsüzdür.. güçsüzdür ve gerçekleri görmek istemiyodur.. misal, karşındaki kişinin asla sizinle gecelerce konuşmaması ya da bundan şikayet etmesi ama sizinle arası bozukken, istisnasız her gece sabahlaması.. bunu görmek istemezsiniz.. oysa, ayan beyan ortadadır.. bu en basit örnek.. temelinde sevmemek demek, onsuz da yaşayabilirsin demektir..

    güçsüz insanlar, yaşadıkları hayatlara baktığınızda ezikler ve zaten hayatta güçsüz olmaktan başka çaresi olmayanlar ve güçsüzlüğü sevip, aslında çok güçlü olabilecekken, sırf kendileri istiyo diye güçsüz olanlar olarak ikiye ayrılır.. ki ilk grup dünya toplamının yüzde 90ından fazlasını oluşturur.. sıradan, normal insanlar.. hayatlarıa dönüp baksan, ne eğitim ne para ne aile ne sosyal yaşam, hiç bi çıkıntı nokta bulamazsın.. sıradan doğarlar, türlü acılarlar taksitlerle değer verilmemezliklerle hayatlarını bitirirler.. ikinci grup ise, sırf kendisi güçsüz olmayı ve melankoliyi seviyo diye güçsüz(müş) gibi dolanır ortalarda..

    ikinci gruptakiler hep aynı karakterdedir.. şaşmaz.. iyi bi eğitim, genelde bi yurtdışı sosu, onu çok seven arkadaşlar, gittiği her yerde ortamda dikkat çekme fakat özel hayatında hep sevilmeme hor görülme vs vs.. çünkü dedim ya, bunlar melankoliyi severler.. gidip, kendilerini sevmeyen kişileri seçerler ve hep sevilmediklerine aymayı beklerler.. çünkü sevilmediklerini gördükleri anda, oturup evlerinde 'üühühüh çok yalnızım neden böyle oldu' diye ağlayabileceklerdir..

    sevildiğini sanmak, güven yıkar, içi acıtır, bazı bazı fiziksel olarak hasta eder, kusturur, göz kenarlarını çiziklendirir onu yapar bunu yapar.. fakat bu duruma gelen kişiler, zaten karakter olarak böyle tiplerdir aslında.. güvensiz, korkak, endişeli.. yani sevildiğini sanmak ve sevilmemek onlara ekstra bi acı vermez.. çektikleri derin acının, o zamanki sebebi olur sadece..

    bu çılgınca geliyo kulağa biliyorum.. kim bile bile acı çeker lan? kim kendi değerini anlamayacağı birini baştan bile bile sevip, sonra siktir yiyince oturup ağlar?

    işte burası çok mühim.. ve çok da acı.. kim biliyo musunuz hayatında derin acılar olanlar.. geçmişte kalan travmalar, aile sorunları, ölümler.. kısaca o kişiden bağımsız, kişinin kendisiyle alakalı yemesi yutması zor acılar.. bu acılar, ağır gelir.. bi anda kaldıramaz kimse.. o yüzden, hayatın bütün amacı, aslında o acının yasını tutmakla geçer..

    seni baştan, üzen ve ilgisini eksik eden kişiye dayanman bundan işte.. yas ihtiyacını gidersin diye.. her yerde bu insanlar.. modern toplumlarda, çok üst yerlere ulaşmış, zeki, iyi niyetli ama aşk hayatında bi türlü aradığını bulamamış adamlar ortalarda bundan dolanıyo.. millet onlara 'lan daha iyisini bulursun değer mi olm?! ' diye bunlara.. ki onlar da biliyolar bunu doğru olduğunu ama yok.. o acıyı çekmekten hoşlanıyo.. çünkü kendisini acı çektikçe rahatlamış hissediyo.. ağladıkça ruhu açılıyo.. ayılıp bayıldıkça, sanki geçmişin izleri kayboluyo..

    sevildiğini sanmak, kötüdür.. hele büyük laflara alışkın değilseniz, yalancı bi bünyeniz yoksa ve karşınızdaki size paso sıkmışşa sevginizle ve sizsiz yaşayamacağıyla ilgili her şey bi anda sürreal gelir.. ağlama krizleri, gece uyanıp kusmalar, tekrar tekrar bütün sözleri okumalar, bütün resimlere bakmalar vs.

    fakat, güzel insan, biliyodun içten içe aslında seni sevmediğini..biliyodun gidince üzülmeyeceğini.. bile bile lades dedin.. çünkü sen salak biri değilsin aslında.. hislerin de kuvvetli.. karşındakine güvenememen, ilişki boyunca delirmen bundandı.. bi bakın ilişkinize, harbiden sevildiğinizi sandığınız zamanlar da aşırı mu mutluydunuz yoksa hep bi üzen taraf var mı? gerçekten bi bakın ama..

    ben şimdi ne yazsam, ne desem boş.. evinde ağlayan, kanında alkol dolaşan binlerce adam var..binlerce iyi ve güzel adam.. sevilmeyi hak eden, tek derdi çektiği acıların artık bitmesi olan binlerce mahsun kişi.. neden ben? neden bana oluyo diye düşünüyolar.. biliyorum.. oysa neden sizde.. neden bende.. bizde.. acıya bağımlı olanlarda.. hayatının bir günü bile yüzde 100 bi mutlulukla geçmemiş olanlarda.. siz seçtiğiniz sizi sevmeyen kişiyi.. siz seçtiniz, yalanlara inanmayı.. çünkü ne sizi kandıracak kadar zeki insanlar, ne de siz körü körüne bi yalana harbi inanacak kadar salaksınız..

    hayat bazı anlarda, çok acımasız oluyo.. insanlar, yüksek bi yerden yere bırakılmış cam parçası gibi kırılıyo.. caddede darmadağın oluyolar.. diğer boş beleş adamlar da, onların üstlerine basıyo.. tek dertleri, ayakkabılarının altının delinmemesi.. size de 2 seçenek kalıyo.. ya boş beleş ve sıradan olacaksınız.. sorgulamadan, acı çekmeden ortalama bi hayat yaşayacaksınız... sıradan hayalleriniz, sıradan bi hayatınız, sıradan bi mesleğiniz olacak.. türkiyeden dışarı adım atmamış, bi gün bi çiçeği koklayıp kokusuyla gözleri dolmamış, apartman camından hiç seni seviyorum diye bağırmamış, kısaca yaşamamış insanlar olacaksınız.. ve göçüp gittiğinizde geriye bi mezarlık kalacak sizden..

    ya da sike sike üzüleceksiniz.. her ilişkinizde, varınızı yoğunuzu vereceksiniz.. hep şefkatli ve samimi olacaksınız.. açık seçik acılarınızla, darmadağın kalbinizde ortalarda dolanacaksınız.. başkasına atlamayacaksınız misal acınızı bastırsın diye.. önünüzde onlarca fırsat dururken siz evde tek başınıza ağlayacaksiniz.. insanlar sizi ziyarete gelecek, acıyacak.. anneniz kahrolup değmez yapma diyecek.. devam edeceksiniz.. çünkü, yaşam başka yerde.. ağlamak çünkü, günlük telaşlara ve heyecanlara eyvallah dememek, durup acı çekmek değerli bişi çünkü.. başka bi hayat yaşamamanın, ölümü bile aşmanın, şu herkesin birbirine benzediği dünyada birazcık farklı olmanın ve iz bırakmanın tek yolu..

    sevildiğini sanmak bok gibi bişi.. başka bi tanımı yok.. umursanmamak ya da adaletsizlikten çıldracak olmak.. oysa aşkın adaleti sevdim sevildim diye işlemiyo.. birikiyo sadece sevgiler ve sevgisizlikler.. sonra 60ına geldiğinde, geri dönüp bakıyosun, altında varis çorapların, dişlerin protez, o gün doktor randevun var kalbin çok kötü tekliyo.. birisi kalkmış sabah kahvaltı hazırlamış.. hadi kalk hanım kahvaltı hazır, iki lokma bişi yiyelim demiş.. çocuklar arıyo, anne nasılsın kaçta randevu diye.. hepsi üniversiteye gidiyo yi yerlerdeler.. o evde bi gün bile kavga olmamış.. kimse kimseyi kırmamış.. o kadar nadir ki bu tablo.. o kadar sıradan gibi gözüken ama o kadar nadir bulunan bi tablo ki.. en basitinden annelerinize bakın.. ne acılar var hepsinde, ne dayanmalar.. ne travmalar ama yine de susmalar..

    heh işte, siz onlardan olmayacaksınız.. çünkü siz sevildiğinizi sandınız.. sevdiniz.. üzüldünüz.. kırıldınız.. belki horlandınız, belki intiharı düşündünüz.. ama hesap kapandı.. bütün acıları çektiiniz.. bütün üzüntülerden geçtiniz.. herkesin acı çekeceği şu dünyada sizinki bitmek üzere.. o yüzden silin gözlerinizi.. korkmayı bırakın.. etrafa saldırmayı, yalnız kalmamak acı çekmemek için hemen yedeklere dadanmayı bırakın.. kendi kendinize acımayın da artık.. sizin de payınıza düştü bişiler.. ve siz de üzüldünüz herkes kadar.. ama siz winzipli yaşadınız.. çektiniz ve bitti.. artık güzel günler göreceksiniz.. o acı denen saatli bomba size gelmeyecek daha çünkü patladı çoktan..

    sevildiğini sanmak üzüntülü bişidir.. bi yerde hep büzüşüp ağlayan taraf bırakır ardında.. fakat biterler..doğanın değişmez tek kanunudur bu.. her şey bitecektir bi gün.. seneler geçecek ve siz o ağladığınız zamanki halinize bi mektup yazmak isteyeceksiniz : 'sevgili kendim, seni seviyorum.. bol bol ağla şimdi.. söz veriyorum bunların hepsi geçecek.. çok mutlu olacaksın.. '

    edit: bunlarin hepsi gecti, kendime o zamanlar soz verdigim gibi, cok mutluyum.. iyi ki sevdiklerini sandiklarim, beni sevmemis..
  • sen seversin...
    öyle seversin ki o da seviyor zannedersin.
  • zannettiren oyuncunun oscarlık performansının eseridir.
  • bir donukluk, sogukluk vardir fakat isim konulmak istenmez

    iste bir kavga aninda o an gelir, o uzun zamandir sevmedigini soyler
    bunca zaman kendini kandirmanin agirligi, gozkapaklarina coker

    eski sevgili, kapidan cikip ozgurlugune dogru yol almaya baslar
    sevildigini sanan asik, yalanlardan ordugu hapishanede tek basina kalir

    olaylar gelismez cunku
    zaman sevgi kadar bir sanridir artik.
  • "san"maya çalışmak için harcadığın onca enerjinin son damlası da tükendiğinde, eninde sonunda sorman gereken soruları, cevaplarını bile bile dillendirdiğinde.. kendi kendine ördüğün, dantel gibi ince ince işlediğin, gerçeklerden ayırıp fanuslarda özenle beslediğin hayaller bir gün "ben sadece hayalim" dediğinde.. görmemek için kendini dört tarafa çevirdiğin her şey gözlerinin önüne kaçamayacağın şekilde serildiğinde.. anlarsın ki sevildiğini sanmışsın.. hiç anlamamayı tercih ederdin oysa sana bir şans verilse..
  • sevildiğine inanma isteğini abartarak bir yalana kendini inandırmak.
    gerçekle yüzleştiğinde ise kendini aptal gibi hissetmektir.
  • her zaman dramatik değildir.
    gün gelir, biri tarafından öylesine sevilirsiniz ki; o güne kadar yaşadıklarınızın sadece sevildiğinizi sanmaktan ibaret olduğunu anlarsınız.
  • sevilmediğini kanıtlayan her işarete, gayet özenle güzel kılıflar uydurma sanatı, kendini kandırmaların şahıdır.

    karşısındaki kişi hiçbir açıklama yapma gereği duymazken, ''böyle yaptı ama şu sebepten dolayı.. tabi canım o da haklı'' diyerek kendini o'nu savunurken bulmaktır.
  • bir sonraki sevgilere inanmamayı beraberinde getirir. güvensizliğe neden olur. bundan sonraki hayatınızda bir daha sevildiğinize inanmayacaksınız, hayırlı olsun.
  • gerçek bir dramdır, hele ki ikili ilişkilerde. insan bu gerçeği tamamiyle kavradığı o büyülü dakikalarda alnının damından vurulmuşa döner, aman diyeyim.
hesabın var mı? giriş yap