• tarif etmesi oldukça zor duyguları yaşatan gece. yemek yiyemezssiniz bişiler içeyim kafam dağılsın deseniz, içemezsiniz.. sanki o kara toprakta yatacakken saygıszlık ediyormuşsunuz gibi hissedersiniz. uyuyayım dersiniz çok fazla vakit geçirmediğiniz bir arkadaşınız olsa bile bu kişi, yastığa kafayı koyduğunuzda onunla geçen her anınız yavaş çekim gözünüzün önüne gelir. yatakta bir o yana bir bu yana kıvranırsınız. dayanamaz kalkarsınız bir şeyler yazma ihtiyacı duyarsınız...

    nitekim zordur. atlatmak için oldukça güçlü olmayı gerektiren bir gecedir.
  • hayatin sorgulandigi gecedir. yapilmis ve yapilacak olan her sey bos gelir, anlamsiz gelir... gelir ama zamanla da gecer.
  • zor bi gecedir. vucudunuzdaki tüm damarlar esnetilip esnetilip geri bırakılıyormuş gibi olur.
  • anneniz yatağına yatamaz, ucunda oturur, sabaha kadar hıçkırarak ağlar;
    ve babanız yoktur artık
  • gulmeyi, mutlu olmayi kendine haram edip gozlerinin isiltisini ancak buyuk zorluklarla uzanabilecegin bir rafa kaldirip, artik bos ve olu gozlerle bakmaya basladigin, sucluluk, uzuntu, keder, kahir ve kabullenememe kisir dongusune ilk adimi attigin gecedir. "bir daha asla" cumlelerinin kuruldugu gecedir.... canindan kopan cansa hele ki olen caresizligin insanin nefesini nasil kestigini, fiziken nefes alsan da icindeki canlinin son nefesini verdigini hissedersin o ilk gecede... ve en kotusu de kendisini takip edecek benzeri bitmek bilmeyen gecelerin ancak ve ancak baslangicidir ilk gece.
  • "keşke" lerin gecesidir. tutulmayacağını bile bile sözler verme gecesidir.güneşin bir daha asla eskisi gibi parlamayacağı gecedir.
  • ne kadar yakınınız olduğuna göre değişen gecedir. esasında o gece yorgunluk, üzüntü ve ağlamaktan feri gitmiş gözleriniz nedeniyle pek bir şey de hissedemezsiniz. sonrasında yaşanacak dönem daha zordur.
    son on beş yılıma yirmi bir tane sevdiğimin ( ağabeyim-dedem-3 dayım-3kuzenim- halam en yakınlarımdan) ölümünü sığdırmış biri olarak diyebilirim ki çoğunluğunda o gece hatırlanmaz bile.
  • böyle bir gecede sormuştum: "bu acıyla nasıl yaşanır?"
    bana, "insanın sevdiği biri öldüğünde; içinde 40 mum yanar, her gün bir mum sönermiş, biri hiç sönmez, ölene dek yanarmış" dediler.
    şuna benziyor aslında:
    (bkz: eternity and a day)

    bazen insan, soğuk gecelerde, onun mezarda üşüyeceğini düşünüp, daha da üşüyor. biliyorsun, ne kadar saçma olduğunu.. sonra hiç ısınamadan sabah oluyor. ağzın, kupkuru toprak gibi kalıyor; yağmurda. hani konuşmaya çalışsan; dudakların o topraklar gibi dökülüp gidecek.. "neden susuyorsun" diyorlar.. nasıl anlatacaksın? sanki anlayacaklar..
  • hiçbir şeyin anlaşılmadığı gecedir. boş boş kalabalığa baktıgınız gecedir. sadece başlangıçtır. sonradan olacak her kötü şeyin ilk gecesidir.
  • karanlıkta tek başına, gözler boş, anlamsız öyle bakar göremez hiç birşey, kulaklarındaki uğultu sana zaman mekan kavramını kaybettirir. sonra o'nu hissedersin, yanına yaklaştığını, kulağına eğildiğini. görmezsin ama hissedersin sadece. gitmesin diye kıpırdamazsın nefes bile almazsın, yeter ki yanında biraz daha kalsındır. gözlerini kaparsın. karşındadır işte, olmasını istediğin yerde. içinin çöktüğünü hissedersin, o güne kadar bildiklerinin yıkıldığına yemin edebilirsin o an. kokusu bile yanıbaşındadır. o seninledir orada, ama dokunamazsın. bitmiştir artık, hayat eskisi gibi olmayacaktır o gece anlarsın.
hesabın var mı? giriş yap