• bir sertlik birimi. shore a, shore b, shore d gibi çeşitli malzeme türleri için değişik kodlamalar ile kullanılır. örn.; kauçuk malzemelerde sertlik değeri "shore a" üzerinden verilir.
    (bkz: rockwell sertligi)*
  • ing. destek, desteklemek
  • çok güzel albüm olmuş
  • bir buçuk yılı aşkın süre önce çıkmış fleet foxes albümü.
    spotify yıl sonu raporuna göre, geçtiğimiz sene eylül'de çıkmış olmasına rağmen en çok dinlediğim albüm olmuş.
    daha önce de yazdığım üzere, crack-up gerek kompleks yapısı ile olsun, gerek yaptıkları müziğe bambaşka, progresif bir bakış açısı getiren bir albüm olarak yeri hep çok özel olacak. iyi bir müzik grubunun, güç gösterisi yaptığı bir albüm.
    shore ise ilk album ve ep zamanlarındaki fleet foxes gibi içinde günes ışığı barındıran bir albüm. helplessness blue kadar karanlık bir iklimi yok, crack-up gibi fırtınalar içermiyor. zannediyorum solist robin pecknold'un gitmek istediği yolun, kişisel şarkılar ve melodilerle işlediği bir onizlemesi gibi. her ne kadar bir önceki albümü daha sofistike görsem de, bu albüm enstrümantal anlamda çok nefis anlar içeriyor. gerçekten çok severek dinliyorum ve ilk albümdeki o melodik yapıya döndükleri için ilk başta geri adım gibi görmüş olsam da, tüm indie folk müziğe ilham olabilmiş bir grubun aslında güçlü yanlarını parlatarak önümüze sunduğu bu albüm için çok mutluyum.

    bu sefer fleet foxes'in oduncu gömlekleri değil, çiçekli bol gomleklerle parkta oturur hissini yaşattığı bu uzun albüm mutlak bir hit veya öne çıkan bir sarki da içermiyor diğer albümler gibi. diğer albümlerinde mutlak favorilerim hemen soyleyebilirken burda her şarkının içinde sevdiğim anlardan bahsetmek daha mantıklı geliyor bana. yine de benim için öne çıkan şarkılar ise ;
    jara
    featherweight
    a long way past the past
    maestranza
    quiet air/gioia
    going to the sun road
    shore
  • gece gece beni filtreli dertlere gark etmiş bir fleet foxes albümü.
    bakıldığı zaman helplessness blues kadar karanlık bir sounda hakim olmasa da bazı şarkılardaki cımbızla ayıkladığım cümleler cana batabiliyor. naif kardeşimiz robin pecknold'un öyle saf durduğuna bakmayın, vallahi acımıyor.
    young man's game'de bu arkadaş:
    "you should know
    you're my last hope" dediğinde ben de karşıdaki hanımefendiye demiştim. hanımefendi oralı olmadı, nereliyse?
    sunblind ile bir yolculuk düşletiyor, bir süredir içerisinde kaybolduğum hayat koşuşturmacasından bir parça olsun sıyrıldığımda bu şarkıyla gideceğim, bir süreliğine. hiçbir şeyi düşünmeden sadece yüzeceğim. arkadaşlarımla güleceğim, hayal kurmaya devam edeceğim. silver jews'i selamlayacağım. belki şarkıdaki gibi kevin morby eşlik eder, orasını bilemeyeceğim.
    hiç sormamıştım birine sana inanabilir miyim diye? fakat sormak gerekiyormuş, inanmamak gerekirmiş. hep savunmuşumdur, insanlar yalan söylediği vakit kendinden parçasını koparır, dürüstlük erdemdir. bu kendi salak yargımmış, o yüzden shore'de olduğu gibi can i believe you? diye sormak gerekiyor. ama bunu şarkıdaki gibi çok karanlık tonlardan değil, daha ışıklı bir yoldan sormak gerekiyor.
  • cok yogun bir is donemime denk gelmesi dolayisiyla, cok uzerine duserek dinleme sansi bulamadim, haftasonunu bekliyorum sakin kafa ile dinlemek icin.

    sarki sarki degil de, album olarak, crack-up oncesi, daha melodik yapida bir album hissiyatindayim.
    crack-up ile girdikleri yola bayilmistim aslinda.
  • gun itibari ile tam bir sene once yayinlanmis, dinledikce degerlenen, cok guzel bir album.
    gectigimiz sene boyunca hic sarki sarki acamadim bu albumu. hep baslayip bitirerek dinledim, defalarca. o kadar guzel bir akisi var ki.
  • (bkz: offshore)
  • (bkz: jersey shore)
hesabın var mı? giriş yap