• bazen zorunluluktur. *
  • ben mi?
    ben...
    sanırım sudan çıkmış balık gibiyim.
    bir garip yani.
    tam da şimdi, hiçbir işlevim yokmuş gibi hayatta.
    öyle hissediyorum…
    anla ki...
    sorma.
    kaçmadım, kaçmıyorum…
    ama vazgeçtim.
    vazgeçmek, kaçmaktan daha zor.
    affetmeyi de geçtim bir yerden sonra.
    affedilmesi gereken bir şey yok ki.
    o sadece, olduğu gibi…
    o sadece kendi. böyle düşünürsen, sevgi kalıyor.
    iki yol var anladığın.
    ikisi de zorlu.
    ikisi de acılı.
    ya böyle direneceksin sevginde ya ayrılığa yürüyeceksin.
    hayatından çıkarmayı deneyeceksin son bir çaba ile.

    vazgeçtim ben…
    bencilliği korkutmaya başladı beni.
    zaman geçiyor ve beni üzmeye, kırmaya hakkı yok...
    hele ki benim ''değerlim'' olduğunu bildiği halde.
    sorgulamamayı öğretmiş sana, en sevmediği şeyi.
    onun en sevmediği şey seni üzüyor. 'belirsiz' kalıyorsun.
    keşke şöyle deseydim demeyeceğin şeyi yapmalısın.
    o keşke kelimesi yok mu, en zayıf tarafımız.
    neyin iyi olacağını tayin etmekte çok zor.
    arada olmak...
    o aradanlığın sınırını çizmek.
    çok zor...
    gemileri yakma zamanı mı şimdi peki?
    yakmazsam, yanan ben olacağım. biliyorum bunu.
    zaman, biraz bencillik zamanı.

    kafeslere sıkıştırdıkça ''egosu'' ruhumu, tüm sınırları yerle bir ederek kaçış yolu aramamı sağlıyor.
    doğrularım, duygularım pek işe yaramayabilir, değişebilir.
    ama hayatım tek.

    vazgeçtim…
  • basurlu götle sindirilmiş besini sıçmak gibi birşeydir. acı verir ama sonuç mükemmeldir
  • hayattan çıkarmaktan kasıt, görmemek, görüşmemek ise onun adı hayattan çıkarmak değildir. hayattan çıkarmak, özlememek, düşünmemek, ufak bir şeyin dahi onu hatırlatmaması vsdir. yoksa görmüyorsun ama hep aklında, dilinde ise hayatının tam da merkezinde demektir.
  • seni dağıtıp çekip gittikten sonra yapmaya mecbur bırakılandır. bakmaya çekindiğin yüze bir daha bakamayacağını bilmektir. sana değdiğinde titrediğin ele bir daha dokunamayacak olmaktır. uykusuz gecelerinin sahibini silmektir hayatından. artık onu görmek için bahaneler üretmek zorunda kalmamaktır. hayallerinde onu yaşatmaktan vazgeçmektir bir nevi. vedalaşırken sayısız kez arkana dönüp bakmayacak olmaktır o da bakıyor mu diye. ama neticesinde onu çıkarmaya kıyamamaktır hayatından..
  • yirmi dörtten on üçü çıkarmaktır ya da yetmiş ikiden elli yediyi.
    istersen yüz beş olsun. sayıları sen seç, nihayetinde çıkarma işlemidir; hayatımdan eksi sevdiğim insan.
    olay bir çıkarma işlemidir en basit, en yalın haliyle. duygular karıştırır işi, olaylar karıştırır... 'sevdiğin biri'sidir o. sen sevmişsindir ki o; yüzlerce biri den sevdiğin biri olmuştur. sevmişsindir; sevgilidir. sevmişsindir; dosttur. sevmişsindir; kardeştir. ve kalbini kırmıştır sevgili, satmıştır belki de dost ya da arkandan vurmuştur kardeş. olaylarla başlarsın sadeleştirmeye; sevdiğin biri, olmaya başlar sadece 'biri'. kabul edemezsin. sadeleştikçe harfler, sen yenisini eklersin. ama her yazdığın harfin üstü karalanır. canın acır. artık o sevdiğin biri değildir. ama diğer birilerinden de farklı biridir. olmaz ya, bununla başa çıkılmaz. o biri, sevdiğin biri olarak kalmalı, karalanmış harflerin yanına harf koymaktan yorgun bir de silmeye çalışırsın karaları... yok, silinmez de. tek çare onu çıkarmaktır hayattan. sonuç duygulardan sıyrılıp; yediden beşi çıkarmaktır.
    zaten yoran, zaten zor olan bu kararı almaktır.
    zaten yıpratan, zaten üzen kişiyi bu noktaya getiren süreçtir.
    gerisi sadece basit bir çıkarma işlemidir.
  • esaretten kurtulmak için yapılabilir kimi zaman.

    (bkz: sevdiklerinin esiri olmak)
  • kimi zaman kabullenmektir. yıllardır yanında olan sevdiğin rahatsız olduğun şeyleri yok saydığın bir insandır. ara ara başka sevdiğin insanlardan veriler alırsın. sadece mühendis kimliğinle değerlendirirsin, insani olarak verileri yok sayarsın. an gelir teker teker görünür olur veriler; gerçekler. camlar teker teker kırılmaya başlar. evet, e bu da evet, bu da doğru lan. ama?! dur ya bir bakalım.. hımmm. yok, ama? ama tehlikelidir, kendine gerekçeler üretiyorsundur yok yere. ama'ları bırakırsın. bırakman için tek bir zaman yeter çoğunlukla. çoğunlukları da siktir edersin buna rağmen tek bir an yeter. kanını bırakabileceğin bir yerde yok sayılırsın. eh bundan sonra ya dünya sikine minare götüne ya da gitmem gerek bu şehirden. şehri terketmez bünye ama çıkarır hayatından o insanı ve getiri götürülerini. bi an yeter
  • sadece çıkarılanın değil, çıkanın da eksilen olacağı çıkarma işlemi.
  • o sevilen birinin daha önce davrandığına emin olduğum, bi çıkarma işlemi. kovulmadım, istifa ettim, bi nevi.
hesabın var mı? giriş yap