• seyyid olduğu iddiasını doğru kabul edersek, arap asıllı, kürt, türk milliyetçisi.
  • 'işte gördük seni dünya, ne gerçeksin, ne de rüya, bir resim çizilmiş suya, sahte ışık, sahte boya..'' sözünü söylemiş kişi. pek de doğru söylemiş.
  • 31 aralık 1988...ahmet arvasi hocanın ölüm yıldönümü.

    arvasi için muhsin yazıcıoğlu bir anma programında şöyle demiştir:

    “pedagog, eğitimci, yazar, şair ve siyasetçi seyyid ahmet arvasi’yi ölümünün 18. yılında hatırlıyor ve hatırlatıyoruz. “ne türk, islam’ın tezi ne de islam, türk’ün antitezidir. tez ve antitez sentezi oluşturur. islam ve türk birbirlerinin antitezleri değil ki ...sentez oluştursunlar” diyen, türk-islam ülküsü ibaresini kitaplarına isim olarak veren ahlak abidesi, fikir öfkesinin örnek numunesi, türk- islam medeniyeti, gözyaşı ve ilm-i hal medeniyetinin müjdecisi idi. 12 eylül 1980 darbesinde, zindanları “medreseyi yusufiye” diye adlandırdı. büyük mütefekkir arvasi bugünkü gençlik ve aydınlarımız tarafından tam ve kâmil manada bilinmemekte, okunmamakta ve hatırlanmamaktadır. türk gençliğini ülkücü, milliyetçi, alperen bir gençlik haline getirmek için ömrünü adayan türk-islam ülküsünün yılmaz savunucusu, büyük mütefekkir, adam gibi adam, seyyid ahmet arvasi’yi rahmet ve minnetle anıyor, milletimi ahmet arvasi’ nin eserlerini okumaya, anlamaya ve de yaşamaya davet ediyorum. mekânı cennet olsun. “
  • "batmayacağına inanarak suya bas, yürür gidersin. mucize yürüyebilmen değil; inanabilmendir," buyurmuştur.

    tabloid gazeteciler gibi olmayayım tabii; kendisi koyu ülkücüdür.

    edit: bu entry'yi yazalı 6 yıl olmuş, diye inanamaya inanamaya bir imla düzeltmesi yaptım. dünüm, dün gibi.
  • derdi olan, bu memleketi tüm samimiyetiyle seven, ömrünü tam manasıyla öğrencilerine, gençlere, vakfetmiş; ne yazık ki kıymeti yeterince bilinmemiş fikir adamı.

    sağda solda, dandik forum sayfalarında kendisine atfedilen sözlerden ziyade derdini, maksadını kaleminden öğrenmek isteyenlere gelsin:

    "birkaç otodidakt, kendi kendini yetiştirmiş kişi dışında, ülkemizde milyonlarca okumuş-yazmış kişi, kendi kültür ve medeniyetinin yetiştirdiği dahilerden, onların eser ve üsluplarından habersizdir. bildiklerimiz de kulaktan dolma şeyler...

    gerçekten de sorulmaya değer, kimdir mimar sinan, kimdir mimar mehmed ağa, kimdir ıtri, dede efendi, hacı arif bey, kimdir levni, kimdir nigari, kimdir yesari mehmed esat, mustafa rakım, yesarizade mustafa izzet, mahmud celaleddin, haşim efendiler, ali haydar bey, kazasker mustafa izzet, şefik bey, mehmed şevki efendi, kimdir molla fenari, imam-ı birgivi, ibn-i kemal, ebusuud efendi, kimdir hocazade efendi, kimdir el biruni, razi, uluğ bey, ali kuşçu, kimdir imam-ı azam, imam-ı matüridi, kimdir gazali. kimdir imam-ı rabbani?

    evet, gerçekten bunları, biyografileri ile, eserleri ile, üslup ve ifadeleri ile, dünya görüşleri ile tanıyor muyuz? bunların yaptıklarını, yazdıklarını okuyup değerlendirebiliyor, görüp anlayabiliyor muyuz? bunu başarabilecek nesiller yetiştirme diye bir meselemiz var mı?

    muhatabımız kimdir bilmiyoruz, derdimizi kimlere anlatacağımızı kestiremiyoruz. ama son sözümüz şu: baylar ve bayanlar, bizler, milli kültür ve medeniyetimizi öğrenmek istiyoruz. lütfen yolumuzdan çekiliniz."

    (7 şubat 1986 tarihli türkiye gazetesi'ndeki köşe yazısından alıntıdır.)
  • bedene değil, ruha akseden bir dava adamı. inandığı varlıkta kendi hiçliğini bulmuş , ümit veren , korkutmayan , seven , sevdiren bir mütefekkir. bu günlerde desteklediği siyasi hareketin başındakileri görse kahrıdan bir nefes dahi almadan çekip giderdi. iyi ki bugünleri görmedi.
  • islamda kadınlar hakkındaki çıkarımlarının bir cümlesini, değme ilahiyatçıların toplanıp kuramadığı düşünce adamıdır.
    ilm-i hal, tekrar tekrar okunup yol haritası niyetiyle değerlendirilecek bir eserdir.
  • türk islam sentezi değil, türk islam ülküsü. türklük ve islamiyet birbirlerinin anti tezleri değil tamamlayıcılarıdır diye temellendirebilecek kadar düşünür, şuur var olanın var olanla temasıdır diyebilecek kadar filozof, ilm-i hal yazabilecek kadar fakih (doğru kelimeyi bulamadım), ekonomik bir sistemin - en azından- sınırlarını çizebilecek kadar gerçekçidir. zira bir çok kendisiyle aynı ülküyü- fikri savunan kişiler ekonomik bir şey öngörmemişlerdir ancak arvasi bu konuda bir şeyler öngörmüştür, yazmıştır. felsefeye, ekonomiye ayırdığı yazıları yahut temellendirmeleri bile zatımca onu diğer düşünürlerden farklı bir yere koymama sebep oluyor
  • inandığı, hayatını adadığı ve uğruna başını koyduğu türk-islâm ülküsünü milletine anlatmak ve daim kılmak için -ömrünün son deminde dahi- durmadan çabalayan asrın yesevisi.
  • müteveffa, dinci, kendisi gibi düşünmeyeni inkar ve imha etmeye programlanmış bir öğretmen. öğrencilerinin ülkeyi bugün ne hallere getirdiğini hep beraber görüyoruz.

    kürtlük konusunda şöyle bir anlatısı vardır;
    -biz köyde iken dağda yaşayanlara kürt derdik. sonra baktım ki ilçedekiler köydekilere kürt diyor. şehre vardığımızda ( kars ) ise şehirdekilerin ilçe halkına kürt dediğini gördüm. öğretmenlik yıllarımda ise ankara'da kızgın bir veli başka bir öğretmen için ''erzurumun kürdünü getirip başkentte öğretmen yaparsan böyle olur'' diyordu. bu ülkede doğu halkına kürt denir.

    yarattığınız canavar nedeniyle zerre hakkım varsa haram olsun.
hesabın var mı? giriş yap