• bu yıl cannes'de en iyi film seçilerek altın palmiyeyi alan japon yönetmen
    hirokazu koreeda'nın eseri.
  • japon ve arakci bir ailenin, ufak tefek dolaplar cevirerek surdurdukleri hayati betimleyen bir film. modern ve egzantirik bir (bkz: oliver twist) uyarlamasi. getto bloklarinin arasinda derme catma evde yasayan, buyukanne, baba, anne, ergen kiz ve cocuk figurlerinin gunu kurtarmaya yonelik rutinleri, soguk bir kis gunu balkonda bulduklari yaralanmis kucuk bir kizi eve usumesin diye getirdikten sonra degisiyor.
    aile, kan baglari ve erdemliligin muhakemesinin yapildigi filmde, cocuklar yine en savunmasiz kurbanlar.

    kore-eda gercekligi, nazik bir anlayis ve belirsiz bir mizahla kesfederken oznelerinin insanligindan asla odun vermiyor.
  • lily franky i like father like son filmindeki rolüyle, neredeyse birebir tekrarıyla, görmek isterseniz gidin filmekimi’nde izleyin.

    filmin ilk bir buçuk saati boyunca noodle izlemek istiyorsanız da gidin izleyin.

    filmin sadece son yarım saati güzeldi.

    japon sinemasına olan kötü algım değişir diye gittim ama yine olmadı.

    evet sıcak bir aile filmi ama beni sarmadı.
  • bir film festivali vesilesiyle izledim de festivalde izlediğim diğer bazı filmlerin yanında sönük kaldı. yine de birbirleriyle hiçbir kan bağı bulunmayan, anneanneden teyze dahil kız toruna kadar uzanan, suça bulaşmış fakir bir japon "aile"yi izlemek ilginçti. klasik "aile nedir" işte. soshite chichi ni naru'da da oynayan aktör lily franky veya anneanne değil de çocuklar çok iyiydiler.
  • toplumsal meseleleri ajite etmeden odağına yerleştiren japon yönetmen hirokazu koreeda dinginlik yaratmadaki ustalığını #shoplifters filmiyle gözümüzün önüne dayıyor. terk edilme, sevgisizlik, ölüm gibi konuları işlemedeki başarısından ödün vermeyen yönetmen shoplifters’da yine benzer sularda yüzüyor. kalabalık içindeki sükûneti anlatan sahnelere önem veren yönetmen, yumuşak anlatımı ve ağır temposuyla entrika ve tartışmadan hoşlanmadığını seyircinin dikkatine sunuyor. zaten koreeda’dan hızlı bir film bekleme hata olur, çünkü o hayatın şifresini çözen önemli yönetmenlerden biri!

    gündelik yaşamdaki sorunları tek tek dile getirerek, annesiz ve babasız büyüyen çocukları, anne ve baba ihmalkarlığını, gerçek sevginin sadece biyolojik ailede olmadığını savunan koreeda aslında aile kurumunu sorguluyor. naifliğini bozmadan görsel olarak derdini anlatmadaki ustalığını ortaya koyan koreeda baştan sona dikkatle takip edilmesi gereken diyalogları perdeye yaftalıyor. onları güzel bir müzikle saran koreeda, aynı zamanda çocukların ebeveynleriyle olan ilişkilerini ve büyüme sancılarının altında yatan nedenleri arıyor.

    shoplifters özünde, ailesiz büyüyen ve onları terk eden ailelerin kendilerine yeni yuva arayışlarını trajik bir biçimde göz önüne seriyor. fakir ve yiyecekleri olmayan çocukların evden atılmamak için sessiz kalmaları ise vicdansızlık! bu insanlığın en büyük ayıbı! gerçek hayatı vizyonunu kullanarak analiz eden yönetmende çok sevdiğimiz bir özellik var o da şu: japon kültürünü (özellikle yemek) seyirciye aktarmaya çalışırken, seyircinin japonlar hakkında çok fazla bilgi sahip olmamasını göz önünde bulundurarak, hikâyenin hülasasını kültürel metotlara başvurarak çıkarıyor ve kendisinden o kültüre dair yeni şeyler öğrenmiş oluyoruz.

    “evli evine köylü köyüne” sözünün altına mesaj gizleyen yönetmen, ne yazık ki bazı gerçekleri değiştiremeyeceğimizi ve adaletle savaşamayacağımızın garantisini veriyor.
  • "... yalnız ölmekten iyidir."
  • damakta buruk bir tat bırakan film.

    --- spoiler ---

    polis: çocuğa neden hırsızlık yapmayı öğretiyordun?
    shibata: çünkü öğretebileceğim başka bir şey yoktu.

    --- spoiler ---
  • altın palmiye'yi almasının yanısıra dün açıklanan listeye göre yabancı dilde en iyi film kategorisinde son beşe kalarak oscar'a aday olan film. aldığı ödül ve adaylığa bakınca overrated olarak tanımlayanlar oluyor ama bu filmin (bkz: climax)'in ve (bkz: cold war)'un çeyreği kadar konuşulmamasına bakınca da underrated olduğunu düşünüyorum. sonuç olarak kötü yorumlara bakmadan izlenilmesi gereken bir film.
  • yönetmenin umursamaz, gürültülü yemek yiyenleri çekmek gibi bir takıntısı olduğunu düşündürten, bana japon sinemasını belki ilk defa deneme fırsatı vermiş, altın palmiye'yi almasını öğrenmemle şaşırdığım tatlı film. yabancı dilde en iyi film kategorisinde şansının düşük olduğu kanaatindeyim.
hesabın var mı? giriş yap