• sevildigini hissetmek sonrasında yaşanınca her zamankinden koyucu olabilecek durum.
  • sevdiğiniz kişinin size hissettirebileceği en acı şeylerden biridir.
  • kimse kimseyi sevmek zorunda değildir;ama bu his kimse olmayanları acıtır...
  • aslında bazen konu sevilmemek değil de bunu hissetmek.

    zira bir süre sonra sevilmemeye alışıyorsunuz ya da egolarınızla o kadar barışık oluyorsunuz ki, bir insanı sevdiğiniz halde o sizi sevmiyor, aldırmıyor, önsemsemiyor diye acımıyor canınız. canınızı asıl acıtan, ilk başlarda aklınızı çelen bu ilginin ve sevginin bitişini hissetmeniz. bunu size söyleyen, itiraf edenin o kişi değil de kendi duygularınız olması.

    açıklama yapmadan, sebep göstermeden hayatınızdan çıkması ve bu çıkışı sizin farketmeniz. veda etmeden gitmesi ruhunuzdan.

    hissetmenin sanırım en kötüsü de bu...
  • beraberinde soğumayı da getirir. sizi sevmeyen birini muhteşem bir şekilde sevmeye devam edemezsiniz. o sevgi bir yerde tökezler.
  • bu şekilde hissederken bir yabancı tarafından söyenebilecek tek nezaket kelimesiyle dağılabilir insan. savunmasız bırakan bir duygu.
  • insanı üzer, yaralar. sen "acaba"ların içinde boğuşurken, nerede hata yaptığını bulmak için kendini paralarken belki karşı tarafın bundan haberi bile olmaz. lakin sevmenin taahhütü olmaz. sen seviyorsun diye illa o da mı sevmeli?
    gösterdiğin sevginin karşılığı mı olmalı? karşılık bekleyerek sevmek kusurludur zira.
    diğer taraftan verdiğin bütün sevgine rağmen, sen gönlünün bütün kapılarını açmışken, bütün samimiyetinle sevgini ortaya koyuyorken hala sevilmiyorsan şayet o zaman bil ki karşıdaki kusurludur, sevgi fakiridir. sevgisini bile vermekten çekinen dünyanın en cimrisidir.
  • ortamdan usulce çekilmeyi gerektirir. böylece "hıyarın teki, ama hiç değilse yüzsüz değil" derler sizin için.
  • bir şekilde hayatına girmiş insanların, senden habersiz, sessiz sedasız, aynı girdikleri gibi anlamsız bir şekilde hayatından çıkabildiklerini görmekmiş. ne "dur gitme" diyecek yüzün, ne de "kal, daha çok vakit var birlikte geçirmemiz gereken" diyecek cesaretinin olmadığını anlamak, gidene uzaktan el sallamak zorunda olduğunu benimsemekmiş. senin için anlamı olan şeylerin bir bir tüketilmesine engel olamamak, bu tiyatroyu izlerken kendinin de tükendiğini bilmekmiş, bilip de hiçbirşey yapmamakmış..
  • hayatındaki insanın (arkadaşın, sevgilin vs) sana bakışının, öpüşünün, gülüşünün ve sarılışının sahte olduğunu hissettiğin anların bütünüdür
hesabın var mı? giriş yap